Gelecek Partisi kurucularından Bilici: Özür dilenmesi gerekiyorsa dilenmelidir

Gelecek Partisi kurucularından Bilici: Özür dilenmesi gerekiyorsa dilenmelidir
AKP’nin eski Van Milletvekili, Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Mustafa Bilici, ‘Özür dilenmesi gereken bir husus varsa özür dilenmelidir’ dedi.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun öncülüğünü yaptığı Gelecek Partisi’nin en çok merak edilen politikalarından birisi Kürt meselesine yaklaşımı.

Ahmet Davutoğlu, Kürt illerinde yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği, yaklaşık 2 milyon kişinin doğrudan etkilendiği sokağa çıkma yasakları döneminde ülkenin Başbakanıydı. Sonraki açıklamalarında o politikaları savunmaya devam eden Davutoğlu, üstelik MHP’yi "terörle mücadelede" kendilerine destek vermediği için eleştirmiş ve "Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz" demişti.

O dönemden akıllarda kalan sözleri ise "Diyarbakır Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline gelecek" olmuştu.

Kurucu ilkelerinden uzaklaştığı gerekçesiyle AKP’den ayrılan ve Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davutoğlu, partisinin geçtiğimiz cuma günü yapılan tanıtım toplantısında "Kürt" kelimesini ağzına almadı, ancak sık sık "farklılıklar", "eşitlik", "kapsayıcılık", "demokrasi", "insan hakları" vurgusu yaptı.

KÜLTÜREL KİMLİKLERİ KORUMA VE ANADİLDE EĞİTİM

Konuşmasında, "Farklı kökenlerdeniz ama hepimiz eşit ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız" diyen Davutoğlu, kültürel kimlikleri koruma ve geliştirmenin devletçe destekleneceği vaadinde bulunarak, anadilde eğitimi savundu.

Davutoğlu, ayrıca "Farklı toplum kesimlerini ilgilendiren bu hassas süreçlerin her tür istismarı ortadan kaldıracak şekilde katılımcı bir ortak akılla yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Partimiz bu ortak akıl süreçlerinin öncüsü ve destekçisi olacaktır" ifadelerini kullandı.

PROGRAMDA KÜRT MESELESİ: AYRIMCILIK ENGELLENMELİ

Kürt meselesi, Gelecek Partisi’nin programında ise birinci bölümde yer alıyor. "İnsan: Siyasetin öznesi ve odağı" başlıklı bölümde şöyle deniliyor:

"Kürt meselesi esas olarak ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden ve bu eksikliğin istismar edilmesinden kaynaklanmıştır. Sorunu yaratan Kürt vatandaşlarımızın varlığı değil, geçen yüzyılda yaşanan parçalanmaların devlet aklına yüklediği korkular, bu korkulardan kaynaklanan kısıtlamalar ve bu kısıtlamaları istismar eden ayrılıkçı çevrelerin terör faaliyetleridir. Dolayısıyla çözüm kimliklere dayalı her türlü ayrımcılığın engellenmesi ile Kürtlerin demokratik vatandaşlık anlayışı temelinde bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları oldukları inancının pekiştirilmesiyle sağlanabilir…Başta Kürt ve Alevi vatandaşlarımızla ilgili sorunlar olmak üzere, Türkiye’nin demokratikleşmeyle bağlantılı sorunlarının tamamının sivil ve siyasal toplumu içine alan geniş bir farkındalıkla ve sağlıklı iletişim kanalları ile çözülebileceğine inanıyoruz."

SINIRIN ÖTE YANINDAKİ KÜRTLER: İLİŞKİLER DERİNLEŞTİRİLECEK

Programda sınırın öte yanındaki Kürtlerle ilgili de değerlendirmeler yer alıyor. Dış Politika bölümünde "Bölgedeki çatışmaların dindirilmesi ve toplumlar arasında ticari ilişkilerin ve kültürel etkileşimlerin artırılması için aktif rol üstleneceği" belirtiliyor. Programda, "Türkmenler, Kürtler ve Araplar arasındaki ilişkilerin hiçbir ayrım gözetilmeksizin geliştirileceği, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkilerin derinleştirileceği, Türkmenlerin başta Kerkük olmak üzere Erbil, Musul, Telafer ve Tuzhurmatı’da etkin bir siyasal katılımla, barış içinde yaşamalarına destek olunacağı, Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Sünni ve Nusayri Araplar, Türkmenler ve Kürtlerin sınır boyundaki vatandaşların akrabaları olduğu ve etnik ve mezhebi barışın sağlanabilmesi için ilişkilerin geliştirileceği" ifade ediliyor.

MUSTAFA BİLİCİ: AK PARTİ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ YAPIYOR

Eski AKP’li Kürt milletvekili, Gelecek Partisi’nin Kurucular Kurulu üyesi Mustafa Bilici de Kürtlerin haklarının verilmesi gerektiğini belirtiyor.

AKP’den 24. Dönem Van Milletvekilliği ve Van İl Başkanlığı yapan Bilici, geçen ay AKP’den istifa ederek Davutoğlu ekibine katılmıştı.

Gelecek Partisi’nin tanıtım toplantısında Artı Gerçek’e açıklamalarda bulunan Bilici, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle muhalefet liderlerine ağır hakaretlerde bulunmasının toplumu gerdiğini ve ayrıştırdığını belirtti. "Sayın genel başkanımızın (Ahmet Davutoğlu) kullandığı üslup ötekileştirici değil birleştirici bir dildi ve söylemlerinde hakaret yoktu. Böylesi bir dile siyasette ihtiyaç var" diyen Bilici, bölgede Ahmet Davutoğlu’na büyük bir sevgi ve güven olduğunu söyledi.

Bilici, AKP’nin Kürtlerle ilgili söylemlerinde, ilk yola çıktığı dönem ile bugün arasında uçurum olduğuna da işaret ederek, "Bölgede ‘AK Parti, MHP’lileşti’ diyenler var. AK Parti, sadece Türk milliyetçiliği söylemleri üzerinden siyasi duruş sergiliyor. Haliyle bölgedeki destek de her geçen gün azalıyor. Sayın cumhurbaşkanımızın söylemleri ve kayyum atamaları bölgede seçmen üzerinde olumsuz bir hava oluşturmuştur. Seçmen ciddi bir arayış içinde" dedi.

‘KAYYUM ATAMALARINI DOĞRU BULMUYORUM’

Bilici, kayyım atamaları konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:

"Milletin parasını dağa aktaranlar cezalarını çekmeliler ve o görevlerde bulunmamalılar. Ama daha seçileli birkaç ay olmasına ve müfettişlerin ortaya koyduğu bir belge olmamasına karşın sadece devam etmekte olan davalar veya yeni açılmış olan davalar gerekçe gösterilerek belediye başkanlarının görevden alınmasını doğru bulmuyorum. Zaten YSK seçilebilirlik yeterliliği görmüştür. Suçları kesinleşmediği sürece görevden alınmamaları gerekiyordu. Yerel seçimler öncesinde de kayyum atamaları vardı. Yani kayyumlar sonrasında AK Parti, bölgede çok da büyük bir başarı elde etmedi. Bu yol demokrasiye de zarar veriyor."

‘ALT KİMLİK-ÜST KİMLİK İLE BİR YERE VARAMAYIZ’

Bilici, "Kürt sorunu nasıl çözülebilir?" sorusuna ise şu değerlendirmelerle yanıt verdi:

"Sayın genel başkanımızın ifadeleri önemliydi. Belki Kürt sorununa çok fazla değinmedi ama biz bunu Abant’taki toplantıda da dile getirmiştik. Biz Kürtleri, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ayrıştırarak, ötekileştirerek, alt kimlik-üst kimlik ile bir yere varamayacağımıza inanıyoruz. 21. yüzyılda Türk-Kürt gibi bir ayrıştırmanın ayıp kaçtığına inanıyorum. Bu ülkede Türklerle Kürtler bin yılı aşkındır birlikte yaşıyor."

KÜRTLER TEHDİT UNSURU GÖSTERİLİYOR

"Ama şu sorun var: Kürtler, Misak-ı Milli sınırları ile birlikte 4 ayrı ülkede yer alıyor; Türkiye, Irak, Suriye ve İran. Haliyle Suriye’deki Kürtlerle, Irak’taki Kürtlerle Türkiye’deki vatandaşlarımızın akrabalık ilişkileri var. Sınırda Türkmenler de olabilir, Araplar da olabilir, farklı bir ırkın mensupları olabilir ama Kürtler PKK/YPG gibi örgütlerle ilişkilendirilerek her nedense tehdit unsuru gösteriliyor. Ama şu bilinmelidir ki, orada yaşayan halk, bizim Güneydoğu’daki halkın aynısı, akrabalar. Birçoğunun terör örgütüne destek vermesi söz konusu değil. Belki terör örgütü zorla kendisine destekçi topluyor olabilir ama Irak’taki, Suriye’deki, İran’daki Kürtlerle, sadece Kürtler de değil, Araplar, Türkmenler ve diğer ırklara mensup insanlarla sıcak ilişki sağlanması durumunda ben inanıyorum ki terör örgütleri o bölgede destek bulamayacaktır."

‘ANALARIN GÖZYAŞININ RENGİ YOK, HİÇBİR VATANDAŞIMIZIN ÖLMESİNİ ARZU ETMEYİZ’

"İnsan odaklı düşünmek zorundayız. İnsanlarımızı kazanmak zorundayız. Her ne şartta olursa olsun ölümlerin karşısında olmamız gerekiyor. Anaların gözyaşının rengi yoktur. Hiçbir vatandaşımızın güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmesini, ölmesini arzu etmeyiz. Yeter ki kullandığımız dili dikkatli kullanalım, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü hâkim kılalım. İnsanların hem yaradan tarafından hem evrensel hukuk kurallarına göre sahip olduğu hakları vermek zorundayız. Vermek kelimesi bile doğru değil, bu haktır sonuçta."

‘GEREKİYORSA ÖZÜR DİLENMELİDİR’

Sokağa çıkma yasakları döneminde BM dahil uluslararası kuruluşların raporlarında da geçen sivil can kayıpları dolayısıyla bölge halkının Ahmet Davutoğlu’na kırgınlığı olup olmadığını sorduğumuz Mustafa Bilici, "Benim gördüğüm kadarıyla Sayın Davutoğlu’na ciddi birtepki yok" dedi ve şöyle devam etti:

"O günün şartlarına göre bazı hususları değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum. Mesela Suriye ile ilgili tepkiler var. Bunu da Sayın Davutoğlu çeşitli zeminlerde gerekli açıklamaları yaptı, bundan sonra da yapacaktır. Hatasız hiçbir idareci, siyasetçi olamaz. Herkesin hatası yanlışı vardır, eksik bıraktıkları vardır, yeri geldiğinde bu eksiklikleri görüp gelecekle ilgili kararlarda daha dikkatli davranılması gerekiyor. Özür dilenmesi gereken bir husus varsa özür dilenmelidir."

Bilici, "Siz Davutoğlu’nun özür dilemesi gerektiğini mi düşünüyorsunuz" sorumuza ise şöyle yanıt verdi: "Mesela sayın cumhurbaşkanı geçmişte Dersim olaylarıyla ilgili özür dilemişti ve bu da Alevi vatandaşlarımız arasında inanılmaz bir sempati oluşturmuştu. Yine 2015’de Diyarbakır’da ‘Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur’ demiştir. O günden bugüne çok önemli adımlar atılmadı değil, atıldı. Çok önemli kazanımlar da elde edildi ama geldiğimiz aşamada o kazanımlar yok oldu."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar