Fransız Rabiası

Her üniter devlette, tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek millet var. Ve bu devletlerin hiç birinde siyasetçiler bu sıradan, bir kısmı anayasal durumu siyasi slogan haline getirmiyorlar.

İsterseniz İtalyan Rabiası, Hollanda Rabiası, İsveç Rabiası, Yunan Rabiası falan da diyebilirsiniz, sonuç değişmez.

Rabia işaretinin dini çağrışımları, anlamları var; bir de Mısır’da çatışmalarda ölen bir genç kız ile de ilişkili, bu nedenle işaretin dini-moral çerçevesine saygım var, eleştirmem söz konusu olamaz.

Ancak, dört parmakla gösterilen Rabia işaretinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kullanılan bir içeriği oluştu; Erdoğan dört parmakla yaptığı işarette "tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak" anlamına gelen bir siyasi mesaj veriyor.

Ben de bu ilginç (!) mesajı, daha doğrusu orijinalitesini, siyasi anlamını anlamakta çok zorlanıyorum.

Tam da bu nedenden yazımın başlığını "Fransız Rabiası" koymak istedim.

İdare hukukuna ve siyasete ilişkin kavramlar farklı yorumlanabiliyor, federal devletlerde, mesela ABD’de, Almanya’da tek devletten bahsedilebilir mi, çünkü federe devletler var bu ülkelerde, bu federe devletlerin sembolik denilebilecek bayrakları da var, ancak, federal idari-siyasi yapılarla üniter dediğimiz idari yapılar arasında toprak bütünlüğüne yönelik tehditler açısından en ufak bir fark yok, gelişmişlik, zenginlik, hukuk düzeyi yani vatandaş memnuniyeti açısından muhtemelen ABD, Almanya gibi federal devletlerin toprak bütünlüğü bir dizi üniter devlete oranla çok daha da garanti altında.

Gelelim Erdoğan’ın sürekli ifade ettiği siyasi Rabia mantığına.

İsterseniz de Türkiye ve Fransa’yı mukayese edelim.

Tek vatan: Türkiye’de de tek vatan prensibi var, Fransa’da da.

Tek bayrak: Türkiye’de de tek resmi bayrak var, Fransa’da da.

Tek devlet: Ne Türkiye, ne Fransa federal devletler yani ikisinde de tek devlet ilkesi egemen, federe devletler yok.

Tek millet: Bizde de Türk milleti deniyor, Fransa’da da Fransız milleti.

Doğrudur, bu dört kavram önemlidir ama kişi başına geliri ve temel hak ve özgürlükleri Türkiye’nin çok önünde olan Fransa’da tek devlete, tek millete, tek vatana, tek bayrağa yönelik karşı söylemler çok daha az işitiliyor çünkü ortalama vatandaş memnuniyeti o ülkede bize oranla çok daha yüksek, siyasetçiler, seçmenler bu kavramları ayağa düşürmüyorlar.

Başka bir ifade ile de şunu söylemek mümkün: Erdoğan’ın siyasi Rabia işareti ve mantığında ilginç, değişik bir şey yok.

Erdoğan mitinglerde izleyicilerine neden bunu tekrar ettirip duruyor, anlayamıyorum, çünkü söylediği ve söylettiği bir anlamda malumun ilamı, her üniter devlette, Türkiye’de, Fransa’da ve onlarca üniter devlette tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek millet var.

Ve bu devletlerin hiç birinde siyasetçiler, cumhurbaşkanları bu bilinen, sıradan, bir kısmı anayasal durumu siyasi slogan haline getirmiyorlar.

İzleyicilerin de bunu bilmemesi bana pek mümkün görünmediği için neden bu Rabia sloganlaştırmasının tekrarlandığını anlamıyorum.

İşin ilginç yanı da bu slogan aldatmacasını galiba seçmenin yarısının yemesi.

Bir yerde de şunu söylemek gerekebiliyor muhtemelen: Bu da seçmenin sorunu.

ÖNEMLİ NOT: TIP BİLİMİNE KATKIMDIR

Tıp-biyoloji biliminin en hızlı geliştiği alan muhtemelen genetik alanı.

Ben de bu alana naçiz bir katkıda bulunmak istedim, zira yeni bir gen keşfettiğimi zannediyorum; bu genin adını da yalakalık geni koymak istiyorum.

İşte keşfimin hikayesi:

Türkiye üniversitesi tarihinin en karanlık günlerinden birini yaşıyor; günlerinden birini diyorum zira daha önceleri de çok karanlık günler yaşadı.

2016 sonrası üniversitelerde KHK’larla yaşanan kepazelik sürecinin bir önemli aşamasına da İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ulaştık.

Fakülteyi Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ziyaret edince YÖK hemen, Allah bilir telkin nereden geldi, Fakülte Dekanı’nı bir yalakalık şahikası kararı olarak görevden aldı.

YÖK Başkanı’nın soyadını Gezi günlerinde "Alo Fatih" rezaletinden, yalakalığından hatırlıyoruz, söz konusu Fatih Bey, YÖK Başkanının öz kardeşi.

Bu bulgulardan, bu data setinden, bu önemli gözlemlerden hareketle ben de yalakalık geni araştırmalarımı belirli bir aşamaya getirdim, Harvard Medical Journal’a gönderiyorum.

Gözlem setim o kadar güçlü ki, Harvard Medical School profesörlerinin bu araştırmayı gözardı etmeleri mümkün olmayacak diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi