Diyarbakır Cezaevi Katliamı davasına zaman aşımı

Diyarbakır Cezaevi Katliamı davasına zaman aşımı
Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 1996 yılında 10 tutuklunun demir sopalarla darp edilerek öldürülmesi ile ilgili dava zaman aşımı gerekçesi ile düşürüldü.

ARTI GERÇEK- Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 tarihinde 10 tutuklunun demir sopa ve çubuklarla katledildiği, 24'ünün de yaralandığı dava Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Daha önce 2 defa kararı açıklanan dava, usul ve esas yönündeki eksiklikler nedeniyle Yargıtay'dan dönmüştü. Yeniden yapılan yargılamanın ardından davada karar çıktı. 23 yılın ardından mahkeme heyeti, aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve müdürünün de bulunduğu toplam 72 sanık hakkında açılan davanın zaman aşımından düşürülmesine karar verdi.

"ZAMAN AŞIMI YOLU AÇILDI, MAHKEME TAMAMLADI"

Artı Gerçek’e konuşan avukat Barış Yavuz, davanın zaman aşımından dolayı düşürülmesine tepki gösterdi. "Diyarbakır Cezaevi Katliamı" olarak bilinen dosya ile ilgili daha önce Yargıtay’ın 2 defa bozma kararı verdiğini hatırlatan Yıldırım, "Aslında şu ana kadar Yargıtay dosyayı iki defa bozdu. Bu kararlarla zaman aşımına doğru açık kapılar bırakmıştı Yargıtay. Nitekim bu günkü mahkemede kendine kalan mirası bu yönüyle yerine getirdi. Mahkeme, eylemi eski 452. Madde kapsamında değerlendirdi ve davayı zaman aşımından düşürdü" dedi.

Davanın bu şekilde kapatılmasına müsaade etmeyeceklerini ifade eden Yavuz, karara itiraz ederek, Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunacaklarını söyledi.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DAVANIN GEÇMİŞİ

Diyarbakır Cezaevi'nde 1996 yılından gardiyan ve askerlerin tutuklulara saldırıp feci biçimde darp etmesi sonucu 10 tutuklu hayatını kaybetmiş, 24 tutuklu ise yaralanmıştı. Tutukluların çoğu görüş sırasında, görüş kabini içerisinde ailelerinin gözü önünde darp edildi.

Katliam ile ilgili açılan davada aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün de bulunduğu 72 sanık yargılandı. 27 Şubat 2006'da sonuçlanan davada 62 sanık "kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek", "görevi kötüye kullanmak" suçlarından 5'er yıl hapis ve 3'er yıl kamu hizmetinden men cezasına çarptırıldı. Mahkeme 3 sanığın beraatına karar verirken, 7 sanık açısından ise dosyanın zaman aşımına uğradığına hükmetmişti.

Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi, eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle kararı bozarak, dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye göndermişti. 2012 yılının Aralık ayında esas hakkındaki görüşünü açıklayan mahkeme savcısı, 62 sanığın "Öldürme kastı olmaksızın ölüme sebebiyet vermek"ten ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiş ancak zaman aşımı süresinin dolduğunu  belirterek, kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını istemişti.

Öte yandan dava, makul sürede sonuçlanmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2'nci ve işkence ile kötü muameleyi yasaklayan 3'üncü maddesini ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye'yi 798 bin Euro tazminata mahkûm etmişti. 

Öne Çıkanlar