Çöken kurumlar, Galatasaray ve Fatih Terim

Galatasaray kurumu, futbol takımının başına Fatih Terim’i getirebiliyor ise artık o mevcut bazı bakanlara, milletvekillerine, rektörlere, belediye başkanlarına vs. hayretle bakmayacağım.

Artı Gerçek’te yazdığım son yazıda Türkiye’nin çöken kurumsal yapısına ve bu çöken kurumsal yapının iktisadi büyümeyi orta ve uzun vadede nasıl çok olumsuz etkileyeceğine değindim.

Bu yazıda kurumsal yapı derken yargıyı, eğitimi, sivil-asker ilişkilerini, din-devlet ilişkilerini yani klasik laikliği vs. kastettim.

Ancak, kurumsal yapı demek illaki de bu makro kurumlar demek değil.

Bir de mikro diye adlandırabileceğimiz kurumlar var.

Galatasaray da bir kurumdur, çok önemli bir kurumdur, 1860’lardan (1868) gelen bir lisesi (Gül Baba’ya kadar gitmeyelim), yeni kurulmuş bir üniversitesi olan bir spor ve eğitim camiasından bahsediyoruz.

Bu camianın lise, üniversite mezunları Türkiye’nin her alanında söz sahibi olmuş insanlar.

Bu tür kurumların da kurumsal yapının bir parçası olarak değerlendirilmesi lazım.

Dün basına yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre bu çok büyük, çok önemli, çok saygın eğitim ve spor kurumunun çok önemli bir branşının, futbol branşının çok önemli bir görevine Sayın Fatih Terim’in geleceğini/getirileceğini öğreniyoruz.

Bir yandan Galatasaray camiasını, bu camianın lise mezunlarını, bilim adamlarını, diplomatlarını falan düşünüyorum, öte yandan da futbol teknik direktörlüğüne kebapçı basan, bu yüzden de milli takımdaki görevi kamuoyu baskısıyla, bu çok önemli, sonlandırılan bir adamın getirilmesini düşünüyorum, bu işte bir kalite uyumsuzluğu var.

Bakalım Galatasaray camiası bu tuhaf duruma nasıl tepki verecek.

Galatasaray kurumu da genel kurumsal çöküşten demek ki payını alıyor.

Rahmetli Şerif Mardin Hocanın bir sözü vardır, bir ülkenin Sular İdaresi nasıl yönetil(m)iyor ise, diğer tüm makro kurumları da o kadar yönetil(m)iyordur diye.

Bu satırların yazarı Galatasaraylı değil ama Galatasaray kurumu hep çok beğendiği bir kurum, Galatasaray futbol camiası da, bizim Aziz Yıldırım faktörü nedeniyle, yarı kıskançlıkla baktığı bir camia olagelmiştir.

Demek ki, Aziz Yıldırım’a rağmen, bu kıskançlığa hiç gerek yokmuş.

Galatasaray futbol takımının teknik direktörlüğüne, Alaçatı’da yaşanan rezalet sonrası, Terim’in getirilmesi, getirilebilmesi aklıma rahmetli Özdemir Asaf’ın çok meşhur dizelerini getiriyor: "Bütün renkler kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler".  

O tarihsel ve çok önemli Galatasaray kurumu futbol takımının başına Fatih Terim’i getirebiliyor ise artık o mevcut bazı bakanlara, milletvekillerine, rektörlere, belediye başkanlarına vs. hayretle bakmayacağım.

Lise yıllarımdan kalan kırıntı fizik bilgilerim içinde galiba "bileşik kaplar" diye de bir konu var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi