bugün değilse ne zaman?

suruç yalanı o kürsülerde deşifre edilmezse kürtler, verecekleri oyun kendileri için bir değişime sebep olacağına nasıl inanabilir?

yine sonda söyleyeceğim şeyi baştan yazayım. suruç’ta bayram öncesi meydana gelen korkunç hadisenin, muhalefet açısından, başsağlığı dilekleri, hele de sağduyu çağrısıyla geçiştirilemeyecek bir olay olduğunu düşünüyorum. bir infial hali yok ki sağduyunun yararı olsun.

olayda hayatını kaybedenlere rahmet yakınlarına sabır diliyorum; ne oy insan hayatından değerli ne de seçim kazanmak çocukları babasız bırakmaya değer. ama üç seçmeni, iktidara oy vermeyeceklerini ve hdp’ye oy vereceklerini açıkladıkları için, ışid’i hatırlatan yöntemlerle öldürülen hdp’ye ve ölenlerden birinin eski yöneticisi olduğu dbp’ye ayrıca başsağlığı dilememiz ve dayanışma göstermemiz gerek bence.

şöyle bir düşünelim; bu olaydan önce muhalefet açıktan, iktidar yanlıları gizliden, ne konuşuyordu? tabii ki cumhurbaşkanının istanbul’da mahalle başkanları toplantısında söylediklerini. hayır, suruç saldırısının, kısaca "markaj direktifi" olarak tanımlayabileceğimiz konuşmayı unutturmak için planlandığını ima etmiyorum, bunu sanmıyorum. ama bu amaçla araçsallaştırıldığına şüphem yok. ayrıca işin seçim öncesi dönemle sınırlı kalmayacağı muhakkak.

evet, insanın infial etmesine sebep olacak çok şey var. üç hdp seçmeninin, yaralı götürüldükleri hastanede, oksijen tüpüyle kafaya vurmak, boğaz kesmek gibi yöntemlerle katledilmesi ve bunun güvenlik görevlilerinin gözleri önünde gerçekleşmesi mesela. bu hastanenin arazisini devlete bağışlamış olduğu söylenen, bölgenin zenginlerinden akp milletvekili halil ibrahim yıldız’ın 16 nisan referandumunda silahlı bir ekiple sandıkları gezip oy kullandığının ve 360 seçmenli 1184 numaralı sandıkta 240 imzaya karşılık 400 oy çıkmasından sorumlu olduğunun bilinmesi ya da. nitekim geçen hafta, yine uzun namlulu silahlarla seçim çalışması yaptığının tespit edilmiş olması… seçim heyecanı bunları unutturmamalı.

bütün bunlar görmezden gelinip olay, aynı milletvekilinin saldırıyı gerçekleştiren kardeşinin, daha sonra hayatını kaybedecek olan eski dbp yöneticisi tarafından vurulmuş olmasına indirgenerek anlatılıyor. ve gayet iyi biliyoruz ki, akp’nin, mhp’nin ve devletin bu olayla ilgili resmi anlatımı bundan sonra bu olacak. bu noktada, medyanın ezici çoğunluğunun bu anlatıyı desteklemesinden şikayetçi olmanın bir anlamı yok bence. hele de herkesin muhalefete kulak kabarttığı şu dönemde.

bu seçimlerde bekleyebileceğimiz en iyi sonuç bile çıksa yepyeni bir türkiye’ye uyanmayacağımız gerçeğini de göz önünde bulundurarak şunu hatırlatmak istiyorum. suruç, tıpkı çözüm sürecinin bitirilmesinin sebebi olarak her fırsatta anılan ceylanpınar olayı gibi bundan sonra hep önümüze çıkacak; hani iki polisin yaşadıkları evde öldürüldüğü, evde parmak izleri bulunan polisle ilgili bir araştırmanın yapılmadığı ve davada dördü tutuklu yargılanan 9 sanığın cinayet suçundan beraat ettiği olay. urfa milletvekili halil ibrahim yıldız’ın kardeşi mehmet ali yıldız, tıpkı akp’lilerin, gönüllüsü olduğu hüda-par’dan bile daha fazla andığı yasin börü gibi olacak; hatırlarsınız, 6-8 ekim olaylarında tüm türkiye’de ölen 52 kişinin en az 30’u hdp yanlısı olmasına rağmen, bunların içinden sadece yasin börü’nün adı anılıyor.

istanbul ya da ankara da suruç’ta olup bitenleri gözünde canlandırmakta güçlük çekebilir. ama küçük şehirlerde, köylerde, ilçelerde yaşayanlar bu türden baskı mekanizmalarının nasıl işlediğini gayet iyi bilir. kaldı ki, büyük kentler de dahil olmak üzere türkiye’nin her yerinde, bölgenin gerçekliğini çok iyi tanıyan kürt seçmenler yaşıyor. akp’nin kürt oylarını gözden çıkarttığı, en azından, bölgeden oy alabilmek için propagandaya değil, baskıya başvuracağı görülüyor. ama muhalefetin hiçbir kanadının suruç’u kınayarak geçiştirme lüksü yok. eğer geçen hafta orada olanlar, bölgenin ve kürtlerin gerçekliği istanbul’a, izmir’e, bursa’ya, bilecik’e anlatılmazsa, suruç yeni yalanların adı olacak.

önümüzde muhalefet adaylarının kürsü kuracağı birçok seçim mitingi ve kökü yıllara dayanan o soru var bence. bu yalan o kürsülerde deşifre edilmezse kürtler, verecekleri oyun kendileri için bir değişime sebep olacağına nasıl inanabilir?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
ayşe düzkan Arşivi