Almanya, İran için devreye girdi ancak sonuç alamadı

Almanya, İran için devreye girdi ancak sonuç alamadı
Almanya Dışişleri Bakanı Maas İran temasları kapsamında mevkidaşı Cevad Zarif ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüştü. Ancak ABD ile İran arasındaki gerilimde somut bir sonuca ulaşılamadı.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, 8 Haziran'da çıktığı Ortadoğu gezisini dün İran'da yaptığı temaslarla sonlandırdı. Heiko Maas, İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile görüşmesi öncesinde İran ile nükleer anlaşmanın yürürlükte kalması gerektiğini vurguladı. Bakan Maas, Pazartesi günü Tahran'da gazetecilere yaptığı açıklamada, anlaşmanın yürürlükte kalmasının Avrupa'nın güvenliği açısından "olağanüstü önemli" olduğunu söyleyerek, "İran'ın nükleer silahlara sahip olmasını istemediklerini" de sözlerine ekledi.

Maas, İran'a da nükleer anlaşmadaki tahaahütlerine uyması çağrısında bulundu. Anlaşmanın İran'a taahhüt ettiği ekonomik avantajların ABD olmaksızın bu kapsamda hayata geçirilmesinin zor olduğunu belirten Maas, ancak bu anlaşmayı ve Avrupalılarla diyaloğu sürdürmenin Tahran'a da "siyasi ve stratejik çıkar" sağladığını ifade etti.

Ancak Heiko Maas'ın yaptığı görüşmelerde somut bir ilerleme sağlanamadı. Maas'ın İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile yaptığı görüşme yaklaşık iki saat sürdü. Fakat taraflar arasında anlaşmazlık yaratan konulardaki görüş ayrılığı giderilemedi. Her iki taraf, yine de görüşmenin yapıcı olduğunu belirterek, İran'ın nükleer silah üretmesini engelleyecek ve aynı zamanda İran'a ekonomik yararlar sağlayacak nükleer anlaşmaya bağlı olduklarını ifade etti.

Almanya Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşına Almanya'nın anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmek için çaba göstereceğini taaahüt etti. Maas, "Mucize yaratamayacağız. Ama bütün gücümüzle anlaşmanın başarısızlığa uğramaması için çaba göstereceğiz" şeklinde konuştu. Ancak, Maas ABD'nin yaptırımları karşısında İran'ın ekonomik çıkarlarının nasıl telafi edileceği konusunda yeni bir öneri sunmadı.

Maas, bölgede askeri kriz konusunda da uyarıda bulundu. "Bulunduğumuz bölgedeki durum çok kritik ve olağanüstü ciddi" diyen Maas, gerilimin artmasının askeri krize dönüşebileceğini söyledi. Böyle bir durumun hiç kimsenin çıkarına olmayacağını vurgulayan Maas, bu nedenle de bunun her koşulda engellenmesi gerektiğini belirtti.

"ABD YEPTIRIMLARINA SON VERMEDEN ÇÖZÜM OLAMAZ"

İran Dışişleri Bakanı Zarif ise ABD yaptırımlarına son verilmeden hiçbir çözümün olmayacağını söyledi. Zarif, "ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a karşı yürütmekte olduğu ekonomik savaş, bölgede halen yaşanmakta olan gerilimin temelini oluşturuyor" dedi. Zarif, gerilimin giderilmesi ve bir çözüm bulunmasının ancak "bu savaşın sona ermesi" ile mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.

Zarif, eğer nükleer anlaşmadan doğan yükümlülükler yerine getirilmezse, ülkesinin "uygun tepkiyi vereceğinin" altını çizdi.

Batı'nın, İran'ın bölgedeki ülkelerin içişlerine karıştığı yönündeki suçlamalarını reddeden Zarif, bölgedeki geriliminden İsrail ve ABD'yi sorumlu tuttu. "İran'ın hiçbir savaşı başlatmadığını ve başlatmayacağını" ifade eden Zarif, ancak ABD veya İsrail'in İran'a savaş açması halinde İran'ı kararlılıkla savunacaklarının altını çizdi.

ALMAN BASINI: İRAN KRİZİ AB'NİN ABD'YE NE KADAR BAĞIMLI OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Bugün Alman basınında da konu geniş yer buldu. Frankfurter Rundschau gazetesi konuyu "Heiko Maas'ın Tahran'a yaptığı ziyarette hedefi büyük, başarı ihtimali azdı. Buna rağmen Dışişleri Bakanı'nın İran'ı ziyaret etmesi gerekiyordu. Ortadoğu'da yaşanabilecek nükleer bir yarış, Avrupa'nın karşılabileceği en kötü şeyler arasında bulunuyor. Maas'ın İran'a sunacak çok fazla şeyi yoktu. Tahran haklı olarak, nükleer anlaşmanın başarısızlığa uğramasının nedeninin Beyaz Saray olduğuna işaret ediyor. ABD'nin yaptırımları ülkedeki ekonomik krizi tırmandırmasına rağmen, İran hâlâ yükümlülüklerini yerine getiriyor. İran anlaşmadan tamamen çekilir ve nükleer silah üretmeye devam ederse, elbette İranlıların durumu daha iyiye gitmeyecek. Maas da, bunu hatırlatmaktan başka bir şey yapamadı. Avrupa Birliği, İran'ın talep ettiği gibi, ABD'nin uyguladığı yaptırımlardan doğan zararı telafi edemeyecek. İran krizi, Avrupa Birliği'nin ABD'ye ne kadar bağımlı olduğunu gösteriyor. Ama bir yandan da Avrupa Birliği'nin tek başına yürüteceği bir dünya politikasının başlangıcına işaret ediyor" şeklinde yorumladı.

Almanya'nın önemli gazeteleridnen biri olan Frankfurter Allgemeine Zeitung İran konusunda ABD ve Avrupa'nın izlediği farklı siyasete dikkat çekerek "Amerika ve Avrupa'daki önderler farklı yönlere gittiği zaman ne olabileceği konusunda İran hayal kırıklığı yaratabilecek bir örnek. Bunun istenip istenmediği sorusunun ötesinde, Amerikan politikasına açıkça karşı gelerek Avrupalıların kendi çıkarlarına yönelik bir sonuç elde etmeleri ‘stratejik özerklik’ konusundaki bütün söylemlere rağmen fiili siyaset açısından pek düşünülemez. Trump hükümeti, katı yaptırımlarla Tahran’ın yeniden müzakere masasına oturması için zorlamayı planlıyorsa, bu durumda Avrupa’nın seçenekleri sınırlı kalır. Gerçekler işte böyle. İran ile yaşanan nükleer anlaşmazlık nedeniyle Avrupa ile ABD karşı karşıya kalırsa çok saçma olur. İran’ın en sonunda nükleer silahlara sahip olmayı başarması da bir felaket olur" şeklinde yazdı.

Neue Osnabrücker Zeitung, İran krizine çözüm için ABD'nin yaptırımlarının son bulması gerektiğinin altını çiziyor:

"Kurtaracak ne varsa, kurtarmak-Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas bu ilkeye sadık kalarak, ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmadan İran'ın çekilmemesi için iknaya çalıştı. Diplomatik olarak gösterilen bu çaba takdire değer. Aynı zamanda bu Avrupalıların Washington'un yel değirmenlerine karşı Don Kişotvari bir mücadelesi. Gerçekten de, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları son bulmadan, ülkenin ekonomik olarak toparlanmasına katkı sağlayacak bir çözüm olmayacak. Bu nedenle gerilimin tırmanması ihtimalinden askeri müdahaleye kadar tüm risklere dünyanın bir süre daha katlanması gerekecek."

NE OLMUŞTU?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi, Avrupa Birliği ve Almanya ile İran arasına 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı, İran'ın nükleer silah üretmemesi karşılığında ülkeye ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngörüyor. Ancak yaklaşık bir yıl önce ABD uzun süren müzakerelerin ardından imzalanan anlaşmadan çekildiğini açıklayarak, ekonomik yaptırımlarla İran'a baskıyı artırmaya başladı. Aralarında Almanya'nın da olduğu diğer imzacı ülkeler ise ABD'nin bu tavrına destek vermedi.

ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve İran'ın petrol ihracatını hedef alan yaptırımları devreye sokması üzerine anlaşmanın tekrar gözden geçirilmesini talep eden İran, anlaşmanın diğer taraflarına ABD'nin yaptırımlarının İran ekonomisinde yarattığı etkinin telafi edilmesi için harekete geçmesini istemişti.  Bu konuda somut çözümler üretilmesi için İran'ın diğer imzacılara verdiği süre 7 Temmuz'da doluyor. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar