Diren’in direnişi ne söylüyor?

Diren’in direnişi ne söylüyor?
Diren Çoşkun hükümlü bir trans kadın. 7 aydır cezaevinde. Uğradığı ayrımcılık nedeniyle ölüm orucuna başlayan Çoşkun'a Kıvılcım Arat da dışarıdan destek veriyor. Arat'la Diren'i konuştuk.

Candan YILDIZ

ARTI GERÇEK- Bilgi Üniversitesi'nin "Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları" araştırmasının koordinatörlügünü yapan akademisyenlerden Doç. Dr. Emre Erdoğan, gazeteci İrfan Aktan’ın sorularını yanıtlarken şöyle demiş: "Ayrışmanın meşru görülmesinin önemli bir aracı "ahlaki üstünlük"; çok tehlikeli bir zincirin ilk halkası. Ahlaki üstünlükten "ben ve benim gibiler üstündür, benim veya bizim gibi olmayanlar aşağıdır" algısını kastediyoruz... Kendisini ahlaken üstün gören, giderek karşısındakini "insandışılaştırmaya", onu insan gibi görmemeye başlayabiliyor…"

Bu "paramparça" sosyolojide, resmi ya da sivil alanda "ahlaki üstünlük" taşıdığını varsayanların sesi çok çıkarken, sesi hiç çıkamayanlardan trans kadın Diren Çoşkun’dan söz edeceğim. "Ahlaki üstünlüğü" olmayan Diren Çoşkun hükümlü bir trans kadın. Ağustos ayından bu yana Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde tutuluyor. Siz bu yazıyı okuduğunuzda ölüm orucunun 17’nci günü dolmuş olacak. Bedensel yeniden var oluşuna savaş açan bütün "ahlak üstünleri", onun "epilasyon, cımbız, kadın kıyafeti, bedensel geçiş için hastane hakkını" küçümsüyor. 

Diren Coşkun’un tavrı belirli bedenlerin değerli olduğuna ikna olmuşlara duymak istemedikleri şeyler söylüyor. O içeride… Dışarda ise onun bedenine ve söylemek istediklerine aracı olan LGBTi+ aktivisti Kıvılcım Arat’a kulak kabartmak hayati. Kıvılcım Arat da ölüm orucunda, "Diren bırakana kadar ben de bırakmayacağım ölüm orucunu" diyor. Arat, Diren’in sesine ses olabilmek için söyleyişi talebimizi kabul etti. 

- Kıvılcım, Diren Çoşkun’un sürecini yakından takip ettin, kampanya yapmaya çalıştın, cezaevi yönetiminden taleplerini dile getirmeye çalıştın. Ve şimdi sen de aynı eylemi yapıyorsun. Başka yolu yok muydu?

Diren ölüm orucuna hiç kimseye söylemeden karar veriyor. Cezaevinde maruz kaldığı ağır şiddet ve ayrımcılıktan dolayı intihar girişiminde bulunuyor ve sonra hastaneye kaldırılıyor. Midesi yıkanıyor. Gözlerini açıyor ve hastanenin alt katlarında kalorifer peteğine kelepçelenmiş halde buluyor kendini. "Seslendim yardım etmediler. Kafamı duvarlara vura vura kendimi cezaevine götürtebildim" diyor. İşte bu travmatik olaydan sonra ölüm orucu kararını alıyor.

- Peki ölüm orucuna başlamadan önce Diren’in cezaevindeki koşullarını gündeme getirmeye çalıştığınız bir kampanya süreci vardı, bu kampanya etkili olmadı mı?

Ne sosyalist çevreler, ne Kürt siyasal hareketi ne sosyal demokratlar bu açıklığa kavuşabildi. OHAL dönemi uygulamaları ile birlikte LBGTİ hareketi de bu cesareti gösterebilecek gerçeklikte değil. Cezaevi görüşünden sonra çok uğraştık. Sendikalar, meslek odaları, Ezilenlerin Sosyalist Partisi dışındaki siyasi partiler çağrımıza gelmedi. Diren’in sesi olamadık. Kaos GL bile "Biz de duyurmak istiyoruz ama sitemiz yapım aşamasında haber yapamıyoruz" dedi. Evet siteleri yapım aşamasındaydı ama Ali Erol’un gözaltı alınmasıyla ilgili patır patır haber yaptılar. Kaos GL ya anarşizm anlamına gelen "A" harfini adlarından çıkarsın, ya da biz artık bir şirket olduk desinler o vakit. 

- Sen Diren Çoşkun’un görüşçülerinden biriydin. Diren’i böyle bir karar almaya götüren süreci bize anlatabilir misin? 

Cezaevinde gardiyanların sürekli "beyefendi" diye seslenmeleri dayanılmaz bir işkenceye dönüşmüş. Diren vegan bir kadın. Yemek talepleri yerine getirilmiyor. 3 ay sadece patates ve domatesle beslenmiş. Kantinde vegan ürünler yok. Kadın kıyafetleri karşılanmıyor. Ağustos ayından beri cımbız istiyor ama verilmiyor. Cinsiyet geçiş sürecinde gereken tedavileri karşılanmıyor, lazer epilasyon tedavisi karşılanmıyor, ağda verilmiyor. Hastaneye gidip gelemiyor bunlar için. Düzenli sözel şiddet. Engellenemez temel hakları sürüncemede bırakılıyor. İsim değişikliği talebi için açtığı dava, mahkemeler arasında sürüncemede bırakılıyor. Oyalanıyor. 

- Açıklamalarınızda da vardı. "Beden geçişi için sağlık hizmeti hakkı, lazer epilasyon, ağda, cımbız" gibi taleplere lüks olarak bakılıyor. Lüks mü?

Bir cımbız, ağda talebi lüks görülebilir. Şöyle anlatayım; bedeninizle ve hissettiğiniz arasındaki uyumsuzluğu gidermek istiyorsunuz. Bunun için devlet size diyor ki, "ameliyat iznini benden alacaksın". Bunun için sizi psikiyatriste yönlendiriyor. Bunun prosedürünü böyle yürütüyorsanız, devlet olarak bunu bir sağlık problemi olarak görüyorsunuz demek. Bu her adımın desteklenmesi, karşılanması demek. Siz sürekli diş ya da karın ağrısı ile yaşayabilir misiniz? Translar için de böyle bir uyumsuzluk var. Var olan bedenlerinden rahatsızlar, bunu acı olarak yaşıyor. Bunun için de acıyı gidermesi gerekiyor. Lazer epilasyon ya da ağda ya da cımbız bu ağrıyı gidermek için. Bu taleplerin karşılanması kimliğin tanınması demek. Bu satırları okuyan birçok insan bunu algılamayacak biliyorum. 

Bir trans kadın trans geçiş sürecine adım attığında elde ettiği her şeyi gözden çıkarma pahasına bunu yapıyor. Anneyi, babayı, 20 yıl okuduğu okulları aldığı diplomayı, kariyerini, yeteneklerini, edindiğin sosyal çevreyi, barınma, sağlık, eğitim hakkını ve her şeyden önemlisi yaşam hakkını gözden çıkarıyorsun öldürüleceğini bilerek. Türkiye’de eceli ile ölen tek bir trans kadın var. Transların ortalama ömrü 30 yıl. 

- Transların görünmezliğini nasıl açıklıyorsun?

Diren cezaevindeki bir görüşmemizde birlikte kaldığı başka bir trans kadının öyküsünü anlattı. Birlikte kaldığı arkadaşı Diren görüş için hazırlanırken, o da süsleniyormuş. 'Görüşçün mü var bugün?' diye sormuş Diren. O da 'belli mi olur belki abim gelir' demiş. 20 yıldır mahkum olan bir kadın ve tek bir görüşçüsü yok. Her görüş günü, görüşçüsü gelecekmiş gibi hazırlanan Buse’nin öyküsü bu. Translar her zaman istenmeyen olur, sahipsiz olur, cenazesine mikrop, virüs gibi davranılır, apar topar gömülür, bazen dini vecibeler bile yerine getirilmez. 

Hande Kader’i hatırlarsınız. Ailesi cenazeyi almak istemedi. Tecavüze uğradıktan sonra yakılan Hande’nin kömür haline geldiğini öğrendiklerinde cenazeyi almayı kabul ettiler. Neden diye sorduk? "Yangından dolayı cenaze tanınmıyor, arabayla kaza yapmış, araba yanınca o da yanmış deriz" dediler. Evladınızın cenazesi tanınmadığı için alıyorsunuz! 

- Sen neden ölüm orucuna başladın?

Ben de benzer travmatik süreçlerden geçtim. Hep dayanışma ile ayağa kalktım. Dayanışmanın özellikle bir kadının hayatında ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Dayanışma kanallarına erişemeyen milyonlarca kadın var. Diren’in cezaevi koşullarında yapabileceği bir şeyi yoktu. Ben de Diren’in bedeni bu kadar değersizse benim bedenimin de bir önemi yok diyerek ölüm orucuna başladım.

- Ne olursa Diren Çoşkun bu eylemi sonlandırabilir?

Tedavi hakkı kabul edilirse, cezaevi yönetimi iyi niyet adımı atarsa, Diren’in de adım atacağını düşünüyorum. 

Öne Çıkanlar