Akşener: Sistemin işlemediği Erdoğan tarafından da görülüyor

Akşener: Sistemin işlemediği Erdoğan tarafından da görülüyor
İYİ Parti lideri Akşener kadın gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Sibel HÜRTAŞ


ARTI GERÇEK - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kadın gazetecilerle buluştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde kazanamayacağını söyleyen Akşener, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için açık kapı bıraktı. Akşener, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin artık işlemediğini, taşınamadığını, Sayın Erdoğan tarafından da bunun görüldüğünü düşünüyorum" dedi. Akşener ayrıca Diyarbakır’da oturan anneler için "muhatapları devlettir" dedi.

Akşener’in gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

- Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da size göre bir Katolik nikahı mıdır?

Cumhur İttifakı’na küçük ortak açısından bakıldığında Katolik nikahı olduğu görülüyor. Ama Sayın Erdoğan açısından nasıldır, ben onu bilmiyorum. Millet İttifakı açısından hadiseye bakarsanız, bizim işbirliğimiz Türkiye’ye nefes aldıran sonuçlar ortaya çıkardı. Demokrasi işledi. Biz, olumlu bir sonuç aldık, seçmen açısından.

SİSTEM ARTIK İŞLEMİYOR

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin artık işlemediğini, taşınamadığını, Sayın Erdoğan tarafından da bunun görüldüğünü düşünüyorum. Nasıl bir yol bulunacak, onunla ilgili bir bilgim yok. Sistem tıkandı. Herşeyin Sayın Erdoğan’ın inisiyatifine verilmiş olması bir taraftan müthiş bir merkezileşmeyi, diğer taraftan da müthiş bir beyinsel yorgunluğu beraberinde getirir. Şimdi, aşırı merkezileşmeyle yetki devrinin demokrasi üzerinden yıllarca tartışıldığı bir ülkeden, yeniden en sert merkezileşme fiiliyatına geçmiş durumdayız. Türkiye bunu taşıyamıyor. Kendi iç bünyelerinde dahi taşımıyor. Parlamenter sisteme dönüş olacak mı? Bilmiyoruz.

CHP ve İYİ Parti’nin yaptığı işbirliğinin sürüp sürmeyeceği, bu gelişmelere göre şekillenir. İttifaklar sistemi gayri resmi yapılan bir sistem bir tarafıyla da... Kurumsallaşacak mı, nasıl bir yola doğru gidilecek? Onları zaman içerisinde göreceğiz.

'İYİ PARTİ OLMASAYDI İSTANBUL’U KONUŞUYOR OLMAZDIK'

- Biraz önce kurduğunuz "CHP ve İYİ Parti’nin yaptığı işbirliğinin sürüp sürmeyeceği, gelişmelere göre şekillenir" sözünüzü biraz daha açabilir misiniz? Parlamenter sisteme dönüş olursa zaten bu işbirliğine gerek kalmayacak anlamında mı söylediniz?

Zaten herkes hükmü şahsiyeti içinde yol yürür. Biz, İYİ Parti olarak yeni bir partiyiz. İlkeleri, hayata bakış açısı, projeleri başka bir partiyiz. CHP, 100 yıllık bir parti. Gelenekleri, kurumsal kültürleri olan... Bu bir tarafıyla çok önemli, bir tarafıyla da çok zorlu bir siyasi yapı. Bütün bunlara bakıldığı zaman yarının ne göstereceğini bugünden tanımlamak zor. Ama bu sistem devam ettiği süre içinde bu umudu başarabilme, ‘oy’la değiştirebilme umudunu, kimsenin elinden almaya da hakkımız yok. Bunu da bütün netliğiyle söylemek zorundayız. Şimdi şu soruyu sorayım: İYİ Parti kurulmamış olsaydı, ne konuşuyor olacaktık? İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı, Adana’yı konuşuyor olmazdık.

Bizi seçime sokmamak için bir düzenek kurulmamış olsaydı, biz kendi başımıza girecektik. Ben gittim, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan 15 milletvekili istedim. Bir kere daha teşekkür ediyorum, büyük bir demokrasi tavrı koyarak, bize verdi. Sonra doğal gelişen bir şeyle, biz aynı çerçevenin içinde seçime gittik. Dolayısıyla bu işbirliğinden biz 4 milletvekili kazandık, CHP’nin oylarının bize yazılmasıyla; CHP de 21 milletvekili kazandı. Oylar birleştirildiği için... Kazançlı bir sistem oldu. Bu işbirliklerinde biz çok ajandasız, yani birbirimize tuzak kurarak veya "Biz öne geçelim, siz geçin" gibi bir mantıkla da yürümedik. Seçmen odaklıydı.

Bu işbirliği bizim açımızdan memnuniyet verici, sonuçları itibarıyla. Tekrar söylüyorum: Geçelim parlamenter sisteme. İttifaklar kurumsallaşmış ya da tam tersi, hepsi yeniden değerlendirilecek bir durum. Ama Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının beyanlarına baktığınız zaman çift şeddeli Katolik.

- Bahçeli’nin İYİ Parti’ye çağrısı, Bahçeli’ye göre olumlu yanıt almış. Öyle mi?

Temennilerini söylemiş... Partimize bir çağrıda bulundu. Milletvekilleri, kendisinin de ifade ettiğine göre, milletvekili arkadaşlarımızla meşguliyet var. Gene kendisinin beyanına göre, milletvekili arkadaşlarımızdan olumlu bir cevap almamış.

Yani sayısal olarak Sayın Bahçeli’nin çağrısına, kendi beyanına göre, anlaşılıyor ki milletvekillerimizin de olumlu cevabı yok.

- Bir taraftan yeni siyasi parti oluşumları söz konusu... Ali Babacan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin içinde yer alacağı bir parti... O açıdan bakıldığında Millet İttifakı’nda bir genişleme olur mu?

Onu bilmiyorum. Yalnız Sayın Babacan, Sayın Gül ve Sayın Davutoğlu bu ülkenin, toplumun, kamuoyunun tanıdığı isimler. Türkiye’de demokrasi çok kasıldı. Dolayısıyla farklı renklere, farklı söylemlere, farklı seçeneklere, farklı teşebbüslere ihtiyaç var. Birincisi bu. İkincisi, bu arkadaşlarımızın kuracakları partileri, daha kurulup kurulmayacağı tartışıldığında dahi olumlu gördüğümü hep söyledim. Aynı yerde duruyorum. Şimdi, siyasette rekabet çok iyi bir şeydir.

 ‘O FOTOĞRAF EV SAHİBİ MİSAFİR FOTOĞRAFI’

- Resepsiyondaki Sayın Erdoğan ile görüntüleriniz de çok konuşulmuştu...

Biz 30 Ağustos resepsiyonuna geçen yıl da gitmiştik. Orada Sayın Erdoğan ile daha fazla gülümseyerek fotoğraf çektirmiştik. Benim her fotoğrafım bir fotoğraf karesi olarak yayılır. Sadece "Nasılsınız, bayramımız kutlu olsun" ile sınırlıydı. Geçen seneki 30 Ağustos ile bu yılki bayram arasında bir fark vardı. Liderleri oturtmamışlardı. Ayaktaydık. Sayın Erdoğan gezerek, dolaştı. Sadece siyasi bir nezaket dışında konumlandıracak bir fotoğraf değil o. Ev sahibi, misafir... Onun dışında siyasi nezaketle alakalı bir durum. Bir şeyi daha söyleyeyim, siyasi partiler arasındaki görüşmeler, mesaj alıp götürme başka yöntemlerle olur, onca kalabalık içinde öyle mesajlaşma olmaz. Bunu siyasi tecrübeye dayalı olarak söylüyorum...

- Oldu mu öyle bir mesajlaşma?

Kesinlikle yok.

- Bilal Erdoğan ile de Antalya’daki yağlı güreş etkinliğinde tokalaşmanız çok konuşulmuştu...

Siyasi hayata adım attığımdan beri, kişisel olarak bir toplantıya gittiğimde, protokol olsun olmasın, o salona veya alana girdiğimde kim gelirse, tokalaşarak gidilir. Protokole sıra geldi. Protokolde de iki sırayla tokalaşarak geldik, Vali’nin yanında Bilal Bey’in oturduğunu Vali Bey ile tokalaştıktan sonra gördüm. Doğaldır ki tokalaştım. Bu da insani bir nezakettir. Bilal Erdoğan’ı atlayıp geçseydim ne olacaktı? Soru bu. Bizim orada bir durumumuz daha var. Ev sahibi biziz. Elmalı Belediyesi bizde. O etkinlik Büyükşehir Belediyesi ile Elmalı Belediyesi’nin yaptığı bir program. Dolayısıyla tokalaşarak iki sırayla da devam ettim. Oradaki esas mesele şu: Orada, Vali’nin yanında Bilal Erdoğan hangi sıfatla ve pozisyonla oturuyordu? Konuşulması gereken budur. Biz de buradaki görüntüyü cebimize koyduk.

ERDOĞAN’IN BİR DAHA SEÇİLMESİ İMKANSIZ

- AK Parti’yle temasa sıcak bakar mısınız? Önümüzdeki siyasi gelişmelere bağlı olarak? Neden İYİ Parti ile ilgili böyle bir şey, duyum var?

Anahtarız biz. 2023 seçimlerinde Sayın Erdoğan’ın seçilmesi imkansız. Kendisinin de bunu gördüğünü biliyorum.

- Neden?

Yetmiyor oylar... Biz buradayız ve anahtarız. Dolayısıyla çekiştirilmekten daha doğal hiçbir şey olmaz.

‘DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇMEYİN’

- Siz daha evvel Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemiştiniz... Ekrem İmamoğlu ya da Abdullah Gül’ün olası sizin ittifakınızın adaylığı karşısında karşı tarafı, Erdoğan’ı destekler misiniz? Ya da siz aday olur musunuz?

Bir kere kim aday olacak, kim olmayacak bilmiyoruz. Biz, hep Türkiye’nin kazanabileceği tablonun içinde yer aldık. Partimizi birinci öncelik olarak düşünmedik, Türkiye’yi birinci öncelik olarak düşündük. Dolayısıyla oyun kurucuyuz an itibarıyla. Gerçekten güçlü bir anahtar konumundayız. O nedenle de çekiştiriliyoruz. Rahmetli Demirel’in bir sözü var: Doğmamış çocuğa don niye biçtiriyorsunuz bana? Henüz o konuda söyleyecek bir şey yok. Ne zaman seçim olacak belli değil ama 2023’ü temel kabul edersek Sayın Erdoğan’ın seçilmesi gerçekten zor ve imkansız görünüyor. Bu konuda rasyonalitesi olan bir insandır, görüyordur muhtemelen. Diğer taraftan şuna baktığınızda şöyle bir durum var ki 4 saatte troller vasıtasıyla şahsen bana sövülüyor. Partime sövülüyor. Aslı astarı olmayan her konuyla ilgili ok atılıyor. Herhangi bir mesaj alışverişi kesinlikle yok. Bir de ben asla kimseyle gizli görüşmem. Kim görüşmek isterse benimle, aracı kurumlardan varsa diye bahsediyorum. Gelir partiye, aracı varsa açık görüşürüm.

- Sizin adaylığınız tekrar gündeme gelir mi?

Onu da gerçekten şöyledir diyemem. Çünkü biz bir kayyım atanması üzerine dahi Başkanlık Divanı’nda oturduk, sanıyorum saat 17.00’den 200.00’ye kadar tartışıp bir metin çıkardık. Bu arada tüm milletvekillerimiz telefonla arandı, görüşü alındı. GİK üyelerimizin görüşü alındı. Ortak metin çıkarıldı. Bir kayyım ataması için böyle bir çalışma yapan partinin aday çıkaracağı, genel başkanın aday olup olmayacağı da kurullarda görüşülecek bir konudur. Dönüp geliyoruz Rahmetli Demirel’e... Henüz çocuk doğmadı.

- Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen istifa etti.

İstifa tek taraflı bir irade beyanıdır, saygı duymak gerekir. Sebepleri üzerinde konuşmayı kendisine karşı saygısızlık olarak görüyorum. O yüzden yorum yapmayacağım.

- HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde çocukları dağa kaçırılan annelerin tuttukları bir nöbet var. Siz "devlet"i adres göstermiştiniz... Bu açıklamanız çok tartışıldı...

'YÖNETİNMİN AYIBI'

- Çarpıtma... Ben bir şeye dikkat çektim. Orada, Diyarbakır’da, HDP’nin il başkanlığının önünde "Çocuklarımızı geri getirin" diyen annelerin o eylemine karşı tek kelime yok ki. Onların hakkı. Her yere gidip, çocuklarını istemek hakları. Fakat asıl benim işaret ettiğim ve bu konuda hâlâ ısrar ettiğim konu şu: Jean Jacques Rousseau ne der? Devlet ve devletin direksiyonundaki iktidar, vatandaşını korumakla yükümlüdür. Bu ne demek? Bu bizim, insanlığın, topluluğu bir araya getirip, sonra organizasyonu kurduğunda bir şey yapar bireyler. Birey bazı haklarını devlet dediğimiz o organizasyona devreder, yeni kazançlar elde eder. Yani bu ne demektir? Kendi güvenliğini kendi sağlamaktan kurtulur. Evlerimizin önünde tabancayla beklemenin önüne geçer, bazı haklarından feragat eder, o devletin en önemli görevi o vatandaşının güvenliğini sağlamaktır. Sorgulanması gereken şey şu: Diyarbakır’da il başkanlığının önünde oturan o annelerin müracaat edecekleri yer neresidir? Savcılıktır, karakoldur, polistir. Buralara muhtemelen müracat edip de bir sonuç alınamadıysa bu ülkeyi yönetenlerin, ben de yönetsem, ayıbıdır.

ERDOĞAN ORAYA GİDER Mİ?

Annelerin sözü çok önemli. Diyor ki "Oğlumu geri getir..." "Oğlumu geri getir" dediği HDP’nin il başkanlığı önündeki o annelere gidip çay, kahve dağıtmak çare oluyor mu? Olmuyor. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ya da AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla HDP’nin il başkanlığının önüne gidebilir mi? Gidemez. Bu arada savcılıklar bu annelerin tutumumu ve iddiaları üzerinden HDP Diyarbakır İl Başkanlığı için herhangi bir soruşturmaya kalkışmış mıdır? Salı günü itibarıyla ben böyle bir şey olduğuna dair duyduk.

- Bu iş de sanki kayyımları meşrulaştırmak için mi kullanılıyor?

Siyaset kurumu küçük kurnazlıklar üzerinde uzun yıllar çok konforlu bir hayat geçirdi. Dolayısıyla o konforlu alan bitti. Sayın Soylu, 31 Mart seçimlerinde kantarın topuzunu o kadar kaçırdı ki... Kandil ile Temel Bey ile beraber, bizim sözleşme imzaladığımızı ilan etti. Bu ülkede Meral Akşener’e isnat edilecek, daha doğrusu PKK ile yandaşlık isnat edilecek son kişilerden biriyim ben. PKK bir ayrılıkçı terör örgütüdür. Bununla ilgili sorun var mı? Yok. HDP bir siyasi parti olma yolunda adım atacaksa PKK ayrılıkçı bir terör örgütü demelidir. Burada bir sorun var mı? Yok. Ama siz "terörle iltisaklı" diye diye... 92 milyon parayı niye verdiniz kardeşim? Hiçbir eylem yapmadan sürekli vır vır söylenerek, böyle bir şey olur mu? Diyarbakır İl Başkanlığı’nı suçluyor anneler ve bir çocuk geri geliyor. Demek ki delil. Ne yaptınız? Anneleri ben dikkatle takip ediyorum. İsimler veriyorlar. İsimler hakkında ne yapıldı? İster kendinizle ilgili altyapı çalışması, ister çarptırma, ama her bir çarptırmayı siz bir adım kendinize kâr sağlasanız bile bu ülkenin hem içeride hem dışarıda itibarı iki paralık oluyor. Benim dikkat çektiğim şey o. Beyanın sonuna kadar arkasındayım. Her zamanki arkadaşların tavrı. Ama bu defa tutmuyor. 5 yerde aynı kelimelerle bu konu konuşuldu. Dün bunu yapabiliyorlardı, algı oluşturmak falan... Şimdi olmuyor.

‘BİR BAŞVURU DAHA YAPACAĞIM’

- Sizin hakkınızda açılan bir soruşturmamaya, FETÖ ile ilgili, başvurunuz vardı... Bir gelişme var mı?

Bir başvuru daha yapacağım. Devletin savcılarının sorularına cevap vereceğim ben. Ama özenle kaçıyorlar. Hakkım neyse döne döne hatırlatacağım savcılara.

- İktidarın kayyım hamlesini nasıl okuyorsunuz?

Bunların tamamının öncelikle Abdullah Öcalan’ın mektubunu ve kardeşinin mülakatının örtmek için olduğuna inanıyorum.

- Konu yeni yargı paketi olunca, HDP’nin bir dizi gezisi oldu. CHP ve SP ile görüşme yaptılar... Size bir randevu talebi geldi mi?

Bize mail üzerinden bir randevu talebi geldi. CHP’nin davetine de icabet etmedik biz, kendimiz bir hazırlık yapıyoruz. Anayasa değişikliğine yönelik kendi taslaklarımızı sunacağız o nedenle prensip olarak görüşmedik.

- Erken seçim olur mu?

Bugün itibarıyla beklemiyorum ama taşınabilir bir Türkiye yok.

Öne Çıkanlar