Akşener: Acılar ve felaketler üzerinden siyaset yapılmaz

Akşener: Acılar ve felaketler üzerinden siyaset yapılmaz
Elazığ depremiyle ilgili 'Acılar ve felaketler üzerinden, siyaset yapılmaz' diyen Akşener, halkın geçinemediğini belirterek ekonomi yönetimini eleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Elazığ depremine ilişkin, "Acılar ve felaketler üzerinden siyaset yapılmaz. Böyle zamanlarda birlik ve dayanışma ruhu öne çıkmalıdır. Siyaset de bu ruhu destekleme odaklı yapılmalıdır" dedi.

Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini belirterek, depremzedelere yardımcı olmak için birlik olmak gerektiğini kaydetti.

Doğal afetler üzerinden siyaset çıkarılmayacağını vurgulayan Akşener, "Acılar ve felaketler üzerinden, siyaset yapılmaz. Böyle zamanlarda birlik ve dayanışma ruhu öne çıkmalıdır. Siyaset de bu ruhu destekleme odaklı yapılmalıdır. Siyasetçiler olarak önceliğimiz; arama ve kurtarma faaliyetlerinin tamamlanarak, vatandaşlarımızın güvenli ve huzurlu bir ortama, bir an önce kavuşturulması olmalıdır. Ama bu; olan bitene, kör ve sağırız demek asla değildir. Gün, milletçe tek yürek olup, yaralarımızı sarma günüdür" dedi.

Akşener, depremin ardından bölgeye giderek yaralıları ziyaret ettiğini, taziyede bulunduğunu söyleyerek, seferberlik çağrısını yapan partisinin il ve ilçe başkanlarına teşekkür etti. Vatandaşın gerçek gündeminin ekonomi olduğunu söyleyen Akşener, "Bugün dört kişilik bir ailenin, sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için, günlük en az 72 lira 58 kuruş, yani aylık 2 bin 178 liralık harcama yapması gerekiyor. Bugün bu paranın yanına yaklaşamayan emekli aylığı alan vatandaşlarım var. Türkiye'de çalışanların yüzde 40'ı geçimini asgari ücretle sağlıyor" diye konuştu.

İstanbul'un 39 ilçesinden 38'inde doğal gaz tüketiminde düşüş yaşandığını kaydeden Akşener, şunları kaydetti:

"Vatandaş artık kombinin düğmesini tedirgin çeviriyor. Dünyada, bütçesindeki paya göre, elektrik ve doğal gaza, bu kadar fazla para ödeyen başka hiçbir ülke bulamazsınız. Bu israf ekonomisinde, keyfi harcamalar için daha fazla vergi toplamak gerekiyor da onun için. Hal böyleyken, ülke gündeminin, çılgınlıklarla, suni meselelerle işgaline izin veremeyiz. Bunları konuşacağız. İsteseler de istemeseler de konuşacağız. Herkes bizden hak ettiği sözü duyacak. Milletim dertliyken susmam, susamam, susmayacağım."

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

UYUŞTURUCU TEPKİSİ: AKP DÖNEMİNDE %100 ARTTI

"-Ülkemizin geldiği durum, maalesef hiç iyi değil. Dünyada uyuşturucu kullanımının en hızlı arttığı üç ülkeden biri maalesef Türkiye. Mütedeyyin olduğunu iddia eden bir iktidar döneminde, 2011-2019 yılları arasındaki artış, neredeyse yüzde 100.

Bu bela Türkiye’nin üzerinden hiç eksik olmadı. Ancak, geçmiş yıllarda transit bir geçiş noktası olan Türkiye, artık uyuşturucunun büyük bir miktarının kaldığı, kullanıcı sayısının hızla arttığı bir ülke oldu. Sadece asayiş tedbirleri yetmez. Cezaları ne kadar artırırsak artıralım, talep oldukça önüne geçemeyiz. Uyuşturucuya meyli ve talebi ortadan kaldırmalıyız. Bu da özellikle gençlerimize her yönüyle sahip çıkmakla, onları yeniden umutlandırmakla mümkündür."

EKONOMİ YÖNETİMİNE ELEŞTİRİLER

"Türkiye bugün, hem gıda enflasyonu hem de genel tüketici fiyatları enflasyonu bazında, aynı grupta yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin iki katından fazla bir enflasyon oranına sahip. Gıdanın, Tüketici Fiyat Endeksi içinde ağırlığı yüzde 24 civarında. Ama dar gelirli vatandaşımın bütçesinde ise ağırlığı çok daha fazla. İşte bu nedenle mutfaktaki yangın, en fazla dar gelirli vatandaşlarımızı vuruyor.

Bugün dört kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için günlük en az 72 lira 58 kuruş, yani aylık 2 bin 178 liralık harcama yapması gerekiyor. Bugün bu paranın yanına yaklaşamayan emekli aylığı alan vatandaşlarım var. Bu bahsettiğim açlık sınırı kabaca bir asgari ücrete denk geliyor. Peki açlık sınırı AK Parti zamanında ne kadar arttı biliyor musunuz? Tam 4,6 kat. Türkiye'de çalışanların yüzde 40'ı geçimini asgari ücretle sağlıyor. Yani benim bu ülkedeki çalışan, ekonomiye katkıda bulunan, işçimin, emekçimin üçte birinden fazlasının aldığı maaş, sadece ailesinin aç kalmamasına yetiyor. Bugün yoksulluk sınırı aylık yaklaşık 7 bin 500 lira. Yani karı koca asgari ücret alan bir ailenin toplam gelirinin bir buçuk katı. Varın gerisini siz düşünün. Bugün İstanbul'da 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama 200 metreküp doğal gaz tükettiğini düşünün, sadece bunun maliyeti 360 lira. Buna en az 140 liralık elektrik faturasını da ekleyince, 500 lira sadece elektrik ve doğal gaza gitmiş oluyor. Türkiye'nin en büyük kentinde, İstanbul'da, 39 ilçeden 38'inde doğal gaz tüketiminde düşüş var. Vatandaş artık kombinin düğmesini tedirgin çeviriyor. Dünyada, bütçesindeki paya göre elektrik ve doğal gaza bu kadar fazla para ödeyen başka hiçbir ülke bulamazsınız. Bütün dünyada enerji maliyetleri düşerken, bizde devamlı artıyor.

İsteseler de istemeseler de konuşacağız. Herkes bizden hak ettiği sözü duyacak çünkü bizim sesimiz, milletimizin vicdanından gelen sestir. Milletim bunca yükün altında ezilirken, beylerin keyfi kaçmasın diye susacaksam, ne işim var benim burada? Milletim dertliyken susmam, susamam, susmayacağım. Finans gurusu, büyük ekonomist damat bey, elektrik zammını az bulmuş. Buyurun size şımarıklığın resmi. Kayınpeder torpiliyle bakan olmuş birinin, milletin durumunu umursamayan haline bakın. Ömründe ev geçindirme derdi olmamış bedavacı bir adamın, vatandaşla kurduğu empatinin düzeyine bakın. Öğrencisi açken tok yatan rektör bizden olmadığı gibi, vatandaşı açken tok yatan Maliye Bakanı da bizden değildir. Sayın Erdoğan, bu arkadaş mı dengeleyecek ekonomiyi? Bu arkadaş mı söndürecek mutfaktaki yangını? Bu arkadaş mı uçuracak Türkiye'yi?

Dikenlerin üzerinde yürüyoruz. Birleştirici ruhu, kadim devlet dilini unuttular. Birlik ve beraberlik akıllarına sadece felaketlerde geliyor. Ama dünya bugünü kotarıp, yarını planlıyor. Dünya, 2050'lerin hesabını yapıyor. Akıllı hiçbir ülke, bu medeniyetler yarışından kopmuyor. Türkiye ise bu iktidar nedeniyle geri gidiyor.

Damada, geline, görümceye, eşe, dosta, ahbaba teslim edilen bu sistemi, bir an önce kaldırmalı ve iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemi kurmalıyız. Başka çıkar yolumuz yok. Buna direnmek, tarihe ve gerçeklerine direnmektir. İnsanlık tarihi boyunca, bu direnç asla başarılı olamamıştır. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem, Türkiye’nin bu sarmaldan çıkış yoludur. Türkiye'nin çıkış yolu, dış politikayı kişisel egolarına yem eden kayınpederden; ekonomiyi, boş paketler açıklamayı maharet zanneden damattan, devleti de dalkavukluğu idarecilik zanneden beceriksizlerden kurtarmaktır."

Akşener, konuşmasının ardından partisine katılan eski MHP İstanbul Milletvekili Ali Torlak'a parti rozeti taktı. Toplantı basına kapalı devam etti.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar