CHP’ye ‘ti borusu’ çaldırtan Saray korkusu…

HDP ile yan yana gelmekten hep kaçınan CHP bu kez HDP ile omuz omuza gelmiş, yan yana koltukları bile paylaşmıştı. Buna Saray ne derdi?!..

 


Geçtiğimiz hafta (15-16-17 Aralık) Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) ve Şişli Belediyesi İstanbul’da "Bir Arada Yaşamanın ve Barışın İmkanlarını Aramak" temalı bir ORTADOĞU KONFERANSI düzenledi. 3 gün süren toplantının ilk iki gününe katıldım ve çeşitli oturumları izledim.

Toplantıya gidiş nedenim ve toplantının bana cazip gelen yanı; çok sayıda Ortadoğulu siyasetçi, akademisyen ve gazetecinin de sunum yapacak olmasıydı.

Gerçekten bu iletişime ve yakın temasa çok ihtiyaç duyanlardanım. Dolaylı bilgilenmek yerine, bizzat aynı coğrafyayı paylaştığımız, komşuluk ettiğimiz ülkelerden kişilerin doğrudan görüşlerini dinlemek, maalesef Türkiye’de kolay yakalanan bir olanak değil.

Programa göre, toplantının açılış bölümünde siyasi parti temsilcilerine de söz hakkı verilmişti. Saadet Partisi ve CHP, Genel Başkan düzeyinde toplantıya katılırken, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener mazeret bildirerek, Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise tutuklu olduğundan toplantıya katılamadı.

İyi Parti, GİK Üyesi Nuri Okutan ile HDP ise, Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen ile toplantıda temsil edildi. Buraya kadar her şey çok iyiydi.

Üstelik, HDP ile yan yana görünmekten korkan CHP, bu toplantıda yan yana bile gelmişti. Hatta epeydir birlikte görünmeyen diğer partiler de bir konferans vesilesiyle de olsa aynı ortamda görüşlerini paylaşacaklardı. Kutuplaşmanın doruk yaptığı bir ortamda, bu da iyi bir şeydi elbette…

* * *

Toplantının düzenlendiği otelin rahat koltuklarına yerleşmiş, huzur içinde konuşmaları, ardından da geçilecek konferans oturumlarını izleyecektik…

Derken toplantının başlayacağı anons edildi. Anons ile birlikte, huşû içinde koltuklarına yerleşmiş konuşmaları bekleyen salondakiler, derinden ve yüksek volümlü bir "ti borusu" sesiyle irkildi. Ve sahnedeki görevli ayağa kalkılması gerektiğini, işaret diliyle yerli / yabancı tüm katılımcılara "tebliğ etti".

Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı…

* * *

Şahsen ben (devlet törenlerine hiç katılmadığımdan) TV’lerden izlediğim törenlerdeki "Ti borusu" sesini unutmuştum. Duyduğumda ister istemez şaşırdım ve ürperdim.

Bir yandan da, CHP'nin verimli geçmesi beklenen, güzel bir toplantıyı anında nasıl "militarize" edebildiğine tanıklık ettim. CHP’nin sivil bir toplantıyı bile, çeperindeki kurumları araçsallaştırarak bir "devlet töreni"ne dönüştürtebilme becerisi sergileyebildiğini bizzat yaşadım.

Gerildim açıkçası. Toplantının açılışında yaşanan bu sahneden sonra, üstüne bir de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma eklenince, siz düşünün halimizi… (Halimizi deyince; halinden son derece mutlu olanlar olduğu gibi, benimle aynı hissiyatı paylaşanların da az olmadığını, HDP sözcüsünün konuşmasının alkışlarla kesilmesinden olduğu kadar, toplantı arasında kulisteki sohbetlerden de çıkarmak mümkündü.)

Kılıçdaroğlu’nun konuşması derken, giderek hitabeti kuvvetlenen Kemal beyin, eline tutuşturulan kağıttan, "devlet görüşleri"ni açıklayan bir sözcü olarak konuşmayı tercih etmesini kastediyorum.

Burada bir parantez açayım. Kılıçdaroğlu’nun eline tutuşturulan kağıttan okuduğu devlet metninin muhtemelen CHP Genel Başkan Yardımcılığı’na adeta "tayin ettirilen" Öztürk Yılmaz’ın kaleminden çıkma olduğu toplantı aralarındaki sohbetlerde dile getirilen konulardan biri oldu.

Hatırlarsınız; 2014 yılında IŞİD, Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na baskın yapmış ve dönemin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu 49 kişiyi rehin almıştı. Musul Başkonsolosu ve rehineler (neler yaşandığı hiç bir zaman açıklanmayarak, karanlıkta kalan) 101 gün sonra ise serbest kalmışlardı. Ardından da Yılmaz, Türkiye’nin "Tacikistan nezdinde Duşanbe Büyükelçisi" olarak Davutoğlu tarafından alnından öpülerek terfi ettirilmişti. Bu terfi ardından da Öztürk Yılmaz kendisini milletvekili olmuş ve CHP Genel Başkan Yardımcısı koltuğuna oturmuş olarak bulmuştu...

Tİ BORUSU NEDEN ÇALINDI?

Toplantı açılışında bu gelişmeler olurken ve toplantı aralarındaki sohbetlerde sizlerle paylaştığım yorumlar yapılırken benim aklım; ‘sivil bir etkinliği, bir devlet törenine çevirmeyi CHP neden istesin’ sorusuna takılı kaldı.

Tamam, CHP’yi biliyorum, tanıyoruz. Hatta, son yaşanan İstanbul, Ataşehir Belediye Başkanı’nın hükümetçe görevden alınması sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiltere gezisini yarıda kesip, Ataşehir’e gelmesiyle bıçak gibi kesilen halk protestoları da gözümün önünde.

Artı Gerçek internet gazetesi yazarı Koray Düzgören’in çok yerinde bir tespitle; "Belediye başkanının görevden alınmasını protesto eden halkı sakinleştirip, sokağa çıkmalarını önlemek için Kılıçdaroğlu’nun İngiltere gezisini yarıda kestiği" yorumu da aklımda…

Ama ben şu "ti borusu" işine taktım bir kere. Aklım orada. Ama sonunda "bu toplantının bir devlet törenine dönüştürülerek açılmasının" nedenini buldum!..

HDP ile yan yana gelmekten hep kaçınan CHP bu kez Genel Başkan düzeyinde HDP ile omuz omuza gelmiş, yan yana koltukları bile paylaşmıştı. Buna Saray ne derdi?!..

Cevap ise; "devlet töreni" düzeninde bir açılışla ve hepimizi "titreten" ti borusu ile verilmişti…

Hay aklınla bin yaşa sen CHP. Bir sivil toplum örgütüne bile "ti borusu" çaldırttın ya, sırtın hiç yere gelmez.

Pardon!..

Partin asla iktidara gelmez!..

* * *

MERAK EDENLER İÇİN NOT…

Türkiye’de devlet / ordu etkinliklerinde saygı duruşu öncesi çalınan ve "Ti borusu" olarak adlandırılan, militarizmin çağrıştırıcısı ve hizaya sokucusu olarak kullanılan bu uyarıcı sesin kökenini merak edenleri, merakta bırakmamak için şöyle bir araştırma yaptım. Aslında, devletin ve ulusalcıların sarıldığı simgelerden olan bu "Ti borusu", ulusalcıları da bölmüş durumda. Çünkü, pek "anti emperyalist" bu kesimin kullandığı bu sesli işaretin, aslında ABD’de iç savaş sonrası Daniel Butterfield’e (1831-1901) ait bir beste (Military Taps) olduğu bilgisine eriştim. Bu müzik, Amerikan iç savaşının yıkımlarına karşı bir ağıt niteliği taşıyormuş. (Kaynak: Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın "Ti Sesi nereden geliyor" başlıklı makalesi, Musikidergisi.net) Prof. Kaymakçı makalesinde, "Amerika için bir mana taşıyan ‘Ti Sesi’nin" Türkiye’deki saygı duruşlarından kaldırılmasını da öneriyor. Prof. Kaymakçı, G. W. Bush’un Türkiye ziyareti sırasında, saygı duruşu öncesi çalınan ‘Ti borusu’ için; "Ooo ne güzel, kültürümüz buraya kadar gelmiş" dediğine de makalesinde yer veriyor…

Hatta, Muğla Barosu Başkanı Mustafa Gürkan, daha da ileriye gidiyor. Resmi törenlerde İstiklal Marşı ve saygı duruşundan hemen önce çalınan "ti borusu sesi"nin, yasaklanmasını istiyor. Gürkan, açıklamasına şunu da eklemiş tabii: "Ti borusu, bugün saygı duruşu sırasında Anıtkabir'de bile çalınmaktadır. Dünyanın ilk muzaffer antiemperyalist kurtuluş savaşını gerçekleştiren ulus, başkomutanının huzurunda, dünyanın en büyük emperyalist ordusunun yat borusuyla saygı duruşunda bulunuyor…" (Haberler.com, 26 Şubat 2013)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi