Mehmet Emin Aktar: Görevden uzaklaştırmayı haklı görecek hukuki dayanak yok

Mehmet Emin Aktar: Görevden uzaklaştırmayı haklı görecek hukuki dayanak yok
Görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar, yürütmenin durdurulması için mahkemeye yaptığı başvurunun detaylarını anlattı.

Görevden alınarak yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar, yürütmenin durdurulması ve işlemin iptali için Diyarbakır 1’inci İdare Mahkemesi'ne başvura yaptı.

Görevden alınan belediye başkanlarının 'dağa para gönderdikleri' iddialarına ilişkin, "Bir soruşturma açıldığı söyleniyor, ama soruşturmaya ilişkin ne bir savunma ne beyan alınmış. Görevden uzaklaştırmayı haklı görecek bir hukuki dayanak yok" diyen  Mehmet Emin Aktar, Mezopotamya Ajansı'ndan Aydın Atay'a mahkemeye yaptığı başvurunun detaylarını anlattı.

'HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İLE İLGİLİ DEĞİL'

Görevden alınma ve kayyım atamanın Anayasa'nın 127/4 maddesine ve Belediye Kanunu'nun 47’nci maddesine dayandırıldığını hatırlatan Aktar, her iki maddenin de görevle ilgili işlenen suçları kapsadığını, ancak müvekkilinin göreviyle ilgili herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulmadığını söyledi. Göreviyle ilgili açılan soruşturma ve davalar sonuçlanıncaya kadar belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması yetkisinin İçişleri Bakanlığı'na verildiğini, ancak müvekkili hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın belediye başkanlığı göreviyle ilgili olmadığını vurguladı.

İçişleri Bakanlığı kararının esasında Diyarbakır Valiliği'nin 1 Nisan ve sonrasındaki Mızraklı’nın görevden alınması için iki ayrı yazısına dayandığını belirten Aktar, 31 Mart seçimi ardından HDP'li bütün belediyelere ilişkin valilerin İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği yazılarla belediye başkanları seçilen kişiler hakkında herhangi bir soruşturma olup olmadığının bildirildiğini kaydetti.

Bakanlığın,  görevden almaya, "Dr. İlhan Diken ismini bir caddeye verilmesi, kayyumun çalıştığı müteahhitlerle çalışmaması, kayyumların usulsüzlük yaptığına ilişkin açıklamalarla halkı kışkırttığı iddiaları" gibi gerekçe yapıldığına dile getiren Aktar, kayyum atamalarının yerel yönetimlerin sahip olması gereken idari özerklik yapısının yok edildiğini söyledi.

'NE SORUŞTURMA NE DAVA VAR, BİR HUKUKSUZLUK VE KEYFİLİK VAR'

"Yasa bir adli soruşturmayı esas alıyor" diyen Aktar şöyle konuştu:

"Bu prosedürlerin hiçbiri yerine getirilmemiş. Bir soruşturma açıldığı söyleniyor, ama soruşturmaya ilişkin ne bir savunma ne beyan alınmış.  Görevden uzaklaştırmayı haklı görecek bir hukuki dayanak yok. İçişleri Bakanlığı, OHAL döneminde çıkarılan bir kararnamedeki hükme dayanarak bir kayyum atıyor. Kayyum atamanın hukuki gerekçeleri yok kararda. Çünkü uzaklaştırma gerekçesi olan görev nedeniyle açılmış bir soruşturma ve dava yok. İçişleri Bakanlığı hem bunu söylüyor hem de diyor ki 674 sayılı kararnameyle belediye kanununa 45 maddesine eklenen hüküm gereğince valiyi kayyum olarak atıyorum. Bu anlamda bir hukuksuzluk bir keyfilik var."

'GERÇEKLİKLE BAĞI YOK'

Seçimin hemen akabinde valililerin bakanlığa yazdığı yazının bir ön hazırlık olduğunu ve medya üzerinden yürütülen 'finansal kaynakların örgüte aktarıldığı' iddiasının ise gerçeklikten uzak olduğunu söyleyen Aktar, "Bu iddia daha önce de araştırıldı ve tek bir kanıt elde edilemedi. Sadece bir kamuoyu yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı beyanlardır. Bunu ülkenin en üst düzey yöneticileri yapıyor. Gerçeklikle bağı olmayan iddialar.  Bunun altındaki temel sebep Kürt’e siz kendinizi yönetemezsiniz deniliyor" ifadelerini kulandı.

'HALK İRADESİNE DAYANAN BEKLENTİ...'

Aktar, kararın iptali için Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'ne yaptıkları başvurunun ana başlıklarını ise şöyle sıraladı: "Yerinden yönetimler bir idari özerkliğe sahiptir. Bu idari özerkliği ortadan kaldıracak merkezi idarenin müdahalesi hukuka aykırıdır. Davalı İçişleri Bakanlığının kararını dayandırdığı hukuki argüman, Görev nedeniyle açılmış bir soruşturma veya kovuşturma iddiası yok. Kararda bile böyle bir soruşturma açıldığına ilişkin bir iddia yok. Masumiyet karinesini ihlal ediliyor. Henüz açılmamış bir soruşturma gerekçesiyle suç işlenmişçesine bir karar alınıyorsunuz ve bir hükmün sonuçları gibi işlem yapıyorsunuz. OHAL Kararnamesinin OHAL sona erdirildikten sonra bir kanun maddesiymiş gibi uygulanarak belediye meclislerini de devre dışı bırakarak, kayyum ataması hukuka aykırıdır.  AİHS açsından masumiyet karinesini değerlendirirken adli yargılanma hakkının ihlal edildiğini düşünüyorum. Yasayla öngörülenin dışında bir sonuç var ortada. Demokratik bir toplumun gereklerine uygun bir karar da değildir. Demokratik bir toplumda halkın iradesi esastır.  Bu karar bunları ortadan kaldırıyor. Müvekkil açısından meşru beklenti hakkı var. Halk iradesine dayanan ve beklentiye dönüşen görüşlerini gerçekleştirme hakkı ortadan kaldırılmış oluyor."

Öne Çıkanlar