Erdal Aksünger: CHP tabanı bağrına taş basıyor

Erdal Aksünger: CHP tabanı bağrına taş basıyor
HDP ile ittifak yapılması gerektiğini düşünen CHP PM üyesi Erdal Aksünger, 'Yok, ‘terörü destekleyen parti ile ittifak yapıyorsun...’ Bu söylemlerden ürkmemek, korkmamak gerekir' diyor.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- CHP’nin merakla beklenen Ankara ve İstanbul adayları dünkü PM toplantısında belirlendi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş oldu. MHP’deyken CHP’ye geçen, 2014 yerel seçimlerini az bir farkla kaybetmesinin ardından CHP’den istifa eden Yavaş’a 12 PM üyesi karşı çıktı. CHP MYK, Yavaş’la ilgili sadece anket sonuçlarını gerekçe gösterdi, onun dışında PM’yi ikna etmek için özel bir açıklama yapılmadı. Yavaş’la ilgili oylama yapılırken el kaldırma şeklinde değil her PM üyesi fikrini söyleyerek oylama yapıldı. Yavaş’ın adaylığı 12’ye karşı 45 oyla kesinleşti.

Peki, itiraz eden PM üyelerinin gerekçesi neydi?

Bu ve daha başkaca konuları CHP PM üyesi Erdal Aksünger, Artı Gerçek’e açıkladı:

HDP İLE İTTİFAK YAPILABİLİRDİ

İYİ Parti ile ittifak sürecini yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun bazı iller için "içime sinmedi" demişti. İYİ Parti ile ittifak sizin içinize siniyor mu?

Öyle tahmin ediyorum ki Balıkesir’den falan bahsediyorlar. Çünkü Balıkesir’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu İYİ Parti’nin neredeyse iki katı. Bence de içine sinmemesi lazım, ben de aynı görüşteyim. Bu ittifakın başlangıcından itibaren şöyle bir sorun olduğunu düşünüyorum. İYİ Parti’nin kendi oyunu konsolide etmesi ve yukarıda göstermesi kendisi için makul bir gerekçe. Ama burada çok dominant bir parti, ana muhalefet partisi CHP var. Yöntem konusunda herhalde şöyle bir tereddüt yaşandı. Öyle tahmin ediyorum ki, bu göstergeleri ne ile ortaya çıkaracağız? Bu, meclis üyelikleriyle de ortaya çıkabilirdi ama illeri vererek -özellikle Balıkesir burada öne çıkıyor- bir başarı elde edilebileceğini düşünmüyorum. İttifak yapılması gerektiğine inanan bir insanım. Ama bu ittifakın sadece ve sadece bir parti ile değil, ‘Hayır’da (16 Nisan referandumu) beraber olmuş diğer partilerle de yapılması gerekiyor.

Mesela Mersin’de belirleyici olan HDP. Adana aynı şekilde. Yerel seçimler de genel seçim havasına döndü; iki ittifakın karşılaşması gibi olacak. 24 Haziran ile aynı senaryo. HDP yine dışarıda gibi gözüküyor. Oysa HDP’nin doğu ve güneydoğu dışında da güçlü olduğu yerler var. İstanbul’da çift haneli rakamlar, yüzde 12-13’lerde. İzmir aynı şekilde… Gözardı edilmemesi gerekir. Mersin ve Adana’da, yine Antalya’nın Kepez ilçesinde bir oy deposu var. Bu ittifakların tüm alternatifleriyle iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Kimin ne dediğinin ya da seni başka yerlere sürüklemek istemesinin önemli olmaması gerekiyor. Yok, ‘terörü destekleyen parti ile ittifak yapıyorsun.’ Bu söylemlerden ürkmemek, korkmamak gerekir. Sonuçta bu bir demokrasi yarışı. Anayasanın ve Siyasi Partiler Kanunu’nun parti tanımına uyan ve hala faaliyet gösteren partilerin hepsi ittifakta yer alabilir.

Yani HDP ile ittifak yapılabilirdi diyorsunuz…

Yapılabilirdi ama bir takım çekinceler var. Ama ben tabanın sandıkta konsolide olacağını düşünüyorum. Burada adaylar önemli. O kitleye hitap edecek adaylar çıkarıldığında da belki ‘evet-hayır’daki değil ama 24 Haziran’daki gibi olabilir, taban konsolide olabilir. 16 Nisan’da ikinci turu düşündükleri için birinci turda konsolide olmamıştı. Umarım, 31 Mart’ta, ikinci tur senaryosuna uygun bir şey çıkar.

‘ERDOĞAN HDP’Yİ ŞEYTANLAŞTIRIYOR’

CHP’nin HDP ile ittifak yapmamasının tek sebebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri mi, başkaca nedenler var mı?

İktidar partisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan HDP’yi şeytanlaştırma politikası yürütüyor. Burada 6 milyon oy almış bir parti var. Gerçekten terörü desteklediğini iddia ediyorlarsa o zaman partiye kapatma davası açmaları gerekir, bu zaten çok büyük çelişki. Aslında o kadar çok kamplaştı ki, yerel seçimlerde böyle olmaması gerekiyordu. Genel seçim havasına sokuldu. İstanbul, Ankara ve İzmir’de yarışan adaylar, Tayyip Erdoğan ile yarışacak. Burada da bu argümanı (teröre destek veren parti) çok kullanacağını düşünüyorum. Milliyetçi oylar körüklenmeye çalışılıyor. Bu dünyanın her yerinde böyle, işte neoconlar dedikleri… Bu, dünya için büyük bir tehdit. Amerika’da Trump da milliyetçiliği körüklemeye çalışıyor. Türkiye’de de dünyanın bu hikayesine uymuş bir politik süreç götürülüyor. Bundan dolayı çok kan aktı. Hala da bu kamplaştırmanın ne kadar büyük bir risk olduğunu göremiyorlar. Etnik kimlikler üzerinden olsun, inançlar üzerinden olsun…. Burada da yapılan HDP’yi şeytanlaştırmak. Hatta daha ileri gidip ‘terörle ilintisi varsa kazansa bile görevden alacağız’ diyor. Peki bu insanın Anayasaya ve Siyasi Partiler Kanunu’na göre hukuken problem yoksa, Yüksek Seçim Kurulu adaylığına izin veriyorsa bu demokrasi harici bir söylemdir. CHP’nin çekincesinin temel sebebi, AKP’nin HDP’yi şeytanlaştırma politikası. Ama CHP, tabanın sandıkta konsolide olabileceğini düşünüyor. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde.

HDP yöneticilerinin ‘CHP, HDP tabanını hesaba katmalı’ şeklinde açıklamaları olmuştu. Adaylar belirlenirken böyle bir değerlendirme yapıldı mı?

Hesaba katmak zorunda zaten. Özellikle HDP oylarının yoğun olduğu yerlerde bu politikaya uygun aday belirlenirse o sorun ortadan kalkar. Buna dikkat edilmezse sorun çıkacağını ben de düşünüyorum. Ankara için bunu dikkate aldı mı derseniz, geçmiş seçimdeki (2014) kriteri dikkate alındı. Yüzde 41-42’lerde oy aldığı, Melik Gökçek’in karşısında az bir farkla kaybettiği döneme bakılıyor. İstanbul adayı zaten bizim önceki ilçe belediye başkanımız, demokrat birisi. İzmir’de zaten taban çok konsilededir. Ortak yaşama uymuştur. İzmir için büyük bir problem olacağını düşünmüyorum. Mersin ve Adana’da çok daha dikkat edilmesi gerekir.

SOSYAL DEMOKRAT ADAY OLMALIYDI

Mansur Yavaş’ın adaylığına 12 isim karşı çıktı. Gerekçeleri neydi?

Ankara’nın sağcı bir kent olduğunu iddia etmek yanlıştır. Ankara kurtuluşun başkentidir. CHP’nin zaten Ankara’da yüzde 35-40’larda oyu var. 2014 seçiminde yüzde 40-41 oyla başa baş sonuçlandı, hatta masa başında kaybedilen bir seçim yaşadık. Ama bugüne geldiğimiz noktada CHP’den istifa etmiş ve kendi koyduğu meclis üyelerini de alıp gitmiş bir insandan bahsediyoruz. Esas problem bu. Ankara’da 20’den fazla örgütün itirazı var. Kendi adayımızla, sağdan ziyade sosyal demokrat bir adayla seçime katılması gerektiğini düşünüyor. Temel itiraz noktası bu.

Son birkaç seçimde Sayın Kılıçdaroğlu’na yönelik temel eleştirilerden birisi de sağdan adaylar çıkarılması. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bunun doğru olmadığını ben zaten söylüyorum. Yeteri kadar sağcı ve sağ parti olduğunu düşünüyorum. Özellikle 35 yaş altı genç seçmenin dünyaya bakışı farklı, daha özgürlükçü baktıkları sosyolojik araştırmalardan da görülüyor.

Peki bu konuda CHP tabanı ne diyor?

Tabiri caizse bağrına taş basıyor.

FIRAT’IN DOĞUSU OPERASYONU ALGI YÖNETİMİ

Seçimlere bir askeri operasyonun gölgesinde girecekmişiz gibi görünüyor. Fırat’ın Doğusu operasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok da öyle düşünmüyorum. Bence orada bir algı yönetmeye çalışacaklar. Çünkü Amerika ile karşı karşıya gelme durumu var. Amerika’nın ‘geçerseniz tehlikeli bir iş yaparsınız’ şeklinde beyanları var. Buna rağmen seçim sürecini yönetirken göstermelik bir iki hava harekatı yapacaklardır, öyle görünüyor. Afrin’deki gibi, ihtiyaç olarak gösteriliyor ama çoluk çocuğu oralarda telef edeceklerdir. Kazanılan bir şey de yok. Çocuklarımız ölüyor, bu çocukların askerlerin hesabını kimse de vermiyor. Bu işi çok kolay yapacaklarını düşünmüyorum, sadece algı yöneteceklerini düşünüyorum.

‘BU ANCAK DİKTATÖRLERİN YAPACAĞI BİR İŞ’

Sayın Kılıçdaroğlu yanıt verdi, ancak size de sormak isterim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "sokaklara çıkarsanız bu millet meydanları size dar eder" açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan, Gezi’yi şeytanlaştırmaya çalışıyor. Sokağı, Gezi’yi şeytanlaştırarak ‘bana itiraz edenler teröristtir’ demeye getiriyor. Sokakta olmak anayasal bir haktır, şiddet unsuru içermeyen her yürüyüş Gösteri Kanunu kapsamında değerlendirilir. Gezi Parkı zaten bir semboldü, orada mesaj ‘sen bizim yaşam tarzımıza karışma’ idi. ‘Kılıçdaroğlu sen insanları sokağa dökersen biz de dökeriz’ diyerek tahrik yaratmaya çalışıyor. İnsanlar haklarını aramak için sokağa inerse karşısına kendi yandaşlarını çıkarmayı düşünen bir cumhurbaşkanı var. İşte ne kadar taraflı ve tehditkar olduğunu buradan da görüyoruz. Bu, ancak diktatörlerin yapacağı bir şeydir.

Öne Çıkanlar