Batmayan Putin

Putin'in Rusya Devlet Başkanlığı'na adaylığını Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin Rusyayı 2018 olimpiyatlarından men ettiği günün ertesinde açıklaması dikkat çekti.

Putin’in sansasyonel açıklamalar yapmadan önce beklemede durmak gibi bir özelliği olduğunu herkes biliyor.

Vladimir Vladimiroviç Putin, 2018 Rusya devlet başkanı seçimlerinde adaylığını koyma kararını aldığını açıkladı. Uzun zamandır bu açıklamayı herkes bekliyordu. Belki de gerçekten V. Putin adaylığını koyup koymama konusunu düşünüyordu ya da son dakikaya kadar insanları merakta bırakmak istedi.

Son altı ayda Rusya’daki politik uzmanların en çok sordukları soru Putin’in nerede ve nasıl adaylığını açıklayacağıydı. Halkın gündemi ise farklı. Birleşik Rusya kongresinde mi yoksa başka yerde mi? Putin beklenenin tersini yaparak hiç beklenmeyen bir yerde açıklamasını yaptı. Hiç kimsenin akılına Putin’in 6 Kasım'da Nijni Novgorodtaki "Gaz" fabrikasının işçileriyle yaptığı görüşmede adaylığını açıklayacağı gelmezdi. Büyük ihtimale Putin de böyle beklenmeyen efekt yaratmayı hesaplıyordu.

Bu açıklamayı ilk duyanları kıskanmadım değil. Orada hazır olanlar Putin’in konuşmasını bitirmesini beklemeden tezahüratlara başladılar. Bana göre yakın zamanda başka bir başkan düşünülemez. Putin bu başkanlık süreçlerinde çok büyük işler yaptı. Sadece ülkede değil uluslararası politikada da. Tabi ki daha fazla iş yapmasının beklendiği bir dönemde politikadan ayrılması beklenemezdi.

Zaten bu açıklama gönüllüler forumundan hemen sonra yapıldı. Bu yerde açıklama yapmasının da anlamı var. İşçilerle yaptığı görüşme sırasında böyle bir açıklama yapması hem işçi sınıfına hem de gönüllülere verdiği değeri ifade ediyor. Ki bu kesimler toplumun ana kesimleridir. Ayni zamanda "Birleşik Rusya" partisine de bir sinyaldir ki bu parti kendi etrafında bu kesimleri toplayamadı. Bu Toplumsal Halk Cephesi için de bir göndermedir, onlar da halkı kendi etraflarında toplayamadılar.

Bu adaylık açıklaması Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (UOK) Rusyayı 2018 olimpiyatlarından men ettiği günün ertesinde yapıldı. Tabi ki UOK'un aldığı bu kararın asıl nedeni doping değil çünkü ABD’deki olimpiyat sporcuları daha ağır doping ilaçları kullanıyor. Rus sporcuların aldığı doping ilacı Baltık ülkelerindendir ve antrenmanlardan sonra kendilerini toparlayabilmek için kullanıyorlar.

ABD’li stratejitlerin asıl hedefleri Kırım'a gönderme yapmak. Bundan dolayı da Soçi'deki olimpiyatlar tarihin en kirlisi ilan edildi sanki bu olimpiyatlar Berlin’de 1936'da yapılan olimpiyatlardan daha büyük suç imiş gibi!

Bilmeyenler için söyleyeyim: Berlin olimpiyatların tam arifesinde 1936 yılı Mart ayında Alman ordusu, askerlerden arındırılmış bölge olan Reyin ilini işgal ettiler. Böylelikle de Versailles Antlaşmasını ihlal etmiş oldular. Olimpiyatlar ise 1936 1 Ağustosunda yapıldı. Ve bu olimpiyatlar ABD, İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle yapıldı. Sovyetler ise katılmadı.

Olimpiyat Komitesi'nin aldığı bu karara ilişkin daha başka nasıl bir kıyasla yapıla biler ki?

İşte kalkıp ta Soçi'de yapılan olimpiyatları en kirli ilan ediyorlar çünkü asıl mesele Kırım'ın durumudur. Rusya'ya katılma kararını alan Kırımlıları ve bir de tüm Rusya vatandaşlarını böylece cezalandırmak istiyorlar.

Batı, bu birleşmeyi onaylayan Putin’e bunun hesabını sormak istiyor. Ondan dolayı de Putin adaylık kararını Rusya’nın olimpiyatlardan men edilme kararından sonraki gün ilan etti. Bununla Kırım referandumuna ve vatandaşlarına desteğini de ilan etmiş oldu. Bu kadar yıldır devam eden uluslararası ambargoya rağmen güveniyor müuyuz ona? Kırım'ı teslim etmeye ve Putin’den vazgeçmeye hazır mıyız?. Zaten seçimler de Kırım'ın Rusya’ya katılımı yıldönümünde yapılacak.

2000 yılında Boris Yeltsin geçici göreve geldikten sonra 13 Ocak'ta devlet başkanlığına adaylığını koyduğunu açıklamıştı. Bunu Peterburg Devlet Üniversitesi'nin hukuk fakültesi kurulunun fahri üye mantosunu alırken açıklamıştı. O zaman Putin "Ben dün öğrendim ki Moskovada benim adaylığımı koyma konusunda inisiyatif grup oluşturulmuş, ben şimdi bunu yapmayı düşünmüyordum ama bu resmi ortamda bana getirilen bu öneriyi büyük mutlulukla kabul ediyorum ve devlet başkanı seçimlerine katılacağım" demişti.

Diğer sefer 2003 yılının 18 Aralığında adaylığını açıklamıştı. Bir ara süreç geçirdikten sonra, Dmitri Medvedev'in devlet başkanı olduğu dönem. Dört yıl sonra tekrar Putin adaylığını koymuştu. Açıklama 2011 yılının Eylül ayında yapılan Birleşik Rusya Partisi'nin kongresinde yapılmıştı. Kongrede devlet başkanı Dmitri Medvedev başbakan olan Putin'e devlet başkanlığına adaylığını koymasını önerdi. Putin katılımcıların desteği için teşekkür ederek gelecekte de desteklerini esirgemeyeceklerini umduğunu söyledi. Parti kongresi 27 Kasım'da Putin'in adaylığı kararını aldı.

Yeni dönemdeki devlet başkanı adaylığını Liberal Demokrat Partisi'nin lideri Vladimir Jirinovski, Yabloko Partisi'nin kurucusu Grigori Yavlinski, Büyüme Partisi'nin lideri ve iş adamı milletvekili Boris Titov ve gazeteci Ksenya Sobçak ta açıkladı. Komünist Partisi'nin lideri de 7 Kasım'da katıldığı bir televizyon programında partinin tüm örgütlerinin onun adaylığını koyma kararını aldıklarını açıkladı. Rusya’ya karşı baskının yoğunlaştığı bir dönemde Vladimir Putin’in bu açıklamayı yapması gayet anlaşılırdır.

Seçimlere az bir süre kaldı. Putin adaylığını koymak istememiş olsa bile onun başka seçeneği yoktu. Tabi ki bu açıklamayı yapması için koşular elverişli. Devlet başkanının ülkenin bu kadar baskı altında olduğu bir süreçte çekilmemesi gayet mantıklıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi