Erdoğan: Kılıçdaroğlu siyasi istismar için cenazeye gidiyor

Erdoğan: Kılıçdaroğlu siyasi istismar için cenazeye gidiyor
Erdoğan, 31 Mart yerel seçimleri sonrası partisinin Kızılcahamam'daki kampında açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinde partisinin yüzde 44.4 oy aldığını açıklayarak İstanbul ve Ankara'yı kaybetmediklerini iddia etti. Seçim sonuçlarının ardından partisinde yer alan bazı siyasetçileri isim vermeden eleştiren Erdoğan, "Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler bütün seçim kampanyası boyunca neredeler ya?" diye sordu. "Nerede neler döndüğünü hepsini biliyoruz" diyen Erdoğan, eleştirdiği kişilerden hesabını soracaklarını açıkladı. 

Erdoğan, konuşmasında Ankara'nın Çubuk ilçesinde asker cenazesinde linç girişimine uğrayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında da konuşarak "CHP zihniyeti hep yaptığı gibi bir şehit cenazesinde yaşana bir müesir hadiyesi çığırından çıkardı. Siz benim Çubuk'taki köylümü, kardeşlerimi hiç düşünmüyor musun? Ben bir cumhurbaşkanı olarak bir şehit evine giderken gidişim rahatsız eder mi etmez mi diye soruyorum. Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun." dedi.

İstanbul'da yapımı süren Çamlıca camisini "Hangi akıllının başına İstanbul'da Çamlıca'nın tepesine 60 bin kişilik bir cami yapmak gelir? Bir kere doldursunlar ellerini öperim" sözleriyle eleştiren Saadet Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu için Erdoğan "Ben öptürmem, çünkü temiz elimi kirletmem." ifadesini kullandı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara Kızılcahamam'da partisinin 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşma gerçekleşleştirdi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Toplantımızı ülkemiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum. Toplantımızı bu defa farklı bir şekilde yapıyoruz belediye başkanlarımız be diğer teşkilat mensuplarımızla yapacağımız bu toplantıda değerlendirmelerimizin hassasiyetle olmadı ve 31 Mart seçimlerinde yaşananlar bundan sonra önümüzdeki süreç malum bu süreci en güzel şekilde değerlendirmek için hazırlıklarımız ve tabii ardından 2024 yerel seçimleri, buna yönelik de yapılacak hazırlıklar, gerek teşkilat yönetimlerinde atacağımız adımlar, gerekse takınacağımız tavırla çok büyük önem arz ediyor. 31 Mart'ta yeniden veya ilk kez seçilenleri bir kez daha kutluyorum.

Bundan önceki yerel seçimlerde böyle bir oranı yakalamamıştık. Bu sonuç AK Parti olarak girdiğimiz seçimlerdeki en yüksek ikinci oy oranıdır. Cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 gibi hem 16 Nisan hem de 24 Nisan seçimleriyle uyumlu bir sonuç elde ettik. 

TEŞEKKÜR EDİYORUM

Sayın Bahçeli'ye, ekibine ve tüm MHP'li kardeşlerimize bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. Belediye başkanlıklarında da önemli bir başarıya imza attık. Milletimiz bize, 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe, 203 belde belediyesini yönetme sorumluluğunu vermiştir. Milletimiz ülkemizdeki toplam 1389 belediyenin 758'ini Ak Partili kadrolara emanet etmiştir.

SEÇİMİ KAYBETMEDİK

İtirazlar sebebiyle seçimin yenilenmesi kararı evrilen 3 ilçe bu tablonun dışındadır. Yaptığımız itirazlar ve İBB için seçimlerin yenilenmesi talebimizi takip ediyoruz, edeceğiz. İstanbul ve Ankara önemli üzerinde durulması gereken yerlerdir. Biz esasen İstanbul ve Ankara'da seçim kaybetmedik, kazandık. Arkadaşlar her şeyden önce kazanmak nedir, kaybetmek nedir bunun üzerinde ayrıca durmak gerekir.İstanbul'da 39 ilçenin 24'ünde AK Parti, 1'inde MHP olmakla beraber 25 ilçeyi almış bulunuyoruz. İBB Meclisi'ndeki 312 üyeden 176'sı Ak Parti'ye 4'ü MHP'ye mensuptur. Ankara'da da durum farklı değildir. 25'den 19'unu Ak Parti aldı, 3'ünü MHP aldı. Ne kaldı onlara 3.

SEÇİMLERE GÖLGE DÜŞÜRÜYORLAR

CHP'liler seçimlere gölge düşürmeye çalışıyor. CHP genel başkanı 16 Nisan referandumundan sonra yapılan açıklamalar arşivlerimizde duruyor. Ak Parti'nin sergilediği olgunluk CHP tarafından asla gösterilmemiştir. Öyle ki CHP genel başkanı halk oylaması sonuçlarını tanımayacağını söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Hatta Anaya Mahkemesi'ne her zaman olduğu gibi başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi onlar için en sık başvurdukları yerdir. CHP'nin bu hukuk tanımamazlığı hem AYM'de hem de AİHM'de karşılık bulmamıştır.

İŞ BANKASI

Son verilerle düşmeye devam ediyor. Burada çok ciddi bir örgütlü organizasyon söz konusu. Elimizdeki belgeler bunu gösteriyor. Kamu yöneticiliği bu vasfı taşıyanların memur sıfatıyla orada olması gerekirken, kamu yöneticisi olmadığı halka bir çok bankalardaki işçi sıfatı diyebileceğimiz kişilerin sandıklara sokuşturulması bu güne kadar yapılmış bir şey değildir. İş Bankası, Şeker Bankası. Bu banakların binlerce çalışanı buralarda görev almıştır. İş Bankası açıklama yaptı, 'Bizim bilgimiz dahilinde değildir' diye. Biz zaten bilginiz dahilinde diye bir şey söylemedik. Biz sizin çalışanlarınızın buralarda görev aldığını söylüyoruz.

Daha bir çok şeyler var. Bunların üzerinde ben duracak değilim.Şeriatın kestiği parmak acımaz, YSK'nın verdiği karara uyacağız; "AK Parti umudunu kesti" deniyor; arkadaşlar son ana kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz.

Demokrasi seçilmişlerin olduğu yerdir atanmışların değil.

Encümende atanmışlar mı hakim olacak, seçilmişler mi? Tabii ki de seçilmişler. Geçmişte öyle diye buna böyle mi devam edecek? Yanlışın neresinden dönerse kardır diyerek bu yanlışı düzeltmek lazım.

İÇİMİZDE BİZE YANLIŞ YAPANLAR VAR 

Biz artık bu iş bitti kaybettik noktasında değiliz. Hakkımızı elimizdeki tüm hukuki verilere dayalı olarak arayacağız. Bunun çalışmasını da sürdürüyoruz. Tabii şunu da söylemem lazım, ne yazık ki biz dışarıyla bir mücadele verirken ama içimizde de bize yanlış yapanların da olduğunu burada ifade etmeden geçemeyeceğim. Tabii bu yeni bir şey değil. Bu ilk insanla başlayan bir süreç. Hamille Kabil arasındaki o süreç hâlâ devam ediyor. Kıyamete kadar da devam ediyor. Maalesef içimizde belli seviyelere gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur cinsten değil. Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler bütün seçim kampanyası boyunca neredeler ya? Bunlar nereye gittiler? Efendim ben beğenmedim bunu' Beğenmeyebilirsin. Biz herkesin beğendiği bir başarıyı ne zaman gösterdik ki. Burada bir yönetim varsa bu yönetim istişarelerini yapar ve bir karar verir. Bu karara da hep beraber uyarız. Bu bir teşkilatın ahlakıdır. Bu ahlaktan mahkum olanlar kendilerini hiçbir zaman anlatamayacaklardır. Bunu bilmeleri lazım.

ANKARA'DA KABUĞUNA ÇEKİLMİŞ BİR TEŞKİLAT DEĞİLDİR

Bilesiniz ki bu teşkilat sadece Ankara'da kabuğuna çekilmiş bir teşkilat değildir. Hangi ilçelerde neler oluyor bunların hepsi bize geliyor. Nerede neler döndüğünü hepsini biliyoruz. Zamanı geldiğinde bizler bu teşkilatın geleceği için de bunların hesabını sormasını biliriz. Bunları sırtımızda taşıyacak değiliz. Bu parti bir davadır. Bu davaya gönül verenler sır küpü içinde kendilerini tutmaları gerekir. Tutmuyorlarsa kendileri bilir. Bizi diğerlerinden ayıran da budur. 

Daha önceki seçimlerde yüzde 70 oy aldığımız bazı belediyeleri kaybettik. Bunun bize anlattığı mesajı gözardı etmiyoruz Kırşehir, Karaman, Yozgat, Kırıkkale gibi yerlerde pek çok örnekte bu sıkıntıyı yaşadık.

HERKESE KUCAK AÇIYORUZ 

Sırtını terör örgütlerine dayayanlar bizi anlayamaz. Türkiye karşıtı senaryolarının figüranlarına razı olanlar bizi kavrayamaz. Sırça köşklerinde yüksek siyasetçilik oynayanlar bizim verdiğimiz kavganın sırrına eremez. Ak Parti milletin partisidir. Ülkemizi ve milletimizi hedeflerine ulaştırmak için herkese kucak açıyoruz. Eğilmeyecek, bükülmeyeceğiz. Zehirli oklarını partimize sağlamak için dört bir yanda bekleyenlere bu meydanı bırakmayacağız.

Söylemler keskinleşir ancak bizim siyasi kültürümüzde sandıkların kapanıp oyların sayılmasıyla beraber seçim dönemi geride bırakıldı. İcraat dönemiyle seçim dönemi farklıdır. Biz kızgın demiri soğutalım çağrımızla bu ince noktaya dikkat çektik. Önce Türk milleti, kardeşlik,i demokrasi, yatırım, üretim, istihdam, ihracat diyen bir parti olduk.

GÜN DİRİ OLMA GÜNÜDÜR

Ne zaman içimize kapanmış birbirimizle kavga etmişsek o zaman kaybettik. Gün bir, iri, diri, kardeş olma hep birlikte Türkiye olma günüdür. Gün bir duvarın tuğlaları gibi birbirine kenetlenme günüdür. Cumhur ittifakı bu ortak paydanın itici gücüdür. Bu ülkedeki tek kutuplaşma Türkiye ortak paydasında buluşanlar ile terör örgütü safında bulunanlar arasındaki kutuplaşmadır. Onun dışında bir kutuplaşma bilmiyoruz. Ülke olarak böyle bir kutuplaşmaya da ihtiyaç yoktur.

ŞEHİT CENAZESİNİ ÇIĞRINDAN ÇIKARDI

CHP zihniyeti hep yaptığı gibi bir şehit cenazesinde yaşana bir müesir hadiyesi çığırından çıkardı. Çalışma arkadaşlarımıza hakarete vardırdılar. Şehit cenazesine katılmak elbette herkesin hakkıdır ancak seçim sürecinde kendini PKK'nın güdümünden kurtaramamış PKK ile işbirliği yapmış ve bu konuda atması gereken adım daha dikkatli olması gerekenleri daha özenli hareket etmek zorunda olamaları gerekir. Acaba buraya gitmek ne getirir, ne götürür? Çünkü bu şehit nereden geliyor? Senin iş birliği yaptığın o PKK'nın canavarlarının siyasi görüntüsü olan HDP ile iş birliği yapmışsın. Şimdi bunu söylemeyelim mi? İş birliği, el birliği yapacaksın, bunları yutalım mı? Yutmayacağız arkadaşım, bunları söyleyeceğiz.  Siz benim Çubuk'taki köylümü, kardeşlerimi hiç düşünmüyor musun? Ben bir cumhurbaşkanı olarak bir şehit evine giderken gidişim rahatsız eder mi etmez mi diye soruyorum. Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun.

Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun, şehit için değil. Ve çıkıyor bunların bazı hokkabazları, diyorlar ki, hükümetten kimse orada yoktu. Yahu benim genel başkan yardımcılarımdan tut, savunma bakanıma kadar hepsi cenaze merasiminde bulundular. 

Kalkıyorsun o köyü terörist olarak ilan ediyorsun dolaylı yollardan. Gereken yerlere bilgi verilip yapılması gerekir. Sen bunu da yapmadın, gereken yerler bellidir. Kaldı ki aile zaten gelmenizi istemiyor, bir de o var. Buna rağmen oraya gidiyorsunuz. Hiç kimsenin biz şiddete maruz kalmasını tasvip etmeyiz. Bay Kemal, Hacı Bektaş'ta bizim bakanımız Bekir beye senin gözlerinin önünde nasıl saldırıldığını, darp edildiğini biliyoruz. Kalkıp da konuşmanda, bir orada özür veya geçmiş olsun temennisinde bulunmadın. Aynı şekilde Enerji Bakanımız Taner beye, yine CHP'liler tarafından yapılan saldırı... Ve sizin besleme medyanızın nasıl başlıklar attığı bunların hepsi bizim gündemimizde var. Nasıl başlıklar attığını biliyoruz.

CHP'Lİ BELEDİYELERDE İŞÇİ KIYIMLARI BAŞLAMIŞTIR

CHP'nin Çubuk'ta yaşanan hadiseyi mecrasından saptırarak, işi şehitlerimize, AK Parti'ye hükümete karşı nefret kampanyasına çevirmesi yanlıştır. Şişli'de belediyenin 100 metre ötesinde kız yurduna saldıranların, şehit cenazesinde tepki gösteren Çubuk halkını teröristler gibi çirkin ifadeyle yaftalamaya hakkı yoktur. Ondan sonra kızlar gençler şunlar bunlar deyip duruyorsun. Biz sizin cibilliyetinizi biliriz, geçmişini de biliriz. CHP bu davranışlarıyla dahi eline güç geçirmesi halinde, devletin kadrolarına, masum insanlara neler yapabileceğinin işaretlerini vermiştir.

Bakın şu anda CHP'li kabul edilebilecek belediyelerde hemen işçi kıyımları başlamıştır. Sen diyorsun ki, hangi partiden olursa olsun kimse bizim kazandığımız belediyelerde işlerinden atılmayacaktır diyorsun. E ne oldu? Şu anda atılıyor, kapıya konmaya başladılar. Hani nerede müdahalen? asgari ücret ilan ediyorsun. Ne asgari ücreti ya, biz ilan ettik. Kimi aldatıyorsun? 

BEN ELİMİ ÖPTÜRMEM, ÇÜNKÜ TEMİZ ELİMİ KİRLETMEM

Seçimlerde aldıkları oy oranı ne olursa olsun, mirasçısı oldukları misyonun hatırı sebebiyle bu kişileri görmezden gelemiyoruz. Mesela çıkıp Ardahan'da Iğdır'da Şırnak'ta üniversite kurmanın hangi mantığı var? Hocası var, talebesi yok diyor. Adama sormazlar mı, tabelası var, binası yok...

Mesela çıkıp 'Hangi akıllının başına İstanbul'da Çamlıca'nın tepesine 60 bin kişilik bir cami yapmak gelir? Bir kere doldursunlar ellerini öperim' gibi bir hezeyanı dile getiriyor. Ben öptürmem, çünkü temiz elimi kirletmem.

Şu hale bak... Bu ne tarih bilmezliktir? O zaman ki nüfusa göre; Sen Sultanahmet Camii'ni, Süleymaniye Camii'ni, Fatih CAmii'ni, acaba nasıl değerlendireceksin?

Ey zavallı ya. Bunlar mühürdür, müdür. O boğaza girip çıktığın zaman işte Büyük Çamlıca Camii'ni göreceksin. Ben inanıyorum ki bunlara oy verenler de herhalde hesaba çekeceklerdir. Iğdır, Ardahan, Şırnak gibi yerlere biz üniversiteyi götürüyoruz. Bizim ecdadımız ta buralara medreseler kurmadı mı?

Öyle bir tarih bilmezlik var ki, rahmetli Erbakan Hoca'mız kalksa herhalde bunu karşılıksız bırakmazdı. Yahu bunları söyleyecek kadar maalesef siyasetten de nasibini almamış, maalesef kalkıp kalkıp ileri teknolojiden benim oradaki vatandaşlarımı mahrum etmenin hesabı içine girmiş. 

Mevlana'nın şu ifadeleri tam anlatıyor. "Cahil insan gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır" İşte tam da bu kafayı tarif eden veciz bir söz. AK Parti Türkiye'yi hızlı trenle tanıştırmıştır. Ankara, İstanbul, Sakarya, Bilecik, Konya hatları birfiil çalışıyor. Yüzde 90 doluluk oranıyla hizmet veriyoruz. 

 ERMENİ MESELESİ KONUSUNDA ARŞİVLERİMİZİ AÇIYORUZ, HODRİ MEYDAN

Bu konuyla alakalı olarak Türkiye'nin pek çok devletin aksine utanacak bir geçmiş yoktur. Bin yıllık yurdumuz Anadolu'da hep ahlakımızla, vicdanımızla, irfanımızla, imanımızla ve gücünü bunlardan alan bileğimizle var olduk, büyüdük. Bir asır önce bu topraklarda yaşananların bir mağduru varsa o da bizim milletimizdir. Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla 2 milyon kardeşimizi maalesef kurban verdik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Rus ve Ermeni işgalleri sırasında bir bu kadar daha sivil vatandaşlarımız katledildi. Çanakkale, Filistin, İstiklal harbimiz gibi, terörle mücadele gibi çok ciddi askeri kayıplar verdiğimizi saymıyorum. Burada sözünü ettiğimiz kayıplar tamamen sivil kayıplardır.

Ermeni tehciri işte bu büyük acıların önünü kesmek için başvurulan bir yöntemdir. Yani bir hicrettir. Ermenilerin iddia ettiği gibi bir yola başvurmuş olsaydık, dünyanın dört bir yanında yaşayan milyonlarca Ermeni'den söz edilemezdi. Tehcir, bir mecburiyet olarak uygulandığı için elbette ciddi acılar yaşanmıştır. Ama tüm bunların konuşulacağı yer ülkelerin yönetim binaları, parlamentolar değildir.

bu hakikatlerin aranacağı yer arşivlerdir. Bunu yapacak olanlar da tarihçilerdir. Bizim arşivlerimiz her konuda olduğu gibi Ermeni meselesi hususunda da tüm araştırmacılara açıktır. Hodri meydan; üçüncü ülkelerde varsa onlar da açsınlar. Ama gelmiyorlar. Biz yıllardır bunları ta Başbakan olduğum andan itibaren hep söyledik gelmiyorlar. İşlerine gelmiyor, arşivde nelerin olduğunu biliyorlar. Onun için gelmiyorlar. Parlamentolar vasıtasıyla buralarda çevirdikleri yalan dolan birçok şeylerle bunu yapmanın gayreti içine giriyorlar. 

Fransa Cumhurbaşkanı sayın Macron önce bu işleri öğrenmesi lazım, bu işleri bilmiyor. Ve yanlış kılavuz seçtiği için yanlış konuşuyor. Fransa'da 700 bin Ermeni var diye onlara mesaj vermek Bay Macron seni kurtarmayacak. Önce siyasette dürüst olmayı öğren, dürüst olmadıkça kazanman mümkün değil, kaybedeceksin. Bunu defalarca şahsına söylediğim için burada açıkça söylüyorum. Soykırıma tabii tutulmuş nice halklar biliyoruz. Afrika'nın her köşesinde veya Güney Amerika'da birbirine kırdırılan, yok edilen nice toplumlar vardır. 

İtham edilemeyecek tek ülke Türkiye'dir. Tüm bu gerçekleri her fırsatta muhataplarımıza ve uluslararası kamuoyuna anlatmayı sürdürdük, sürdüreceğiz. Bundan geri adım atmamız da mümkün değil. 

ABD İLE S-400 MESELESİNDE GÖRÜŞ AYRILIKLARI İÇİNDEYİZ

ABD ile S400 meselesinde ciddi görüş ayrılıkları içindeyiz. Amerika'nın ısrarla bölücü terör örgütüyle birlikte hareket etmeye kalkmasını üzüntüyle takip ediyoruz. Kim ne derse desin. Bizim için asıl önemli olan ülkemizin ve milletimizin istiklali ve istikbalidir. Bu uğurda 15 Temmuz'da canını ortaya koymuş bir millet olarak, Suriye'deki terör bataklığına dönük adımları atmayı sürdüreceğiz. Şu şöyle demiş, bu böyle demiş; hep bir kenara biz ne diyoruz o önemli.

AB MESAJI: 'İSTEMİYORUZ' DEYİN İŞİ BİTİRELİM...

AB tam üyeliği, Türkiye'nin 1963'ten beri arzu ettiği bir statüdür. Bu konuda tüm kriterler yerine getirilmiştir. Buna rağmen ülkemizin hala tam üye olamamasının yegane sebebi birliğin izlediği tutarsız politikalardır. Konuştuğumuz zaman 'çok teşekkür ediyoruz, çok önemli işler başardınız' E iyi güzel de verdiğiniz sözleri de tutun... Yok. Türkiye AB ilişkilerinin geliştirilmesi ve sonlandırılması konusunda bir adım atılması gerekiyorsa bunu yapacak olanlar artık Avrupalılardır. Türkiye'yi istemiyor musunuz? Tamam, 'istemiyoruz' deyin işi bitirelim. Yok bize bir faydanız zaten. Sürekli olarak önümüzü kesiyorsunuz. Sürekli olarak, havadan sudan bahaneler uyduruyorsunuz. Arkadaşlar Türkiye, AB müzakereleriyle ilgili çok kan kaybetti. Hala bunlar oyalama taktiği güdüyorlar. Vize meselesinde, gümrükle ilgili aynı şeyi yaptılar. Biz verilen sözlerin yerine getirilmesini sabırla beklemeye devam ediyoruz, ancak bir yere kadar.

Filistin ve Kudüs meselesi son dönemde yine alevlendi. Bölgemiz adeta barut fıçısına çevrilmiştir. Kudüs'ün mahremiyetine el uzatan, Filistin topraklarını işgal eden, Golan tepelerini ihlak eden İsrail yönetimi bu tehlikeli politikalarından vazgeçmelidir. Golan tepeleri Suriye'nindir, İsrail'n değil. Filistinlilerin haklarını teminat altına alan, Doğu Kudüs'ü de bu ülkenin başkenti olarak tanıyan kapsamlı bir anlaşmaya kadar bu sorunlar çözülmeyecektir.

Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Libyalı kardeşlerimizin yanında duracağız. Yeni bir Suriye'ye dönüştürmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmak için tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz. Cezayir'deki tartışmaları takip ediyor, artan istikrarsızlıktan üzüntü duyuyoruz.  

Önce böldüler, şimdi de yutmanın gayreti içindeler. Sudan'ın istikrarı Doğu ve Orta Afrika için son derece önemlidir. Türkiye Sudanlı kardeşlerini desteklemeye devam edecektir.

Yeni Zelanda'da Cuma namazına hazırlanan Müslümanların acısı halen yüreklerimizi yakıyor. Dün Yeni Zelanda Meclis Başkanı bir heyetle ziyaretimize gelmişlerdi. Meclis Başkanımızı ve Meclis'i ziyaret ettiler ve Dışişleri Bakanımızla birlikte bizleri ziyaret ettiler. Tabi orada da yaşanan hadise gerçekten Yeni Zelanda yönetimini ciddi manada rahatsız eden bir durumdu. Bu hadise karşısında gerçekten takdire şayan bir duruş sergileyen Yeni Zelanda yönetimini bir kez daha tebrik ediyorum. 

Geçtiğimiz günlerde Sri Lanka'daki katliam, nefret suçunu meşrulaştırmaya yönelik bir saldırıdır. Hamd olsun bu oyuna gelinmemiştir. DEAŞ, El Kaide, FETÖ gibi terör örgütleri İslamın adını kullanarak Müslümanlara savaş açanların aparatı dışında hiçbir anlama sahip değildir. İslam dünyasının kurtuluşu bu terör örgütlerinin süratle tasviyesinden geçmektedir. İnşallah en başta Müslümanları, onlarla birlikte tüm insanlığı bu şer şebekelerinden kurtarana kadar mücadelemize devam edeceğiz. 

BELEDİYECİLİK AK PARTİ'NİN UZMANLIK ALANIDIR

Biz kabinemizle, bürokratlarımızla birlikte özellikle ülkemizin meselelerinin çözümüyle ilgili mücadelemizi sürdürüyoruz. Hep söylediğimiz gibi belediyecilik AK Parti'nin uzmanlık alanıdır. 

Vatandaşın elini sıkmaktan kaçınandan belediye başkanı olmaz. Vatandaşına tepeden bakan, görünce sağa sola sapan böyle belediye başkanı olmaz. Halktan biri olacaksınız. Hiçbir zaman küçümsemeyeceksiniz, tepeden bakmayacaksınız. Gurur, kibir olmayacak.

Benim belediye başkanlığım döneminde personel harcamaları bütçenin yüzde 30'uydu. Bu birçok belediyelerde yüzde 100'e vardı. Arkadaşlar böyle belediyecilik olmaz. Bir defa belediye olarak hangi yatırımı yapacaksın? Bu konuyu bilimsel bir zemine üreteceğiz.

İki şey çok önemli. İstikrar ve güven. Bunu başaramadığımız zaman kaybederiz. Şimdi yeşil şehirler, huzurlu nesiller diyoruz değil mi? Şehirlerimiz yeteri kadar betona boğuldu. Yatay mimari, park gibi çalışmalarla şehirlerimizin rengini yeşile dönüştürmeliyiz. Millet Bahçelerini yaygınlaştıracağız. Millet Kıraathanelerinin sayısını daha da artıracağız. Niye? Gençlerimizi bu kıraathanelerde meşgul edelim. Bunlar sağa sola savrulup tinerci olmasınlar, değerlerimizden kopmasınlar.

TELEFON 24 SAAT AÇIK OLMALI

Telefon 24 saat açık olmalı. Telefonumu 24 saat açık tutan birisiyim. Siz de 24 saat telefonlarınızı açık tutacaksınız. Kapısı açık olmayan, ekibini doğru şekilde kurup denetlemeyen bir başkan AK Parti'nin belediye başkanı olamaz. Yönettiği şehrin tüm kesimlerine ulaşamayan, tüm kesimleri karar alma süreçlerine dahil edemeyen bir belediye başkanı mutlaka hata yapar.

Şimdi mahallelerde kesinlikle yer altı, yer üstü... Yer üstünden kastım; cadde üstünde otopark değil. Belli bir alanı kamulaştırıp, yer altı ve yer üstü otoparklar inşa ederek bu soruna çözüm bulmanız gerekiyor. Ve bu araçların her yerde park etmesi suretiyle birçok zaman Allah göstermesin yangında vesairede itfaiye araçları gidecek yol dahi bulamıyorlar. Bunu çözmemiz lazım.

İsraf meselesindeki hassasiyet belediyelerimizde yaşanan birçok şüpheyi ortadan kaldıracaktır. Denetimin olmadığı yerde savurganlıkta, keyfilik de diğer kötü alışkanlıklar kısa sürede kendine zemin bulabilir.

Cumhurbaşkanlığı bünyesinde hazırlıklarını tamamladığımız sistemi, en kısa sürede faaliyete geçiriyoruz. Genel merkezimizde de kendi belediyelerimizi daha yakından incelemeye alacak ve çalıştıracağız.

Seçim kampanyası boyunca gittiğimiz pek çok yerde karşımıza çıkan bir hususa değinmek istiyorum. AK Parti'nin sahibinin millet olduğunu, hesap vereceğimiz yerin de yine milletin vicdanı olduğunu adeta döne döne, tekrar tekrar söylüyorum.

Hiçbirimiz bulunduğumuz makamların hizmet makamları olduğu unutmayacağız. Hizmet gayesi olduğu bir yerde, kibir, büyüklenme, tepeden bakma hele hele insanları kendinden uzak tutma kesinlikle söz konusu olamaz. Makamında, aracında, yolda, çarşıda, pazarda etrafına korumalarla kendi ekibiyle duvar ören belediye başkanı olamaz. Bu sayılar haddinden fazla oluyor. Halk ile ilişkisini kesen başkan ile biz de ilişkimizi keseriz. Size oy vermiş olsun olmasın, her bir ferdin meselesi artık sizin de meselenizdir. Şehrin insanını olduğu kadar tarihini, kültürünü, değerlerini de bir bütün olarak görmeniz gerekiyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar