Boratav: Krizin faturasını vatandaşa kesecekler

Boratav: Krizin faturasını vatandaşa kesecekler
Prof. Dr. Korkut Boratav, AKP hükümetin başta inşaat ve enerji sektörleri olmak üzere borç batağına sürüklenen şirketleri kurtarmak istediğini söyledi.

Ekonomik krizin bilançosu giderek ağırlaşıyor. Ağırlaşan bilanço da giderek daha fazla görünür oluyor.

Prof. Dr. Korkut Boratav önümüzdeki günlerde vatandaşların, başta inşaat ve enerji olmak üzere krizdeki sektörlerdeki batık şirketlerin ve bilançoları iktidarın seçim çalışmasına kurban gidip bozulan kamu bankalarının yükünü sırtlamak zorunda kalabileceğine işaret etti.

Boratav, Gazete Duvar'da yer alan röportajında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 10 Nisan'da açıkladığı reform paketinin inşaat ve enerji gibi iki büyük sektörde şirketlerin batışını engelleme çabası olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin yabancı sermayeye teslim olduğunu dile getiren Boratav, "Çünkü döviz getiriyorlar, döviz getirdiği zaman ekonomiyi rahatlatır, dış açığın finansmanı kolaylaşır, çıktığı zaman da ya ekonomiyi durgunlaştırır veya kriz yaratır" diye konuştu.

BÜTÇE AÇIĞI CİDDİ SORUN

Boratav, Albayrak'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı sunumla ilgili de şu değerlendirmeleri yaptı:

"Maliye Bakanlığı, 8 sayfalık bir metin yayınladı ve bu metin, Albayrak’ın pek sevdiği PowerPoint sunumundaki konuşmasının bant çözümüydü! Yani ciddiyetsiz, ortada bir dokümanın, belgenin olmadığı bir sunum, reform programı diye sunuldu. Albayrak bu sunumunda "bir borç sorunuyla karşı karşıyayız" diyor. Dikkat edin, kriz sözcüğünü kullanmıyor. Kamu bankalarının sermaye durumunu teşvik edeceğiz, diyor. Niye teşvik ediyor? Çünkü kendileri bozdu! Bu örtülü bir itiraftır. Üç kamu bankası, yapay düşük kredi faizleriyle, seçim ekonomisini kredi pompalamasıyla desteklemeye çalıştı ve bilançoları bozuldu. Şimdi Albayrak, onlara tahvil, yani kredi vereceğini söylüyor. Ama aynı zamanda karşımızda sorunlu krediler kitlesi birikmiştir diyor."

Enflasyonu frenlemenin ana yolunun bütçeyi kontrol etmek, bütçe açığı vermemek olduğuna işaret eden Prof. Dr. Boratav, "Albayrak'ın Yeni Ekonomi Programı'nın getirdiği buydu, ama IMF gibi bir kontrol unsuru olmadığı için kendi programını ihlal ediyor. 2019'un ilk üç ayında, güya kamu açıklarını daraltacak, faiz dışı açığı aşağıya çekecek ve ekonomiyi mali disipline sokacaktı. Fakat ilk üç ayda verdiği bütçe açığı, 12 ay için öngördüğü bütçe açığının yüzde 53'ü! Yani yıllık 69 milyarlık kamu açığı hedefi, ilk üç ayda aşıldı" değerlendirmesini yaptı.

KAMU BANKALARI ZORDA

10 Nisan'da reform paketini açıklayan Albayrak'ın  "Bir borç sorunuyla karşı karşıyayız"  dediğini hatırlatan Boratav, "Dikkat edin, kriz sözcüğünü kullanmıyor. ‘Kamu bankalarının sermaye durumunu teşvik edeceğiz' diyor. Niye teşvik ediyor? Çünkü kendileri bozdu. Bu örtülü bir itiraftır. Üç kamu bankası, yapay düşük kredi faizleriyle, seçim ekonomisini kredi pompalamasıyla desteklemeye çalıştı ve bilançoları bozuldu. Şimdi Albayrak, onlara tahvil, yani kredi vereceğini söylüyor. Ama aynı zamanda karşımızda sorunlu krediler kitlesi birikmiştir" dedi.

Boratav şunları söyledi: "Albayrak asıl problemin borçlu şirketlerin kurtarılması olduğunu söylüyor. İnşaat ve enerji sektöründe çok büyük sorunlar olduğunu ifade ediyor. Bunlar, batık borçları kurtarma endişesinin itiraflarıdır. Enerji ve inşaat denilen iki büyük sektörü kurtarmak için iki tane fon kuracaklar. Yani ‘devlet eliyle batık şirketleri kurtaracağım' diyemiyor. Bu aslında işin içinde kamunun olacağının işaretidir. Yoksa batık şirketleri kurtarmak üzere iki fonu nasıl kuracaksın? Tek kaynak devlet kaynağıdır. Bu yüzden de ‘kötü banka' kurulacak" ifadelerini kullandı.

IMF'DEN BAŞKA YOK KALMADI

IMF'ye gitmekten başka çare kalmadığını belirten Boratav, "Önümüzde 4.5 yıllık bir seçimsizlik dönemi olduğu için herhalde hükümet açısından IMF'nin kapısını çalmak pek de sorun olmasa gerek, değil mi? Dolayısıyla pekala ‘IMF Türkiye'nin de üyesi olduğu bir uluslararası kuruluştur. Üyelik konumumuz bize belli haklar da vermektedir. IMF'den kredi almak bu haklardan biridir' diyebilirler" dedi. Boratav, "Bütün mesele kamunun borç ödeyebilecek dengeye gelmesi, hatta fazla vermesi. Verdiği fazlayla da aldığı krediyi geri ödemesi. Kriz kamu sektöründen değil, sermaye hareketlerinin çıkışından kaynaklandı ama krizi dengeleme işi kamuya yükleniyor. Dolayısıyla bu süreçteki kemer sıkma politikası halk sınıflarının daha da yoksullaşmasına yol açacak" ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar