Eğitime önce sayısal bir bakış

Erkek ve kız öğrenci sayıları arasında bir milyona yaklaşan erkekler lehine fark var. 65 bin okul, 750 bin dolayında da derslik var. Okul öncesi öğrenci sayısı ise hala sadece 1.3 milyon.

Eser KARAKAŞ / EĞİTİM 


Bugünkü eğitim yazımda okul öncesi eğitimden lise sonuna kadar eğitim dünyamızın sayısal boyutunun özetini sergileyeceğim.

28 Şubat Çarşamba günkü eğitim yazımı da aynı sayısal manzaradan hareketle bu manzaranın yorumuna ayırmak istiyorum.

Bugün okurlara arz edeceğim sayısal manzara, aslında, bu manzarayı dikkatle okursanız, bir yoruma gerek bırakmadan bile eğitim sistemimizin durumunu anlatıyor.

Her sayı kendi içinde bir yorum ama bu yorumlar da doğal olarak bir ölçüde meseleye nereden baktığınıza bağlı.

Okul öncesi aşamadan lise döneminin sonuna kadar toplam on sekiz milyon öğrencimiz var.

Sayılar çok değişken olduğu için büyüklükleri küçük hatalar pahasına yuvarlayarak veriyorum.

Milli geliri 750 milyar dolar dolayında bir ülkenin 18 milyon üniversite hariç öğrencisi varsa farklı bir eğitim planlaması gerekmez mi?

Erkek ve kız öğrenci sayıları arasında da bir milyona yaklaşan erkekler lehine bir fark var, bu durum da zaten kendi yorumunu üretiyor; "Haydi kızlar okula" kampanyaları çok muhteşem kampanyalar ama temel derde ne kadar deva oluyor, orası belli değil.

65 bin okul, 750 bin dolayında da derslik var; bu konuyu da haftaya farklı bir açıdan yorumlamak isteyeceğim.

14.7 milyon öğrencimiz devlet okullarında, 1.2 milyon öğrenci de özel okullarda okuyorlar; burada özel okul ne anlama geliyor, haftaya bu konuyu da tartışmak isterim.

Okul öncesi öğrenci sayısı ise hala sadece 1.3 milyon; bu sayının düşüklüğünü de tartışacağız.

Yaklaşık beş milyon ilkokul, altı milyon ortaokul, yine altı milyon da lise öğrencisi var; bu sayıları milli gelirimiz, bütçemiz ve bütçemizden eğitime ayırdığımız paylar ışığında incelediğimizde farklı öneriler getirme mecburiyeti kanımca kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Lise aşamasında, çok önemli bir eğitim-öğretim aşaması, üç milyon genel lise öğrencimiz, iki milyon mesleki ve teknik eğitim öğrencimiz var.

650 bin dolayında öğrencimiz ise İmam-Hatip liselerinde okuyor.

Lise aşamasının çok önemli bir aşama olduğunu belirttim yukarıda; bu önem çerçevesinde yukarıdaki lise türlerini ve işlevlerini performanslarını tartışmaya açmak isterim doğrusu.

Ortaya çıkacak sonuçları beğenmeyeceksiniz muhtemelen ama bizim eğitim-öğretim sistemi SSCB’nin son dönemlerini betimleyen bir fıkraya, yerinde duran, içinde polit büro üyelerinin oturduğu, işçiler tarafından gidermiş görüntüsü vermek için sallandığı, yine işçiler tarafından çuf çuf seslerinin üretildiği bir trene çok benziyor.

SSCB’nin sistem olarak sonu malum ama eğitim sistemlerinin böyle bir derdi yok ama böyle eğitim sistemleri olan ülkelerin de derdi çok.

Gelecek hafta Çarşamba günü yazacağım yazı belki tek bir yazıyı aşabilir; internet gazetelerinde kelime sayısı derdi pek yok ama bir yazıyı da dikkatleri dağıtacak ölçüde uzatmanın da anlamı yok.

                       

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi