Cumhuriyet gazetesi ve Nuray Mert

Cumhuriyet gazetesi bir sınavdan geçti ve kaybetti. Kazanmayı tercih etseydi hem okurlarının önyargılarını kırmalarına yardımcı olabilirdi hem de nitelikli bir duruşu ispatlamış olurdu.

Bu ülkede doğru bildiğini yazmak, konuşmak dışlanma gerekçesidir. İfade özgürlüğüne sabretmek ne zormuş..

Cumhuriyet gazetesi tarafından Nuray Mert'in yazılarının kesilmesi onun iktidarın uygulamalarını mahalle ve önyargıyla bakmaksızın kendi perspektifinden değerlendirmesinin bazı Cumhuriyet yazar ve okurları tarafından tepkiyle karşılanmasıyla başladı. Elbette herkes kriter olarak kendisine yakın olana yazdırma eğilimindedir ama herkes aynı gazetede yazıyor diye aynı düşünecek değildir, mühim olan bunun hazmedilebilme olgunluğudur.

Türkiye''de kutuplaşma o kadar belirginleşmiş ki karşıt gördüğünüzün bir uygulamasını desteklemeniz bile sizi aynı mahallede görenlerin dışlamasıyla sonuçlanabiliyor.

Mesele bilimsel bir konudan çıkmışsa ilk önce şunu söylemek gerekir. Bilime saygı duyan bilimin sonlu olmadığını da bilmelidir. Kilise de bir çok bilim adamını afaroz etti. Evrim teorisini mutlak kabul etmek de müfredattan kaldırmakta bir hatadır. Evrim teorisi veya bir başkası... Daha doğrusuna kadar sizin rehberiniz olur ama mutlak doğru kabul ederseniz aynı kısır döngüye girmiş olursunuz. Bilimin önü sürekli acık tutulmalı ve ifade özgürlüğünün asıl bilimi geliştiren olduğu unutulmamalıdır.

Mesele Mert'in tartışma yaratan düşüncelerinin doğruluğu ve yanlışlığı değildir, tabularımızı sorgulayamamızdır. Kendi içine kapanmacılığını savunurken diğerini örnek göstermek herkes için kısır döngüden başkası değildir. 'Karşıtım da yazarını katılmadığı fikri için cezalandırabiliyor o halde aynısını yapma hakkım var' diyorsanız çok demokrat olduğunuzu söyleyemezsiniz.

'Kutuplaşma tuzağına düşmeyelim' diyoruz ama en ufak ihtilafta kutuplaşmaya teşne bir toplum durumundayız. Hepimiz şapkamızı önümüze koymalıyız.

Konu özelde Nuray Mert'in Cumhuriyet'te yazdırılmamasıyla ilgilidir ama geneldir. ' 'Okur baskısına dayanamamak' gibi kriterler mahalle kriterleridir. Mahallelere teslim olmak dogru değildir, mahalle anlayışının demokrasi derdi yok ki... Demokrasi iddiasında olanın tabusuna dokunursanız hep yanıyorsunuz, bu sefer Kemalist tabulara dokunuldu.

Cumhuriyet gazetesi tarafından Nuray Mert'in yazılarının kesilmesi haklı bir tepki aldı. Zira asıl ve en önemli mesele sadece gazete ve yazar arasındaki fikir uyuşmazlığı değil, farklı olana tahammül edebilme konusunda bir imtihanı daha kaybetmemizdi. Adalet konusunda ortak payda arayışı ihtiyacı ve iddiasının çok olduğu bugünlerde dışlama kriterinin 'muhalif olunanla aynı safa düşme' olması son derece üzücüdür. Nuray Mert'in düşüncelerine katılmayabilirsiniz ama kim ne derse desin doğru bildiğini yazan ve kınayıcının kınamasından çekinmeyen bir yazara karsı daha toleranslı olabilirdiniz.

Faşizmi eleştirenlerin, ' rakibimizi nasıl yenebiliriz' düşüncesinde olanların bazen en umulmadık anda imtihan edildiğini görürsünüz ve bu örnekte olduğu gibi kaybederler. Katılmadığı en ufak düşüncede bile rakip gördüğünü 'muhalifine yaltaklanan' olarak gören bir anlayış iflah olmaz. Düşüncelerin farklı olabileceği ve çıkar taşımayabileceği düşüncesi çok zor ulaşılacak bir şey değildir. Ortak muhalife karşı demokrasi paydası marifet degil demek, anlaşılan asıl olması gereken, eleştiriyi adaletle değerlendirebilmekmiş.

Cumhuriyet gazetesi bir sınavdan geçti ve kaybetti. Kazanmayı tercih etseydi hem okurlarının önyargılarını kırmalarına yardımcı olabilirdi hem de nitelikli bir duruşu ispatlamış olurdu. Bu karar alınırken cezaevindeki Cumhuriyet yazarlarının da onayının alınması ise daha büyük bir kayıptır.

Mağduriyetlerimizin bizi geliştirecekse faydalı olacağını söyledim hep, bu olmuyorsa yaşadıklarımız hakikaten yaşatanın galibiyetidir. Mücadele sadece 'egemene karşıtlık ve intikam' üzerinden yürütülürse hak ve adalet kolayca buharlaşır.

Her devrin genel geçer düşüncelerine paralel durma yerine özgün düşünce beyanı günümüzde çok sık rastlanmıyor. Hele ki 28 Şubat döneminde de, Erdoğan'ı da, Kürt siyasal hareketini değerlendirirken de aynı ilkeyle hareket edip kimi zaman övgü kimi zaman sövgü alıp aynı tavra doğru bildiğinin hatırı için devam etmiş biriyseniz biraz daha önemli bir durum vardır. Nuray Mert böyle yazarlardan biri, o belki doğru bildiğini dobra söyleme huyu yüzünden çok tepki aldı ama meselenin ilke olduğunu da hepimize çok hatırlattı. Hiçbir dayatmaya boyun eğmemek, aslında önemli bir aydın olma kriteridir.

 

@gergerliogluof

www.omerfarukgergerlioglu.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi