'Hukuk devleti olunmadığının ilanı'

'Hukuk devleti olunmadığının ilanı'
HDP, geçen yıl uygulanmaya başlanan yaz saatinin stabil kalmasının Danıştay kararına rağmen devam ettirileceğinin açıklanmasını Meclis gündemine taşıdı.

HABER MERKEZİ - HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, geçen yıl uygulanmaya başlanan yaz saati uygulamasının stabil kalmasının Danıştay kararına rağmen devam ettirileceğinin açıklanmasını Meclis gündemine taşıdı.

Bu uygulamanın özellikle eğitim hayatında önemli sorunlara yol açmış olması üzerine bir öğrenci velisi Danıştay'a başvuru yapmış, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da bu uygulamanın yürütmesinin durdurulmasına ilişkin bir karar vermişti.

Ancak Enerji Bakanı Berat Albayrak bu karara uymayacaklarını ifade eden bir açıklama yapmış olup yürütmenin bir üyesi olarak "yüksek yargı" kararına uymayacağını da ilan ederek açıkça "hukuk devleti ilkesini yok sayan" bir tutum sergilemiştir.

HDP bu duruma ilişkin Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesi şu şekilde:

Bilindiği üzere 08/09/2016 tarihli 29825 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 07/09/2016 tarihli 2016/9154 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre Türkiye'de yaz saati kalıcı hale getirilmiştir. Bu uygulamanın gerekçesi gün ışığından daha fazla istifade edilmesi olarak ifade edilmektedir.

Türkiye'de yaz saati uygulaması, 1972 yılından 2016 yılına kadar aralıksız ve tüm ülke çapında istisnasız uygulanmıştır. 2013 yılında ise toplanan Bakanları Kurulu kararı ile 27 Ekim 2013 tarihinde saatlerin bir saat geri alınması kararı ile uygulamaya son verilmiştir. Ancak ne var ki yaz saati uygulamasına 7 Eylül 2016 tarihine değin devam edilmiş olup Bakanlar Kurulu, 7 Eylül 2016’da aldığı kararla, gün ışığından yararlanabilmek için 26 Mart 2016’dan itibaren geçilen yaz saati uygulamasının kalıcı hale gelmesini kararlaştırmıştır. İstanbul’da yaşayan bir öğrenci velisinin uygulamayı durdurmak amacıyla avukatı aracılığıyla yürütmeyi durdurma ve Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle dava açtığı dava neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu veliyi haklı bularak, yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.

Kararda, 697 sayılı Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanun’un ikinci maddesinde "Griniç’e (Greenwich) göre otuzuncu derecede bulunan boylam dairesi Türkiye Cumhuriyeti saatleri için esas alınır. Ayrıca başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmek ve bir saati aşmamak şartıyla yaz saatini uygulamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir" denildiği ifade edilmiştir. Yasaya göre Bakanlar Kurulu’na sınırlı yetki verildiği anlatılarak, "Yasanın yetkinin süreklilik arz edecek şekilde kullanılması konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki vermediği tartışmasızdır" denilmiştir. Bakanlar Kurulu kararının yetki kullanımını aştığı, yaz saati uygulamasını kalıcı hale getirdiği, bu haliyle 697 sayılı kanunu değiştirdiği anlatılmış olup bu nedenle oyçokluğuyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Konu hakkında tarafınızca yapılan açıklama ise bu karardan tamamen farklı olup bu karara uyulmayacağı, kararın teknik bir hususa ilişkin olduğu ifade edilmiştir.

Öte yandan yaz saati uygulamasının enerji tasarrufu ile sonuçlandığına dair şüpheler uzmanlarca dile getirildiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Indiana Eyaletinin ilk defa Yaz Saati Uygulamasına geçmesi ile ortalama tüketimin %1 arttığı Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu tarafından belirlenmiştir.

Bu bağlamda,
1- Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararına uyacak mısınız?

2- Açıklamanızda ifade ettiğiniz üzere Danıştay tarafından verilen karara uymayacak mısınız? Tarafınız yargı kararına uymamaktan bağışık mıdır? Bu yetki ve sorumluluğu nereden alıyorsunuz?

3- Yürütmenin bir üyesi olarak yüksek mahkeme kararına hangi dayanak ve gerekçe ile uymayacaksınız?

4- Yürütmenin bir üyesi olarak yüksek yargı kararına uymayacağınıza yönelik açıklamanız yurttaşların da yargı kararına uymamaları sonucunu mu doğurur? Danıştay kararına uyulmamasının hukuk devleti ilkesine vereceği zararın sorumluluğunu alıyor musunuz?

5- Açıklamanızda ifade ettiğiniz üzere Danıştay kararında yer alan teknik hususlar nedir? Karar açık değil midir? Uygulaması son derece açık ve net bir kararı tanımadığınızı ilan eden açıklamanız Türkiye’nin artık bir hukuk devleti olmadığının da ilanı mıdır?

6- 7 Eylül 2016’da başlanılan uygulama ile Bakanlığınızca öngörülen hedeflere ulaştınız mı? Ticarethaneler ve mesken kullanıcıları için hangi ölçekte bir enerji tasarrufu öngörülmüş; bu öngörünün ne kadarı gerçekleşmiştir?

7- Elde edilmesi öngörülen tasarruf hesabı yapılırken hangi yöntemler uygulanmıştır?

8- Bahse konu uygulamanın eğitim alanında bir faydası gözlemlenmiş midir? Yoksa eğitim alanında olumsuz sonuçlar mı gözlenmiştir? Bu olumsuzluklar ne şekilde seyretmiştir? Bu hususta Milli Eğitim Bakanlığı ile istişareler yaptınız mı?

9- Öngörülen elektrik enerjisi tasarrufu ile birlikte doğalgaz ve diğer ısıtma ve taşıma yakıtlarının kullanımında bir artış yahut düşüş gözlemlenmiş midir? Buna göre artış yahut düşüş oranları ne şekilde seyretmiştir?

10- Enerji kullanımından elde edilmesi öngörülen tasarruf nisaplarının ekonomiye katkısı hangi ölçekte olmuştur?

11- Elektrik tüketiminin fiyatlara yansıması ne şekilde olmuştur?

12- Azalan gündüz ışığının hayatın olağan akışına tesirlerine ilişkin bir çalışma yürüttünüz mü? Sağlık, ulaşım, çalışma hayatı başta olmak üzere uygulamanın yol açtığı sorunlar tespit edilmiş midir? Bu konuda diğer bakanlıklara ortak çalışma yürütülmüş müdür?

13- Türkiye’nin ekonomik işbirliği içerisinde olduğu batı ülkeleri ile saat farkının 3 saate çıkmış olmasının ekonomiye etkileri ne olmuştur? Saat farkı nedeniyle ne kadar zarar edilmiştir? Bu konuda bir çalışma yapılmış mıdır?

14- Eski uygulamaya dönülmesini gündeminize alacak mısınız?

Öne Çıkanlar