CHP’den aklın ve vicdanın sesini duymak güzel

İki vekil, saldırılara uğrayacaklarını bilerek bu çıkışı yaptı. Meclis’te aktif boykot ve Meclis çalışmalarından çekilme önerisi, son derecede yerinde hatta geç kalmış öneriler.

Yalpalama ve iktidara hizalanma siyasetinden ibaret anamuhalefet partisinin içinden, nihayet akla, vicdana, demokrasiye dair çok önemli bir çağrı geldi.

CHP milletvekilleri Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in kaleme aldığı manifesto, Kurultay öncesinde kendi partilerine çok yerinde ve kibar bir uyarı niteliğinde...

Ayakta kalabilmek uğruna iktidara yanlamayı değil, laik, demokratik, evrensel ilkelere sahip çıkmaya çağıran, sosyal demokrat politikaların tek kurtuluş olduğunu vurgulayan metin, uzun zamandır özlenen, eksikliği çekilen bir siyasete çağrı:

"AKP faşizmini aşarak, Türkiye’yi laik, özgür, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak yeniden ayağa kaldırmak."

İki vekil, hem kendi partileri, hem iktidar ve borazancıbaşılarının tepkisini çekeceklerini, saldırılara uğrayacaklarını bilerek bu çıkışı yaptı.

Savaş tamtamlarının biteviye çaldığı, ‘barış’tan yana tavır alanın hatta sessiz kalanın bile taşlandığı, hukuk devletinin yerinde yeller estiği bir iklimde, böyle bir çıkış yürek ister.

Ancak etkili muhalefetten, siyasetten beklenen, ihtiyaç duyulan tam da bu. ‘Acaba başıma ne gelecek? Koltuğumu kaybeder miyim?’ diye milli irade gölgesinin altına sığınmak değil.

NEDEN MECLİS’İ BOYKOT ETMELİ

Zeytin Dalı’na tam destek veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TTB gözaltılarına ‘Afrin operasyonuna gölge düşürür’ gerekçesiyle karşı çıkmasına, arkasından TTB bildirisini okumasına ne demeli? Artık söyleyecek laf bulamıyor, danışmanlarını tebrik etmekle yetiniyorum!

Türkiye’nin bugünleri yaşamasında, sadece AKP iktidarının değil, CHP’nin de sorumluluğu olduğunu kabul edelim.

Böke ve Cihaner’in "Geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim!" başlıklı metni, tam da Kurultay öncesinde somut çözüm önerileri getiriyor. Bir kısmı, parti içi demokrasiye dair, zaten yapılması gereken, CHP’ye yakışmayan, blok liste gibi uygulamalardan vazgeçilmesi.

Ayrıca TBMM’nin, vekillerin ara sıra buluşup çay içtiği içi boş bir kuruma dönüşmesine karşılık, Meclis’te aktif boykot ve Meclis çalışmalarından çekilme önerisi, son derecede yerinde hatta geç kalmış öneriler.

Sadece CHP ve muhalefetin değil, ülkenin bu kabustan çıkabilmesi için belki son şans. 

Ha, "ben iki tane Atatürkçü slogan atıp çayımı içer, vekilliğin getirdiği önceliklerden yararlanırım" diyenler çoğunluktaysa, geçmiş olsun. Bilin ki tarih, sizi de yazacak: Atatürk’ün partisi, laik Cumhuriyet yıkılırken nasıl seyretti diye...

SLOGANLARA HAPSEDİLMEMİŞ ATATÜRKÇÜLÜK

Metindeki iki vurgu özellikle önemli. Biri, Atatürk devrimlerine dair: "Sloganlara hapsedilmemiş ve içeriğinden soyutlanmamış Atatürk devrimleriyle, evrensel sosyal demokrat değerleri günümüz için bütünleştiren yeni bir devrimci siyaseti var etmek, görevimiz."

Evet, CHP’nin en büyük açmazlarından biri, Baykal hizbinin başını çektiği içi boş Atatürkçülük. CHP’deki ‘derin damar’, içeriğinden soyutlanmış, kuru Atatürkçülük yaparak hem kendilerini işlevsiz hale getirdi... Hem de Erdoğan’a altın tepside malzeme verirken halkın bir bölümünü Atatürk devrimlerinden soğuttu.

İkincisi, AKP’nin ‘mufazakar hassasiyetler-güvenlik-millilik’ çerçevesine hapsolan siyasetten çıkmak:

"… Örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrultuda, Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı."

Nihayet! CHP için bunları söylemek sorun olmamalı!

Eminim bu yazıya büyük tepki gelecek. Çünkü ne zaman CHP’yi eleştirsem ulusolcu kanadından, kutsal kitaba hakaret etmiş muamelesi görüp en az AKP trolleri kadar kalpsiz hakaretlere uğruyorum.

Mesele cinsiyetçi ve ayrımcı nefret söylemine gelince yok birbirlerinden farkları. Zaten sorun da burada!

Kendini ‘Atatürkçü’ addedip CHP’nin yetersiz, milliyetçi ve faşist politikaları destekleyen çizgisinde ısrar edenlere tavsiyem, bir an evvel AKP cenahlarına katılmaları.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi