Cizre’yi soran Alman gazeteci

Cizre’yi soran Alman gazeteci
Deniz Yücel, iki yıl önce yine bir şubat ayında Merkel-Davutoğlu görüşmesi sonrası yapılan basın toplantısında kalktı Cizre’yi sordu. Basın özgürlüğünü sordu…

Elmas TOPÇU


Başbakan Binali Yıldırım, Münih Güvenlik Konferansı’ndan bir gün önce Almanya’ya gelerek, Berlin’de Alman mevkidaşı Angela Merkel ile görüştü. İkili, bir saat süren görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı öncesinde Almanca ve Türkçe medyaya demeçler veren Türkiye Başbakanı Yıldırım, Berlin ile ilişkilerin düzelmesi, normalleşmesi isteği ve gerekliliğinden söz etti.

Görüşmenin Almanya açısından en önemli üç noktası, Afrin harekatı, ABD ile Türkiye arasında gerilen ilişkiler ve bir yıldan fazladır Türkiye’de tutuklu olan Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in durumu.

KENDİSİ TELİM OLDU

Deniz Yücel, bundan bir yıl önce 14 Şubat 2017’de hakkında çıkarılan yakalama kararı üzerine, yanına Almanya’nın İstanbul Başkonsolusu Georg Birgelen’i de alarak Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ifade vermeye gitti. İlginçtir, hakkındaki "Gazeteci değil Alman ajanı ve PKK teröristi" söylentisine rağmen Deniz’i İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan bizzat kabul eder. Kabul etmekle de kalmaz çay üstüne çay ısmarlayıp, uzun uzun söyleşir. Akabinde Deniz’i ağırlama işini organize suç bölümü başkanına devreder. Derken bu buluşmadan, önce 13 gün gözaltı, sonrasında da bugüne kadar gelen tutukluluk başlar.

Deniz Yücel bir yıl öncesine kadar Almanya'daki binlerce gazeteciden sadece biriydi. Ancak gözaltına alınması, Erdoğan tarafından bizzat "Gazeteci değil Alman ajanı ve PKK teröristi" diye nitelenmesi Deniz’i Alman kamuoyunun gündemine taşıdı. Bugün Almanya’da Deniz’i hemen hemen herkes tanıyor. Hatta Sting’den Herta Müller’e binlercesi salıverilmesi için başlatılan kampanyalara imza atıyor. Son aylarda Almanya ve Avrupa’da çok sayıda gazetecilik ve cesaret ödülüne layık görüldü. Her hafta bir yerde bir #Freedeniz nöbeti, protestosu, konseri veya okuması yapılıyor. Eski ve yeni yazılarını dinlemek için binlerce insan salonları dolduruyor.

"EĞLENCE İÇİN BURDA DEĞİLİZ"

"O ki eski yazılarımı okuyorsunuz. Ve dinlemek için de binlerce kişi geliyor. Bari bir kaç yeni yazı ile bir derleme yapıp, kitaba dönüştürelim" diye düşününce kitap fikri doğar. Deniz’in eski ve cezaevinden yazdığı yeni yazılarıyla bu hafta bir kitabı çıktı. Deniz, cezaevinden yazıları Küçük Prens’in resimli, bol boşluklu sayfalarına ve el notlarına özetleyerek dışarı yolladığını paylaştı. Kitap "Eğlence için burda değiliz" başlıklı. İçinde Deniz‘e terör propagandası suçlaması getirilen yazıları da var.

Deniz Yücel bir yıldan fazladır Silivri cezaevinde olmasına rağmen hakkında hala bir iddianame yok. Neyle suçlandığı tam olarak bilinmiyor. Aralık başına kadar da tecritteydi. Buna rağmen hala inatçı, hala dirençli, hala çılgın. "Ben kirli pazarlıklara malzeme olmam" haberini gönderdi dışarıya. Öncesinde Ankara’nın, Almanya’ya kaçtığı söylenen Gülenci darbe zanlılarına ve Afrin harekatında kullanılan Leopar 2 tanklarının modernizasyonuna karşılık Deniz’in salıverilmesini gündeme getirdiği iddia edilmişti.

Gazeteci Deniz Yücel Türkiye’de pek gündeme gelmezken, Almanya’da Merkel hükümeti üzerindeki baskının artmasına neden oldu. Hem de bunda onun hiç bir suçu yokken. Bununla da kalınmadı, Deniz siyasete malzeme yapıldı. Bir evlat, eş, arkadaş, gazeteci, Türkiye tutkunu, özgürlüğünden aylardır mahrum bir insan olduğu gözardı edilerek.

DENİZ YÜCEL KİM?

Deniz’i tanımayanlar, yazılarını okumamışlar "Kim bu Deniz Yücel, neden Almanya kafayı ona takmış?" diye soruyor. Deniz Yücel Almanya doğumlu, lafını sakınmayan, hiyerarşi ve otoriteye gelmeyen, mesleğini de inanılmaz tutkuyla yapan bir gazeteci. Almanya’da uzun süre Die Tageszeitung gazetesinde editör olarak çalıştıktan, aşırı sağcılara ve milliyetçilere sataşıp, dalga geçen köşe yazıları yazdıktan sonra 2015’te Welt’e geçerek, gazetenin Türkiye temsilcisi olarak İstanbul’a geldi. Almanya’da doğmuş ve büyümüş olmasına rağmen Türkiye’yi, tarihini, siyasi aktörlerini ve bağlantılarını, askeri darbeleri, yasal ve yasa dışı örgütlerini çok iyi bilir. Bu nedenle onun Türkiye’ye gelmesi ve oradan haberler yapmasıyla Alman kamuoyu ilk kez hızlı biçimde Türkiye’den haber almaya ve olaylarda görünenin ötesindekini anlamaya başladı. Bu nedenle de işini hep "Almanlara Türkiye’yi anlatmak" olarak niteledi.

Deniz mesai gazetecisi değildir. Peşine düşecek gelişme oldu mu gecesi gündüzü saati uykusu yoktur. Ve istediğini alana kadar da bir olayın peşini bırakmaz. Türkiye’yi hiç bilmeyenlere Burhan Kuzu’yu anlattı, 1994’te öğrenciyken tutuklanan ve hala içerde olan İlhan Çomak’ı, Erdoğan’ın 'Gollum’a' benzettiği için hakkında şikayetçi olduğu hekimi, Almanya’da kariyeri bitti gözüyle bakılan Mario Gomez’in Beşiktaş’ta nasıl coştuğunu. Peşmerge, YPG, PKK ve Kürtleri, aralarındaki bağı ve ayrımları anlattı. Tutkulu bir futbolseverdir de Deniz. 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’na ayırdığı köşe yazılarıyla Kürt Tucholsky Ödülü’ne layık görüldü.

Deniz "İçindeki duyguyla" hareket eder hep. Hesap kitap, sansür kariyer, ast üst işleri ona göre değil. Çılgındır. Bugün dışarda olsa ve Merkel- Yıldırım basın toplantısını izlese kesin Afrin’deki sivil ölümlerini, Türkiye’deki KHK’ları, TTB gözaltılarını sorardı, tutuklu gazetecilerin akıbetini, Merkel‘e "Türkiye’ye Alman tankı satacak mısınız, 2019 seçimleri öncesi Almanya’da Erdoğan‘ın propaganda yapmasına izin verecek misiniz?" diye sorardı…

Daha önce de yaptı. İki yıl önce yine bir şubat ayında Merkel- Davutoğlu görüşmesi sonrası yapılan basın toplantısında kalktı Cizre’yi sordu. Basın özgürlüğünü sordu…

HALA ORTADA İDDİANAME YOK

Deniz Yücel bir yıldır cezaevinde. Ajanlık iddiası epeydir anılmaz oldu. PKK üyesi iddiası da dillendirilmiyor uzun süredir. Biraz daha giderse yakında ya biz bunu neden tutuklamıştık diye savcılar makul neden arayacak. Binali Yıldırım’ın Berlin’de verdiği demecin satır aralarına bakılırsa Deniz hakkında arzuhalcilere iddianame siparişi verilmiş. Berlin’den beklenen adımlar atılırsa Deniz de belki nihayet özgürlüğüne kavuşacak. Ancak böyle bir pazarlığın bedeli bir gazeteci için ağır olabilir. Deniz bunu kabul eder mi, o da ayrı konu. Deniz’in özgürlüğünden mahrum geçirdiği birinci yılı vesilesiyle dün Alman çocuk programı Die Sendung mit der Maus mini bir klip yayınladı. Hapsedilen arkadaşı ördeği kurtaran filin hikayesi. Üzerine de yazdıkları gibi. "Hiç kimse haksız yere tutuklanmamalı". #FreeDeniz

Öne Çıkanlar