Corbyn Liverpool'da "Imagine" dedi

Beatles'ın doğduğu yer olan işçi kenti Liverpool'da İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, "Sosyalist Britanya"yı anlattı.

İngiliz İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn'i, Liverpool mitinginde partinin genç bir üyesi "sosyalist Britanya'nın Başbakanı" diye kürsüye davet ettii. O da bu tanımı hiç de boşa çıkarmayacak bir konuşma yaptı.

İngiltere'nin kuzeybatısında büyük bir kent olan Liverpool, limanı ve dokları ile ünlü. Ticari gemilerin yanısıra, köle de taşımış gemiler Liverpool'a. Kentte o günlerin vahşeti ve korkunçluğu büyük bir müzede sergileniyor. Corbyn, mitingden önce o müzeyi ziyaret etmiş. Köleliğin kaldırılışının önemine değinirken modern köleliği de anmadan geçmedi konuşmasında.

Amerika'ya yani yeni dünyaya açılan kapı olmuş aynı zamanda Liverpool, 1800'ün sonlarından beri. Limanda bavulları hazır, kendilerini yeni bir dünyaya taşıyacak gemiyi bekleyen genç bir ailenin heykelini gördüğünüzde o günleri bir anda kafanızda resmedebiliyorsunuz. Tabii Liverpool'un unutulmaz Beatles'ın doğduğu kent olduğunu da söylemeden geçmek olmaz. Bir de sanayi devriminin en önemli kentlerinden birisi Liverpool.

İngiltere İşçi Partisi'nin 2018 yılı genel kurulu bu yıl Liverpool'da toplandı. Corbyn, genel kuruldaki asıl konuşmasını çarşamba günü yapacak. Yani bir sonraki yazımda da muhtemelen onun bu konuşmasından pasajlar aktarırım. Ama genel kurulun hemen öncesinde Corbyn, Liverpool'daki mitingde yaptığı konuşmada genel kurulda yapacağı konuşmanın ipuçlarını verdi. Adeta Beatles'ın efsane üyelerinden John Lennon'a gönderme yaptı. Yaptığı konuşma, Ünlü Imagine şarkısının (Hayal et) sözlerini hatırlattı. "Barış" dedi, "daha fazla demokrasi" dedi Corbyn. Parti içinde de daha fazla demokrasiyi savundu. Tabandan gelen sese daha çok kulak verileceğini söyledi. Bu konuşmanın hemen ardından da bu sözüne sadık kalacağının ilk işaretini verdi.

Brexit için 2. referandum

Britanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkışının oylandığı Brexit referandumunun hemen ardından ülkede büyük bir tartışma başladı. Bir çok seçmen "biz yanlış vaatlerle kandırıldık, ikinci bir referandum istiyoruz" çağrısı yaptı. İktidardaki muhafazakar Parti üyelerinin yanısıra İşçi Partisi içinden de bazı isimler yeni bir referandum fikrine destek verdiler. Corbyn, bugüne dek bu fikre karşı çıkmadı ama destek de vermedi. Açıkça ifade etmese de Avrupa Birliği fikrine pek de sempatik bakmıyor Corbyn, Britanya'nın hala oldukça güçlü sayılan sendikaları gibi o da birliğin işçilerin aleyhine olduğu görüşünde. Ancak bu konferansta öyle görünüyor ki, parti içinde yükselen "yeni bir referandum" çağrılarına da duyarsız kalmayacak.

Bunu, bir gazeteye verdiği röportajda da açıkça dile getirdi. "Ben bu sorunun erken seçimle çözüleceğine inanıyorum ama öyle görünüyor ki arkadaşlarımız ikinci bir referandumdan yana, biz de bu talepleri görmezden gelemeyiz" anlamına gelecek şeyler söyledi.

Brexit meselesi elbette ki, konferansın gündemine de damga vuracak. Medya Corbyn'in Brexit mesajlarını öne çıkarsa da Liverpool mitinginde Brexit dışında son derece önemli konulara vurgu yaptı.

İlk olarak "ırkçılık" meselesi üzerinde durdu ve şunları söyledi:

Biz asla rkçıların bizim toplumumuzu bölmesine izin vermeyeceğiz. Sadece kendi toplumumuzda değil, Avrupa'da yükselen aşırı sağa karşı çıkanların da yanında olacağız. Düşünün; ırkçılar toplumu kolaylıkla bölebilir ve bunun için de suçlayacak bir azınlığı zorlanmadan bulabilirler. 1920'ler, 1930'larda olduğu gibi. Suçlayacak bir azınlık bulur ve ardından da nefreti inşa ederler. "Suçluyu" bulduktan sonra onu diğerleri, o diğerlerini de yeni diğerleri izler. Ve sonunda korkunç bir baskı ortamı için gereken zemin yaratılmış olur. Tek bir ev, tek bir okul inşa etmez, bir tek doktor bile yetiştirmezsiniz. Bu nefretle hiç bir şey başaramazsınız."

Gelir adaletsizliği ve ırkçılık

Irkçılığın beceriksiz yönetimlerin başvurduğu bir yol olduğunu söyledi Corbyn. Bu yönetimlerin asıl üzerini örtmeye çalıştıklarının ise gelir adaletsizliği olduğuna işaret etti.

Britanya'daki kemer sıkma politikalarına ve bunun sonuçlarına değindi. Son 8 yılda yani muhafazakar hükümet döneminde yoksulluk sınırında yaşayan çocuklara 400 bin yeni çocuğun eklendiği bilgisini verdi. Evsizlerden, açlık çekenlerden, işsizlerden söz etti.

Madalyonun öbür tarafında ise vergi cennetlerine para kaçırıp vergiden kar edenleri andı.

Eğitim ve sağlık alanındaki kesintilere değindi. Çözüm olarak bulunan bu kurumlara ait bina ve arsaların satışını eleştirdi.

Gördüğünüz gibi bu sağcıların toplumlara çözüm olarak sundukları her yerde aynı. Elinde ne varsa, hangi değerli bina, arsa varsa sat gitsin... Geçtiğimiz günlerde New York Times yazarlarından Thomas Friedman da ABD'de benzer bir tehlikeye dikkat çekiyordu. ABD'nin büyüme rakamlarıyla övünen Trump'a "İnşallah bu büyümeyi sağlamak için evdeki mobilyaları satmıyordur" dileğinde bulunuyordu. Bizim gibi ülkeler için çok geç kalmış bir dilek bu. Bizde sıra evin tahtalarını, kapılarını, kiremitlerini falan sökmeye geldi sıra çoktan.

Adil bölüşüm mümkün

Corbyn sadece eleştiri söylemedi. Çözümleri de sıraladı teker teker.

"Adil bölüşüm", "Toplumsal dönüşüm" dedi.

Ardından da ırkçılık ve gelir adaletsizliği sorununun ancak bu sorunu yaşayan herkesin biraraya gelmesiyle çözülebileceğinin altını çizdi.

"İşsizlik, yaşam standardını koruyabilmek ve yükseltebilmek, geleceği inşa edecek yatırımları gerçekleştirebilmek için insanları biraraya getirmek bizim hedefimizdir" diye seslendi.

-Cinsiyetler arası ücret farklılığını kaldırmayı,

- Gelir uçurumunu azaltmayı,

- Su, enerji, demiryolu işletmelerini kamulaştırmayı vaat etti.

- Sanayide, medya kurumlarında ve bütün işyerlerinde demokrasi dedi.

Savaşa karşı çıktı. Bütün dünyada barışın tesis edilebilmesi için çalışma sözü verdi. Kendi hükümeti tarafından savaşın asla bir seçenek olarak görülmeyeceğini ifade etti. Dünya çapında, insan haklarını, demokrasiyi ve dünya barışını savunan bir hükümet vaadinde bulundu.

Son olarak da sosyal adalet ve sosyalizm dedi.

Liverpool'da son yıllarda giderek artan işsizlik ve yoksullukla boğuşanlar şimdi çözümü ırkçı, sağcı partilerde değil milliyetçilikten söz etmeyen, ırkçılığa sarılmayan, zorda kalırsak bekamız için, birliğimiz için savaşırız demeyen, ölüm değil yaşam ama insanca yaşam vaat eden Corbyn'in peşinden gidiyor.

Corbyn inandıklarından ödün verecek, kendisine yöenelen tehditlerden korkup geri adım atacakmış gibi görünmüyor. Corbyn'i izlemeye devam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi