Bilgen: Toplumu kutuplaştırarak iki partili sistem kurmaya çalışıyorlar

Bilgen: Toplumu kutuplaştırarak iki partili sistem kurmaya çalışıyorlar
AKP ile MHP’nin seçim ittifakını değerlendiren HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, yöntemin seçimin meşruiyetine gölge düşüreceğini ancak uzun vadede HDP’nin yürüyüşünü hızlandıracağını söyledi.

HABER MERKEZİ - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, MHP ile AKP ittifakını ve seçim yasasında değişiklikleri öngören kanun teklifini değerlendirdi.

Mezopotamya Ajansı’ndan Hayri Demir'e konuşan Ayhan Bilgen, 'Cumhur ittifakı' adı verilen kanun teklifi için, "Bugünden Cumhurbaşkanlığı seçiminin fay hattını, yol haritasını belirlemek son derece operasyonel bir siyaset tarzıdır" dedi.

'TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ YAPIYORLAR'

Bu durumun Türkiye’nin içinden geçtiği olağanüstü koşullardan yalıtılmış bir tutum olduğunu söyleyen Bilgen, yapılmak isteneni 'toplum mühendisliği' olarak tarif etti:

"Her parti kiminle ittifak yapacağına kendisi karar verir. Bize bu sistemi pazarlarken ‘Koalisyon devri bitecek’ diyerek ve istikrarın ancak tek partiliyle olacağını söyleyerek sundular. Oysa şimdi bunun telaşına düşmüş durumdalar. AKP ile MHP zaten son derece benzer bir pozisyona geldi. Dolayısıyla şirket evliliği gibi formüller de konuşabilirler."

‘İKİ PARTİLİ SİSTEM KURMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Ayhan Bilgen, Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın CHP ve HDP için "İttifak yaparlarsa ahlaki olur" sözlerine "Bizim adımıza, bizim duracağımız yeri belirleyecek talimatlar, planlamalar içerisine girmesinler" sözleriyle tepki gösterdi:

"Biz kiminle, hangi eksende buluşacağımızı biliriz. HDP içinde biricik referans demokrasi ve barıştır. Dolayısıyla demokratikleşme sürecini sağlayabilecek, toplumsal barışı inşa edebilecek her türlü ilişkiye gireriz. Bundan çekinmeyiz. Biz asla kerhen evhenişer tercihlerinin yanında olmayacağız. Bugünden OHAL koşullarını yok sayan, Türkiye’nin normal bir ortamda seçime gitmesi için çaba sarf etmeyen hiçbir tutumun da tarafı olmayacağız. Dolayısıyla bunu şahıslara göre belirlemeyiz. Birilerinin talimat ya da provokatif cümleleriyle rota çizmeyiz. Herkes kendi tercihini kendisi yapar. Türkiye’yi iki kutuplu bir ortama sürüklemek istiyorlar. Toplumu kutuplaştırarak iki partili sistemi kurmaya çalışıyorlar."

‘SEÇİM MEŞRUTİYETİNİ ORTADAN KALDIRMAYA UMUT BAĞLIYORLAR’

Düzenlemenin seçim güvenliği açısından da ciddi riskler taşıdığına ve bunun HDP seçmenini hedef alacağı yönündeki tartışmalara da değinen Bilgen, "HDP’yi sandıkta, sokakta bitiremeyenler; yargı operasyonlarıyla ve seçim kanunu düzenlemeleriyle bitirmeye çalışıyorlar. En zor şartlarda ayakta kalmayı başarmış bir toplumsal mücadelenin neticesinde buradayız. Önümüzdeki dönem çok daha zor olabilir. Yeni tutuklamalar, yeni vekil düşürmeler... Her türlü operasyon yapılabilir. Seçim kanununda buna dair tedbirler geliştirebilirler. Ancak bu oyunun ters tepki ihtimali son derece yüksek. Seçim meşruiyetini tümüyle ortadan kaldıracak güvenlik tedbirleri, sandığa yaklaşma, sandık birleştirme gibi formüllere umut bağlıyorlar. Ama bunun baskıladığı kitle HDP’ye çok daha büyük bir ilgi olarak gelebilir. İki köyün sandığını böylece yönetebilirler. Bunu zaten yapıyorlar, 16 Nisan’da da yaptılar, 7 Haziran’da bile yapmayı denediler. Ama bu yeni toplumsal kesimlerde HDP’ye yeni bir ilginin uyanmasına sebep oldu. Baskı altına aldıkları köyün göç vermiş seçmen kitleleri şimdiye kadar bize oy vermediği halde HDP’ye oy vermeye başlıyor. Dolayısıyla bu yöntem seçimin meşruiyetine gölge düşürür ama orta ve uzun vadede HDP’nin yürüyüşünü hızlandırır" ifadelerini kullandı.  

‘KÜRT SEÇMENE BİÇİLEN ROL ETKİSİZLEŞTİRMEKTİR’

AKP ve MHP arasında resmileşen ittifakın ve olası bir seçimde bunun Kürt seçmenler açısından nasıl bir tercihe dönüşeceğine dair ise Bilgen, "Denklem dışı bırakılmak isteniyoruz. AKP, MHP ile kurduğu ittifakta bizimle ilişki, bize yönelik pozitif bir adım atma, çözüm sürecine dair bir irade koymayacağını ortaya net koyuyor. Ama bir taraftan bizim üzerimizden karşı bloğu da dizayn etmeye çalışıyor. CHP’yi korkutuyor. Burada Kürt seçmene biçilen rol etkisizleştirmek. Tercih yapamayan, sürece iradesini yansıtamayan karar veremeyen, pasif biçimde Türkiye’de olup biteni dışarıdan seyreden bir pozisyona itilmek isteniyor. Burada Kürt seçmeni kazanmaya çalışan bir tercih yok. Kürt seçmeni kazanamayacağı için ‘Bana yaramayan, öbür blokta bana zarar vermesin’ stratejisidir. Kürtlere vaatte bulunsunlar, oyları alsınlar. Bu oylar bizim tapulu oyumuz değil. Bizden daha çok özgürlük, bizden daha çok eşitlik vaat eden herkes Kürt seçmenini ikna edebilir. Bu da Türkiye için büyük kazanç olur. Bunun yerine küçük hesaplarla, entrika siyasetiyle iş kotarmaya çalışıyorlar. Kürt seçmeni son derece politiktir. Her türlü ayak oyununu görebilir" değerlendirmesini yaptı.

Öne Çıkanlar