Der Spiegel: 'Ebedi Kazanan'

Der Spiegel: 'Ebedi Kazanan'
Dergi, 24 Haziran seçimlerinde manipülasyon, sindirme olsa da çoğunluğun hala Erdoğan'ı tercih ettiğini belirtti. Dergi tek tesellinin kanlı çatışmalar çıkmaması olduğunu yazdı.

ARTI GERÇEK-  Alman Der Spiegel dergisinin Türkiye temsilcilerinden Hasnain Kazim, 24. Haziran seçimleri sonuçlarını Ebedi Kazanan başlıklı bir yazıda değerlendirdi. Kazim, yazısında, Türkiye oy verdi - ve yine Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Manipülasyonlar, sindirme ve şiddet vardı. Türkler bu sonuca karar verdiler: Otoriter bir lider istiyorlar diye yazdı. Kazim yazısında şu değerlendirmelere yer verdi:

Türkiye'de 2001'den beri siyasi bir model var: Recep Tayyip Erdoğan her zaman kazanıyor. Kaç defa sonu geldiği tahmin edildi? Kaç seçime Erdoğan otoriterliğinin, savaş kışkırtıcılığının, onu eleştienleri takibe almasının, şiddet kullanarak susturtmaya çalışmasının, demokratik gösteri hakkını kullananları acımasızca ezmeye çalışmasının, fikir ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırmasının, enflasyon, borç, Türk lirasının değerindeki dramatik düşüşün, ülkenin İslamileşmesinin, kendi ailesinin de içinde bulunduğu yolsuzluğun, felaket dış politikanın ve Suriye savaşının cezasını çekeceği anlamı yüklendi?

Bu seferki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden önce, Erdoğan için durumun zor olduğu söylendi. En büyük muhalefet partisi CHP Muharrem İnce ile Erdoğan'ın karşısına retoriği güçlü bir aday çıkardı. Bu umudun, İnce'nin kampanyalarına katılan pek çok insanın resmine bakınca daha da körüklenmiş olduğu görülüyordu.

Ancak tüm bunlar lex turca'yı (Türk yasasını) yok etmedi: Erdoğan yine  seçim zaferini kendi kendisine üstlendi. Bu gelişmeler, Türkiye'nin Erdoğan'ın  yönetimi altındayken işleyen bir demokrasiden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gösteriyor. Seçim kampanyası zor şartlar altında gerçekleşti, Temmuz 2016'da ypılmaya çalışılan başarısız darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hal hala geçerli. Seçim günü, seçim gözlemcilerine yönelik çeşitli saldırılar rapor edildi. Videolar ve resimlerde önceden hazırlanan oy pusulalarını görüyoruz. Bazı sandık merkezlerinde, özellikle Kürtlerin hakim olduğu ve Erdoğan'ın özellikle popüler olmadığı ülkenin güneydoğusunda silahlılar, seçmenleri korkutmaya çalıştılar.

Bütün bunlar tartışılabilir, yüzde yüz kontrol edilemez - belki de muhalefetin sadece "propagandası". Ancak gerçek şu ki, devletin tek haber ajansı olan Anadolu Ajansı, bildiridiği; resmi rakamların muhalif çevrelerden oldukça farklı olmasın nedeniyle CHP ajansın halkı manipüle etme ve siyasi rakibi demoralize etme girişiminde bulunduğunu söyledi.  Gerçek şu ki, devlet yayın kuruluşu TRT, sonuç resmi olarak onaylanmadan çok önce Erdoğan'ı kazanan olarak ilan etti. Gerçek şu ki, Erdoğan hala oylar sayılılırken kendini kazanan ilan etti.

Fakat bir şey kesin: Muhtemel seçim sahtekarlıklarına bakılmaksızın, Türkiye'deki birçok insan Erdoğan'a hala doymamış. Ona oy verdiler, onu takip ediyorlar, onu güçlü bir lider olarak istiyorlar. Muhalefetin tek şansı, Erdoğan'ın yüzde 50'nin altında kalması ve bu sayede ikinci tura kalmaktı. Ancak o zaman İnce'nin bir şansı olurdu. Yani Erdoğan'ın ilk turda kazanmak zorundaydı. Bu hedefe en azından kendi algısına göre ulaşmıştır.

Bu düşünülen eksiklikten sonra, Türkiye'ye iki senaryo gümdeme gelebilir: Birincisi, muhalefet partileri seçimin nerede ve ne ölçüde yanlış yapıldığını, açıklanan sayıların doğru olmadığını ve sonuca meydan okuduklarını kanıtlar. Başarı şansı yakalamak içinde bu konuda ülke çapında yapılacak protestolarla desteklenmeleri gerekiyor. Hukukun üstünlüğünün artık mevcut olmadığı ve Erdoğan'ın irade ile gerçekleri yarattığı bir ülkede bu da mümkün değildir.

İkinci olarak, daha muhtemel olan senaryo, Erdoğan'ın daha da sert bir biçimde yönetmesi, eleştirenleri daha da acımasızca cezalandırması, göstericileri daha da şiddetli dövmesi. Bu seçim ile cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlüğe giriyor, Erdoğan aynı zamanda devlet ve hükümet başkanlığı yapıyor ve öncekinden daha büyük güçlere sahip. Bu seçimle yaptığı herşey, tarzı, ulaşmak istediği hedef vs. onaylanmış oldu. Bu senaryoda, protestolar kısa sürede biter ya da Erdoğan'ın sert tepkisinden korkarak hiç ses çıkarmaz.

2015'te Erdoğan'ın AKP'si tek başına iktidarı kaybettiğinde, yeni seçimlere yöneldi ve kasten ülkeyi kaosa sürükledi. O, mutlak çoğunluğa sahip olsaydı, o ülkenin güvenliğini sağlayabilirdi, o zaman, bütün ülkeyi bir rehin olarak aldı ve iktidara ne kadar yapışıp kaldığını açıkça gösterdi.

Acı teselli, Türkiye'nin o zamanki gibi kanlı çatışmalardan kurtulacağıdır. (Çeviren: Ayşegül Karakülhancı)

 

Öne Çıkanlar