'CHP korkusunu atsa Türkiye'de atmosfer değişir'

'CHP korkusunu atsa Türkiye'de atmosfer değişir'
Barış Akademisyeni Doç. Dr. Muzaffer Kaya ile Almanya ve Türkiye ilişkilerini, Afrin'i ve Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci konuştuk.

Süheyla KAPLAN


ARTI GERÇEK- Barış İçin Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine imza atmasının ardından Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümün'den işinden atılan ve 40 gün Silivri Cezaevi'nde tutuklu kalan Doç. Dr. Muzaffer Kaya, Almanya'nın Türkiye'de faşizmin inşasına destek olduğunu söyledi. Kaya'ya göre "CHP yeterince milliyetçi görünmeme korkusunu atıp tutarlı bir demokrasi ve barış söylemi geliştirebilse Türkiye'de siyasi atmosfer hızla değişebilir." Hamburg Üniversitesi'nde düzenlenen Türkiye araştırmaları toplantısı vesilesiyle Hamburg'da bulunan Kaya güncel gelişmeleri Artı Gerçek için değerlendirdi.

-Türkiye'de akademi bakımından gelinen noktayı nasıl değerleniyorsunuz? Bilimsel ve akademik özgürlükten bahsetmek mümkün mü?

Türkiye'de akademik özgürlükler, diğer tüm bütün özgürlükler gibi baskı altında. Şu anda özgürce bilimsel araştırma yapmak mümkün değil. Bırakalım bilimsel araştırma yapmayı, düşüncenizi sosyal medyada ifade etmek bile oldukça tehlikeli hale geldi. Düşünce özgürlüğünün kalesi olması gereken üniversiteler, atanan rektörler üzerinden iktidarın hegemonyasının yeniden üretildiği kurumlar haline geliyor. Öte yandan elbette bu gidişe karşı süren bir mücadele de var, ama genel gidişat baskının ve otosansürün yaygınlaşması biçiminde.

- Barış Akademisyenlerine yönelik açılan davalar nasıl bir seyir izliyor? Davaların geleceğinden umutlu musunuz?

Barış akademisyenlerine açılan davalar hukuki değil siyasi davalar. Bu yüzden de nasıl sonuçlanacağı tamamen Türkiye'deki siyasi gelişmelere bağlı. Hukuk işlemediğinden, hukuki bir kestirim yapmak da mümkün değil. Şu ana kadar sadece üç dava ceza ile sonuçlandı ama onlar da hükmün geriye bırakılması nedeniyle işleme alınmadı. Savcılık, iddianame aynı olduğu halde tek tek davalar açarak imzacıları yalnızlaştırmaya çalıştı. Ama davalara toplu katılımla bu politikayı boşa düşürdük ve davaların birleştirilmesini talep ettik. Bu davaların açılabilmiş olması bile, yani barış talebinin yargılanıyor olması bile tek başına Türkiye'deki durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.

-İktidar barış akademisyenlerinin neden bu kadar üzerine gidiyor?

Sadece biz değil, tüm muhalefet büyük bir baskı altında elbette. Bütün yatırımını savaşa yapmış ve ancak yeni savaşlar açarak ayakta durabilen bir iktidarın bu politikasını eleştirdiğinizde kolayca "vatan haini" ilan edilebiliyorsunuz. Türkiye'de Kürtlerin haklarını savunmak her zaman riskli olmuştur. Savaşa karşı çıktığımız ve Kürtlerin insan haklarını savunduğumuz için cezalandırılıyoruz. Ama barış akademisyenlerinin üniversitelerden tasfiye edilmesinin başka bir boyutu daha var. Türkiye'de bir rejim değişikliği yaşanıyor ve yeni rejim kendi ihtiyaçları doğrultusunda üniversiteleri yeniden yapılandırıyor. Yeni rejime uygun bir yükseköğretim yapılanmasına gidiyorlar ve bunun için başta barış akademisyenleri olmak üzere sol, demokrat ve seküler kesimler üniversitelerden ve tüm eğitim kurumlarından adım adım tasfiye ediliyor.

- Rejim değişikliği nereye doğru gidiyor?

Faşizme. Şu an iktidar sadece barış isteyenlere, Kürtlere, sosyalistlere dokunuyor gibi görünüyor. Fakat eğitim kurumlarındaki bu büyük tasfiyeyi rejim değişikliğinin bir sonucu olarak görürsek, bu tasfiyelerin şimdi sesini çıkarmayan, sessiz kalarak bu süreci atlatmaya çalışan herkese dokunacağını belirtmek gerekir. Erdoğan'ın "yeni Türkiyesi"ne şöyle ya da böyle uyum sağlamayan herkes bu tasfiyeden payını alacaktır. Bu yeni rejim inşası başarılı olursa, rejime sadakatini bir biçimde ifade etmeyen herkes hedef haline gelecektir. Bu yüzden rejim değişikliğine onay vermeyen tüm kesimlerin, demokrasi ortak paydasında birlikte hareket etmesi son derece önemeli ve tek çıkış yolumuz.

- CHP Afrin'e yönelik harekata destek verdi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Afrin harekatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Afrin harekatı neden başladı? Kürtlerin yoğunluklu olduğu bir ilçe büyüklüğündeki bu bölgeden Türkiye'ye hiçbir tehdit yoktu. Sanki Türkiye'nin güvenliği Afrin'in işgaline bağlıymış gibi bir algı oluşturuldu. Bunda hem Erdoğan'ın 2019 seçimlerine yönelik kişisel hedefleri var, hem de Türk devletinin dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin herhangi bir siyasi statü kazanmasını engelleme yönündeki tarihsel refleksi var. Afrin'e yönelik saldırıda AKP-MHP ittifakı tek başına değil, kendini ulusalcı olarak tanımlayan çevrelerin de etkin desteği var. Oysa Erdoğan için Afrin'in işgali bir seçim kampanyasıdır. Kendini Kemalist olarak niteleyen bu aşırı milliyetçi çevreler, Erdoğan'ın seçim kampanyasına dâhil olmuş bulunuyorlar. Kürt düşmanlığı bu kesimleri o kadar köreltmiş ki, sözde savundukları cumhuriyetin tabutuna çivi çaktıklarının farkına bile değiller.

CHP yönetimi ise her zamanki ürkekliği ve devletçi refleksleriyle davranıyor. CHP tıpkı dokunulmazlık meselesinde olduğu gibi, Kürtlere karşı savaşında hep Erdoğan'ın destekçisi konumuna düştü. Erdoğan'ın köpürttüğü şovenizme karşı demokratik muhalefet yapmak yerine iktidarın savaşla yeni rejim inşa etme politikasına payanda oluyorlar. Afrin savaşına verdiği destek, CHP'ye herhangi bir siyasi kazanım getirmeyeceği gibi, AKP-MHP koalisyonunu daha da güçlendirecektir. Halbuki CHP yeterince milliyetçi görünmeme korkusunu atıp tutarlı bir demokrasi ve barış söylemi geliştirebilse Türkiye'de siyasi atmosfer hızla değişebilir. Erdoğan'ın 'yeni Türkiyesi'ne ikna olmayan kesimlerin Afrin savaşının bir "milli dava"olmadığını halka anlatması gerekiyor. Savaşa karşı bir duruş geliştirmeden demokrasiyi savunmak mümkün değildir.

- CHP içinde de bu konuda farklı sesler var.

CHP örgütü ve tabanı elbette homojen değil. CHP yönetimi tarafından alınan çoğu kararın taban tarafından benimsenmediğini düşünüyorum. Örneğin dokunulmazlıkların kaldırılması bunlardan birisi. CHP tabanı, daha cesur bir muhalefet çizgisi istiyor. Parti içindeki demokratik eğilimlerin daha fazla inisiyatif almasını umuyorum.

- Alman hükümetinin savaş konusunda politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Alman hükümeti bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyor. Bir taraftan gazeteci Deniz Yücel serbest bırakıldı, diğer taraftan Alman panzer ve silah endüstrisi Türkiye üzerinden büyük bir kar elde ediyor.

Ocak ayından itibaren Almanya'nın Türkiye'ye silah satışında ciddi bir atış var. Yeni bir anlaşma yapıldığı kanaatindeyim, olayın sadece Deniz Yücel ile de alakası olduğunu düşünmüyorum. Almanya ve Türkiye devletlerinin çok köklü ilişkileri var. Şu anda ne yazık ki, Alman hükümeti Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde bir baskı uygulamıyor. Aksine mevcut iktidarın daha da pekişmesi ve güçlenmesi yönünde bir etkisi var. Sadece silah satışı da değil, Kürt Özgürlük Hareketi'ne Almanya'da uygulanan olağanüstü baskı da bu politikanın başka bir yansıması. Almanya, Türkiye üzerindeki etkili olabilecek bir güce sahip ama bunu kısa vadeli pragmatist çıkarları için kullanmayı yeğliyor. Şu anda Almanya Türkiye'de faşizmin inşasına destek oluyor.

-Afrin'de demografik bakımdan bir değişikliğe gidilerek Kürt nüfusu dönüştürülmek isteniyor? Durumu kısaca özetler misiniz?

Afrin'de yerel halk, Ortadoğu'ya örnek olacak bir özyönetim kurmuştu. Afrin'in nüfusunun büyük çoğunluğunun Kürt olduğu biliniyor, buna rağmen Erdoğan 'yüzde 35 Kürt yaşıyor' diyerek niyetini açık etti. Türk devletinin projesi bölgedeki Kürt nüfus yoğunluğunu azaltmak; bunun iki yolu var, zorunlu göç ve soykırım. Erdoğan Afrin'e Suriyeli mültecileri yerleştireceğini söyleyerek bir yandan Batı'ya da göz kırptı. Ama Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin Afrin'e yerleşmek isteyeceğinden hiç emin değilim. Daha çok ÖSO'ya bağlı silahlı grupların denetiminde bir bölge olarak tutmaya çalışacaktır. Şu anda Afrin kent merkezinde ve kırsalda ne kadar sivil kaldığını bilmiyoruz. Kürtler, Şengal'de olduğu gibi, bir kez daha soykırım tehdidi altında.
Durum şu anda oldukça karanlık gözüküyor, ama Suriye toprağı olan Afrin'in işgali uzun süre devam edemez. Afrin halkı er ya da geç Afrin'e geri dönecektir.
 

Öne Çıkanlar