'Doğu’da ölüm Batı’da gözaltı tehdidi'

'Doğu’da ölüm Batı’da gözaltı tehdidi'
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay dün sona eren 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nde yaşananları ve kentlerin taleplerini Artı Gerçek'e anlattı.

Fatma YÖRÜR 


ARTI GERÇEK - Halkların Demokratik Partisi, 10 tutuklu milletvekili ve yaşadığı engellemelerle sivil siyasetin hedef alındığını belirterek ‘Durmayalım, durduralım’ çağrısıyla parklara çağrı yaptı. Seçmenlerini ve demokrasi, barış, adalet talep eden toplumsal kesimleri kapsayan bu çağrıya, polis bariyerleri ve kameralarıyla koştu.

Dört kentin parklarında gerçekleşen Adalet ve Vicdan Nöbeti’nden sonra HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay’la görüştük.


İLGİLİ HABER: HDP'DEN 2 AYDA 120 NOKTADA ETKİNLİK
 



Kemalbay, birlikte ve aşağıdan mücadele dayatan bu süreçte park eyleminin doğduğunu belirtti. Yoğun baskı ve fişlemeye rağmen parka gelen ziyaretçilere teşekkür eden Kemaybay, onları hapishanedeki yakınlarını ziyaret eden tutuklu yakınlarına benzetti:

"Türkiye cezaevine dönüştürülmüş durumda. Kürt illerinde yarı açık cezaevi, Batı’da açık cezaevi… Ülkede aynı zamanda hapishaneler de tıklım tıklım dolu. Hapishanelerde ailelerin ziyaret sırasında yaşadığına benzer durumda kalıyordu parkları ziyarete gelenler."

‘FAŞİZME KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE BİR İHTİYAÇ’

- HDP Abbasağa Parkı’ndan başlayarak insanları nöbetlere çağırdı ve sonrasında park etraflarında görülmemiş ablukalar yaşandı. Ne amaçla yapılmıştı bu çağrı ve neden bu kadar büyük önlemler alındı?

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay: "Uzun süredir demokrasi krizi içindeyiz. Buna karşı halkların örgütlülüğüne dayalı bir dayanışmaya ihtiyaç var ki, bu faşizmin önü kesilebilsin.

Parkları seçtik çünkü faşist sisteme karşı, Nisan referandumunda zaten halkların itirazı yükselmişti. Bu çağrıyı aşağıdan direnişi ve demokrasi mücadelesini yükseltmek için yaptık.

Ekin Ceren’den Yoğurtçu Parkı’na, Musa Anter Parkı’ndan Gündoğdu Meydanı’na güçlü bir dayanışmayla bu süreci tamamladık. Türkiye’nin tüm demokrasi dinamikleri bu nöbete katıldı. Orada kurulan kürsüden de kendi demokrasi perspektiflerini ifade ettiler. Burada bir kez daha bir arada mücadelenin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunun görüldü ve herkes tarafın kabul edildi.

Buraya gelişlerde yaşanan insanlık dışı muameleye rağmen bu ziyaretler yapıldı. Katılan herkese bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. Türkiye cezaevine dönüştürülmüş durumda. Kürdistan’da yarı açık cezaevi Batı’da açık cezaevi oluşturulmuş durumda.

Park nöbetleri, içinden geçtiğimiz sürecin bize yüklediği yükümlülükleri bir kez daha ortaya çıkardı."

‘SUR BİR İŞGAL BÖLGESİ GİBİ’

-Vicdan ve adalet nöbeti dört kenti dolaştı. Kentlerin enerjisi arasında nasıl bir fark vardı?

"Dozunda farklar olmakla birlikte her yerde bütünlüklü bir faşizm uygulandı.

OHAL dönemindeyiz ve OHAL iki türlü uygulanıyor: Bir tarafta koyu bir sıkı yönetim var. Sur’da hala sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Bir işgal bölgesi gibi panzerler, polis, asker, özel hareket her yerde. Hemen hemen her ev ve sokak tutulmuş durumda.

İşkence köylerde yaygınlaşmış durumda, gündelik hayatta işkence ve baskı çok yaygın. Teknoloji devlet tarafından halkı sindirmek için kullanılıyor.

Bu tablo nöbete de yansıdı, mobeselerle ve her yere konumlanmış kameralarla nöbetlerimiz gözetlendi. Özellikle Van ve Diyarbakır’da dakika dakika Ankara’nın izlediği bu nöbet gözetim ve fişleme alanı oldu. Bu demokrasi ve özgürlükler açısından vahim bir tablo. Giriş ve park içine kurulan kameralarla ziyaretçiler kaydedildi.

'TÜRKİYE'Yİ YASALAR YÖNETMİYOR'

Dolayısıyla her yerin havası biraz farklı olmakla birlikte hiçbir şekilde halkla temas kurulmasın istenmedi. Dışardan ıslık ve zılgıtla destek olanların peşine düştüler. Polis tarafından kovalandı insanlar. Özel toplantılarımız da bile kameralar üzerimize doğruldu. Bu kadar dakika dakika gözetime maruz kaldık.

Kürt coğrafyasında birkaç kat daha ağır olmakla birlikte her yerde abluka, hukuksuzluk ve keyfilik hakim.

Türkiye’nin üçüncü partisinin milletvekillerini, dokunulmazlıkları olan milletvekillerini, polislerin itip kakmaya kalkıştığı bir ülkedeyiz. Gündoğdu’da nöbeti engellemeye odaklanan polisle Grup Başkan Vekilimiz tartıştı mesela, orada da kim kimin memuru amiri tartışması çıktı. Bir milletvekiline polis "Hayır burada durmazsın, şunu yapamazsın" diyor.

Bunlar yasalara dayanmayan şeyler. Zaten Türkiye’yi yasalar yönetmiyor, hukukun üstünlüğü yok. 7 Haziran’dan beri keyfilik yönetiyor ülkeyi. OHAL’in ilanıyla da hukuk ortadan kalktı."

‘BATI DEMOKRASİ VE ADALET, KÜRT COĞRAFYASI BARIŞ İSTİYOR’

-Talepler ve kentler arasında bir fark var mıydı?

Ortak talep faşizmin geriletilmesi ve demokrasi. Barış özellikle Kürt coğrafyasında öne çıkan talep. Batı’da demokrasi ve adalet talebi var. Daha hassas nokta büyük bir öfke birikmesi var. Ortak taraf yine bu biriken öfke ama Diyarbakır ve Van’da daha yoğun gözleniyor. En küçük hakkı kullanabilmek için yaşamını ortaya koyman gerekiyor.

Batı’da gözaltı tehdidi Doğu'da yaşam tehdidi. Bu da devreye sokulan hukuksuzluk ve düşmanlığın sonucu.

- HDP’nin önümüzdeki eylem takviminde neler var?

Durmayacağız, faşizmi durduruncaya kadar sokakları terk etmeyeceğiz. Sonrasında en önemli şey demokrasi için birlik, bunu ete kemiğe büründürmek birinci görev olacak.

Öne Çıkanlar