Dilek Kayık’ın mezarda dahi bitmeyen hikâyesi ve çok tanıdık failleri

Dilek Kayık’ın mezarda dahi bitmeyen hikâyesi ve çok tanıdık failleri
Eşinin yıllar süren sistematik şiddeti sonrası hayatını kaybeden Dilek Kayık'ın kardeşi Serkan Soydaş, kısıtlı imkanlarına rağmen yıllardır adalet arıyor.

Onur DALAR


ARTI GERÇEK-Bir evin içinde sistematik erkek şiddeti olarak başlayan hikâyenin bizim de alışık olduğumuz belli durakları var. Dilek Kayık’ın mezarda biten hikâyesini ve kardeşi Serkan Soydaş’ın, Kayık’ın ölümünün aydınlatılması için verdiği adalet mücadelesine karşılık olarak her kurumdan ‘nasibini almasını’ dinlerken öfkelensem de şaşırmadığımı fark ettim. Şiddet, karakol, uzaklaştırma, aile zoruyla barışma, tekrar şiddet, uzaklaştırma, tekrar şiddet, koma, ölüm, senelerce süren adli tıp incelemeleri, sahte hastane raporları, bir takım kişilerin kurumları etkisi altına alması, senelerce süren soruşturmalar, mahkeme kapılarında umutsuz bekleyiş, sonra reality programları…

Kayık’ın kardeşi Serkan Soydaş ise kadının komada hayatını kaybettiği 3 Temmuz 2014’ten bu yana adalet arıyor. Senelerdir şu an nerede olduğu bilinmeyen Dilek Kayık’ın eşi M.K. hakkında yürütülen soruşturmanın tamamlanmasını ve dava sürecinin başlamasını bekliyor.  Sesini duyurmak için gitmediği devlet kurumu, başvurmadığı yer kalmamış. Dilek Kayık’ın ölümünün bir "cinayet" olmasının apaçık ortada olmasına rağmen kimsenin nedense gerçeği görmek istemediğini söylüyor. Başından geçenleri ve kardeşinin ölümünü önündeki belgelerle boğuşarak anlattı.

EŞİ FENERBAHÇE YENİLİNCE SALDIRDI, GÖRDÜĞÜ ŞİDDET SONUCU KOMAYA GİRDİ

Dilek Kayık eşi tarafından uygulanan şiddet sonucu komaya girdiği akşam eşi M.K. eve alkollü geliyor. Hayatını kaybetmeden önce gözünü açtığında kardeşine o gün Fenerbahçe’nin maçı olduğunu, Fenerbahçe’nin yenildiği ve kendisinin Galatasaraylı olduğu için eşinin kendisine saldırdığını, banyoya sokup kafasını dakikalarca fayanslara vurduğunu anlatıyor. Devamında eşi M.K. yeğenini arayarak evlerine gelmesini söylüyor. Baygın haldeki ve öldüğünü sandıkları Kayık’ı arabalarının arka koltuğuna atıp yola çıkıyorlar. Kayık yolda kendisine geliyor ve hastaneye götürülmediğini fark ediyor. Çünkü evlerinin hemen yanında 2 tane hastane var.  Araba ise orman yoluna sapıyor. Başına geleceği fark ediyor. Fark etmesiyle kendisini arabadan aşağı atıyor. Kendini attığı yer Gaziosmanpaşa’daki Polis Merkezi Amirliği.

Kayık’ın polislerce fark edilmesiyle M.K. ve sürücüsü yeğeni gözaltına alınıyor. Tutanaklarda yer alan polislerin ifadelerine göre M.K. ve yeğeni karakolda da Dilek Kayık’ın üstüne saldırmaya çalışmış.

3 GÜN KOMADA KALDI...

Hastaneye götürülen Dilek Kayık’ın beyin travması geçirdiği tespit ediliyor. 3 gün komada kalıyor. Tedavisi bittikten sonra taburcu ediliyor. Kardeşleri ve annesini yaşadığı eve gidiyor. Kardeşi Serkan Soydaş 2011 yılında Dilek Kayık’ın eşi M.K. hakkında kendisine uyguladığı sistematik şiddetten dolayı suç duyurusunda bulunduğunu ve M.K.’nın evden uzaklaştırma cezası aldığını, sonrasında avukatları ve M.K.’nın ailesinin arasıyla girmesiyle barıştıklarını söylüyor. Serkan Soydaş, kardeşinin tekrardan kendi evlerine geldiğini, ancak olaydan sonra şiddetli baş ağrıları çekmeye başladığını söylüyor. Kontrol için Kayık’ın 3 devlet hastanesine gittiğini anlatan Soydaş’ın anlattıklarına göre, gittikleri son hastane beyinde ödem oluştuğunu tespit ediyor. Kayık kısa süre sonra beyin kanaması geçirerek tekrardan komaya giriyor. Ve en son olarak sevk edildiği Özel Gaziosmanpaşa Şafak Hastanesinde hayatını kaybediyor.

‘BURASI ŞAFAK HASTANESİ, DEVLET BAŞA ÇIKAMIYOR, SEN GARSONSUN, SEN Mİ ÇIKACAKSIN?’

Dilek Kayık Özel Şafak Hastanesinde hayatını kaybettikten sonra otopsi işlemi yapılmadan defnediliyor. Kardeşi defin iznini veren doktor hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Doktor savcılığa verdiği ifadede Dilek Kayık’ın hastaneye adli vaka olarak gelmediğini söylüyor. Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi’nden alınan raporda ise ‘10 gün önce eşi tarafından darp edilmiş’ ifadesi yer alıyor ve Kayık’ın kardeşi Soydaş söz konusu raporu hastaneye teslim ettiklerini söylüyor. Yani Dilek Kayık Şafak Hastanesi yoğun bakımına girdiğinde adli bir vakadan dolayı geldiğinin bilinmemesi mümkün gözükmüyor. Serkan Soydaş kardeşinin ölümünün ölüm raporuna ‘doğal ölüm’ olarak geçmesi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmadan önce de hastane yönetimi ve raporu hazırlayan doktor ile görüşmek istemiş. Soydaş’ın aktardığına göre raporu hazırlayan doktor kendisine ‘Burası Şafak Hastanesi, devlet bizle başa çıkamıyor. Sen garsonsun, sen mi çıkacaksın?’ dedikten sonra, hastanenin güvenlik elemanlarıyla birlikte merdivenlerden sürükleyerek dışarı atmış.

ŞAFAK HASTANESİ’NİN GEÇMİŞİNDE HEKİME ŞİDDET, DOLANDIRICILIK VE AKP VAR

Serkan Soydaş hastanede başına gelenleri anlattıktan sonra Şafak Hastanesi ve sahipleri hakkında kısa bir araştırma yaptım. Şafak Hastanesinin kurucusu Saim Öztürk 2014 genel seçimlerinde AKP’den Kırşehir Milletvekili aday adayı olmuş.


Öztürk 2016 yılında Birgün gazetesinden Uğur Şahin’in ‘Ünlü hastaneye Topbaş kıyağı’ haberine konu olmuş. Habere göre imar planı değişikliğiyle hastanenin yanındaki alan ‘konut alanı’ olmaktan çıkarılarak ‘özel sağlık tesis alanı’ kapsamına alınmış.  2019 yılında Şafak Hastanesinde çalışan bir doktor Saim Öztürk ve 4 arkadaşı hakkında kendisine sahte senet imzalattığı için suç duyurusunda bulunmuş. Şafak Hastanesinin yönetim kurulu başkanı Seçim Öztürk ve diğer kardeşleri Mehmet Öztürk ise kendi hastanelerinde çalışan bir doktoru darp ettikleri için bir habere konu olmuşlar. ‘Bizimle devlet bile başa çıkamıyor’ lafının ne anlama geldiğini daha iyi anlıyoruz.


‘BALÇİÇEK İLTER KARDEŞİMİN ÖLÜMÜNÜ MAGAZİNSEL MALZEME YAPTI’

Kayık’ın ölümünden sonra cenazesine dahi katılmadan Moritanya’ya kaçan eşi M.K. 2 sene sonra Türkiye’ye giriş yapıyor. Polisler tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor. Ardından yeniden kayıplara karışıyor. Kayık’ın kardeşi Serkan Soydaş olayı basına duyurmak için o sıralarda Star TV’de yayınlanan ve Balçiçek İlter’in sunduğu "Olay Yeri" programına başvuruyor.
Soydaş İlter’in programında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

"Kardeşimin öldürülmesini sadece magazin malzemesi olarak kullandılar. 2 programa çıktım. Programa çıkmadan önce çeşitli mülakatlara aldılar. Mülakatı yapan arkadaş ısrarla ‘Duygularını dile getirmekten korkma, gerekirse ağla’ diyordu. Çıktığım ilk yayında kardeşimin ölümünü anlattım.  Balçiçek İlter bana ‘Birbirlerini severler miydi?’ diye sordu. Ortada öldürülmüş bir kadın var. 2 programdan sonra konunun ilgi çekmediğini fark ettiler. Ben programa katıldığımda olayı araştıracaklarını sanmıştım. Reyting almayınca ilgilenmeyi bıraktılar. Balçiçek İlter kardeşimin ölümünü magazinsel malzeme yaptı. Üçüncü programın sonunda beni seyircilerin arasına soktular. Ben de yayından önce sinirlenip stüdyoyu terk ettim. Oradaki arkadaşlardan bazıları hak verdi. ‘İyi yaptın abi, ilgilenmezlerdi bunlar seninle’ dedi. Sonra sinir krizleri geçirdim. Artık dayanamıyordum. Evde kalp krizi geçirdim. Şu an yüzde 40 kalp yetmezliği raporum var. Bu hastalık da bana oradan kaldı."

‘SEN GARİBANSIN, BU İŞİN PEŞİNİ BIRAK’

Dilek Kayık 45 yaşında hayatını kaybettikten sonra arkasında usanmadan adalet aramaya devam eden bir kardeşi kaldı. Serkan Soydaş başına gelenlerden sonra kurumlardan umudunu kaybettiğini söylese de mücadeleyi bırakmamış. Annesi ve engelli kardeşi ile beraber bir gecekonduda yaşıyor. Yaşadığı yerde bulunan bir hemşeri derneğini işleterek, asgari ücretten bile daha az parayla evini geçindirmeye çalışıyor.

Bu işin peşinden koşarken çoğu zaman cebinde yol parası bile olmayan Soydaş, parasızlıktan değil, ‘Sen garibansın, bırak artık bu işin peşini’ diye salık verenlerden şikâyet ediyor.

Öne Çıkanlar