Gergerlioğlu: İktidar muhalif olan kesimlerin vatandaşlık hakkını gasp ediyor

Gergerlioğlu: İktidar muhalif olan kesimlerin vatandaşlık hakkını gasp ediyor
‘Kürt meselesini hiç anlamazdım’ diyen muhafazakârlar bugün ‘Şimdi Kürt meselesini çok iyi anlıyorum’ diyor.'

Antep’te düzenlenen "KHK Sivil Ölüm" başlıklı panelde konuşan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, KHK’lerin yol açtığı mağduriyetlere ilişkin "Burada büyük bir soykırım var. Bu zulmü ne kadar anlatsak da yine az gelir" ifadelerini kullandı. 

Çıkarılan KHK’lerin yol açtığı mağduriyetler, İnsan Hakları Derneği (İHD) Antep Şubesi ve Antep Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Mağdurları Platformu ortaklığında düzenlenen  "KHK Sivil Ölüm" adlı panelde masaya yatırıldı. Çok sayıda kişinin katılımı ile İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen panelin moderatörlüğünü Antep KHK Mağdurları Platformu üyesi Suzan Uzpak yaparken, konuşmacı olarak HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Prof. Dr. Haluk Savaş, KHK Platformu Sözcüsü Münir Korkmaz ve İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör yer aldı.

‘3 KİŞİYLE BAŞLADIK YÜZLERCE KİŞİYE ULAŞTIK’

20 Temmuz 2015 tarihinden bu yana yayınlanan KHK’lerin verilerinin derlendiği sunumla başlayan panelde ilk olarak Münir Korkmaz konuştu. 

KHK ile ihraç edildikten sonra kendisine "Ne yapabiliriz?" diye sorular sormaya başladığını dile getiren Korkmaz, üyesi olduğu KESK ve Eğitim Sen’in bu konuda çalışma yürüttüğünü ancak 140 bin mağdur adına çalışma yürüten bir platformun olmadığını söyledi. Zamanla KHK ile ihraç edilen diğer mağdurlarla tanıştığını anlatan Korkmaz, şunları belirtti: "Sonra İHD’ye başvurduk. Çünkü hayata soldan bakan insanların bu mağduriyete kayıtsız kalması mümkün değildi. İHD’ye bağlı KHK Mağdurları Komisyonunu kurduk. Sonrasında sadece KHK Mağdurları Platformu olarak kamuoyuna çıktık. 3 kişiyle başladık ancak sonrasında onlarca kişi bize ulaştı. Bir süre sonra panel kararı aldık. 800 kişilik salon tamamıyla doldu. Bu bir sivil ölümdür. Sosyologlar ‘Siz yaşamıyorsunuz’ diyorlar. Çünkü bize hiçbir şey yapma hakkı tanınmıyor. 140 bin kişiyi açlıkla terbiye ediyorlar. İnsanlarla sohbet ederken KHK’nin yarattığı yıkımı anlatıyorum. Artık onlara ‘KHK’lileri anlamıyorsanız bence vicdanınızı sorgulayın’ diyorum."

‘YANMAMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ’

KHK Mağdurları Platformu’nun bugün 20 şehirde örgütlendiği dile getiren Korkmaz, bu mücadeleyi yeni bir toplumsal muhalefet hareketi olarak gördüğünü ifade etti.

KHK’lilerin yüzde 80’nin lisans mezunu olduğu bilgisini paylaşan Korkmaz, "Bu memleketin kalifiye insanları devlet tarafından ihraç edildi. Bizim bu mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. En son 5-6 Ekimde bir araya gelelim dedik. Bizi Ankara’ya sokmadılar. Ancak biz inadına gittik. HDP ve Saadet Partisi kapılarını bizlere açtılar. Orada kurultayımızı yaptık. Biz işimizi aşımızı istiyoruz. Bizim dokunulmaya ihtiyacımız var. Etrafınızda KHK’den atılan insanlar vardır. Onlarla irtibatta olun. Destek olun. KHK TV’yi kurduk, orayı izleyin. Orada yaşanan mağduriyetleri görebilirsiniz. Artık korkacak bir şeyimiz yok. Bizi 3 yıldır mahvettiler. Her şeyimizi çaldılar. Ateş düştüğü yeri yakıyor gerçekten ve bu böyle oldu. Bizi yakıyorsa yanmamak için mücadele etmeliyiz" diye konuştu.

İDARE MAHKEMESİ, DANIŞTAY, ANAYASA MAHKEMESİ, AİHM…

KHK’lerin hukuksal kısmı üzerinde duran Avukat İlhan Öngör ise, "Türkiye geçmişi itibariyle darbelere alışık bir ülkedir. Ancak bu yeni darbe girişiminde sonraki 20 Temmuz 2016’dan itibaren başlayan yeni bir süreçtir. Süreç ilerisini öngörmediğimiz bir hal aldı. Biz hukukçular olarak ne yapacağımızı bilemedik. 20 Temmuz’dan sonra nereye başvuracağımızı bilmiyorduk. İdare Mahkemesi’ne başvurduk. Onlar ‘Biz sadece idare işlemlere bakarız. Bu bir kararnamedir, bizim alanımız değil’ dedi. Danıştay’da aynı cevabı verdi. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. 2012 yılında yapılan bir değişiklikten dolayı ‘OHAL döneminde düzenlenen kararnamelere bakamam’ dedi. Geriye elimize bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kaldı. AİHM’e başvurduk. Mahkeme dosyaları bekletti. Çünkü AB ülkelerinden gelen dosya sayısı 47 bindi. Türkiye’den gelenlerle birlikte 100 bin oldu. AİHM yapması gerekeni yapmayarak diplomasi yoluyla sorunu çözmeye çalıştı" ifadelerini kullandı.

‘SÜRE 13 YILI AŞACAK AMA HUKUKİ MÜCADELE SÜRMELİ’

İktidarın ise çözüm yolu olarak OHAL Komisyonu’nu kurduğunu sözlerine ekleyen Öngör, "OHAL Komisyonu’nun varlığı şuan kendi varlığıyla hukuka aykırıdır. Devlet dairesinde bile soruşturma açıldığı zaman savunma alınır ancak komisyon savunma almıyor. Delil sunamıyorsunuz.  Bu adil yargılanma hakkının tamamen ihlalidir. Yarın bu ret kararları geldiğinde AİHM e gidildiğinde AİHM sadece adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair karar verebilir. Peki, ne olacak? Komisyon şuana kadar yüzde 8’ini kabul kararı vermiş geri kalanına ret kararı vermiş. Ret kararı geldikten sonra İdare Mahkemesine başvuracaksınız. Ardından Anayasa Mahkemesine gidilecek. Anayasa Mahkemesi’nden 3 yıldan aşağı karar çıkmıyor. Yani Türkiye’deki yasal sürecin bitmesi 7-8 yılı bulacak. AİHM’e de giderseniz 6 yıl orası sürecek. Böylelikle süre 13 yılı aşacak. Beraat edenler, takipsizlik kararı alanlar işe geri dönecektir. Tabi geç gelen adalet, adalet değildir. İnsanları sivil ölüme 10 yıldan fazla mahkûm edecekler.  Bu hukukla çözülebilecek bir sorun değildir ancak hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Örgütlendikçe bu mücadeleyi kazanabiliriz" diye konuştu.

Öngör’ün ardından panel Antep KHK Mağdurları Platformu üyesi Suzan Uzpak’ın KHK’lerin kadına etkisini anlatmasıyla devam etti. Uzpak’tan sonra Prof. Dr. Haluk Savaş KHK mağduru hastalarıyla ilgili yaptığı araştırmayı izleyicilere sundu. 

‘İKTİDAR KENDİSİNE MUHALİF OLANIN VATANDAŞLIK HAKKINI GASP EDİYOR’

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, yaptığı konuşmasında KHK’lerin iktidar tarafından ‘darbe sonrası olur böyle şeyler’, ‘onlar hak etmişti’ gibi cümlelerle normalleştirilmeye çalışıldığını ifade etti.

İktidarın dünyada Türkiye’yi hukuki anlamda dibe düşürecek adımlar attığını söyleyen Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "KHK’liler bu cadı avını hak etti mi? Hepimiz siyasi kimliklerimizi bir tarafa bırakalım. Bu cadı avını doğru olmadığını görelim. Bugün her kesim bu cadı avından nasipleniyor. Furkan Vakfı mesela kayyum atanıyor, etkinlikleri yasaklanıyor. Gösterilerde üyelerine polis ‘Sen mi vatandaşsın’ diyor. Bugün durum aynen budur. İktidar kendisine muhalif olan kesimlerin vatandaşlık hakkını gasp ediyor. Bu topraklar acıya yabancı değil. Ama muhafazakârlar bunu yeni anlıyor. ‘Kürt meselesini hiç anlamazdım’ diyen muhafazakârlar bugün ‘Şimdi Kürt meselesini çok iyi anlıyorum’ diyor. Buradan nereye ulaşacağız? Eğer biz buradan insan hakları ekseninde demokratik bir devlete ulaşamayacaksak boşa uğraşıyoruz." 

‘BU ZULMÜ NE KADAR ANLATSAK DA AZ GELİR’

Yeni bir Türkiye’yi bu mağduriyetlerden alınan derslerle kurulması gerektiğini vurgulayan Gergerlioğlu, "Bu mağduriyetlerden doğru dersler almalıyız. Bugün yaşatılanlar gerçekten çok ağırdır. Biz cezaevlerini geziyoruz. Kadınların çocukların perişan hallerini yakinen görüyoruz. Bu zulüm grupta ayırt etmiyor. Bir koğuşta bakıyorsunuz; Kürt bir kadın çocuğuyla orada, diğer koğuşta cemaatten tutuklanan kadın çocuğuyla cezaevinde. Bugün cezaevinde binlerce çocuk var. Toplumun büyük bir kesimi büyük bir deprem yaşadı. Şuan Türkiye deprem enkazının altındadır. Binlerce vahim vakalar var.  Hepsini kayıt altına aldık. Bu kayıtlar sonucunda dehşet veren bir Türkiye ile karşılaştık. Bu resmen soykırımdır. Tamamen vatandaşlıktan ve hayattan dışlama sonucunda intiharların yaşandığı bir ortamdayız. Bunun adı soykırımdır. Bunlar birilerinin yanına kar kalmıyor. Dünyaya anlatıyoruz. Beklemekle hiçbir şey olmaz. Bu iktidar KHK’liler için hiç iyi şeyler düşünmüyor. Herkes bana "KHK’lileri neden bu kadar çok anlatıyorsun?" diye soruyor. Burada büyük bir soykırım var. Bu zulmü ne kadar anlatsak da yine az gelir" dedi. 

Konuşmaların ardından panel soru -cevap bölümüyle sona erdi. (Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar