Dışlasalar da sonucu HDP belirleyecek

Kürt oylarının, Türkiye’nin ‘bekasıyla’ yakından ilgili olduğu gerçeği anlaşılmış bulunuyor. Erdoğan’ı durdurabilmek için bir fırsat var. Kürtler bu fırsatın anahtarını Türkiye’ye sunuyor.

CHP’nin İYİ Parti’ye 15 milletvekili göndererek iktidarın oyununu bozması ve oluşturulmaya çalışılan ittifak, gündemin en önemli konusu olarak tartışılıyor.

Bu tartışmalarda HDP de konuşuluyor ama HDP ile doğrudan konuşma olmuyor.

CHP aracılığı ile HDP ile temasların yapıldığı söyleniyor.

Şöyle bir durum var:

HDP’nin Erdoğan karşıtı cephede yer alması istenmiyor ama HDP’siz de yapılamıyor.

Çünkü muhalefette ittifak için uğraşan partiler, HDP olmadan Erdoğan karşısında başarılı olamayacaklarının farkındalar.

Erdoğan’ın ‘HDP’yi sandıktan silme’ lafının pek ciddiye alınacak tarafı olmadığını onlar da iyi biliyor.

‘Sandıktan silme’ ne kelime, AKP’nin bölgede büyük destek kaybı olduğuna ilişkin araştırmalar ve gözlemler Erdoğan’ı yalanlıyor.

Buna, Hüda-Par’ın bir ayak oyunuyla seçim dışı bırakılmasının yarattığı tepkileri de eklemek gerekiyor.

Birçok parti yöneticisi ve destekçisi, şimdiden AKP’ye duydukları kızgınlığı HDP’ye oy vererek cevaplandıracaklarını beyan ediyor. 

Mezopotamya Ajansı'na konuşan ve kararı "baskın seçim" olarak nitelendiren AKP kurucularından, eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdüllatif Şener de, "Seçimin kaderini Kürt seçmenin belirleyeceği" inancında.

Şener şunları söylüyor:

"Muhalefet bu cepheye karşı bir büyük birlikteliği seçim sürecinde oluşturabilir. Maalesef muhalefetin en büyük sorunu Erdoğan’ın meşru gördüğünü meşru, gayrimeşru gördüğünü gayrimeşru olarak görmesidir. Erdoğan HDP’yi kriminalize ettiği için muhalefet de HDP’yi bu birliktelik formülünün dışında tutmaya çalışmıştır. Muhalefet buna alet olmuştur. Bunun seçim süreci içinde çözümleneceğini umuyorum. İlk turda partiler adaylarını gösterebilirler. HDP’nin adayı olabilir. Herkes adayı ile ilk tur seçimlerden çıkar. İkinci turda bütün bu partilerin ve özellikle HDP seçmeninin oy verebileceği birinin kalmasını sağlamak lazım."

Kürt seçmenin seçim sonuçlarını belirleyeceğini düşündüğünü ifade eden Şener, Tayyip Erdoğan’ı desteklemiş olan Kürt seçmenin son derece mutsuz olduğunu da belirtiyor ve devam ediyor:

"Bu mutsuz Kürt seçmenini AKP’de bırakmayacak bir formül sağlamak lazım. HDP faktörü sadece HDP’ye oy veren seçmeni ifade etmiyor. AKP’ye ve Erdoğan’a destek veren Kürt seçmeni oradan koparmanın da tek aracıdır. Saadet Partisi ve CHP’nin bu gerçeği görerek buna göre yaklaşacaklarını umuyorum."

Muhalefet cephesindeki ittifak faaliyetlerine baktığımızda bütün partilerin bu gerçeği kavradıklarına ilişkin birçok belirti bulmak mümkün. Buna rağmen CHP’nin dışındaki partilerden, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden şimdilik olumlu bir ses çıkmıyor.

Ses çıkmasa da en azından herkes, özellikle ikinci turda Kürtlerin oyunu almadan Erdoğan’ın yenilmesinin mümkün olamayacağını gayet iyi biliyor.

Erdoğan’ın ve AKP-MHP-Devlet Koalisyonu’nun hışmına uğramamak için HDP’nin ve Kürtlerin dışlanmasına devam edildiğini görüyoruz.

Gelen haberlere bakılırsa HDP ve Kürtler bunu şimdilik fazla dert etmiyor. Çünkü onlar da hem cumhurbaşkanlığı seçiminin hem de genel seçimlerin kilit partisi olduklarının bilincindeler.

KÜRTLERİN DE DESTEK İÇİN KRİTERLERİ VAR

Buna karşılık tabii Kürtlerin de kriterleri var. Kürt meselesine inkarcı ve imhacı bir zihniyetle bakan adaylara Kürtler niçin oy versin?

Kürtlerin an azından sorunlarına empatiyle yaklaşan, şiddeti dışlayan, özgürlük ve demokrasi sözü veren adayları destekleyecekleri muhakkak. Oy verecekleri aday mutlaka OHAL’in kaldırılmasını da hedef olarak belirlemeli.

HDP ortak aday çalışmalarına katılmıyor. Birinci turda kendi adayını çıkartacaklarını açıkladı. Bu adayın büyük bir olasılıkla Selahattin Demirtaş olacağı beklentisi var. Demirtaş’ın Kürtlerin dışında da desteklenebileceği, hatta oy oranının yüzde 15’lere ulaşabileceği bazı araştırmacılar tarafından ileri sürülüyor.

Gerçekten de HDP’nin hem de vakit geçirmeden Demirtaş’ın adaylığını açıklaması en doğru seçim olacak. Demirtaş’ın da bu konuya sıcak baktığı verdiği mesajlardan anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda HDP'nin yetkili kurullarının gerekli tartışmaları yaptığını, ortaya somut bir şey çıkması durumunda parti merkezince açıklama yapılacağını kaydeden Demirtaş, kendisinin adaylığına yönelik iddialarla ilgili şunları söylüyor:

"Siyasi yasaklı olsam da olmasam da aday olsam da olmasam da HDP ve şahsım, cumhurbaşkanlığı seçiminde çok iddialıyız ve sonucu kesinlikle bizim tutumumuz belirleyecek. Önce gelişmeleri bir izleyip, adaylık konusunu ondan sonra değerlendireceğiz."

Kuşkusuz HDP’nin kilit rolü genel seçimler için de geçerli. Muhalefet partileri her ne kadar HDP ile yan yana durma konusunda çekimserliklerini, korkularını sürdürseler de HDP’nin barajı geçmesine hep birlikte dua ediyor olmalılar.

Çünkü İYİ Parti’nin CHP desteğiyle seçimlere katılıyor olmasıyla birlikte ve seçim hileleri engellediği takdirde, AKP’nin 276 milletvekili çıkartması da zor olabilir. Bu ise ancak HDP’nin barajı geçmesi sayesinde gerçekleşebilir.

O nedenle Erdoğan, ‘HDP’yi sandığa gömelim’ diyor. HDP’nin barajı geçememesi durumunda 45-50 kadar milletvekiline el koyma hayaliyle konuşuyor.

Daha geniş kapsamlı konuşursak, HDP ve Kürt oylarının, neredeyse Türkiye’nin bekasıyla yakından ilgili olduğu gerçeği hemen herkes tarafından anlaşılmış bulunuyor.

Şimdi Erdoğan’ı durdurabilmek ve despotizme son verebilmek için bir fırsat var. Kürtler bu fırsatın anahtarını Türkiye’ye sunuyor.

Bakalım Türkiye’nin muhalefeti bu fırsatı nasıl değerlendirecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi