Çorlulu aileler adalet peşinde: İhmaller zincirinden sadece dört kişi mi sorumlu?

Çorlulu aileler adalet peşinde: İhmaller zincirinden sadece dört kişi mi sorumlu?
Çorlu ilçesinde meydana gelen tren faciasında yakınlarını kaybeden aileler adalet nöbeti başlattı. Bir haftadır nöbet tutan aileler soruyor: İhmaller zincirinden sadece dört kişi mi sorumlu?

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- Tekirdağ’a bağlı Çorlu’da meydana gelen tren faciasında yakınlarını kaybeden ailelerin nöbeti bir haftayı geride bıraktı. Ailelerin tek derdi, bütün sorumluların yargılanması.

Geçen yıl 8 Temmuz'da yaşanan tren faciasında 7’si çocuk toplam 25 kişi hayatını kaybetmiş, 328 yurttaş ise yaralanmıştı. Kazanın üzerinden neredeyse sekiz ay gibi bir süre geçmesinin ardından iddianame hazırlanmış, kazayla ilgili sadece dört alt düzey TCDD çalışanına kusur yüklenmişti. Savcılık, siyasetçiler, bürokratlar ve TCDD üst düzey yönetimi hakkında da kovuşturmaya gerek görmemişti.

Tutuklu tek bir sanığın bulunmadığı dosyada, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara ailelerce yapılan itiraz da reddedildi. Davanın ilk duruşması 3 Temmuz’da.

ÇORLULU AİLELER BİR HAFTADIR ADALET NÖBETİNDE

Aileler uzun süredir yargıdan çıkacak iyi bir kararı bekliyor ancak şu ana kadar verilen kararlar aileleri daha da yaraladı. Faciayla ilgili leyhlerine hukuki bir kararın çıkmaması aileleri harekete geçirdi ve faciada hayatını kaybeden 25 kişinin ailesi biraraya gelerek Çorlu Adalet Sarayı önünde adalet nöbeti başlattı. Bir haftasını geride bırakan nöbete siyasi partiler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve baro başkanları destek verdi.

Biz de Artı Gerçek olarak nöbeti yerinde takip etmeye Çorlu’ya gittik ve ailelerle adalet nöbetini konuştuk. Faciada kızını, iki kız kardeşini ve yeğenini kaybeden Zeliha Bihter Bilgin tren faciasında sadece TCDD’nin dört alt düzey çalışanına fatura kesilmesinin kabul edilemez olduğuna dikkat çekiyor ve bunu kabul etmeyeceklerini de vurguluyor. Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yaptıkları itirazın reddediliğini belirten Bilgin, cinayet olarak tanımladığı faciayla ilgili davanın sadece dört çalışanla görülecek olmasına isyan ediyor.   

BU KADAR İHMAL VARKEN FATURA NASIL DÖRT KİŞİYE KESİLDİ?

"Orada ihmal değil ihmaller zinciri vardı. Bu kadar ihmal varken fatura nasıl dört kişiye kesiliyor?" diye soran Bilgin şunları söylüyor:

"Neden dört kişi sorumluysa diğerleri koltuklarında oturmaya devam ediyor? Ulaştırma bakanından TCDD genel müdürüne kadar, taşeron firmasından mühendisinden ihaleyi alan, yapan ve denetleyen herkesin sorgulanması ve yargılanması gerekiyordu. Gerçek adalet bu olmalıydı. Burada bir karar verilmezse Anayasa Mahkemesi’ne AİHM’e kadar gideceğiz. İhmalkarlık zincirini bildiğimiz için davamızın peşini hiçbir zaman bırakmayacağız."

Bilgin gerçek adaleti bulacaklarına inanıyor, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Türkiye’de adaleti bulmak çok zor. Ama bulacağımıza inanıyoruz. Bizler 25 kişinin aileleri olarak birlik ve beraberlik içinde hareket ediyoruz. Hayatlarımız söndü karardı, yok olduk. Bunu asla kabul etmeyeceğiz."  

BİZİ GÖREBİLECEKLERİ VE ANLAYABİLECEKLERİ YER ADALET SARAYININ ÖNÜ

Oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve faciadan sonra inatla, ısrarla soruşturmanın ve dava sürecinin takipçisi olmaya devam eden Mısra Öz Sel de geçtiğimiz günlerde çıkan takipsizlik kararına avukatları aracılığıyla yaptıkarı itirazların reddedildiğini belirtiyor. Sel, neden adalet nöbetine başladıklarını da şu sözlerle anlatıyor: "Bugüne kadar bilirkişi raporuna yaptığımız itirazlarda da hiç umursanmadığımızı gördüğümüz için dosyamıza, davamıza daha fazla sahip çıkmaya karar verdik. Bunu yapabileceğimiz en iyi yer adalet sarayının önü çünkü bizi dinleyecek, bizi görebilecek ya da anlayabilecekleri yer burası. Burada geçen haftadan bu yana nöbet tutuyoruz."

DÖRT KİŞİ DEĞİL BÜTÜN SORUMLULAR YARGILANSIN

O da Zeliha Bilgin gibi bu davada dört kişinin değil, bütün sorumluların yargılanmasını ve hukuk sisteminin kişiye göre karar vermemesi gerektiğini dile getiriyor. Sel de "dört kişiyle bu dava yürütülmek isteniyor ama biz bunu kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz" diyor.  

SUÇLULAR SUÇSUZLARI YARGILAR HALE GELDİ

Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal da "Takipsizlik kararının onanmasından sonra kalbimizde bir yara daha açıldı. Bizi bir kez daha toprağa gömdüler" diyor. "Maalesef Türkiye’de suçlular suçsuzları yargılar hale geldi. Biz bu kararı kabul etmeyeceğiz" ifadelerini kullanan Kartal  şöyle devam ediyor:

"Sürekli bu davamızın arkasında duracağız. Dik duruşumuzu onlara da göstereceğiz. Hiçbir zaman pes etmeyeceğiz. Zannetmesinler ki bu kararı aldılar. Bunun üstünü örtemeyecekler. Sesimiz daha gür çıkararak ve daha güçlenerek bu gerçeği onlara göstereceğiz."

KOKUŞMUŞ ADALET SİSTEMİNİN TEK ELDEN YÖNETİLMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ

Nöbete devam edeceklerini vurgulayan Kartal, başka yerlerde de başka şekilerde bu nöbete devam edeceklerini, asıl amaçlarının burada sadece bu davayı savunmak değil, çürümüş ve kokuşmuş adalet sisteminin tek elden yönetilmesini protesto etmek olduğuna dikkat çekiyor.  

Kartal, "Bu tür facialar tekrarlanmasın, tekrar insanlar can kaybetmesin, hayatlar yok olmasın ve umutlar kararmasın diye bu nöbetimize ve bundan sonraki eylemlerimize devam edeceğiz" diyor.  

Öne Çıkanlar