'Bugünün Türkiyesi'nde hiçbir şey beni şaşırtamaz artık'

'Bugünün Türkiyesi'nde hiçbir şey beni şaşırtamaz artık'
Şubat ayında denetimli serbestlikle hapisten çıkan Atilla Taş, cezaevine konulduğu anı, 'O kapı kapandığında nefesim kesildi dakikalarca. Diri diri gömülmek gibiydi.' diye anlattı.

Seran VRESKALA


ARTI GERÇEK – Hayatımda çok az kişinin Atilla Taş gibi büyük bir değişim geçirdiğine şahit oldum sanırım. Dalga geçilen bir magazin figürüyken, bir anda demokrasi savunucusu, sempatik ve cesur bir insan evladı konumuna gelmesi ve bunun uğruna hapse girmesi inanılır gibi değil! ‘Edison bugünleri görse ampulü icat etmezdi’ diye yazdığı için iki tane ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandı. 2016’da da tweetleri ve köşe yazıları yüzünden "FETÖ" ile ilişkilendirildiği için hapis cezası aldı, birkaç ay yattıktan sonra tam serbest bırakılmıştı ki tekrar hapse atıldı ve toplam iki yılını cezaevinde geçirdi. Her davaya gülümseyerek gitti, adalete olan inancını arada kaybetse de umudunu yitirmedi. En sonunda geçtiğimiz şubat ayında denetimli serbestlik koşuluyla tahliye edildi. Bırakın cezaevinde iki yılı, bir gün bile gözaltında kalmak insanın psikolojisini fena sarsan bir şey. Dolayısıyla içeride iki yıl geçiren kişi 'normal' biri olarak çıkamaz dışarıya. 10 gün hücrede kalanın ise delirmemesi sadece bir şanstır. Atilla Taş da haliyle hapiste geçirdiği bu iki yıldan bayağı etkilenmiş durumda… Röportaj için yüz yüze buluşmayı kabul etmedi, halen haftada 4 gün karakola gidip imza verdiği için evden fazla uzaklaşmak istemediğini söyledi. Söyleşi yapmayı hemen kabul etmesine rağmen soruları gönderdiğimde aradı, sualleri biraz sert bulduğunu ve söyleşiyi yapmak istemediğini, psikolojisinin buna hazır olmadığını söyledi; ben soruların hepsini cevaplamak zorunda olmadığını belirtince kabul etti. Sadece bana verdiği sözü tutmak için cevapları gönderdi; ancak birkaç sorumu cevaplamadı, bazılarına ise çok kısa cevaplar verdi. Bazı soruları cevaplarken zorlandığını kurduğu cümlelerden anlayabiliyorsunuz. Bu kesinlikle anlaşılır bir durum, böyle olmasının sebebinin korktuğu için değil de hayatındaki bu sayfayı tamamen kapatmak istediği için olduğunu düşünüyorum. Az da olsa insanın tekrar aynı şeyleri yaşamaktan endişe duyması doğal zaten! Çıktıktan sonra ilk röportajını bize vermişti ancak seçim sonrası gündemin bu kadar hızlı değiştiği bir ülkede söyleşiyi yayımlamak üç haftamızı aldı. Bozulan psikolojisi için üzülürken geçen hafta bir mecraya verdiği bir röportajda ne kadar neşeli olduğunu görünce kendisi için sevindim açıkçası. O söyleşide tüm sorulara içtenlikle cevap vermesi de biraz daha iyi olduğunun kanıtı...   

Daha 20 günlükken Almanya’ya gitmiş; annesi, babası deseniz zaten ortada yokmuş, bu yüzden Adana’da anneannesi büyütmüş Atilla Taş’ı. O da büyük ihtimalle hiç sahip olmadığı aileyi kendi kurmak istediği için daha çocuk yaşta ilk evliliğini yapmış. O evliliğinden Sezen isminde bir kızı ve bir torunu var. İstanbul’da Erol Köse ile yolunun kesişmesi hayatının değişmesine sebep olmuş. Listeleri alt üst eden Ham Çökelek şarkısı sevilse de sevilmese de Taş’ı bir anda zirveye taşımış. Sonra magazinde bir takım dramatik ve olumsuz hikayelerle gündeme geldi ama ne kadar çabalasa da aynı şaşaayı bulamadı ve sırra kadem bastı. Dediğine göre önce İngiltere’ye dil öğrenmeye sonra Amerika’ya sinema televizyon eğitimi almaya gitmiş. Döndüğünde yaptığı antipatik açıklamalarla iyice gözden düşmüştü. Meşhur sihirbaz David Copperfield'ın gösterisinin perde arkasını açıklaması da büyük tepkilere sebep oldu. Tam hayattan umudunu kesmişken Gezi olaylarıyla bir dönüşüm daha yaşamış; mevcut sistemi cesur ve sert bir şekilde eleştirdiği için bir anda büyük kitleler tarafından desteklenmeye başlamıştı. Bu desteğin onu biraz da gaza getirdiğini düşünüyorum. Mizah duygusunun yüksek olması ve kendisiyle hunharca dalga geçebilmesi ondan uzaklaşanların geri dönmesine sebep olmuş. Gezi’yle birlikte dünyada ve ülkede olan olaylara daha duyarlı bir tavır geliştirip, kendini eğitmeye başlamış. Bir nevi otodidakt, yani kendi kendini eğitmesine sebep olmuş Gezi ile başlayan farkındalık. 'Cahilken daha mutluymuşum' diye bir açıklaması var bu konuda. Hapisteyken Sakıncalı Çökelek isminde bir kitap yazdı. İkinci evliliğini de hapishanede yaptı. Şimdilerde ise kendi YouTube kanalıyla uğraşıyor. ‘Antidepresan’ isimli yaşadıklarını sarkastik bir dille anlattığı bir oyun da yazmış ama oyununu sahneleyecek mekân bulamıyor. CHP’li belediyelerin bile kendisini desteklemediğinden şikayetçi…

2 yıl hapis hayatı yaşadınız. Nasıl geçti? Neler yaptınız? İnsanlar size nasıl davrandı?

Zordu tabii. Hapiste dar bir alanda bir rutininiz olmalı. Hem beyninizi hem vücudunuzu meşgul etmezseniz olmaz. Bana gardiyanlar olsun diğer mahkumlar olsun çok iyi davrandılar. Duruşuma hayranlık besliyorlardı için için.

Aslında en çok hapis kararı açıklandığında nasıl hissettiğinizi merak ediyorum. Bekliyor muydunuz yoksa şok mu oldunuz?

Beklemiyordum tabii. Ama hapis kararını duymak şaşılacak ölçüde rahatlatıcıydı. Hele de günlerce süren gözaltından sonra.

Arkanızdan o demir kapının kapanma sesini duyduğunuz zaman hissettiklerinizi hatırlıyor musunuz?

Ben klostrofobiktim. O kapı kapandığında nefesim kesildi dakikalarca. Diri diri gömülmek gibiydi.

Tahliye kararı şaşırttı mı peki? Yani denetimli serbestlik talebinizin kabul göreceğini düşünüyor muydunuz?

Bugünün Türkiyesi'nde hiçbir şey beni şaşırtamaz artık

İlk tahliyenizden sonra sizi tekrar hapse attılar. Artık ne yaşayacağınızı da biliyordunuz.

Hayatımın en kötü günlerindendi. Düşünmek bile üzüyor.

Şimdi haftada 4 gün imza veriyorsunuz. Bırakın ülke dışına çıkmayı şehir dışına bile çıkamıyorsunuz. Bu da aslında sınırlı özgürlük.

Özgür değilim ama ailemleyim en azından. Veremi görünce sıtma üzmüyor.

Dışarı çıktığınızda ilk ne yaptınız?

Bu evinizde olmanın, yatağınızda uyanmanın dünyanın en güzel şeyi olduğunu öğreten bir tecrübe. Evden çıkamadım bir müddet. Zaten uzun bir tutukluluktan sonra dışarısı biraz korkutucu gelebiliyor. Sevdiğim yemekleri hem yaptım hem yedim. Biz Adanalılar yemekte ve lezzette ustayızdır ama en güzeli kapıyı açıp dışarı özgürce adım atabilmekti. Yüzümde aptal bir turist gülümsemesiyle, uzaydan gelmiş gibi, sağa sola bakarak amaçsızca dolaştım sonradan tabii. 

Sizi FETÖ gerekçesiyle içeri attılar. Hakkınızda ne tür delil sundular bu gerekçe için?

Sadece attığım tweetler ve yazdığım yazılar vardı delil olarak. Yani hükümete muhalefet ederek çalışmasını engellemişim. Ha, bir de randevu almak için aradığım bir dişçide ‘bylock’ çıkmış.

'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs' gerekçesini duyduğumuz anda ben önce şaka yapıyorlar sandım. Siz ne düşündünüz acaba?

Saçma sapan bir iddia olduğunu eminim savcı ve hakimler de biliyordu.

"EVET ONLAR ÇOMAR VE BEN DE BİR ÇOMARSAVARIM"

Milyonlarca takipçiniz varken ve bir anlamda sizi ilgileriyle gaza getirirken, hapse girdiğinizde bir anda yalnız bırakıldınız. Hatta bu konuda vallahi de billahi de yalnızdım diye açıklamanız bile var. İnsan nasıl hisseder bu durumda?

Üzücüydü tabii ama kendimle hesaplaşmalarımda tüm yaptıklarımı sadece birileri için değil, kendi onurum ve gururum böyle izin verdiği, haktan ve adaletten yana olmak istediğim için yaptığımı düşününce rahatladım. Beklentisiz olmak çok rahatlatıcıydı.

Delirmemeyi nasıl başardınız?

Delirmediğimi kim söyledi? (Gülüyor)

Toplum tarafından size karşı orantısız ve/veya gereksiz siyasi kimlik ve misyon yüklendiğini düşünüyor musunuz?

Toplum size bir şey yüklemiyor aslında. Sadece tüm bunlar bir zaman sonra göreve dönüşüyor.

İnsanın suçsuz olduğunu anlatamaması nasıl bir duygu?

Çaresizliğin resmini görmek ve yaşamak gibi.

Pişman oldunuz mu hiç?

Pişman olacak bir şey yapmış olmayı diledim ama yoktu böyle bir şey.

Şimdi Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora başta olmak üzere Gezi'de olanlara da dava açılıyor. Sizin de Gezi döneminde attığınız tweetler var. Politikliğiniz de o günlerde başladığı için bu işin ucunun size de dayanacağını düşünüyor musunuz?

"Taksimde konser verseydim dağılırdı millet!" dediğim için mi? Sanmıyorum.

En son anneniz için bir şarkı yaptınız. Müziğe dönme ihtimaliniz var mı?

Neden olmasın?

Dalga geçilen bir magazin figürüyken yıllar sonra kendisiyle dalga geçen bir adam olarak karşımıza çıktınız. Kendinizle dalga geçmeyi abartmıyor musunuz?

Hayır abartmıyorum. Kendimle de hayatla da dalga geçerek bir nevi format atıyorum kendime. Bir tür korunma da diyebiliriz

Bazı insanlar sizin için çok korkunç şeyler de yazdılar. Bu tip söylemlerle nasıl başa çıkabildiniz?

Korkunç iftiralar da var tabii ama maaşlı çakallar işte. O da onu yaparak kazanıyor hayatını. Ne kadar şerefli tartışılır ama var bu dünyada böyle tipler.

İnsanların sizi kullanarak karşı tarafı aşağılaması da tatsız. Size çomarsavar falan diyorlar, bu ayrıştırıcı üslup çok üzücü.

E, ama doğru söylüyorlar ben bir çomarsavarım, bu yüzden de hapis yattım. Para alarak insanlara hakaret eden, iftira edenlerse o taraf dediğiniz kişiler; evet onlar çomar ve ben de bir çomarsavarım.

Siyasete atılmayı düşünüyor musunuz?

Çok kaygan bir zemin. Bilmiyorum şimdilik.

Sakıncalı Çökelek nasıl ortaya çıktı?

Sakıncalı bir şekilde.

Antidepresan isimli oyununuzdan biraz bahseder misiniz? Nerelerde ne zaman sahneye çıkacaksınız?

Yaşadıklarım üzerinden ironik bir mizah yapıyorum. Sahne bulursam oynayacağım da. Sakıncalı olduğum için bulamıyorum.

Ülkedeki basının durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Rezil bir durumda, ne düşüneyim başka.

Ülkemizde 70 binden fazla tutuklu öğrenci var. Bu sizce neyi gösteriyor?

Üzücü tabii.

Öne Çıkanlar