Erdoğan: Rusya, Astana'ya da Soçi'ye de sadık değil

Erdoğan: Rusya, Astana'ya da Soçi'ye de sadık değil
Erdoğan 'Halep'ten bizim tarafa atışları var. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sabrettik ama ondan sonra da biz göbeğimizi keseriz' dedi.

Suriye ordusunun İdlib'e yönelik askeri harekatı nedeniyle Rusya'ya tepki gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Rusya ile gerek Soçi gerek Astana'da bazı görüşmeler, anlaşmalar oldu. Bu anlaşmalara Rusya'nın sadık kalması halinde biz de aynı sadakatle yola devam ederiz. Şu an itibarıyla maalesef Rusya, Astana'ya da Soçi'ye de sadık değil" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Senegal ziyaretinden dönüşünde gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, Senegal'in ekonomi, ticaret, enerji, altyapı, müteahhitlik, savunma ve balıkçılık alanında büyük potansiyele sahip olduğuna işaret ederek, "400 milyon dolar ticaret hedefimize ulaştık fakat geçen yıl biraz gerileme oldu, bu hedefin ötesine geçmek için yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Şimdi birlikte belirlediğimiz hedef 1 milyar dolar. 7 anlaşma imzaladık. Böylece ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendiriyoruz" dedi.

'BİR YERE KADAR SABREDERİZ'

"2018'de İdlib'in, gerginliği azaltma bölgesi olarak ilanından bugüne gerginlik azalacak gibi durmuyor. Son zamanlarda da saldırılar arttı. Görünen o ki Türkiye'ye basınç uygulayarak göç dalgası planlıyorlar. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Rusya ile gerek Soçi gerek Astana'da bazı görüşmeler, anlaşmalar oldu. Bu anlaşmalara Rusya'nın sadık kalması halinde, biz de aynı sadakatle yola devam ederiz. Şu an itibarıyla maalesef Rusya, Astana'ya da, Soçi'ye de sadık değil. Arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde de kendilerine 'İdlib'de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz, durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız' diye ifade ediliyor. En son Halep'ten bizim tarafa atışları var. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sabrettik ama ondan sonra da biz göbeğimizi keseriz. Bu konuda Rusya da eğer biz birbirimize sadık ortaklar isek, tavrını belli edecek. Ya Suriye ile olan süreci farklı yürütecek ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, bunun başka yolu yok. Biz, bir şeyleri kapma gayretinde değiliz. Bir şeyleri almanın, toprak kapmanın gayreti yok bizde. Biz oradaki mazlum, mağdur insanları kurtarmanın gayreti içerisindeyiz."

Rusya'nın "Teröristlere karşı mücadele ediyoruz" dediğini aktaran Erdoğan, "Kim terörist? Kendi toprağını savunanlar mı terörist? Bunlar direnişçi. Şu anda bunlara sorarsan Türkiye'deki yaklaşık 4 milyon Suriyeli de terörist. Bunlar nereden kaçtı geldi? Esad'ın zulmünden kaçtı geldi. Şu anda bu insanlar bize barınmış durumdalar" dedi.

'ARZUMUZ REJİMİN UYARILMASI'

Erdoğan, İdlib'de devam eden süreçle ilgili Türkiye'nin briket barınaklar yaptığını belirterek, "Bu kışın soğuğunda bunlar çadırlarda duramazlar. Bunlara briket barınaklar yapalım. Bunları ben Sayın Putin'e de söyledim. Bu insanlar şu anda çadırlarda nereye kadar? Bunun için Esad'a söylenmesi gerekeni siz söylerseniz, bu insanları da konforu yüksek hale getirebiliriz. Onun için de biz bu işi gevşetemeyiz, aynı kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Bu süreçte şantaj görüyor muyuz?" sorusuna Erdoğan, "Bunu şantaj olarak nitelemeyelim. Aylar geçtikçe göreceğiz ama bizler ilgili arkadaşlarımız, şahsım görüşmelere devam edeceğiz. Arzumuz bir an önce burada Rusya'nın dost olarak gördüğü rejime gereken uyarıyı yapmasıdır" karşılığını verdi.

'ASTANA DİYE BİR ŞEY KALMADI'

Suriye'de yaşananlara ilişkin Rusya'nın tutumu dışında İran'a karşı da baskıların devam ettiği ve bu durumdan Astana sürecinin etkilenip etkilenmeyeceğine  ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Şu anda Astana süreci diye bir şey de kalmadı. Astana süreci şu anda sessizlikte veya sessizliğe büründü. Astana'yı yeniden ayağa kaldırmak ve yeniden ayağa kalkışı ile birlikte Türkiye, Rusya, İran ne yapabilir, bakmak lazım" ifadelerini kullandı. 

Amerika'nın sürece üst düzeyde katılmadığına, alt düzeyde büyükelçi veya özel temsilci düzeyinde katıldığına işaret eden Erdoğan, "Burada ağırlıklı biz üç ülkeyiz, Rusya, İran, Türkiye. Şimdi bunu yeniden canlandırarak Astana sürecinden ne çıkar, bakılabilir. Tabi asıl gidilmesi gereken yer Cenevre. Cenevre konusunda da sanki unutma politikası var. Bunu hareketlendirmek, bir an önce işi siyasi sürece kavuşturmak ve netice almak gibi bir durum söz konusu olmalı" diye konuştu.  

'KORONAVİRÜS'TE SIKINTI YOK'

Erdoğan, Çin'de ortaya çıkan Koronavirüs salgınına ilişkin, "Türkiye insanların dolaşımını sınırlandırmak, bazı noktalarda engellemek gibi büyük adımlar atar mı?" şeklindeki soruyu, şöyle yanıtladı:

"Sağlık Bakanımızın bu konudaki temkinli açıklamaları şöyle: 'Bizde henüz herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.' Ancak Çin'de de 25 kadar Türk, 10 kadar da Azeri vardı. Onların Türkiye'ye dönme gibi arzuları var. 'Tedbirlerinizi alın, Azeri kardeşlerimizi de dahil edin. Karantinaya almak suretiyle bu kardeşlerimizi Türkiye'ye getirelim' dedik. Türkiye içinde şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı söz konusu değil ama arkadaşlarımız oraya dayalı olarak da her türlü tedbiri alarak adımlarını atıyorlar."

'TRUMP'LA NEZAKET KONUŞMASI YAPTIK'

Erdoğan, gazetecilerin, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesine ilişkin, "İki taraftan yapılan açıklamada Libya, İdlib ve Doğu Akdeniz konusunun konuşulduğu açıklandı. Bu kritik başlıklarda Ankara'nın mesajları ne oldu?" şeklindeki sorusu üzerine ise görüşmede Libya'yı konuştuklarını anlattı. 

Trump'la Libya ile ilgili olarak 'sadra şifa' konular değil, ağırlıklı olarak 'nezaket' konuşması yaptıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elazığ, Malatya depremini gündeme getirdi. 'Bize düşen ne var, ne yapabiliriz? Bizde depremlerle ilgili çokça alet edevat var, gönderebiliriz' dediler. Şu anda çok çok teşekkür ediyoruz, biz bu aşamaları aşmış vaziyetteyiz. Tabi 41 vatandaşımız öldü, Allah'tan rahmet diliyoruz. Bunun yanında ciddi sayıda kurtarılan vatandaşlarımız var. 1600'e yakın yaralı vardı, bu yaralıların kahir ekseriyeti ayakta tedavi ile evlerine döndüler. 60-70 tedavisi devam eden var. Yoğun bakımda olan hemen hemen kalmadı gibi. Onlar da bugün odalarına çıkacaklardı." 

'YENİ BİR ADIM ATTIK'

Elazığ'da Şehir Hastanesi'nin gerçekten çok ciddi iş gördüğünü söyleyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Hastalar oraya gelerek tedavilerini oldular. Şu an enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Enkaz kaldırmanın yanında, yeni bir adım daha attık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın gerek Elazığ'da gerekse Malatya'da elinde rezerv konut varsa ki bunlar TOKİ'nin konutları biliyorsunuz, 400 kadar bu tür konut var. Şu anda evsiz kalanlara, acil olanlara bu konutlardan dağıtmaya başlayacaklar. Malatya büyükşehir olduğu için köy değil, mahalle diyoruz. O mahallelere tek kat konut ve bu konutların yanına da ahırlarını yapmak suretiyle çalışmalarını yoğun bir şekilde başlatıyorlar. Şehir merkezlerinde gerek Malatya gerek Elazığ'da zemin etütlerini en ideal noktada yapacağız. Zemin etütlerinden sonra da buralarda inşaatları başlatacağız ki bu bizim için 3-4 aylık, bilemedin 5 aylık iştir. Amacımız şehir merkezlerindeki binaları da yapıp vatandaşların buralardaki konutlara taşınmalarını sağlamaktır. Şu anda da (Çevre ve Şehircilik Bakanı) Murat Bey'den bunları öğrendim, süratle çalışmayı başlatıyorlar ve adımları da inşallah atıyoruz. Tabi bütün bunların dışında elimizdeki çadırları, konteyneri planlı bir şekilde dağıttılar. Kışı sıkıntısız veya en az sıkıntıyla atlatmayı planlıyoruz. "

'KUDÜS PLANI ASLA KABUL EDİLEMEZ'

Erdoğan, ABD Başkanı Trump'ın 'Yüzyılın Anlaşması' adını verdiği ve dün İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile birlikte açıkladığı 'Ortadoğu Barış Planı'nıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz buraya girerken açıklama devam ediyordu. Önceki akşamki konuşmada Sayın Trump'a, 'Bu metni bize gönderirseniz, içeriğinde ne var görürüz, ona göre de atmamız gereken adımları veya tavrı belirleriz' dedik. Zaten önümüzdeki hafta içerisinde de Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı olacak. O toplantıya Dışişleri Bakanımız da katılacaklar. Bizim bu konudaki tavrımız belli. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs'ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldubittiler oluşturma gayretidir. Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail'in işgalini meşrulaştırma planıdır. Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin'in ve Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye ve dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz."

'DEMEK Kİ DOĞRU İSTİKAMETTEYİZ'

Özellikle İsrail medyasındaki Netanyahu'ya yakın aşırı sağ medyada, Türkiye'nin güvenlik bürokrasisini hedef alan yayınlar olduğu, Kasım Süleymani'nin ardından MİT Başkanı Hakan Fidan'ın hedef gösterildiğinin aktarılması üzerine Erdoğan, "Eğer biz İsrail medyasına göre hareket belirleyeceksek vay halimize. İsrail medyası da istihbarat başkanımız için böyle şeyler yazıyorsa doğru istikametteyiz. Hayırlı olsun" açıklamasında bulundu. 

'DEPREM VERGİLERİNİ HARCANMASI GEREKEN YERE HARCADIK'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Deprem vergileri nereye harcandı?' sözlerinin hatırlatılarak, bu tavra ilişkin görüşleri ve devletin 1999 öncesi ve bugünkü tavrına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şöyle konuştu: 

"Bu adamın doğru söylediği bir şey yok. Yalanlar zincirine yeni bir yalan ilave ediyor. Ben şu anda Sivrice depremine CHP'li belediye ne kadar yardım yapmış bunun üzerinde duracak değilim. Ben sadece şunu söyleyeyim. Bütün il, ilçe, belediyelerde, mahallelerde, Allah'a hamdolsun, bir tarafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere, bütün bakan arkadaşlarım ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Bey, öbür tarafta (AKP) Genel Başkanvekili olarak Numan Bey, tüm vekiller, kadın kollarımız bölgede seferber oldu, çalıştılar ve aç açık bırakmamak için ne gerekiyorsa yaptılar. Bir defa Kılıçdaroğlu'nun ne kabinemizi ne bizim şu andaki o bölgede çalışan milletvekillerimizi falan ağzına almasını yakıştıramam. Onların böyle bir derdi olamaz. Acaba kendisi oraya gitti mi? Gitmedi. Şimdi bundan sonra herhalde gider; ben söylüyorum ya… Niye gitmedi? Bu ciğer meselesi, ruh meselesi ondan... Bunda öyle bir ruh yok. Biz elhamdülillah Van'da da, Simav'da da, Sakarya'da da... Ben cezaevinden çıktım, ilk gittiğim yer Sakarya, Düzce'dir. O zaman belediye başkanı sıfatım yoktu. Bütün oraları dolaştık. Bizim derdimiz var. Onun böyle bir derdi yok. Soruyorlar şimdi. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde bir para hangi amaç için toplanmışsa bugüne kadar o gaye için harcanmıştır. Onun dışında bir yere biz bu tür paraları harcama diye bir tavrın içinde olmadık, olmayız."

'YA UÇAĞI YA PARASINI VERECEKLER'

Türkiye'nin uzun, orta, yakın menzil silahlarını artık kendisi yaptığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hâlâ bunları ithal etseydik, inanın bunların altından kalkmak adeta mümkün olmazdı. Şimdi böyle bir sorunumuz yok. Her geçen gün ileriye gidiyoruz, gideceğiz. Hep söylüyorum, S-400 konusu bitmiş bir iş. Buradan geri adım atmak söz konusu değil. Bedeli kesilmiş, kredisi vesaire hepsi konusunda Ruslarla anlaştık. F-35 konusuna gelince... ABD'nin bizi ortak yaptığı ve birçok parçasını bizden aldığı uçak. Bunlardan 5 tanesini bize vermişlerdi. Daha sonra bu sıkıntılar yaşanınca gönderilmemesi istikametinde karar alındı. Şimdi olay nereye geldi? Ya bu işin parasını bize verecekler ya da uçağı verecekler. Parasını vermiyorsa da dünyada bu işin dibi kurumadı ki... Başka yerden de bulur alır, kendimiz de yaparız. Zaten çalışmalarımız, bazı ortak girişimlerimiz var."

Son ABD seyahatinde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın bir araya gelerek bu konuda çalışması üzerinde durulduğunu aktaran Erdoğan, henüz bununla ilgili ciddi bir çalışmanın olmadığını söyledi.

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar