Cumhuriyet'te hedef Ali Sirmen mi?

Cumhuriyet'te hedef Ali Sirmen mi?
Cumhuriyet'te 7 Eylül'de yaşanan yönetim değişikliğinin ardından gazete içinde yeni bir kavga başladı.

MEDYA GÜNLÜĞÜ / ARTI GERÇEK - Gazetenin yeni yazarlarından Bartu Soral, 25 Kasım'da 'Çizgi Nedir?' başlıklı bir yazı kaleme aldı ve gazeteyi "terörle ilişkili olanları masum gösterme lobisi"ne dönüşmekle suçladı:

"Bir süredir gazetedeki yayın çizgisi dikkatimi çekiyor. Basılı gazetenin bir yerlerinde, internet sayfasında, sık sık; ya Kavala, ya 'Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz' diyen Selahattin Demirtaş, ya üst perdeden bir HDP haberi/röportajı, ya bir köşe yazısına rastlıyorum... Olay yargıdaki sıkıntıları ve mağduriyetleri vurgulamaktan öte bir hale geçer, bunun üstünden terörle ilişkili olanları masum gösterme lobisine dönüşürse soru işaretleri oluşur."

Soral'a bir gün sonra Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya yanıt verdi:

"Habercilikten taviz vermiyoruz, değerli yazarlarımızın her dönemde korkmadan vurguladıkları ‘hukuksuzlukları’ ele alan yazılarıyla daha da güçleniyoruz.

Cumhuriyet’in simge ismi Uğur Mumcu Ağabeyimiz ne demişti:

'Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!..'

Cumhuriyet'in tarihini bilmeden, 'yazar' olunmaz!.."

Elbette bir genel yayın yönetmeni'nin gazeteyi 'terörle ilişkili lobi' olarak gösteren yazarına yanıtı çok sert olur. Ancak, Küçükkaya'nın yanıtını okuyunca insanın aklına, "yazar"lığından şüphe duyduğu bir ismi gazeteye kendisi almadı mı sorusu geldi...

Buna sonra değinelim. Ancak şimdi Soral'ın yazısında hangi haberleri ve hangi yazarları kastettiğine bakalım.

Soral, belli ki gazetede Demirtaş ve Kavala ile yapılan söyleşilerden rahatsız olmuş. Kavala ve Demirtaş ile ilgili rastladığını söylediği köşe yazısı ise gazetenin en eski kalemlerinden Ali Sirmen gibi görünüyor.

Sirmen, 6 Kasım'da yazdığı "Korkusuz bir yaşam" başlıklı yazıda Osman Kavala'nın bir yıldır cezaevinde yattığını anımsatıyor ve "Bir yılı aşkın süre, ne için tutuklandığını, ne ile suçlandığını bilmeyen, hala iddianamesi hazırlanmamış adam hakkında, utanç duymadan ne yazabilirsiniz ki?" diyordu. 

Belli ki bu sözler ve devamında yazılan "Ben, biraz da bizim için yattığından, sık sık düşünüyorum onu. 'Ben Osman Kavala'yı hiç tanımam, bir kez bile görmedim, kim olduğunu bilmem, neden biraz da benim için yatıyor olsun!' demeyin" cümleleri Soral'ı çileden çıkartmış.

Sirmen, 20 Kasım'da yayınlanan "Suçsuz olduğunu kanıtla" başlıklı yazısında da yine Osman Kavala ve Anadolu Kültür operasyonunda gözaltına alınan kişiler üzerinden "masumiyet karinesi"nin ayaklar altına alınmasını eleştiriyordu.

Sirmen, 23 Kasım'da ise "Hukuk bizi bağlamaz" başlıklı bir yazı kaleme alıyordu. Yazısında AİHM'in Selahattin Demirtaş kararını ele alıyor ve "AİHM kararı bizi bağlamaz" diyen Erdoğan iktidarını eleştiriyordu.

Nitekim Bartu Soral da 25 Kasım'da isim vermeden "Gazetenin bu konudaki genel yayın tutumu ve kimi yazarların köşelerinde yargı kararları ile Demirtaş, Kavala, HDP'yi bir arada, sürekli işlemeleri beni düşündürdü" diyordu.

Gelelim bugüne....

Bartu Soral, dün twitter hesabından "Cumhuriyet gazetesindeki Çizgi Nedir yazıma, yarın (Salı) Osman Kavala ile devam edeceğim..." diyordu. 

Haliyle Soral'ın bugünkü yazısında kendisine "Cumhuriyet tarihini bilmeden 'yazar' olunmaz" diyen Genel Yayın Yönetmeni'ne de yanıt vermesi beklenirdi. 
Ama belli ki Soral ya Küçükkaya'nın yazısını okumamış ya da çok da önemsememişti. Onun yerine Osman Kavala'yı içinde hiçbir suç barındırmayan kimi olaylar nedeniyle PKK ile ilintili ve suçlu gibi gösterme çabasına girdi. 

Ve yazısının sonunda "Hukukun üstünlüğünü savunmak ve mağduriyetleri herkes için dile getirmek başka, Osman Kavala gibi bir profili yargı hatasından ötürü sürekli gündeme taşıyarak masum göstermek başka..." dedi.

BARTU SORAL KİMDİR? KAVGANIN DERİNLİĞİ NEDİR?

Soral'ın kimi Cumhuriyet okurları dahil kamuoyunda tepki çeken yazısının hedefinin Ali Sirmen olması Cumhuriyet Vakfı'nın bugünkü yapısına bakmayı da gerektiriyor. 

Alev Coşkun'un gazeteyi yargı eliyle ele geçirmesinin ardından Sirmen'i de Vakıf yönetimine aldı. Sirmen, o günlerde Cumhuriyet'e yönelik operasyonu söylendiği gibi bir "Saray darbesi" olmadığını, Vakıf'ta yapılan bir nöbet değişimi olduğunu söyleyerek savunmuştu. Ve Vakıf’ta da Alev Coşkun’un yardımcılığı görevine getirilmişti…

Peki Sirmen'i hedef alan isim kim?

Bartu Soral'ın özgeçmişine bakınca parlak bir kariyer okunuyor. Daha önce Aydınlık gazetesinde yazarlık yapmış bir isim. Ve belki de Cumhuriyet ile bağını kuracak bir detay; Koç Holding'de yöneticilik.

Neden mi Cumhuriyet ile bağını kuracak detay? 

Malumunuz üzere Koç ailesinin damadı İnan Kıraç, Cumhuriyet gazetesinin daha önce Vakıf  yönetiminde yer alıyordu. Nitekim Alev Coşkun'un yargı eliyle gazeteye el koymasına kadar geçen süreçte hem yanında yer alan hem de mahkemede olayın mağdur aktörlerinden biri olarak göstermeye çalıştığı bir isim İnan Kıraç. Ve o da bugün Cumhuriyet Vakfı’nda yönetim kurulu üyesi…

Dolayısıyla bu ilişki zinciri Bartu Soral'ın Cumhuriyet'e İnan Kıraç vasıtasıyla geldiği sonucunu ortaya koyuyor.
Bu da demek oluyor ki; Cumhuriyet'teki yeni yönetim göreve gelmesinin üzerinden üç ay bile geçmeden "yayın çizgisi" üzerinden büyük bir kavgaya girişti bile....

Bundan sonra ne mi olur?

Hep birlikte izleyeceğiz....

Öne Çıkanlar