Alparslan Kuytul’u ulus-devlet eleştirisi mi yaktı?

Alparslan Kuytul’u ulus-devlet eleştirisi mi yaktı?
Kuytul, Erdoğan ve AKP’yi uzun zamandır radikal İslamcı bir perspektiften eleştiriyor. Referandumu, laikliği ortadan kaldırmadığı için boykot eden Kuytul’un arası tarikatlarla da iyi değil.

Ayşe ÇAVDAR

Bugün sabah saatlerinde Adana, Niğde ve Elazığ’da Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı’na yönelik düzenlenen eş zamanlı operasyonla gözaltına alınan Alparslan Kuytul, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP idaresine uzun zamandır muhalefet ediyordu. Kuytul’un, 27 Ocak günü yaptığı konuşmada dile getirdiği Afrin operasyonuna yönelik eleştiriler gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi söylemi gerekse genel olarak Türkiye’nin "İslam siyaseti"ne ilişkin hassas noktalara temas ediyordu. Kuytul’un talebeleri, yapılan ani operasyonun sebebinin bu konuşma olduğu görüşünde.

Kim şehit, kim değil?
Kuytul’un, öğrencilerinden birinin sorusu üzerine yaptığı konuşmada dikkat çektiği meselelerden ilki "şehitlik" makamı. Kimlerin şehit olup olmadığı konusunda yaptığı yorumda Kuytul, Afrin operasyonu vesilesiyle güçlendirilen ve şehit cenazelerinde tırmandırılan milliyetçilik ve İslam alaşımı siyasi söylemi ima yoluyla eleştirdi: "Lailahe illallah’ın hakimiyeti dışında başka maksatlar taşıyanlar, şan şöhret için savaşanlar, ganimet için savaşanlar, ırkçılık uğrunda savaşanlar… Onlar hakkında peygamberimize sorulduğu zaman, peygamberimiz onların şehit olmadığını söylemiş idi. Lailahe illallah uğrunda savaşanlar şehittirler."   

İLGİLİ HABER: AKP'Yİ ELEŞTİREN FURKAN VAKFI'NA EŞ ZAMANLI OPERASYON

"Operasyon abartılıyor"
Kuytul konuşmasının geriye kalanında, Erdoğan’ın adını anmaksızın Türkiye’nin Kürt ve Suriye siyasetini eleştirdi. Türkiye’nin, Kürt sorununu çözeceği iddiasıyla bugüne kadar pek çok sınır ötesi askeri operasyon gerçekleştirdiğini hatırlatan Kuytul’a göre, Afrin’e yönelik operasyon da yapılan onca propagandaya rağmen sonuçsuz kalacak. "Öyle bir hava estiriyorlar ki, sanki biz Roma’yı fethe gidiyoruz" diyerek operasyonun kapsamının da sonucunun da yapılan siyasi propagandayla orantılı olmadığına dikkat çeken Kuytul şunları söyledi: 

"Olayı çok fazla abartmaya gerek yok. Sonuçta biz Suriye’yi fethetmeye de gitmiyoruz. Savaşıp geri gelecekler. Fetih yok ortada. …Bu gibi operasyonlar hep olmuştur. Ama hiçbir zaman iş bu kadar şova dönüştürülmemişti. Ve kaldı ki orada savaşanlar daha çok Özgür Suriye Ordusu. Türk ordusu arkada. Onları destekliyor. …Ama sanki yüzbinlerce kişilik bir orduyla Türk ordusu savaşıyormuş gibi bir hava estiriliyor böyle bir şey yok. Bu önemsiz midir? Hayır. Onu söylemek istemiyorum. Abartmayalım diyorum sadece."

"ABD herkesi kandırdı"
Kuytul’un dikkat çektiği bir başka mesele ise Türkiye’nin Kürt siyaseti. Bediüzzaman Said Nursi’nin, "Kürd’üz biz, aldanırız ama aldatmayız" sözünü hatırlatan Kuytul, hem Türklerin hem de Kürtlerin ABD tarafından aldatıldığını öne sürdü. Türkiye’nin daha önce Irak’ta ve şimdi de Suriye’de ABD tarafından aldatıldığını, Kürtlerin de aynı hataya düştüklerini söyleyen Kuytul’un bu konuya ilişkin görüşleri şöyle: 

"Şimdi aynı şekilde Irak Kürtleri Barzani aldatıldı ve yarı yolda bırakıldı. Referandum da yaptı ama sonra yarı yolda bıraktı ABD Barzani’yi ve Barzani geri çekildi istifa etmek zorunda kaldı. Diğer taraftan Suriye’de PYD’yi destekledi ABD. Türkiye’nin gözünün içine baka baka onlara 4.900 tır dolusu silahı teslim etti. …Cumhurbaşkanı ifadesinde geçti ama haberlerde hiç geçmedi, anlamadım neden ondan hiç bahsedilmiyor. 2000 uçak dolusu silah ayrıca getirilmiş. Uçaklarla gelenler söylenmiyor. Bilmiyorum neden, o örtbas ediliyor. Bu kadar silah verildiyse ABD’nin onları desteklemesi ve koruması gerekmez miydi? Sattı. Kürtler yine satıldılar. Barzani de satıldı. PYD de satıldı. Müslümanlar ne ABD’ye ne Rusya’ya güvenmemeli. Bunlar herkesi satarlar. Türkiye’yi de sattılar, Kürtleri de sattılar."

"Ulus-devlet değil ümmet"
Kuytul’a göre Müslümanların "Türk’üyle Kürt’üyle parçalanmaya karşı olması", ulus-devlet mantığının yerine ümmet fikrinin ikame edilmesi gerekiyor: 

"Kâfir bizi zaten 50-60 parçaya bölmüş. Bir daha bölünmeyi istememeliyiz. Türkler Türk devleti isterse Kürtler de Kürt devleti ister. Araplar da Arap devleti ister. Ama eğer hepsi de İslam devleti isterse o zaman birleşebilirler. Bütün ırklar, ırk devleti anlayışını bırakmalı. Zaten çok bölünmüşüz, bir daha mı bölüneceğiz? O yüzden tekrar bölünmemek için herkes Kur’an’ı hakem yapmalı. İslam medeniyetine dönüş yapmalıyız. Kur’an her ırka hangi hakları veriyorsa o haklara herkes razı olacak, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla. Bölündüğümüz zaman hepimiz kaybedeceğiz. Türk’ü de Kürt’ü de Arap’ı da. Müslümanlar ulus-devlet taraftarı olmamalı, ırk devleti taraftarı olmamalı. Hepsinde inanç devleti anlayışı olmalı. Irkımızı değiştiremeyiz ama hepimiz Müslüman’ız. Bunda ittifak ederiz. İslam medeniyetinde kardeşçe yaşayabiliriz geçmişte olduğu gibi."

Kuytul da Osmanlıcı
Türkiye’nin Afrin’e yaptığı operasyonun arkasında, Suriye topraklarında bir Kürt devleti kurulması korkusu olduğuna dikkat çeken Kuytul’a göre, ulus-devlet fikrinden vazgeçilmediği müddetçe bu ihtimal ve korku ortadan kalkmayacak. "Türkiye neden sınırlarında Irak’ta ve Suriye’de Arap devletine razıdır da Kürt devletine razı değildir" diye soran Kuytul, bu konuda şunları söyledi: 

"Müslüman olarak ne Kürt ne Türk ne Arap devletine razı değilim. Ben İslam devletine, medeniyetine razıyım. Türkiye, Kürt devletine razı olsun da demiyorum. Ben diyorum ki hepsi de yanlış. Müslümansak ümmet anlayışına sahip olacağız, ırk anlayışına değil. Türkiye’de epeyce bir Kürt var, 15-20 milyon civarında olduğu söyleniyor, o yüzden Türkiye’de de Kürdistan anlayışına sahip olanlar var. Türkiye’de de böyle bir devlet kurmak isteyebilirler ve Türkiye bölünür, korku bu. Bunu anlıyorum. Haksız bir korku da değil. Bu gerçekten de olur. Ama neden Arap devletine razılar? …Zannedersem şunu düşünüyorlar. Araplar var ama sayısı Kürtler kadar çok değil. Araplar ayrı bir devlet istemiyor, öyle bir hareket yok, PKK gibi bir Arap hareketi yok. Ya düşmanlarınız onu da başlatırsa ne yapacaksınız? Bu işin çözümü İslam medeniyetidir. Türkler Türkçülük yapmayacak, Kürtler Kürtçülük yapmayacak, Araplar da Arapçılık yapmayacaklar. Hep beraber geçmişte Osmanlı’da olduğu gibi kardeş olacağız. İslam devleti diyeceğiz, Kürt devleti, Türk devleti, Arap devleti demeyeceğiz."

"Her şeyimizi kaybettik"
Afrin’e yapılana benzer operasyonlarla siyasi meselelerin çözülemeyeceğine dikkat çeken Kuytul, AKP hükümetinin ülkenin sorunlara yaklaşımı nedeniyle Türkiye’nin çok büyük kayıplar verdiğine dikkat çekti. "Güçlüyüz diyorlar. Başkalarını ezebiliriz diyorlar. Bir yere kadar ezersin. Ondan sonra gücün yavaş yavaş kaybolur. Hep kan kaybedersin" diyen Kuytul, Türkiye’nin son yıllarda verdiği kayıpları şöyle sıraladı: 

"Bu hadiseler yüzünden maddi manevi çok şey kaybettik. Çok insanımızı da kaybettik, çok para da kaybettik, huzurumuzu da, güvenliğimizi de kaybettik. Hiç kimse güvende değil. Hele hele doğu ve güneydoğuda yaşayanlar. Her an bir yerde bomba patlayacak korkusu içinde yaşıyorlar. Her türlü zarardayız yani. Bunun çaresi İslam medeniyetidir. …Eğer bu topraklarda birlik beraberlik isteniyorsa bunun çözümü, çimentosu İslam’dır. İslam’dan başka çimento yoktur. Bizi İslam çimentosu birleştirir. Ondan başka da çimentomuz yok."

Kuytul, AKP ve diğer cemaatler
1993-1997 yılları arasında Mısır’daki El Ezher Üniversitesi’nde şeriat hukuku eğitimi alan Kuytul, aynı esnada Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı’nı kurdu. Vakfın internet üzerinden yayın yapan TVFurkan adlı bir kanalı ve 2011’den bu yana yayınlanan Furkan Nesli adlı bir de dergisi bulunuyor. Son yıllarda AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik, İslamcı siyasetin içinden yaptığı eleştirilerle dikkat çeken Kuytul, 17 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği referandumunu boykot edeceğini açıklamıştı. Kuytul’un boykot gerekçesi, anayasa değişikliğinin laik rejimi değiştirmeyi içermemesiydi. Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılması ya da azaltılmasının ise kendisini ilgilendirmediğini kaydetmişti. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise Kuytul, "Bu darbenin İslami faaliyetlere darbe olmamasını ve İslami faaliyetlerin bundan olumlu yönde etkilenmesini, Müslümanların hayrına vesile olmasını diliyorum" sözleriyle dikkat çekmişti. Bediüzzaman’ın "Zaman tarikat zamanı değil, cemaat zamanıdır" sözünü sık sık tekrarlayan Kuytul, pek çok tarikat tarafından bu sebeple "FETÖ’cü" ilan edildi. Ancak Kuytul, 2014’te Akit Gazetesi’ne 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları dolayısıyla verdiği bir söyleşide Gülen cemaatiyle ilgili olarak şunları söylemişti: 

"Gülen grubu, dinler arası diyalog çalışması ile dini daha ılımlı hale getirmeye çalıştı. Pavlus, Hıristiyanlığın şeriatını kaldırarak sadece inanç esasları ve ahlaka dönüştürdü. Haftada bir defa kiliseye gidilen, ibadet ve ahlak dinine dönüştürdü. Gülen grubu ile de İslam’a bunu yapmak istediler."

Kuytul’un kurucusu olduğu vakıf, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’da da örgütlenmiş durumda. Danimarka, 2017 Eylül’ünde "talebe"lerini ziyaret etmek isteyen Kuytul için iki yıllığına, "nefret söylemi" yaydığı gerekçesiyle seyahat yasağı koydu. Danimarka’nın bu şekilde ülkeye giriş yasağı koyduğu diğer isimler arasında Kur’an-ı Kerim yakarak ünlenen rahip Terry Dale Jones da bulunuyor.

Öne Çıkanlar