20 dakikalık tek duruşma: Gazeteci Yıldırım’a 2 yıl 4 ay hapis cezası

20 dakikalık tek duruşma: Gazeteci Yıldırım’a 2 yıl 4 ay hapis cezası
Editörümüz Meryem Yıldırım iki yıl önceki sosyal medya paylaşımları nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza onandığı takdirde Yıldırım, 'tweet' başına 1 yıl 2 ay hapis yatacak.

ARTI GERÇEK -  Editörümüz Meryem Yıldırım, sosyal medya hesabı Twitter’dan attığı iki "tweet"te "terör örgütü propagandası" yaptığı gerekçesiyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 

Gazeteci Meryem Yıldırım, iki yıl önce Twitter hesabından iki "tweet" paylaştı. Yıldırım hakkında, bu paylaşımlar nedeniyle önce soruşturma başlatıldı, kısa bir süre sonra da "terör örgütü propagandası yaptığı" gerekçesiyle iddianame düzenlenerek dava açıldı. 

Yıldırım'ın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yıldırım savunmasında üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek "İddianameye konu paylaşımlar üzerinden 2 yıl geçmiştir. Bu paylaşımları yaptığımı hatırlamıyorum. Ben terör örgütlerinin cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini tasvip etmiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum" dedi. 

YILDIRIM’A ATTIĞI TWEET BAŞINA 1 YIL 2 AY HAPİS CEZASI

Mahkeme hızlıca karara geçti, 20 dakika süren davada gazeteci Yıldırım hakkında mütalaasını sunan savcı üst sınırdan ceza verilmesini talep etti. Mahkeme iki yıl önce atılmış iki "tweet"i gerekçe göstererek editörümüz Yıldırım’a üst sınırdan 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezası verdi. Duruşma esnasında "herhangi bir pişmanlığının gözlemlenmemiş olması" gerekçe gösterilerek iyi hal indirimi uygulanmadı, hükmün açıklanmasını geri bırakılmadı.  

Yıldırım’ın dosyası istinaf mahkemesine gönderildi. Ceza onandığı takdirde Yıldırım attığı "tweet" başına 1 yıl 2 ay hapiste kalacak.

HUKUKİ HAKLARIMIZI SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ

Editörümüz Yıldırım’ın avukatı Veysel Ok, karara ilişkin Artı Gerçek’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: 

"Meryem’in adalet talebi ile attığı iki tweete çok ağır bir ceza verildi . Mahkeme Meryem’in hapse girmesi için elinden geleni yaptı ve böylesine hukuksuz bir karar çıktı . Dava şimdi istinat mahkemesinde itirazlarımızı yazdık. Hukukun kırıntısı varsa böylesine orantısız ve hukuksuz bir cezanın bozulması lazım. Eğer onanırsa da hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağız."

JET HIZIYLA DAVA AÇILDI, AYNI HIZLA AĞIR CEZA KESİLDİ

Meryem Yıldırım da Artı Gerçek’e yaptığı açıklamada "Benim davamda herkesçe şaşkınlıkla karşılanan bir garabet söz konusu. Emniyetten ifadeye çağrıldığımda hemen ifadeye gittim. Paylaşımları hatırlamadığımı ve suçlamaları kabul etmediğimi söylememe rağmen jet hızıyla dava açıldı ve aynı hızla ilk duruşmada ağır bir ceza kesildi. Gerekçe de 15 20 dakika süren bir davada mahkemin saygınlığına ve ciddiyetine yönelik herhangi davranışım ve ifadem olmamasına rağmen, hakim kendince yorum yaparak, bu kadar kısa sürede benim karakterimi tahlil edip "duruşma esnasındaki kişilik özellikleri ve herhangi bir pişmanlığının görülmemesini" gösterdi. Ne yapmam gerekiyordu? Kadın katillerinin yaptıği gibi ceket giyip kravat takmam mı gerekiyordu?" dedi.  

KARARI MANTIK ÇERÇEVESİNDE KAVRAYABİLMEK MÜMKÜN DEĞİL

Hakkında verilen kararı mantık çevresinde değerlendirmenin münkün olmadığını belirten Yıldırım, şunları söyledi: 

"Bir diğer nokta da; daha önce hakkımda herhangi bir gözaltı, soruşturma ya da adli karar olmamasına rağmen mahkeme hükmü "Geçmişine bakıldığında da..." gibi bir ifadeye dayandırarak kurdu ve HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararı da vermedi. Geçmişimde ne var ben söyleyeyim; gazetecilik yapmak dışında tek bir faaliyetim yoktur.

Geçmişimde çocuk, kadın ve işçi hakları için yapılmış haberler, insan hakları için haberlerle verilmiş mücadele dışında hiçbir şey yoktur. Gazetecilik bir kamu görevidir ve benim gibi adliyelerde süründürülen tüm meslektaşlarım gibi bu görevi yerine getirmek dışında tek bir faaliyetim yoktur. 2 yıl önce yazılmış ve üzerinden uzun süre geçtiği için hatırlamadığım tweetler orada bunca süredir öyle duruyormuş. Ama ne hikmetse her gün işten eve evden işe gitmek ve mesleğini icra etmek dışında bir faaliyeti olmayan biri birden tehlikeli biri oluveriyor ve 20 dakika içerisinde tutsaklığa mahkum ediliyor. Süreci ve verilen kararı mantık çerçevesinde kavrayabilmek ne yazık ki mümkün olamıyor."

GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR

"Ben Uluslararası Gazeteciler Federasyonu üyesi, uluslararası basın kartı olan bir gazeteciyim. 20 dakika süren bir davada sadece iki tweetle kesilen bu ağır cezanın nedeni; gazetecilere ifade özgürlüğü alanında verilmek istenen mesajdır" diyen Yıldırım, gazetecilik yapmaya devam edeceğini kaydederek "Düşünmeyin, yorum yapmayın, sorgulamayın, eleştirmeyin demektir. Tweetlerin "delil" sayıldığı, hırsızlık yapanların, cinayet işleyenlerin elini kolunu sallaya sallaya gezerken, böyle davalarla bir gazeteciyi muhakkak hapse tıkmaya dönük verilen karar basın ve ifade özgürlüğüne dönük tahammülsüzlük ve nefretin vücut bulmuş halidir. Başka bir çıkarsama yapmamız ne yazık ki bu haliyle mümkün değil. Gazetecilik suç değil, kamuyu denetleme görevidir. Çeşitli bahanelerle basın emekçilerinin içeriye tıkılmak istenmesinin nedeni; bu denetimin ortadan kaldırılmak istenmesidir. Bu isteğe boyun eğmeyeceğimizi bilmelerini isteriz" dedi.

Öne Çıkanlar