Batı, Putin’in gitmesini niye istiyor?

Batılı politikacılar Putin’in iktidarda kaldığı süre boyunca Batı'nın Rusya’yı denetime alamayacağını anlamış durumdalar.

ABD basta olmak üzere bazı Batılı ülkeler Putin’in tekrar Rusya devlet başkanı olmaması için birçok girişimde bulundular ve bu girişimler ta 2011 yılından bu yana devam etmekte.

Yani 2014'te Trump ABD Başkanı olduktan ve ABD yasal olarak Rusya’yı Batı karşıtı ilan etmeden daha önce bu girişimler başlamıştı.

Bu amaçlarına ulaşmak için en başta Putin’i kişisel olarak teşhir etmek istediler ve onun iç ve dış politikasını da alet ederek hem ülke içerisinde hem ülke dışında bu girişimleri sürdürdüler. Putin’in çevresinde özelikle de yakın dost ve meslektaşları arasında çelişki yaratmak istediler. Sadece uluslararası arenada değil Rusya içerisinde de Putin’i izole etmeye çalıştılar.

Rusya’ya karşı düşmanca politikanın yansıması en çok da basın aracılığıyla yapıldı. Bunu da yakın çevresinde yaşanan farklı skandal ve yolsuzlukları kullanarak yapmak istediler. Böylelikle Rusya’nın yönetimdeki kesiminin ona karşı adımlar atmalarını sağlamak istediler. Bu, askeri-politik, diplomatik, finans-ekonomi ve daha birçok yöntemle yapılmak istendi.

Seçim öncesi tam dış müdahale girişimlerinin 10 çeşidi tespit edilmiş. Bunlardan bazıları Rusya’nın farklı bölgelerinde anket yapmak, devlet başkanı adaylığı için dıştan dayatma ve Yüksek Seçim Kurulu'na sanal saldırılar...

Batılı politikacılar Putin’in iktidarda kaldığı süre boyunca Batı'nın Rusya’yı denetime alamayacağını anlamışlar. Ve her seferinde büyük ölçüde enformasyon atakları yaşandığını görüyoruz. Putin değil de başka bir kişinin devletin başında olması gerektiğine ilişkin yayınlar çoğalmış bulunmakta.

Bir de çok aktif bir şekilde muhalif hareketler finanse ediliyor. Ama bu tür iç işlere müdahaleler şimdiye kadar bir sonuca varmadı. Seçimin sonuçları bunu gösteriyor ve bu ne satın alınabilir ne de değiştirilebilir.

Batı dünyası buna karşı çaresiz. Sadece enformasyon alanında karalamaya çalışıyorlar ancak bunun da politik bir tesiri yok.

Gerçi dünya çok hızlı bir biçimde değişiyor ve hiç kimse yarın Rusya’ya ne olacağını kestiremez. Rusya’nın komşularıyla ilişkilerinin nasıl gelişeceğini kimse belirleyemez. Bunun örnekleri de Gürcistan ve Ukrayna’dır...

Şimdi Kazakistan’da da bu konuda gelişmeler yaşanmakta, Rusya’yla kardeş olan Kazakistan’dan hiç kimse böyle gelişmeler beklememekte idi. ABD, Hazar'ın Kazakistan kıyısında Aktau ve Kurik limanlarında iki tane üs kuracak. Bu anlaşmayı Kazakistan parlamentosu 19 Nisan 2018'de onayladı. Resmi olarak bu üslerin Afganistan’a yük taşıma yolunda kullanılacağı söylense de meselenin sadece bu olmadığı anlaşılıyor. ABD askeri-deniz kuvvetleri, askeri ve sivil yükleri Karadeniz’den Hazar'a oradan Aktau ve Kurik limanları aracığıyla Afganistan’a gidecek.

Şubat 2018'de Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Beyaz Saray'a ziyarete bulundu ve orada Trump'a NATO askeri üslerinin Hazar Denizi'nde inşasına tam onay verdi. Formalitede Kazakistan Rusya’nın yakın müttefiki olmaya devam etmektedir. Kazakistan Putin’in oluşturduğu tüm askeri işbirliği teşkilatlarında yer almaktadır. Ama gerçeğinde işler biraz farklı. Nazarbayev yavaşça NATO ve ABD tarafına kaymaktadır. Tabi ki bunu keskin bir biçimde yapmamayı tercih ediyor.

Gerçi son dönemde dikkatli davranmayı pek de başaramıyor Nazarbayev. Önce Trump’la görüştü sonra BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya’nın tasarısına destek vermedi, bir de Kazakistan’ın alfabesini Kiril’den (Slav) Latince'ye (İngiliz) çevirdi.

Yılbaşından bu yana Nazarbayev üç defa Rusya çıkarlarına sert darbeler vurmuş oldu. Öyle gözüküyor ki Nazarbayev ve çevresi Putin rejiminin sonuna doğru yaklaştığını anlamış durumda. Rusya’ya karşı uygulanan uzun vadeli ekonomik yaptırımlar, sürekli devam eden uluslararası izolasyon ve Rusya’da giderek daha da aktifleşen protestolar ister istemez Kremlin rejiminin sonunun yaklaştığını gösteriyor.

Üslerin inşasına izin vererek Nazarbayev bir darbe daha da indirdi Putin’in sırtına. Rusya'nın etrafına yerleştirilen ABD üsleri giderek tam kapan oluyor.

Şimdi sıra hangi eski SSCB ülkesinde, hangisi sırtını döner Rusya’ya? Bunu zaman gösterecek. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi