Andıçların 'normalleştiği' zamanlarda…

Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası'nın üyeleri ihraç ya da sürgün edilir. Nedeni ise haklarındaki 'andıç'. Savcılık 'kovuşturmaya gerek yok' diyor. Ancak KHK ile ihraç ediliyorlar.

Memleketin ihbarcı- muhbir ahlakı hayatları tarumar ederken, devletin soyut varlığı "güçlünün efeliğine" indirgenmiş durumda. 

Muhbir ve ihbarcıların beyanları "andıç"a dönüşüyor, resmiyet kazandıktan sonra bile haber değeri az taşıyor. Oysa bir vakitler "andıç" haberleri ortalığı kasıp kavururdu. Ama o günler artık çok geride.

Her şeyin "normalleştiği" zamanlardayız…

Daha önce Cumhuriyet Gazetesi’nden Ozan Çepni imzasını taşıyan bir haberin detaylarını paylaşacağım.

Van’a gidelim…

2002 yılında Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası kurulur. Daha sonra bu sendika KESK’e  katılır. Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Diyanet-Sen’den farklı olarak tüzüğünde  "Savaşsız, sömürüsüz, ana dilinde vaaz" yazar. 

Ne gariptir ki, 16 yıllık sendikanın üyelerinden bazıları ya ihraç edilir ya da sürgün edilir. Nedeni ise haklarındaki "andıç"…

06. 04. 2017 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişleri’nin hazırladığı bir tutanaktan söz etmek istiyorum. Tutanak da şöyle denir:

"Van ilinde görev yapan bir kısım müftülük personelinin milli güvenliğe tehdit oluşturan terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olduklarına ilişkin iddialarla ilgili olarak yürüttüğümüz tahkikat kapsamında, Van Valiliği Olağanüstü Hal Bürosu’nun 13.02.2017 tarihli ve 84662388-165 sayılı yazısı ekinde belirtilen 41 kişiyle ilgili varsa bilgi ve belgelerin Müfettişliğimize verilmesi hususunda….  …. güvenlik ve istihbarat birimlerinin titizlikle yaptıkları harici alan araştırması sonucunda ulaşılan istihbarı bilgilere göre söz konusu listenin hazırlandığını, dolayısı ile delil niteliğinde bir belgeye sahip olmadıklarını şifahen belirtmiştlerdir."

"Delil niteliği" taşımayan, "şifahen" hazırlandığı belirtilen tutanak, hazırlanan "andıç"ın açıklamasıdır.

Sözü edilen liste Van İl Müftülüğü bünyesindeki personelle ilgili bir liste…

Peki bu listede neler var?

Müftülük personelinden 41 kişinin adları, sicil numaraları, görevleri yer alıyor. Ama listeyi "andıç" kılan isimlerin karşılığında yazan bilgi notları. DİVES üyesi olmaları, PKK-KCK irtibatlı ve iltisaklı oldukları iddiaları bilgi notlarının ortak noktası… Daha da dikkati çeken, bazı isimlerin karşısında yer alan bilgi notlarında yapılan değişiklikler. Örneğin, "BTÖ ve örgüt mensupları ile ilgili övücü ve destekleyici nitelikte konuşmalar yaptığına dair DUYUMLAR vardır" cümlesindeki "DUYUMLAR" kelimesinin üstü kalemle çiziliyor, yine kalemle "DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR" yazılıyor.

"Emniyet personelinin çevresel araştırmaları" ile "tanıkların" beyanlarına göre hazırlanan "andıç"ta "tanıkların" "yazılı ifade vermek istemediği" de belirtiliyor.

Bitmiyor…

İhraç edilen müftülük personeli hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişliğinin 25.05. 2017 yani rapordan yaklaşık bir ay sonra hazırladığı raporuna istinaden "terör örgütü PKK/KCK ile irtibat ve iltisaklı olduğu" gerekçesiyle soruşturma başlatıyor.

Soruşturma sonucunda "Şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığının anlaşıldığı, keza soruşturma raporundaki delillerden şüphelinin terör örgütü PKK sempatizanı olduğu anlaşılmış ise de, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca sempatizanlığın atılı suçun unsurunu oluşturmayacağı, şüphelinin terör örgütü PKK’ya yardım ettiğine veya belli bir hiyerarşi içerisine üye olduğuna ilişkin maddi bir delilin de bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmış olup KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar veriliyor.

Kararın bir örneği valiliğe gönderiliyor.

Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen personelle ilgili karar tarihi 17.07.2017…  Ancak söz konusu personel 24 Aralık 2017 695 Sayılı KHK ile ihraç ediliyor.  Savcılık kararının ihraçlarda etkili olmadığı anlaşılıyor.

"FETÖ" bağlantılı Diyanet-Sen yöneticilerinin bu "andıç"ı hazırladığı iddialar arasında.  Diyanet-Sen’e rakip bir sendikanın hedef gösterilmesinin de raporun hazırlanmasında temel motivasyon olduğu da bir diğer iddia.  

İhraç edilenler şimdi hukuki sürecin peşinde. OHAL Komisyonu’na başvurularında savcılığın "Kovuşturmaya yer olmadığı" kararını da iletiyorlar. Yazılı ifade vermekten çekinen "tanıklar" hakkında da dava açacaklarını söylüyorlar.

"İhbar" hukukunun son örneği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde yaşananları, AK Parti’li bir vekilin "FETÖ borsası kuruldu" sözlerini de hatırlatmak gerekiyor.

Zira "andıç hukuku", birey-devlet ilişkisinin de altını oyuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi