'Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım'

'Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım'
Nazlı Ilıcak, savunmasında Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı'ya gönderme yaptı: Menfaat peşindekiler hapiste değil.

HABER MERKEZİ- 15 Temmuz darbe girişimi öncesi "subliminal mesaj verdikleri" iddiasıyla tutuklanan Ahmet Altan ve kardeşi Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın ikinci duruşması başladı. Nazlı Ilıcak savunmasında, "Ben Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil" diyerek Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı'ya gönderme yaptı. Duruşmada, tüm sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi.

Dava kapsamında Altan kardeşler ve Ilıcak’a ek olarak Ekrem Dumanlı, Emrullah Uslu, Tuncay Opçin, Abdülkerim Balcı, Şemseddin Efe, Osman Özsoy, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek, Bülent Keneş, Ali Çolak ve Tibet Murat Sanlıman sanık olarak yargılanıyor.

11 TWEET BİR KARTOPU FOTOĞRAFIYLA...

Duruşmanın başlamasının ardından Nazlı Ilıcak'a söz verildi. Nazlı Ilıcak, Nagehan Alçı'yı isim vermeden işaret ederek "Ben Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım?" dedi. 

P24'ün bildirdiğine göre Nazlı Ilıcak şunları söyledi:

 "3 ay önce sizi suçsuzluğuma ikna edebildiğimi sanmıştım. Ama somut delil var diyerek tahliye etmediniz. Ancak bu somut delilleri sunmadınız. Benim darbeye teşebbüs ettiğimin somut delilleri ne olabilir diye üç aydır düşünüyorum. Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Zekeriya Öz'le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla 'darbenin aslî unsuru' olmuşum.

Yassıada'da 'manevi cebir' diye biryorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler. Yassıada'da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey.

Yassıada'yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. 

Savcının 'darbeyi çağrıştırıcı' dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben?

İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş'in, Kerim Balcı'nın, Emre Uslu'nun darbe çağrışımlı tweetleri. FETÖ'cüler."

ALTANLAR DIŞINDA KİMSEYİ TANIMIYORUM

Ilıcak firari sanıkların twetlerini okuyarak onları darbecilikle suçladı:

"Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış. Ben Ahmet Altan, Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce "terör örgütü üyeliğinden" tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı."

Mahkeme başkanı Nazlı Ilıcak'ı savunmasını kısa tutması için uyardı ve "Esasa ilişkin savunmanızı şimdi yapmayın. Duruşma bir günlük" dedi.

Nazlı Ilıcak savunmasına devam etti:

"Hıfzı Çubuklu cezaevine girmeden önce beni güvenilir ve AKP yanlısı bir gazeteci olarak aradı. Ben de onu savunan yazı yazdım.

FETÖnün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AKPyi destekleyen bir yazar olarak davrandım."

Mahkeme Başkanı, Ilıcak'ın sözünü kesti ve "Siz bunu özet olarak anlatma kabiliyetine sahipsiniz. Kısa tutmanızı rica ediyorum" dedi.

Duruşmaya saat 14.00'e kadar yemek arası verildi. 

'FETÖ'YÜ TERÖR ÖRGÜTÜNDEN DAHA TEHLİKELİ GÖRÜYORUM'

Aranın ardından savunmasına devam eden Nazlı Ilıcak, şöyle konuştu:

"FETÖcülüğün sınırlarının hukuka uygun şekilde çizilmesi gerekiyor. FETÖ denilen yapının bir dönem dinî cemaat olarak görüldüğünü unutmayın. Bu örgüt terör örgütünden çok daha tehlikeli. FETÖ'yü terör örgütünden çok daha tehlikeli görüyorum. Ben bu örgütün gerçek yüzünü geç anlamış olabilirim. FETÖ'nün içyüzünü geç anlamış olmakla birlikte katiyen suç işleme kastıyla hareket etmedim. Bu örgütün parçası asla olmadım.
Kaçma ihtimalim yok. Karartılacak delil yok. Digitürk'ü iptal etmedim. Onların kurumlarında çalışmadım. Derneklerine üye olmadım.
Türkiye'nin halinden, çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum."

1978 TARİHLİ YAZISI İDDİANAMEDE

Ilıcak'ın ardından konuşan avukatı, "Müvekkilimin 1978 tarihli köşe yazısı bu iddianameye girmiş. Bu yazı suç isnadı için kullanılıyor. Delillerin gerçekçi olması, sağlam ve güvenilir olması gerekir. İddianamenin sunduğu deliller hukukî olmaktan çok uzak.1978 tarihli bir yazıyla müvekkilimin suçlanması apaçık hukuksuzluktur. Suçun şahsiliği ilkesi çiğneniyor. Nazlı Ilıcak kendisinden sadır olmayan eylemler için yargılanıyor" dedi.

Avukatın, "15 Temmuz darbesinde köprüye çıkanlar da Ahmet Altan okumuştur" sözü üzerine ise yargıç "Siz Ahmet Altan'ın avukatı mısınız?" diye sordu. "73 yaşında bir kadın gazeteci 14 aydır delil olmaksızın hapis yatıyor" diyen avukat Ilıcak'ın tahliyesini talep etti.

AHMET ALTAN: YA KANIT GÖSTERECEK YA YARGIÇLIK VASFINI KAYBEDECEKSİNİZ

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Ahmet Altan, ise 'Ben sizin sanığınız değilim' başlıklı altı sayfalık savunma metnini okudu. Altan şöyle dedi:

"İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez.
Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder

Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.

Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır. 

Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder. Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kabedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek. 
Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız. Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır."

AHMET ALTAN'IN SAVUNMASININ TAM METNİ'ni okumak için tıklayın

MEHMET ALTAN: TCK'DE OLMAYAN BİR SUÇLAMAYLA GÖZALTINA ALINDIM

Ahmet Altan'ın ardından Mehmet Altan'ın savunmasına geçildi. Mehmet Altan, 'Hukuk mu, Düşman Hukuku mu' başlıklı savunma metnini okumaya başladı. Altan şunları söyledi:

"Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir 'suçlamayla' gözaltına alındım. 8  aylık tutukluluk sonunda gelen iddianame "varsayıma" dayalı tek cümlelik bir iddia üzerine bina edilmiş bir utanç belgesi. İddianamede yer alan 14 Temmuz tarihli TV programında tartışılan konuları anlatıyor. İddianamede "bildikleri darbe girişimi" deniyor. Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok."

Evinde bulunan 1 dolarla ilgili konuşan Altan, şöyle devam etti:

"Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım?"

Altan, evinde bulunan 1 dolar videosunun basına verilmesi nedeniyle de suç duyurusunda bulunacağını söyledi:

"Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir. Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması? Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?" 

Altan savunmasını, "Mahkemelerin adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum" diyerek tamamladı.

'ÇOCUĞUM OKULA GİTMEK İSTEMİYOR'

Altanlar'ın avukatları müvekkilleri hakkında tahliye talep etti. Daha sonra savunma yapan Yakup Şimşek, "Devletin dikkate aldığı tarihlerde benim Bank Asya hesabıma giren tek kuruş yoktur. Küçük çocuğum okula gitmek istemiyor, çünkü babasına yapıştırılan bir yafta var" dedi. Şimşek'in avukatının "Ekrem Dumanlı burada olsaydı müvekkilim bugün burada Zaman gazetesi reklamından dolayı yargılanmıyor olacaktı" sözleri dikkat çekti.

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ

Savunmaların ardından savcı mütalaasını okudu. Nurettin Veren ve gizli tanık Söğüt'ün dinlenmesinden vazgeçilmesini isteyen savcı, suçun niteliği, kaçma şüphesi, ceza halinde yatılacak süre gereği tüm tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti.

Mahkeme ara kararında tüm tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına hükmetti. Mahkeme avukatların avukat görüş kısıtlamalarının kaldırılması taleplerini de kabul etmedi.

NEYLE SUÇLANIYORLAR?

Savcılık, Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmak" ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya çalışmak" suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası talep ediyor.

Ahmet Altan hakkında kapatılan Taraf gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı dönemde çıkan bazı haberler, üç köşe yazısı, 14 Temmuz tarihinde katıldığı bir televizyon programında yaptığı yorumlar, HTS kayıtları ve tanık ifadeleri gerekçe gösterilirken, Mehmet Altan hakkında ise iki köşe yazısı, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’la 14 Temmuz’da katıldığı televizyon programı, tanık ifadeleri, HTS kayıtları ve evinde bulunan altı adet 1 dolar delil olarak sunuluyor.

İddianamede diğer 13 kişi hakkında darbe suçlamalarına ek olarak "Terör örgütü yöneticisi olma" veya "Terör örgütü üyeliği" suçlamaları yöneltilirken Tibet Murat Sanlıman ise "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" ile suçlanıyor.

Altanlar ve Ilıcak’la birlikte Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek tutuklu olarak yargılanırken Tibet Murat Sanlıman ise tutuksuz olarak yargılanıyor. 10 kişi hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.

Öne Çıkanlar