'Havalimanı Nazi kampları gibi'

'Havalimanı Nazi kampları gibi'
HDP milletvekilleri 3'üncü havalimanı eylemlerinde tutuklanan 24 işçiye destek olmak için Metris Cezaevi'nin önündeydi.

HDP milletvekilleri, 3’üncü havalimanında asgari çalışma koşulların düzeltilmesi için eylem yapan ve çıkarıldıkları mahkemece sabah tutuklanan 24 işçinin götürüldüğü Metris Cezaevi önünde bir araya geldi. Havalimanı koşullarını Nazi kamplarına benzeten HDP Milletvekili Erkan Baş, "Hükümet, ülkeyi işçilere cehenneme çevirme çabasındadır" dedi.   
 
3’üncü Havalimanındaki yaşam ve çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla eylem başlattıktan sonra gözaltına alınan ve gece çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan 24 işçi için Halkların Demokratik Partisi (HDP), Metris Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya HDP milletvekilleri Erkan Baş, Meral Danış Beştaş, Dilşat Cambaz, Oya Ersoy, Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Garo Paylan, Rıdvan Turan ve Zeynel Özen’in yanı sıra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetin Kurulu üyesi Kamber Saygılı ve gözaltına alınan havalimanı işçilerinin aileleri katıldı. Açıklamada ilk olarak HDP Milletvekili Serpil Kemalbay söz aldı. 
 
AKP iktidarının 3’üncü Havaalanı projesini dünyanın en büyük projesi olarak tanıttığını hatırlatan Kemalbay, ancak havalimanının işçi hakları gaspları, hukuksuzluk ve iş cinayetleri ile sürekli gündeme geldiğini belirtti. İşçilerin taleplerini dillendiren Kemalbay, "Talepler üzerine işçilerle görüşmek, işçilerini sorunlarını gözlemeleri gerekirken jandarmayla abluka altınla alarak 600’e yakın işçi gözaltına alındı. Burada devlet ve şirketler işveren konumundadır. Dolayısıyla bu operasyon aynı zamanda işçileri susturma operasyonudur" şeklinde konuştu. 
 
‘İŞÇİLER BÜTÜNÜYLE HAKLIDIR’
 
İşçilerin son derece haklı ve meşru taleplerinin olduğunu ancak devlet ve patron işbirliğiyle şu an Metris’te tutulduklarının altını çizen HDP Milletvekili Erkan Baş da, "Arkadaşlarımız yıllardır iş koşullarının insanileştirmesi için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdi. Bu duruma karşı oluşan sessizliği, sessizliğin yetmediği noktada koşullarını daha da kötüleştiren süreci protesto etmek için haklı biçimde yan yana geldiler. Tek tek yükselttikleri seslerinin yetmediğini gördüğünde ise binler, on binler oldular. En başta söylenmesi gereke şudur: Havalimanı işçileri bütünüyle haklıdır’’ dedi. 

‘HAVALİMANI NAZİ KAMPLARI GİBİ’

Havalimanını yakından dahi görmenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Baş, yalnızca bu engellenmenin dahi bir suç itirafı olduğunu vurguladı. 3’üncü Havalimanı’ndaki koşulları Nazi kamplarına benzeten Baş, "Büyük bir cezaevine benzeyen havalimanı şantiyesi bizlere, topluma kapatılıyor. Çünkü orada bir takım suçlar işleniyor. Ve bunlardan doğrudan etkilenen işçi arkadaşlarımız buna karşı seslerini çıkartıyorlar. İstedikleri talepleri son derece insani olmanın ötesinde mevcut yasalar tarafından da uygulanmak zorunda olan her şey. İşçi kardeşlerimizin talep ettiği şeyler için suçlanması söz konusu olmadığı gibi esas olarak şantiyede iş koşullarına neden olan bir üst işveren olarak devlet ve bütün patronlar bundan soruşturularak yargılanmalıdır" diye belirtti. 
 
‘ÜLKEYİ İŞÇİLERE CEHENNEME ÇEVİRME ÇABASINDALAR’
 
Hükümete, "İnsanları insanlık, hukuk ve yasadışı koşullarda çalışmaya mahkum edemezsiniz. Doğru olan, savcıların ve Çalışma Bakanlığının, işçilerin taleplerini bir suç duyurusu olarak kabul edip işlem yapması iken tam tersi bir tabloyla karşı karşıyayız" diye seslenen Baş, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bugün 30 ABD’li iş insanıyla yemek yiyecek ve toplantı yapacakmış. Bir taraftan ülkenin içinde bulduğu krizi ‘hepimiz aynı gemideyiz’ söylemleriyle atlatmaya çalışırken, krizin faturasını yoksullara emekçilere çıkarmaya çalışırken, her zaman olduğu gibi yerli ve yabancı patronlarla iş birliği yapıyorlar. 
 
Kaçak sarayda patronlar toplantı yapıp servetlerine servet katma tartışmaları yaparken hakkını arayan işçi kardeşlerimiz büyük bir cezaevinde dönmüş ülkemizde zaten büyük bir cezaevine dönmüş şantiyelerinden Metris Cezaevine getirilmiş durumdadırlar. İşçi kardeşlerimizin direnişi haklı ve meşrudur. Serbest bırakılmalı ve talepleri derhal yerine getirilmesi gerekir. Her ne yaparlarsa yapsınlar hangi tür baskı araçlarını devreye sokarlarsa soksunlar haklı bir davanın önünde engel olamayacaklar. Bu kardeşlerimiz haklıdır. İstedikleri tek bir şey vardı o da evlerine, eşlerine, çocuklarına ekmek götürmek. Mesele sadece inşaat işçilerinin cehennem koşullarına mahkum edilmesi değil, patronlara hizmetkar olan bir devletin, Türkiye’yi işçilere cehenneme çevirme çabasıdır" diye konuştu. 
 
'ETİ HÜKÜMETE KEMİĞİ İSE CENGİZ HOLGİNG’E’
 
Son olarak sözü DİSK Yönetim Kurulu üyesi Kamber Saygılı aldı. Saygılı, işçi arkadaşlarının iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla koyun koyuna çalışmak istememe gibi insani taleplerinin olduğunu söyledi. Hükümetin buradaki sorunları göreceğine bunu bir güvenlik sorunu haline getirdiğini aktaran Saygılı, "Hükümet işçiler üzerinde büyük terör uygulamıştır. İşçi ve sendikalı arkadaşlarımız tutuklanmıştır. Buradaki şirketler bizzat AKP holdinginin yan şirketleridir. Hükümet eti benim demiştir. Kemiğini Cengiz Holding gibi patronlarının önüne atmıştır. Onlar da taşeronların önüne atmıştır. Dolayısıyla işçi arkadaşlarımıza isyanından başka bir çözüm yolu sunulmamıştır. İnşaat işçisi arkadaşlarımızın mücadelesi işçi sınıfı açısından değerli ve önemlidir" ifadelerini kullandı. (MEZOPOTAMYA AJANSI)

Öne Çıkanlar