Demirtaş: Biat etmeyeni düşmanlaştıran AKP, toplumsal parçalanmaya yol açıyor

Demirtaş: Biat etmeyeni düşmanlaştıran AKP, toplumsal parçalanmaya yol açıyor
Demirtaş: Vatan millet edebiyatı yapıp, yoksulların kanı canı üzerinden kendini var edenlere boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.

HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı davanın iki gün sürecek duruşmasının ilk oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görüldü.

142 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı ana davanın duruşmasına Edirne Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla bağlanan Demirtaş, ilk olarak dün Mısır'da duruşma sırasında yaşamını yitiren Muhammed Mursi'yi andı. Demirtaş, "Haksızlık kime karşı yapılırsa yapılsın karşısındayım" dedi.

Demirtaş savunmasında şunları söyledi:

'MURSİ'NİN MAHKEME SALONUNDA ÖLMESİ CİNAYETTİR'

"Öncelikle dün duruşmada hayatını kaybeden Mursi'ye Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, yakınlarına ve Mısır halkına başsağlığı diliyorum. Mursi'nin mahkeme salonunda ölmesi her ne sebeple olursa olsun bir cinayettir. Umarım biz bundan gerekeni çıkarırız. Altını çizerek belirteyim, benzetme yapmak için söylemiyorum; eminim Mursi'yi içeri atan darbeciler, yargılayan hakimler, o ve arkadaşları içerideyken onları medyada linç edenler Mısır halkı için çok iyi şeyler yaptıklarını düşünüyorlardı. Hapishanede normal ölüm diye bir şey yoktur. Özelikle siyasiler açısından hapisteki her ölüm, rejimin işlediği bir cinayettir.

'BİZİM ÜLKEMİZDE DE CENAZELER AİLELERİNDEN KAÇIRILIYOR'

Bugün Türkiye'de de aynı şekilde devlet kutsallaştırılıyor ve AKP yönetimi kendisi gibi düşünmeyenleri kutuplaştırarak, muhalifleri sindiriyor. Müslüman Kardeşler çizgisiyle hiçbir zaman yakınlaşmam olmadı. Tümüyle farklı yerlerde durduk. Bununla birlikte, ilkesel olarak şunun her zaman altını çizdim; siyasi düşüncelerinden dolayı kime saldırı olursa olsun mazlumun, mağdurun yanında oluruz. Kimliğine bakmadan. Mursi’nin cenazesi sabahın beşinde kaçırılıp ailesi ve bir grup avukat nezaretinde zorla defnedilmiş. Barbarlıktır bu. Bazı AKP yöneticilerinin buna tepki gösterdiğini gördüm, ki çok haklılar. Cenazeye bu şekilde müdahale, barbarlıktan başka bir şey değildir.

Mursi'nin cenazesi bu gece gizli bir şekilde halkından ve yakınlarından bile saklanarak defin edilmiştir. Bu barbarlıktır, cenazeye saldırmak, cenazeyi kaçırmak ve defin hakkından yoksun bırakmak barbarlıktır. Daha bir kaç ay önce cezaevlerinde, intihar ederek açlık grevlerine dikkat çekmek isteyen tutsaklar oldu. Cenazeleri cezaevlerinden çıkarılıp kaçırılarak; bazılarına, ailelerin bile katılması engellenerek defnedildi. Dolayısıyla herkesin kendini gözden geçirmesi lazım. Bugün Türkiye'de de iktidar, kendi iktidarını kutsallaştırarak, neredeyse tanrısal bir lütuf olarak topluma sunarak, biat etmeyeni düşmanlaştırarak toplumsal bir parçalanmaya yol açıyor. Mısır yargısı ile başladım, çünkü bizim yargımızda aynı saiklerle ve amaçlarla hareket etmektedir. 

'TOPLUMU PARAMPARÇA EDEN HERKES AĞIR VEBAL ALTINDA'

AKP iktidarı, kendi gücünü zayıflatacağını düşündüğü her kesimi ya vatan haini ya terörist ya düşman olarak kodlamıştır. Biz öyle olmadığımızı zaten biliyoruz. Fakat bu kodlamayı yaparak toplumu paramparça eden herkes ağır vebal altına girmiştir. Kim bu hesabı kitabı yaptıysa yanlış hesap kitap yaptı. Türkiye toplumuna zarar veriyor. Biz de, bu zarar en az seviyede olun diye mücadele ediyoruz. Şu saatte benim tahliye kararım verilse bile adalet sağlanmış olmayacak. Çünkü bu yargılamalar vesileyle siyasete ağır bir müdahale yapıldı.

'YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİNİN İÇİ BOŞTUR'

Yakın zamanda, yargısal bozulmayı önlemek amacıyla yargıçlar Saray'a toplanmak suretiyle, Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklandı. Yargı üzerindeki baskıların kaldırılması yönünde verilen mesajlar önemlidir. Fakat usul esastan önce gelir. Yani yargı üzerinde baskı olmaması gerektiğini söyleyen yürütmenin başı, Saray'a topladığı hakimlere bunu, yürütmenin başı sıfatıyla söylüyor. Bu bile başlı başına, o belgenin içeriğinin ruhen boş olduğunu gösteriyor.

Bir yürütme yetkilisi, yargıçları çağırıp perspektif veremez. Bir açıklama yapılacaksa yargıçların olduğu yere gitmelidir. ‘Böyle yapın, şöyle yapın’ diyemez. Bu bile, şu aşamada Yargı Reformu Strateji Belgesinin hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığının göstergesidir.

Aynı yürütmenin başı, AİHM kararlarının öncelikli olarak uygulanması konusunda daha sıkı tedbirler alınacağını söyledi. Daha 4-5 ay önce, AİHM’in benimle ilgili kararına ilişkin 'AİHM kararları bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar işin bitiririz' demiştir. 'Tutukluluk esas olmamalıdır. Esas olan tutuksuz yargılamadır.' Bunu yürütmenin başı söylüyor. Aynı kişi, ben Cumhurbaşkanı adayıyken 'Ne tahliyesi ya. Kim kimi tahliye ediyor. O bir teröristtir' demişti. Süleyman Soylu da 'Buyursunlar tahliye etsinler de görelim' demiştir.

'YAPILANLAR HERKESE ZARAR VERİYOR'

Bizi içeri attıranlar, medyada bizi linç edenler Türkiye için çok iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Nasıl ki, biz bugün Mısır’a bakıp yaşadıkları trajediye üzülüyorsak dünyanın geri kalanı Türkiye’ye bakıp öyle üzülüyor. İyi şeyler yapılmıyor. Doğru şeyler yapılmıyor. Yapılan şeylerin hepsi, herkese zarar veriyor. Zannediliyor ki bedeli sadece biz ödüyoruz. Hayır.

'BİZ İÇERİDE KALALIM DİYE HERKESİN CEBİNDEN YILDA 630 DOLAR ÇIKIYOR'

Meclis Bütçe Plan Komisyonundaki arkadaşlarım yaptılar hesaplamaları; Bizim tutuklu olmamızdan kaynaklı olarak, sadece 1 yıl içerisinde 630 dolar çıktı herkesin cebinden. Güven ortamı zarar gördü. Çünkü ekonomi zarar gördü. ‘Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Gültan Kışanak içeride kalsın, sürüm sürüm sürünsünler’ diyenler bilmeli ki, yıllık 630 dolar ödüyorsunuz biz içeride kalalım diye, kişi başına. Eğer ‘bu paraya değiyor’ diyorsanız, ‘biz açlık da çekeriz yeter ki içeride kalsınlar’ diyorsanız yanlış düşünüyorsunuz. Biz, siz aç kalmayasınız diye mücadele ediyoruz. Yurttaşlarımız ölmesin diye mücadele ediyoruz.

'HAKİM DAHA KİMLİK TESPİTİ YAPMADAN SEGBİS KARARI VERİYOR'

Ankara 44. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, hakkımdaki bir yargılamada, daha kimlik tespiti bile yapılmamışken, ilk tebligatta şunu yazdı: SEGBİS yoluyla ifadesinin alınmasına, SEGBİS yoluyla ifade vermeyi kabul etmediği takdirde savunmasının alınmış sayılmasına... O dosyada toplantı ve gösteri kanununa muhalefet ettiğim suçlaması var. Şırnak’ta, partimin il binasının balkonunda belediye başkanımızı tanıtmışım, bu da yasa dışı gösteri kabul edilmiş. Bir hakim böyle yaklaşırsa Türkiye’de hiçbir şey düzelmez.

'HSK YARGIÇLARIN ÜZERİNDE DEMOKLESİ'İN KILICI GİBİ DURDUKÇA YARGIÇLAR KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMEYECEK'

Yargı Reformu Strateji Belgesinin en önemli eksikliği, Hakimler Yüksek Kurulu’na, önceki adıyla değinmemiş olmasıdır. HSK yargıçların üzerinde Demokles’in kılıcı gibi durdukça yargıçlar kendilerini asla güvende hissetmeyeceklerdir. Bugün yargının üzerinde tahakküm kurmanın en etkili aracı HSK’dir. Yürütme ve yasama tarafından tek bir atama yapılmamalıdır HSK’ye. HSK üyelerinin tamamı, kürsü hakimleri tarafından seçilmelidir. Adalet Bakanı, HSK üyesi olmamalıdır. HSK ile ilgili tartışma yürütmeden, yargıçlarımızın gönül rahatlığıyla, vicdanlarına dayanarak, baskı hissetmeden yargılama yapmalarını sağlamamız mümkün değildir. Yargıçlar her gelen iktidardan korkacak ya da etkilenecekse Türkiye’de yargısal adaleti sağlamamız mümkün olabilir mi? Olamaz. Yargı Reformu Strateji Belgesi siyasi ihtiyaca binaen açıklanmıştır. Yargının sorunlarına ilişkin herhangi bir çözüm sunmamaktadır.

'BAROLAR BİRLİĞİ YÖNETİMİNDEN BİRİ NEZAKETEN DE OLSA ŞU DURUŞMA SALONUNA TEŞRİF ETMEDİ'

Üyesi olduğum Türkiye Barolar Birliğinin Başkanının hararetle alkışlaması da vahim bir durumdur. Alkışlanacak bir şey göremiyorum. Barolar Birliğinin bir üyesiyim, Barolar Birliği yönetiminden biri, nezaketen de olsa bugüne kadar şu duruşma salonuna teşrif etmedi. Böyle bir Barolar Birliği, böyle bir HSK ve böyle bir yürütme anlayışıyla yargının bağımsızlığını sağlamak mümkün değildir." 

Duruşmaya ara verildi.

Duruşma yeniden başladı.

'SAVCI KONUŞMAMIN İÇİNDEN PARÇALAR ALIP, BİRLEŞTİRMİŞ'

Demirtaş, hakkındaki bir fezlekeden kendisine ait olduğu belirtilen bir konuşmayı okuduktan sonra savunmasına devam etti:

"Savcı konuşmamın içinden parçalar almış, birleştirmiş. Ben böyle kopuk kopuk konuşmam. Demek ki bu fezlekede bir konuşma çözüm tutanağı yok. Peki savcı bu konuşmayı nereden almış? Muhtemelen polis tutanağından. Polis mitinge gelir, parça parça not tutar. Peki savcının o notları teyit etmesi gerekmez mi? Savcının konuşmama, baştan sona kadar anlamlı bir bütün olarak bakması gerekmez mi? Ama umurunda değil. Savcı ne dinlemiş ne izlemiş ne çözüm tutanağı düzenlemiş. Muhtemelen Cemaatçi polisler, aldıkları talimat gereği, çözüm süreci başlamasın diye gereğini yaptılar. Cemaatçi polis hazırlıyor, Cemaatçi savcıya gönderiyor, Cemaatçi savcı Meclis'e gönderiyor. Sözde Cemaat ile mücadele ettiğini söyleyen iktidar da bu fezlekelere dayanarak bizi terörist ilan ederek, muhalefetin bir kısmının da desteğiyle dokunulmazlığımızı kaldırıyor.

'İNSANLAR BİRBİRİNİ ÖLDÜRÜRKEN, SEFA SÜRÜP BARIŞ GİRİŞİMLERİMİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR'

İnsanlar birbirini öldürürken, sefa sürüp barış girişimlerimizi engellemeye çalıştılar. Ben buna isyan ediyorum, kabul etmiyorum. Kabul etmiyorum Murat Bey. (Mahkeme hakimi.) Siz halkın yoksul bir evladı olarak okudunuz, bu ülkede hakim oldunuz.

'HDP ÜLKE BÖLÜNSÜN MÜ DEDİ?'

Bunlar milliyetçilik yapıp yargıya ve muhalefete parmak sallarken susamayız. Bu fezleke öyle bir fezlekedir. Barış girişimini engellemek için ortaya atılmış bir fezlekedir. HDP ülke bölünsün mü dedi? Bayrağı, sınırları mı tartışmaya açtı? Böyle bir şey olmadı. Ülkenin sınırları içerisinde en demokratik yönetim biçimini öneriyoruz. Hak ve özgürlüklerin hayata geçmesi için demokratik, yeni bir anayasa öneriyoruz.

'VATAN MİLLET EDEBİYATI YAPIP YOKSULLARIN KANI ÜZERİNDEN KENDİNİ VAR EDENLERE BOYUN EĞMEDİK'

Vatan millet edebiyatı yapıp, yoksulların kanı canı üzerinden kendini var edenlere boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Ben halkın yoksul bir evladıyım. Yedi çocuklu bir işçi ailesinin evladıyım. Yoksulluğun ne demek olduğunu biliyorum. Ailem zengin değildir. Arkamda holdingler, medya patronları yoktur, halk vardır. Benim de boynumun borcudur, içeride de olsam dışarıda da olsam ezilen Kürt ve Türk halklarının hakkını savunacağım."

Duruşma'nın bugünkü oturumu sona erdi. Duruşmaya yarın saat 10:00'da devam edilecek. (HABER MERKEZİ)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar