Bosna medyası 90'lar Türkiyesi gibi parayı veren düdüğü çalıyor

Bosna medyası 90'lar Türkiyesi gibi parayı veren düdüğü çalıyor
Türkiye medyası cezalandırma/yandaşlık sarkacında bağımsızlığını, gücünü büyük ölçüde yitirirken, Bosna medyası rüşvetle, siyasete göbekten bağlı sermayesiyle Türkiye'nin 90'lı yılları gibi.

Gülten SARI


BOSNA-HERSEK- Kilise çanları çalınıyor kulağa. Ardından da ezan. İkisi de çığırtkan değil. Kulakları rahatsız etmiyor. Dahası dayatmacı değiller. Tehditkar hiç değiller. Günlük yaşamın rutin birer parçaları. Duyuluyorlar ya, yetiyor. Çok etnikli, dinli ve dilli bir toplum olmanın zorunlu getirisi belki de. Bu "barışçıl" görüntünün perde arkasında ise kanlı bir geçmiş yatıyor. 

Soykırım denince akla ilk gelen ülkelerden biri Bosna-Hersek. Savaş sonrası yeniden var olma mücadelesi veren; demokratik bir gelecek için çabalayan buna karşın yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk sorunlarıyla boğuşan 3.5 milyon nüfuslu ülke.

Medyası da hem demokratikleşme çabalarından hem de bahse konu açmazlardan nasibini fazlaca alıyor. Bir yanda bağımsız gazete, dergi, televizyon, radyo ve internet sitelerini kurumsallaştırmak için uğraşanlar, diğer yanda iktidarla çıkar ilişkilerini temel alan sermayeye sırtını dayama konforuyla günü kurtaranlar. 

Bu yönleriyle Türkiye medyasından hem ayrılıyor hem de geçmişteki hali ile benzerlikler gösteriyor. Türkiye medyası, yinelenen iktidar baskısı ile bağımsızlığını ve doğru haber verme işlevini büyük ölçüde kaybedip; kalan bağımsız gazete ve televizyonlar da el koyma operasyonları ile maddi ve manevi geriletirken, Bosna-Hersek medyası tam da Türkiye'nin 90'lı yıllarındaki deneyimlerinden geçiyor.

Boşnak, Hırvat ve Sırp liderlikleri yönetimindeki federal yapı, gücün tek elde toplanmasına olanak vermediği için medyaya yönelen direkt bir siyasi baskı da söz konusu değil. Onun yerine, medya büyük ölçüde kendi kendini sansürlüyor, çıkar odaklarının hizmetinde yayın politikaları, halkın haber alma hakkının önünde büyük bir engel oluşturuyor.

Bosna Basın Konseyi Başkanı Ljiljana Zurovac'ın deyimiyle Bosna medyası bağımsız değil ve sermaye açısından iktidara göbekten bağlı. 

Ülkesindeki medyaya keskin eleştiriler yönelten Zurovac'a göre, medya büyük ölçüde propaganda aracı durumunda; dahası rakiplere karşı silah olarak kullanılıyor. Kamu yayıncılığı doğru bilginin değil iktidarın düdüğünü çalıyor.

Tam da Türkiye'nin 90'lı yıllarda iş adamlarının devletle ilişkilerinde birer şantaj unsuru olarak medya sahipliğini kullanmaları ve daha fazla ihale alabilmenin yanısıra rakiplerini karalamak için medyayı elverişli bir araç haline dönüştürmesi gibi Bosna medyası da bugün benzer açmazların pençesinde.

SAVAŞ SONRASI MEDYA HALA ÖZGÜRLEŞEMEDİ

1992-95 yılları arasında 100 binden fazla kişinin öldürüldüğü, 2 milyondan fazla insanın yerinden edildiği Bosna savaşı sona erdiğinde; yeniden bir ülke bir millet ve bir arada barış içinde yaşamayı sağlayacak bir sistem inşa etmenin tüm zorlukları ekonomik sıkıntılarla perçinlenmişti.

Medya da bundan bağımsız değildi. Ancak imdada savaş sonrası uluslararası fonlar yetişti. O günlerden beri kendi ayakları üzerinde durabilen işlevsel bir medya yaratma çabası hala sürüyor. Bazen aksayarak ve kimi zaman da ülkenin kanayan yaralarından biri olarak. 

Sözkonusu fonları gazete, televizyon ve radyo kurmak için kullananlar olduğu kadar kişisel çıkarları için kullananlar da oldu. Çünkü bu paraya erişim hiç de zor değildi. 

Zurovac'ın deyimiyle, bir gecede bir sürü radyo ve gazete açıldı ve her birisinin arkasında siyasi partiler vardı. Bağımsızlık gündemlerinde yoktu.

Bosna gibi küçük bir ülkede bir anda 360 radyo televizyon istasyonu açılmıştı. Çoğu da reklam ve müzik yayını yapıyordu.  

Son on yılda kurulan radyo ve TV kanallarının sadece yarısı ayakta kalabildi. 1996'dan bu yana tam 26 gazete kapandı. Üretim ekonomisine geçemeyen Bosna'da genç işsizlik oranı yüzde 60, toplam nüfus içinde yüzde 45 olunca, gazete satın almak tüketim kalemleri arasından kolayca çıkarıldı. 

Çoğu gazete online olarak yayın hayatını sürdürme ya da kapanma tercihi yapmak zorunda kaldı. Teknolojiye adapte olabilenler dijital yayına geçti. 

MEDYA SİYASETÇİLERİN PROPAGANDA ARACI

Sermayesini de gücünü de iktidara yaslayan medya organları büyük ölçüde siyasetçilerin propaganda aracı oldu.

Bir diğer önemli sorun da siyasetçilerin kamu yayıncılığını kullanıp siyasi propaganda yapmaları. Reklam pastası da ekonomik sıkıntılar nedeniyle hayli dar. Yıllar içinde 180 milyon euro olan reklam gelirleri geçen yıl 18 milyon euro'ya kadar geriledi. 

Böylece maaşları düşen, sosyal haklarını yitiren gazetecilerin rüşvete, yolsuzluğa bulaşması da gecikmedi. İktidarla çıkar ilişkilerini korumak için da otosansürü olağanlaştı. 

Medya sahipleri de halkın haber alma hakkının değil, çıkar elde etmenin peşinden sürüklenip gitmeye başladı. Zurovac'ın deyimiyle, medya patronlarının iktidarla kirli ilişkileri medyayı domine etmeyi sürdürdü. İktitada bağlı ve tepeden inen bir yapı oluştu.

PEKİ ALTERNATİF MEDYA VAR MI BOSNA'DA?

Henüz cılız ve yeni de olsa alternatif gazetecilik, yayıncılık ülkede varolabilmek için çabalıyor. Alternatif gazeteciliği başlatan online medya oluşumu yükseliyor ülkede. Maddi sorunlar ise peşlerinin bırakmazları. 

Bu yeni yapılanmaya rağmen, yıllardır süren yozlaşma neticesinde 5 yıl öncesine kadar toplumsal güveni hayli yüksek olan medya, bu yıl güven endeksinde din adamlarının ve hatta siyasetçilerin bile gerisine düşmüş durumda. 

Her şeye rağmen medyayı gerçek mecrasına oturtmak için büyük bir çaba harcanıyor. CNN ve Al Jazeera gibi uluslararası kanalların şubeleri var Bosna'da. Özellikle CNN'in Bosna'daki versiyonu N1 kanalı yetkilileri objektif olduklarını ve gücü siyasetçilerden almadıklarını söylüyor. Büyük bir yatırım ve emek ürünü olduğu her halinden belli olan N1 televizyonu üç dilde de yayın yaparak toplumun farklı kimliklerine de sesleniyor. 

Kapanarak dijital mecraya geçiş yapan Slobodna Bosna da aynı bağımsızlık şiarıyla hareket eden gazetelerden. Önce haftalık dergi olarak yayın hayatına başlayan, Bosna savaşı sırasında halkın bilgilenme ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan ve savaşın getirdiği yıkımdan payını alan dergi, şimdi İnternet ortamında günlük gazete olarak varlığını sürdürüyor.

Aylık 12 milyon görüntülenme sayısına ulaşan İnternet gazetesi, toplum üzerindeki etkisini hala muhafaza etmeyi başarmış. Reklam gelirleri ile ayakta kalmaya çalışan Slobodna Bosna, Bosna'nın bağımsız ve kaliteli medya yaratılması hikayesindeki yeri hayli önemli. 

 

Öne Çıkanlar