Demirtaş davası: Bu hamlenin piyonu yargıdır

Demirtaş davası: Bu hamlenin piyonu yargıdır
Mahkeme başkanının 'taraflıyım' derken, 'İstediğiniz kadar beni tarafsızlıkla eleştirebilirsiniz. Bu eleştirilerin hiçbir anlamı ve karşılığı yok' iması rahatlıkla sezilebiliyordu.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- "Cumhurbaşkanı ‘karşı hamle yaparız’ dedi. Bu satranç masasında bu hamlenin piyonu yargıdır."

Bu sözler, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatına ait. Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında hem Demirtaş hem de avukatları, mahkemenin tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini belirterek dosyadan çekilmesini talep etti. Çekilmiyorsa reddi hakim talebinde bulundu. Talep kabul edilmedi, ancak avukatlar bugün de taleplerinde ısrar edecek.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi gerektiği yönündeki kararı ve bu karara rağmen Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye talebini reddetmesinin ardından Demirtaş ilk kez dün hakim karşısına çıktı.

DEVASA SALONLARDA KÜÇÜK İNSANLAR

3 gün boyunca sürecek olan duruşmalar, avukatların dediği gibi 'kapatılmış' bir şekilde, yani Sincan Kapalı Cezaevi kampüsündeki duruşma salonunda yapılıyor. Avukatlar, duruşmanın bir cezaevinde yapılmasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak görüyor. Zira, mekan örgütlenmesinden bakıldığında da avukatların bu tezi doğrulanıyor. Özellikle yeni yapılan adliyeler ve cezaevlerindeki duruşma salonlarına girdiğinizde –sanık ya da izleyici, fark etmiyor- kendinizi 'küçük' hissetmemeniz mümkün değil. Devasa binalar, devasa salonlarda kendinizi küçük, güçsüz ve aciz hissediyorsunuz. Daha doğrusu böyle hissetmeniz bekleniyor. Sincan Cezaevi kampüsündeki duruşma salonları da öyle.

Her şeyden önce duruşma salonuna girene kadar binbir zorluk yaşıyorsunuz. Zorluğun derecesi izleyeceğiniz davaya göre değişebiliyor. Demirtaş duruşması için bu zorluk derecesinin zirve yaptığını söyleyebiliriz. İzleyiciler dün cezaevi kampüsüne bir kilometre uzaklıkta durdurularak salona sadece 45 kişinin alınacağı açıklandı. Normalde cezaevi kapısına kadar gelen EGO otobüsleri de yine bu noktada durduruldu. Bu kapıdan geçmeyi başaranlar, duruşma salonunun olduğu binaya girebilmek için de uzun uğraşlar vermek zorunda kaldı. Duruşmayı takip etmek için gelen uluslararası heyetlerin büyük kısmı da alınmadı, sadece 4 kişi girebildi. Basın mensupları ise salona uzun süren görüşmeler sonunda girebildi.

Salona girdiğiniz zaman iç dizaynın avukatların deyimiyle 'savunmaya baskı altına almak' için düzenlendiğini görüyorsunuz. Yüzlerce metrekarelik salonda izleyiciler için sadece 60 sandalye ayrılmış. İzleyiciler, Demirtaş’ın yüzünü belirli belirsiz seçebilecek kadar uzakta. Salonun neredeyse üçte biri basın için ayrılmış. Ancak ben girebildiğim saatlerde o bölüm bomboştu. Biz sarı basın kartı olmayan gazeteciler izleyiciler bölümünden takip edebildik. Diğer basın mensupları ise yaşanan bir tartışma üzerine yerlerine geldi. Tartışma, ayakta kalan avukatların boş olan basın bölümündeki sandalyeleri istemesiyle başladı. Sandalyeler avukatlara verilmeyince bazı avukatlar tepki gösterdi ve salonu terk etti. Bu tartışmanın hemen ardından 3 basın mensubu, sonrasında verilen ardından da 8 basın mensubu geldi.

ASKER VE POLİSLERİN GÖLGESİNDE YARGILAMA

Duruşmada asker ve polis yoğunluğu da dikkat çekici düzeydeydi. Demirtaş’ın etrafında 20 kadar jandarma bulunurken, yabancı heyete ayrılan bölüm de sivil ve resmi polislerle doluydu.

HEYET BAŞKANI: TAMAM TARAFLIYIM

Duruşmada ilk olarak Selahattin Demirtaş savunma yaptı. Ardından avukatları söz aldı. Konuşmalar, mahkeme heyetinin tarafsızlığı üzerineydi. Demirtaş ve avukatları, heyetin davadan çekilmesini talep etti. Çekilmemesi durumunda ise Mahkeme Başkanı Murat İlhan ve üye hakim Hasan Gelir hakkında reddi hakim talebinde bulundu. Diğer üye Mayıs ayında tutukluluğun devamı kararına şerh düştüğü için bu talep sadece iki üye için dile getirildi.

100’den fazla avukatın katıldığı duruşmada tansiyon bir ara yükseldi. Mahkeme heyeti başkanı, tartışmalar üzerine avukatlara "Tamam taraflıyım" ifadesini kullandı ve hemen ardından kaydın kapatılmasını istedi. Avukatların tepki göstermesiyle "taraflı olduğum iddia ediliyor" diyen heyet başkanının bu sözleri, alkışlarla protesto edildi. Başkanın "Tamam taraflıyım" derkenki söz tonunda "İstediğiniz kadar beni tarafsızlıkla eleştirebilirsiniz. Bu eleştirilerin hiçbir anlamı ve karşılığı yok" iması rahatlıkla sezilebilİyordu.

MAHKEME HEYETİ NEDEN ÇEKİLMELİ?

Yine de avukatlar, reddi hakim talebinde ısrar etti. Bu talebin gerekçelerini ise özetle şöyle açıkladılar:

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM kararı karşısında "karşı hamle yaparız" dedi. Bu hamleyi kendisi yapamayacağı için araç olarak yargıyı kullandı. Siyasi iktidar ile mahkeme heyetinin ilişkisi iki yıldır uyumlu bir şekilde devam ediyor. Bu karar, Türk milleti adına değil Cumhurbaşkanı adına verilmiştir.

-AİHM, kararı 30 Kasım’da açıklayacağını birkaç gün öncesinden duyurmuştu. Bunun üzerine Bölge adliye mahkemesi, 29 Kasım günü dosyayı incelemeye aldı. Bunun için 550-600 civarında dosyayı atlaması gerekti.

-AİHM kararında siyasetin baskılanmasından bahsediliyor. Yargı da bunun aracı.

-Mahkemenin AİHM’in tahliye kararına kesinleşmiş mi kesinleşmemiş mi diye bakma hakkı yoktu, derhal tahliye kararı vermeliydi.

-Mahkeme, siyasal iktidarın politikalarıyla paralel kararlar oluşturuyor.

-Mahkeme hukukun kapısını kapatmıştır.

-Cumhurbaşkanı ‘yaptıkları cezasız kalmayacak’ dedi. Bu ceza sizin elinizle veriliyor.

-AİHM’in de dediği gibi bir mahkeme politik saikle hareket ediyorsa bunu birilerinin çıkarı için yapıyordur. O kişi de cumhurbaşkanıdır.

-Cumhurbaşkanı "karşı hamle yaparız" dedi. Bu satranç masasında bu hamlenin piyonu yargıdır.

-Duruşmanın görüldüğü yer bir kapatılmış mekandır. Burada sadece Demirtaş değil biz de kapatılıyoruz. Bu zaten taraflılığınızı gösteriyor.

-Duruşmanın aleniyet ilkesi ihlal ediliyor. İzleyiciler alınmadı, basın alınmadı, yabancı konuklar alınmadı. Cübbe asli bir unsur olmadığı halde cübbe giymeyen avukatlar alınmadı, savunma hakkı ihlal edildi.

-Mahkeme kendi kararını idareye (Adalet Bakanlığı) havale etti. Bunu ya bilerek kasten yaptı ya da bilmeyerek, hukuku bilmediği için. Mahkeme heyetinin hiçbir şeyi idareye sormadan karar vermesi gerekir. Mahkeme, AİHM kararını neden Adalet Bakanlığı’na soruyor? AİHM’e sorsanız anlarız.

- Mahkeme iddia makamının delillerini topladı. Tarafsız olsaydı bizim delillerimizi de toplardı.

Öne Çıkanlar