Amca Şenyaşar Suruç katliamını anlattı: O caniler kamerada

Amca Şenyaşar Suruç katliamını anlattı: O caniler kamerada
Ağabeyi ve iki yeğeni öldürülen Osman Şenyaşar katliam günü ve öncesini anlattı. Şenyaşar 'bakanlık yasakladı' gerekçesiyle otopsi raporlarının kendilerine verilmediğini söyledi.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK- Urfa’nın Suruç ilçesinde, 14 Haziran’da, AKP milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız’ın esnaf ziyareti sırasında çıkan olaylarlarda Adil ve Celal Şenyaşar kardeşler ile babaları Hacı Esvet Şenyaşar silahla ve linç edilerek öldürülmüştü. Çıkan olaylarda Yıldız’ın kardeşi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetmiş, 8 kişi ise yaralanmıştı. Olayın ardından aralarında HDP milletvekili adayı İsmail Kaplan ve parti yöneticilerinin de bulunduğu 19 kişi gözaltına alınmıştı. Hastanede tedavi gören Fadıl Şenyaşar taburcu edilmesinin ardından tutuklanmış, yine gözaltında bulunan Mehmet Şenyaşar dün savcılıkça serbest bırakılmıştı. Ferit Şenyaşar'ın yoğun bakımdaki tedavisi ise sürüyor. 

Olayın ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba aileyi PKK'li olarak suçlarken, Yıldız ailesinden hiç kimsenin adli kovuşturmaya uğramaması dikkat çekti. Şenyaşar ailesi hem bu açıklamalara ve hem de soruşturmada yaşanan çifte standarda tepkili.

"GİDİP TEKRAR GERİ GELİYORLAR"

Artı Gerçek’e konuşan baba Hacı Esvet Şenyaşar’ın kardeşi Osman Şenyaşar olaydan bir hafta önce Bakan Eşref Fakıbaba ve AKP’li adayın işyerlerini ziyaret ettiğini anlattı. O gün dükkanda gayet güzel karşılandıklarını ifade eden Şenyaşar, "Bakan Fakıbaba, öğretmen olan yeğenim Ferit Fakıbaba ile el sıkışmış, tebessümle. O fotoğraf sosyal medyada da var. Bayramda ikinci sefer geliyorlar. Bizimkiler de ‘biz size oy vermeyeceğiz, hizmetlerinizden memnun değiliz’ diyorlar. Kendileri de gayet sorunsuz bir şekilde gidiyorlar" diye konuştu.

AKP milletvekili adayı Yıldız’ın aynı zamanda akrabaları olan korumaları ile birlikte olay günü tekrar dükkana geldiğini anlatan Şenyaşar, olayın oluş şeklini şu sözlerle anlattı: "Celal, ‘bayram üzeri çok yoğunuz. Sizinle uğraşabilecek vaktimiz yok’ diyor. Kadınlar var, çekiniyorlar. Korumaların biri Celal'i tokatlıyor ve düşürüyor. Celal düşünce belden aşağısına iki tane mermi sıkıyor. Sıkınca o sırada orada olan Adil ve öğretmen çocuğu kendilerini korumaya çalışmışlar. Onları da linç ediyorlar. Olay zaten o sırada çığırından çıkıyor, bütün kardeşler darp ediliyor. Karşı taraftan da yaralı oluyor. Yaralananları hastaneye götürüyorlar. Hastaneye giderken vekilin kardeşi ‘hastanede hiçbirini sağ bırakmayın’ diyor. Hastanede sedye üzerinde baygın halde olan Celal'i ve Adil'i yangın tüpünü başına vura vura öldürüyorlar.

SERUM ÇUBUĞU VE YANGIN TÜPÜ İLE ÖLDÜRDÜLER

Biri çocukların annelerine telefon açarak, ‘senin çocuklarının hepsini öldürdüler, kimse kalmadı, yetiş’ diyor. Çocukların annesi geliyor, göl gibi akan kanı görünce dünyası yıkılıyor. O sırada ağabeyim Esvet de geliyor. O zamana kadar abimin kavgadan-dövüşten haberi yoktu. Yengem ‘çocuklarımızı öldürdüler’ diyor. İkisi de hastaneye koşuyor. Hastane girişinde vekilin kardeşi, sedyenin üzerinde bulunan serum takılan demir çubuğu sökerek ağabeyimin yüzüne vuruyor. Vurduğu gibi yüzünden kan fışkırıyor. Yangın tüpünü vura vura ağabeyimin kafatasını çatlatıyor. Yengem yapmayın, etmeyin diye feryat ediyor. Polislere ‘ayırın, bırakmayın’ diye yalvarıyor. Polis ise yengemi sert bir şekilde itip, uzaklaşıyor hastaneden. Bu sırada o şahıs belindeki silahı çıkartıp kafasına da sıkıyor. 'Dışarı çıkıp hepsini öldürdük' diye bağırarak olay yerinden ayrılıyor. Bundan sonra polis hastaneye geliyor. Her şey planlı, programlı yapılmış. Belli ki orada bulunun 8-9 polise de 'olay sırasında oradan çekilin' denilmiş. Bu şekilde büyük bir katliam oldu. Net olarak bu şekilde… Her taraf kamera dolu. Dükkanda da var, hastanede de kameralar var. İstense hemen aydınlatılabilir.

"FAKIBABA İLE TANIŞIYORUZ"

Ağabeyi ve yeğenlerinin Suruç’ta bilinen esnaflar olduğunu anlatan Şenyaşar, özellikle Bakan Fakıbaba’nın açıklamalarına tepkili. Fakıbaba ile milletvekili olmadan önce tanıştıklarını söyleyen Şenyaşar, "Ben Fakıbaba’yı hastanede hekimken tanıyordum. Kendisi ile tanışıyoruz. İyi birisi olarak biliyordum. Fotoğrafta da görüldüğü gibi yeğenimle gayet samimi bir şekilde tokalaşıyor. Sonrasında 'bunlar PKK’lidir' demesi kabul edilir değil. Bir hekimden beklenmeyecek bir durumdur bu. Ağabeyim 25 yıllık esnaf. Teröristin biriyse belediye nasıl 25 senedir esnaflık yapmasına müsaade ediyor" dedi. 

"YARALI ÇOÇUKLARIMIZ HASTANEDEN ALINIP CEZAEVİNE GÖTÜRÜLÜYOR"

"Baba ile iki kardeş katlediliyor. Darp edilen, silahla yaralanan çocuklarımız yoğun bakımdan alınıp cezaevine gönderiliyor" diyen Şenyaşar, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: Yeğenim Fadıl, Diyarbakır Eğitim Araştırma Hastanesi'nde tedavi görüyordu. Yoğun bakımdaydı. Kolunda mermi, sol karın boşluğunda da bıçak yarası vardı. Boynundan yaralıydı. Sedye üzerinde getirdiler. Önceki gün saat 11.00'da da cezaevine gönderdiler. Şu anda hayatından endişe ediyoruz. Dün serbest bırakılan Mehmet'in öğretmen olan abisi de şu an Gaziantep'te yoğun bakımda. Baba ile iki kardeş katlediliyor. Öbür kardeşler yoğun bakımda. Kamera kayıtları var, televizyon, hastane kayıtları var, işyeri kayıtları var ama kimse yakalanmıyor. Herhangi bir soruşturma başlatılmadı. Sadece darp edilen, silahla yaralanan çocuklarımız yoğun bakımdan alınıp cezaevine gönderiliyor. Şimdi bu insanları linç eden, abimi ve iki oğlunu katleden caniler kimler? İsimleri bilindiği halde, şahıslar bilindiği halde kimse hakkında soruşturma açılmıyor, kimse yakalanmıyor.

"OTOPSİ RAPORLARINI VERMİYORLAR"

Ağabeyinin 5 erkek çocuğu olduğunu, ikisinin öldüğünü, üçünün ise yaralı olduğunu hatırlatan Şenyaşar, "Ferit yoğun bakımda. Hala hayati tehlikesi var. Onu da gözünü açtığı gibi cezaevine gönderecekler. Büyük bir zalimlik, adaletsizlik var. Sedye üzerindeki insanları, genç insanları, işinde gücünde olan insanları katlettiler. Avukatlarımızın uğraşlarına rağmen bize otopsi raporlarını vermediler. Avukatımız Gaziantep’te savcı ile görüştü. ‘Bakın kanun açık. Hasta veya ölü sahibi istemesi durumuna dosyada bir kısıtlama olsa dahi rapor verilir’ diyor avukatımız. Savcı ise ‘bu durum bizi aşıyor. İçişleri Bakanlığı'ndan yasak konuldu, veremeyiz’ diyor. Avukata bu ifadede bulunuyor. Durum şu anda bundan ibaret" dedi. 

"POLİS İLE KONUŞANLAR TANIK OLMAKTAN VAZGEÇİYOR"

Olayın ardından Suruç’ta yoğun bir baskı yaşandığını anlatan Şenyaşar, "Yaşananlara bire bir tanıklık etmiş biri vardı. Tamam, şahit olacağım diyerek içeri gitti. Polis onunla konuştuktan sonra avukatımıza ‘ben olaydan yarım saat sonra geldim, tanıklık yapmayacağım’ dedi. Bastırıldı, sindirildi. Ama tanıklığa gerek yok. Kamera görüntüleri var. Hastanenin de kameraları var. Tüm bunlar devletin elinde. Her şey açık ve net bir şekilde yaşandı. Bu saate kadar da ne soruşturma açıldı, ne yakalama kararı verildi. Sadece öldürülen, katledilen abim ve çocukları oldu. Yakalananlar ise hastaneden yaralıyken alınan abimin çocukları oldu" diye konuştu.

Öne Çıkanlar