Koray Düzgören

Koray Düzgören

AKP’nin işlediği suçlar Lahey’de...

Uzmanlar, Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkilerini tanımadığı için “şimdilik Erdoğan ve suç ortaklarının yargılanamayacağını” söylüyor. Ama bu pekala mümkün olabilir.

Dün Lahey’de iki gün sürecek bir konferans başladı.

Konferansta Türk devletinin Kürt şehirleri ve kasabalarında yarattığı vahşet, işlediği savaş suçları ve soykırım konuşuluyor.

Özellikle geçtiğimiz yıl Cizre’de yaşanan dehşet olayları, insanlık suçları görgü tanıkları tarafından dile getiriliyor, belgeler sunuluyor, kanıtlar açıklanıyor.  

MAF-DAD (Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği), Nuhanovic Vakfı, Savaş Suçları Karşıtı Ağı, War Reparations Centre (Savaş Zararlarını Telafi Merkezi) ve Amsterdam Üniversitesi’nin ortak olarak "Türkiye’nin Güneydoğu’sunda İnsanlığa Karşı Suçlar ve Savaş Suçları 2015-2016 ve Mağdurların Adalete Erişimi" adıyla düzenlediği uluslararası konferans, Lahey Evrensel Adalet Enstitüsü’nde  yapılıyor...

Konferansla ilgili haberleri Artı Gerçek’ten izleyebilirsiniz.

Bu toplantının Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bulunduğu Lahey’de yapılmasının kuşkusuz sembolik bir mesajı var. Bu mesaj, insanlık suçu işleyenlerin ne olursa olsun bir gün mutlaka hesap vereceklerinin kaçınılmaz olduğu ile ilgilidir.

AKP iktidarının suç dosyası giderek kabarıyor.

Anayasa, yasa derken uluslararası hukuk ve uluslararası insan hakları ihlalleri bir çığ gibi büyüyor. Son olarak Büyükada’da toplantı yapan insan hakları savunucularının toplu olarak gözaltına alınması ve terör örgütü üyeliği ile, casuslukla suçlanması durumun vehametini gösteriyor. 

Bu gidişle Türkiye, insan haklarını hiçe sayan, savaş suçlusu bir ülke muamelesi görebilir.

Peki, Lahey’deki Birleşmiş Milletler Uluslararası Mahkemesi’nin konuğu olabilir mi?

Konuğu demem lafın gelişi. Sanığı olabilir mi?

Şimdilik böyle bir şey yok, ama süreç içinde ne olacağı belli olmaz. Yani herşey olabilir.

Şimdilik mesele enine boyuna görüşülüyor, temaslar yapılıyor. Hazırlanan raporlar mahkemenin standartları ışığında değerlendiriliyor. Ortaya çıkan belgeler, deliller, tanıklıklar hukuki standartlara oturtulmaya çalışılıyor.

 

İnsanlığa karşı suçlar için zaman aşımı yok

Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü denilen statüsünü kabul etmediği için Türkiye’yi yönetenlerin şimdilik bu mahkemede yargılanması mümkün görünmüyor.

Ama şartlar her an değişebilir ve insanlık suçu işleyenler, vahşet uygulamalarının emrini verenler ve siyasi sorumluluğunu taşıyanlar tetikçilerle birlikte yargılanabilir. Çünkü bu suçlarda zaman aşımı söz konusu değil.

Söz gelimi Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapse mahkum edildiği MİT tırları davası, Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi yargılanması söz konusu olursa savaş suçu iddialarının en önemli kanıtlarından biri olabilir.

AKP hükümeti bilindiği gibi Suriye’de savaşan gruplara silah ve para göndermek, iç savaşı kışkırtma, savaşın finansmanı için yasadışı petrol satışına aracılık, terörist grupların geçişine göz yumma ve diğer benzer savaş suçları iddiasıyla karşı karşıya.

AKP’nin çoğunluğu kaybettiğini ve farklı bir hükümetin iktidara geldiğini varsayalım. Yeni hükümetin, mahkemenin yetkilerini tanıdığına ilişkin bir deklarasyonu Erdoğan ve savaş suçuna ortak olduğu iddia edilen diğer yetkililerin yargılanması için yeterli olabilir.

Ayrıca Türkiye’nin uygulamalarından zarara uğradığını iddia eden Suriye de aynı şeyi yapabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkilerini tanıyabilir.

İşte özellikle bu ihtimal, Erdoğan ve AKP yetkililerinin uykularını kaçırıyor olsa gerek.

24 Haziran’da bu sütunda çıkan, "AKP’nin Lahey’de yargılanma korkusu’ başlıklı yazımda, AKP kurmaylarının suç işlediklerinin farkında olduğunu yandaş medyada çıkan kulislere dayanarak yazmıştım.

AKP yöneticilerinin özellikle Türkiye’nin İŞİD’e verilen destek ve Suriye’ye yasadışı silah gönderilmesinin uluslararası bir suç olduğunu bildikleri anlaşılıyor.

Bu nedenle de korku içindeler.

AKP kurmayları yargılanmaktan korkuyor

O yazıdan kısa bir hatırlatma:
"AKP iktidarı nelerden korkuyor?
Bakın Milliyet’te çıkan ve iktidarın ülkede olup biten güncel olaylara yaklaşımını övmek için yazılan bir AKP kulis yazısında neler var.
"2013’ten bugüne Türkiye’nin IŞİD’e destek olduğu, Suriye’ye silah gönderdiği, sorumluların Lahey’de yargılanması gerektiği söylemlerinin ortaya atıldığı, buna paralel olarak MİT TIR’ları gibi olayların yaşandığı değerlendirmesi yapıldı."
Türkiye’nin IŞİD’e destek olmasının, Suriye’ye silah göndermesinin uluslararası suç olduğunun farkındalar. Diyorlar ki, "Muhalefet bunları ortaya atıyor, bizim yargılanmamızı sağlamak için."
Duydukları korkuyu ifade eden bir paragraf daha:
"Uluslararası basın ve aktörlerin işbirliği ve koordinasyonunda geliştirilen propagandanın, Erdoğan ve AK Parti’nin Lahey’de yargılanmasını sağlamak amaçlı olduğu yönünde de değerlendirme yapılıyor."
"Muhalefet bizi Lahey Adalet Divanı’na göndermek istiyor" diyorlar açıkça.
Buna karşı yeni bir dil geliştirilmesinin gerekli olduğunu konuşuyorlarmış kendi aralarında.
"AK Parti’nin, karşı bir propaganda ile bu işbirliğini deşifre ederek, yeni bir dil geliştirmesi gerektiği değerlendiriliyor."

 

Korkunun ecele faydası yok.

Evet, Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkilerini tanımıyor.

Uzmanlara bakılırsa bu nedenle, "şimdilik Erdoğan ve suç ortakları bu mahkemenin karşısına çıkartılamaz."

Ama bazı şartlar yerine geldiğinde bunun pekala mümkün olabileceğini söyleyenler de onlar.

İşte Lahey’deki bu önemli konferans Kürt şehirlerinde, kasabalarında işlenen insanlık suçlarının bir dökümünü yapıp hukuksal çerçevesini çizmeye çalışıyor.

AKP kurmaylarının korktukları kadar var.

İşledikleri suçların hesabını bu dünyada vermek durumundalar.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi