'Erdoğan'ın sözlerinden sonra tutuklandım'

'Erdoğan'ın sözlerinden sonra tutuklandım'
Osman Kavala, kendisini ziyaret eden CHP'li milletvekillerine 'Benim ya da eşimin FETÖ ile ilişkilendirilmesi rasyonalite sınırlarını aşan bir durum' dedi.

HABER MERKEZİ- CHP Genel Başkan Yardımcısı Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan bugün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci, yazar ve iş insanı Osman Kavala’yı ziyaret etti.
CHP’li vekiller Mehmet Osman Kavala, Yusuf Emre İper, Mehmet Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Akın Atalay , Deniz Yücel, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Fatih Gürsu ile görüştü.

KAVALA: TIPKI İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI GİBİ...

Geçen hafta tutuklanan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, iş adamı Osman Kavala, kendisinin yandaş medya tarafından hedef haline getirildiğini ifade ederek "Büyük bir hukuksuzluk ile karşı karşıyayım. Benim tutuklanmam iktidarın muhaliflere yönelik saldırısının bir parçasıdır. Ben ya da eşim Ayşe Buğra’nın FETÖ ile ilişkilendirilmesi rasyonalite sınırlarını aşan bir durumdur. Zira 90’larda henüz çok az sayıda insan FETÖ tehlikesinden haberdar iken biz bu tehlikenin farkındaydık ve mücadele ediyorduk" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi için söylediği "Türkiye’nin Soros’u" ifadesini hatırlatan Kavala "Tıpkı Büyükada’da toplanan insan hakları savunucularının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef gösterilmesi gibi ben de Erdoğan’ın sözlerinin ardından tutuklandım" dedi.

ALTAN: İKTİDARIN KORKU YARATMA PROJESİ KENDİSİ İÇİN KABUSA DÖNÜŞTÜ

Ahmet Altan, gazetecilik faaliyetlerinin 3 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası ile yargılanmasının hukuki herhangi bir dayanağının olmadığını ifade ederek " TCK 309. -310- 311'nci  maddelerde yer alan suçlar ancak cebir ve şiddet kullanarak işlenebilirken bir gazetecinin gazetecilik faaliyeti ile bu suçları nasıl işlemiş olacağının cevabı yok. Altan kardeşlerin tutuklanması ile bir korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Ancak bugün gelinen noktada iktidarın korku projesi toplum için değil, kendileri yani iktidar için büyük bir korkuya hatta kabusa dönüştü.  İç basın bizi pek gündemleştirmese de dış basın yaşadığımız tüm hukuksuzları yakından takip ediyor. Yaşadıklarımız bütün dünyaca biliniyor. Savunmalarımız bütün dillerde yayınlandı" dedi.   
Yaşanan hukuksuzlukta fail ya da kurbanın kimliğine göre pozisyon almanın haksızlığı büyüteceğinin altını çizen Altan " Hukuksuzluk karşısında yapılaması gereken ilkeler üzerinden hareket etmektir. Mağdurun kim olduğuna, bu hukuksuzluğu yapanın nerede durduğuna bakılmaksızın mücadele edilmelidir" dedi.
Kardeşi Mehmet Altan ile aralarında sadece bir koridor mesafesinin bulunduğunu ancak cezaevi süreci boyunca tek bir kez bile yan yana gelmelerinin sağlanmadığını söyleyen Altan, mektup, haberleşme ve tüm mahkumlar için kullanılan etkinlik yasağının kendileri için sürdüğünü belirtti.

SABUNCU: DOSYADA OLAN TEK ŞEY GAZETECİLİK

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu gazetecilik ve ifade özgürlüğü için dik durmaya ve özgürlük talep etmeye devam edeceklerini belirterek " Dava dosyasında olan tek şey gazeteciliktir" dedi. Cumhuriyet davası ile gazeteciliğe gözdağı verilmeye çalışıldığını  ifade eden Sabuncu, "13 aydır ben ve arkadaşlarım neden tutuklu? 13 aydır bulunamayan delil ne? Bu soruların cevabı sadece gazeteciliktir" dedi
Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, "Bizim davamızın olağandışılığını özgürlüğü savunan herkes gibi mahkeme başkanı bile görüyor"  ifadelerini kullanırken  gazeteci Ahmet Şık  da yaşanılanın muhalifleri susturmaya yönelik olduğunu vurguladı.
Türk Solu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gökçe Fırat ise, FETÖ’cülerin bırakılarak muhaliflerin cezaevlerine tıkıldığını söyledi.

Öne Çıkanlar