Enflasyon faizi uçurdu, Şimşek 'düşecek' dedi

Enflasyon faizi uçurdu, Şimşek 'düşecek' dedi
Son 15 yılın en yüksek mayıs enflasyonunun ardından Merkez Bankası faizleri 125 puan artırdı. Şimşek ısrarla 'Enflasyon ve cari açık ikinci yarıda düşecek' diyor.

Merkez Bankası, 23 Mayıs'ta yaptığı faiz artırımının ardından bir faiz artırımına daha gitti. Merkez Bankası (TCMB) politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini 125 baz puan ile beklentilerin üzerinde artırarak yüzde 17.75'e yükseltti. TCMB 25 Nisan'dan bu yana 500 baz puan faiz artırmış oldu. TCMB'nin 2017 başından bugüne gerçekleştirdiği faiz artışı ise ile bugünkü adımla birlikte 950 baz puana ulaştı.

Piyasa iki hafta öncesinde yüzde 13.5 faizle fonlanırken faizler yüzde 17.75 seviyesine çıktı. Gecelik borçlanma faizi yüzde 16.25, borç verme faizi yüzde 19.25, GLP borç verme faizi ise yüzde 20.75 oldu.

Piyasada haziran toplantısına yönelik olarak genele yayılmasa da bir faiz artırımı beklentisi vardı. Ancak, 125 baz puanlık sert bir hamle beklenmiyordu.

Ekonomistler, yüksek mayıs enflasyonu ve fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir eğilim göstermesinin TCMB’yi daha temkinli bir duruşa ittiğini belirtiyor.

MERKEZ BANKASI POLİTİKA FAİZİNİ ARTIRDI

Merkez'in bu hamlesiyle dolar/TL 4.56 seviyesinden 4.46 seviyesine kadar indi. Faizin yüksek olması bir ülke için iyi mi? Değil.

Merkez Bankası'nın uyguladığı yüksek faizle bankalara borç veriyor. Bankalar da yüksek faizin masrafını kredi çekecek vatandaşa yansıtıyorlar. Yani yatırım yapmak isteyen, veya bir mülk satın almak isteyen vatandaşın faiz masrafı yükseliyor.

YILLIK ENFLASYON YÜZDE 12.15'E FIRLADI

O halde Merkez neden faiz yükseltiyor? Sebebi basit enflasyon. Merkez Bankası'nın ana görevi ülkedeki fiyat istikrarını korumak. Mayıs ayı enflasyonunun son 15 yılın zirvesinde çıktığı bir dönemde (yüzde 12.5) piyasa Merkez Bankası'nın faizi artırmasına kesin gözle bakıyordu. Merkez Bankası son faiz artışıyla birlikte bağımsızlığı anlamında piyasalara ciddi bir mesaj verdi.

BAKANLARIN KAFASI KARIŞIK: BİRİ DÜŞECEK, BİRİ ARTACAK DİYOR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın faiz artışının ardından bir açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Politika setimizi güçlendirmeye devam edeceğiz" dedi.

Enflasyon ve cari açığın yılın ikinci yarısında düşüş trendine gireceğini vurgulayan Şimşek, "Yapısal reformlarla ekonomimizin şoklara karşı direncini artırıyoruz. Dış talep büyümeyi güçlü bir şekilde desteklemeye devam edecek" dedi. 

Mehmet Şimşek, dün Alman Handelsblatt gazetesine verdiği röportajda, TCMB bağımsızlığı ile ilgili yönetimde görüş ayrılığı olup olmadığı yönündeki soruya, "Merkez Bankası bağımsız kalacak, nokta" yanıtını vermişti.

Şimşek, liradaki düşüşle ilgili soruyu yanıtlarken de iç faktörlerle birlikte ABD faiz oranları, güçlü dolar ve yüksek petrol fiyatlarına atıfta bulunmuştu. 

1.25 PUANLIK FAİZ ARTIŞININ NEDENİ ENFLASYON

Ekonomistler, yüksek mayıs enflasyonu ve fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir eğilim göstermesinin TCMB’yi daha temkinli bir duruşa ittiğini belirtiyor.

ENFLASYON GELECEK ALTI AYDA SERT YÜKSELECEK

Şekerbank Başekonomisti Gülay Elif Girgin, beklentilerin ötesinde bir faiz artışının yapıldığını ve kuru aşağı çektiğini söyleyerek, "TCMB son bir ayda 425 baz puan faiz artışı yapmış oldu. Bu anlamda bankaya yönelik kredibilitenin artık sorgulanmayacağını düşünüyorum" dedi.

TCMB'nin enflasyonla ilgili fiyat artışlarının alt kalem bazında genele yayıldığına dikkat çektiğini söyleyen Girgin, "Enflasyondaki yükselişin sadece bir arz şoku nedeniyle yaşanmamış olduğunu gösteriyor bu söylem" dedi ve şöyle devam etti: "Bu genele yayılması söylemi geçici bir yükseliş olmadığına ve enflasyonda bir katılaşma olduğuna işaret ediyor. Metindeki en dikkat çeken taraf bu. TCMB'nin faiz artışının piyasasının beklentilerinin de ötesinde olmasında genele yayılan enflasyon yükselişinin önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum."

PİYASAYA ŞOK VERME AMACI GÜDÜLDÜ

QNB Finans Yatırım Baş Ekonomisti Burak Kanlı, faiz artırım kararının TL, hisse senedi piyasası ve uzun vadeli tahvil faizleri üzerinde oldukça olumlu etkide bulunacağı belirterek, "Önümüzdeki dönemde TL'de, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla daha olumlu bir performans görebiliriz" dedi.

Kanlı, çok uzun süredir TCMB'den, enflasyon görünümündeki bozulmayı durdurmak maksadıyla bu kadar kararlı bir hamle gelmediğini anımsatarak, "TCMB, 300 baz puanlık faiz artırımının üzerinden henüz iki hafta geçmişken, piyasa beklentisi ve aslında piyasayı tatmin edecek artış miktarı çok daha sınırlı iken bu derece sert bir sıkılaşmaya giderek aslında piyasaya bir şok verme amacı güttüğünü düşünüyorum. Zira uzun soluklu trendleri kırmak için kurulu dengeyi bozup yeni bir denge kurmak gerekebilir. Bundan sonraki süreçte TCMB'nin faiz artırımına gitmekten imtina ettiğin görüşü raflara kaldırılacaktır" diye konuştu.

ENFLASYON RİSKLERİ KONUSUNDA ENDİŞELİ BİR TUTUM HAKİM

Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı, nisan ayından itibaren gerçekleşen ve mayıs ayı ile birlikte belirginleşen sıkı duruş kararlarının önümüzdeki dönemde hem kur istikrarının tekrar sağlanması hem de iç talep koşullarında yavaşlama yönünde etkilerinin görüleceği görüşünü paylaştı.

Tokalı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "TCMB'nin parasal sıkılaştırmayı güçlendirmesinde ana unsur olarak, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler ve bunun fiyatlama davranışında yarattığı riskler ön plana çıkmaktadır. Her ne kadar kur ve petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak enflasyondaki yükselişte maliyet unsurları öne çıkıyor olsa da, fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir eğilim göstermesinin enflasyon görünümü açısından Banka'yı daha temkinli bir duruşa ittiği açıkça görülmektedir. Üstelik, iç talep koşullarının daha ılımlı bir görünüme işaret ettiğine dikkat çekmesine karşın, enflasyon riskleri konusunda endişeli bir tutumun hakim olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar da para politikasında sıkı duruş korunacak risklerin artması durumunda ise ek sıkılaştırma gündeme gelebilecek. İçeride artan enflasyon risklerine ek olarak, dışarıda güçlenen normalleşme eğilimi ve gelişen merkez bankalarında oluşmaya başlanan baskısı, para politikasında güçlenen sıkılaşmada etkili ve kalıcı olacağını söyleyebiliriz. Nisan ayından itibaren gerçekleşen ve Mayıs ayı ile birlikte belirginleşen sıkı duruş kararlarının önümüzdeki dönemde hem kur istikrarının tekrar sağlanması hem de iç talep koşullarında yavaşlama yönünde etkilerini göreceğimizi düşünüyoruz. Mevcut durumda, bu yıla ait büyüme tahminimiz yüzde 4 yılsonu enflasyon beklentimiz ise yüzde 12."

YÜKSEK MAYIS AY ENFLASYONU SONRASI PROAKTİF BİR HAMLE

GCM Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan ise hazirandan itibaren sadeleşme kapsamında yeni politika mekanizmasını çalıştıran TCMB'nin, PPK toplantısında piyasa beklentilerinin ötesine geçtiğini ve Londra toplantılarından sonra öngörülen faiz artırım hamlesini gerçekleştirdiğini söyledi.

Erkan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bozulan enflasyon dinamikleri ve ileriye dönük beklentileri dikkate alan Merkez Bankası, yüksek gelen Mayıs ayı enflasyonundan sonra proaktif bir hamleyle politika faizinde 125 baz puanlık artışa giderek yüzde16,5’tan yüzde 17,75’e çıkarmış oldu. GCM Menkul Kıymetler Araştırma Departmanı olarak Merkez Bankası’nın 100 baz puan faiz artışı yapacağını öngörmekteydik. Londra toplantılarından beri kurda 4,80’lerden 4,50’lerde normalleşme dönemine kadar faiz artırım beklentilerinin önden yüklemeli olarak fiyatlanmış olduğunu söyleyebiliriz. Kabataslak 4,45 - 4,8 bölgesi kur için kritik. Bu bölge altında kalıcılık sağlanırsa 4,40’ların altına hareket de mümkün olabilir, bir miktar tepki ise sürpriz olmaz. Daha fazla düşüş olacak mı, yoksa bir miktar tepki mi gelecek sorusunun cevabı için bu aralığa dikkat edilmelidir. Uzuz vadeli tahvil faizlerinin bir miktar rahatlamasını ve gevşemesini bekleyebiliriz." (EKONOMİ SERVİSİ)

Öne Çıkanlar