HDP'den Soylu'ya: Saldırganlığı tedavi edilmesi gereken bir problem

HDP'den Soylu'ya: Saldırganlığı tedavi edilmesi gereken bir problem
HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, 'İçişleri Bakanı'nın saldırganlığı tedavi edilmesi gereken bir problem' dedi.

HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te devam eden bütçe görüşmelerinde İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu. Huzur ve refahın ortadan kalktığını söyleyen Meral Danış Beştaş "Yoksullaşıyoruz" dedi. Beştaş, "Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre antidepresan kullanımı yüzde 700 artmış. Huzursuz, mutsuz bir Soylu döneminden geçiyoruz. Hak ihlallerinde, ölümlerde, kadına yönelik şiddette rekor artış var. İktidardan yana olmayan herkes düşman hukuku anlayışıyla terörize ediliyor" dedi.  

'NÜFUSUN YÜZDE 40'I SEÇTİKLERİ TARAFINDAN YÖNETİLMİYOR'

Kayyım atanan belediyelere değinen Beştaş, "Bizim belediye başkanlarımıza yöneltilen, hırsızlık, yolsuzluk suçlamaları algı yönetimidir. Kayyımlar halka karşı halk iradesinin gasp edildiği bir politikanın tezahürüdür. Kayyım politikanızla ne kadar büyük bir nüfusun iradesinin gasp edildiğini söylemek istiyorum: Ülke nüfusunun yüzde 40'ı kendi seçtikleri yöneticiler tarafından yönetilmiyor" şeklinde konuştu.

'BAKANLIĞINIZ TAHİR ELÇİ'DEN NE İSTİYOR'

Beştaş, "Bu iktidarın en önemli uygulama alanlarından biri Kürt karşıtlığı, teklik politikası. 54 kadın merkezinin kayyımlar eliyle kapatıldığını, kadın çalışanların görevden uzaklaştırıldığını biliyoruz. Bakanlığınız Tahir Elçi'den ne istiyor. Tahir Elçi Parkı'nın adını değiştirdi kayyumlar. Ehmedê Xanî büstü yıkıldı kayyumlarca. 34 çocuğun öldürüldüğü Roboskî'de failler serbest, Diyarbakır'da Roboskî anıtı yıkıldı. Yüzlerce örnek var" dedi.  

'KAYYIMLAR HIRSIZLIĞIN RESMİNİ ÇİZMİŞLER'

Beştaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Dediniz ki kayyımlar önemli hizmetler yapıyor, yolsuzluk yok. Bizim bu konudaki önergemiz reddedildi. Kayymlar yolsuzluğun, hırsızlığın resmini çizmişler. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Geçen hafta Sayıştay raporları açıklandı. Sayıştay'ın iktidarı koruma güdüsünü de göz önünde bulundurursanız durum çok vahim. Kayyımların gelmesiyle belediyelerin borcu yüzde 85 artmış, bu da Sayıştay'ın tespiti. Yine Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın açıkladığı verilere göre kayyımlara 2 milyar 197 milyon TL kredi ve hibe desteği verilmiş. Kayyımlar halk iradesini gasp etmekle kalmamış, borcu artırmış, halka hizmet yerine kasalarını doldurmuş, alışkanlıklarını devam ettirmiş."

'BELEDİYELER YETMEDİ MUHTARLIKLARA DA KAYYIM ATADINIZ'

Muhtarların yerine atanan kayyImlara ilişkin de konuşan Beştaş, "Siirt Bağlıca köyünde 28 oy HDP'ye, 3 oy AKP'ye çıkmış. Demirkaya köyünde 60 oy HDP'ye 9 oy AKP'ye çıkmış. Bu iki örnek muhtarlara neden kayyIm atandığını gösteriyor. Bu bir seçim çalışmasıdır. Siz HDP'ye oy veren belediyelere kayyIm atadığınız gibi muhtarlara da kayyım atıyorsunuz. Seçim döneminde ne kadar vahim uygulamaların olduğunu da anlatabilirim. Düşünün ki vali, müftü, kaymakam bir köye helikopterle gidip seçim çalışması yapıyor. Kayyım atanan belediyelerde kayyımları da görevden aldınız. Silopi'de kayyım yardımcısı, sonra da kaymakam yolsuzluktan görevden alındı. Bizim belediye eş başkanlarımız boyun eğmedikleri için, halktan yana politika yürüttükleri için rehin tutuluyorlar" dedi.

'BAKAN TARAFINDAN CİNAYETLER İŞKENCELER SAHİPLENİLİYOR'

Beştaş, doğrudan bakanlık tarafından doğrulanan hak ihlallerinin olduğunu söyleyerek, "Geçmişte devlet, hükümet faili meçhulleri reddeder, sahiplenmezdi. Ama bu dönem bizzat bakan tarafından cinayetler, işkenceler sahipleniliyor, cezasızlık özendiriliyor. Suruç meselesi çok vahim. Hastanede herkesin gözü önünde cinayet işlendi. 3 kişi (Şenyaşar ailesi) vahşice öldürüldü ve şu ana kadar tek kişi gözaltına alınmadı. Bu da yetmemiş gibi milletvekilinin kardeşine devlet töreni yapıldı. Diğer tarafta gaz bombaları eşliğinde cenaze töreni yapıldı. Bu pervasızlığı tarif edeceğim bir dil yok. Bununla da kalmadınız Diyarbakır İHD, MAZLUM-DER, Baro; hepsini terörist ilan ettiniz. Siz böyle bir şey yapamazsınız. Baro başkanı ve yönetimini avukatlar belirler. Bütün sivil toplumun yönetimini oradaki üyeler belirler" diye konuştu.

'CUMARTESİ ANNELERİNE HANGİ HADLE PAÇOZ DERSİNİZ'

Konuşmasında Cumartesi Anneleri'nin yasaklanan eylemlerine de değinen Beştaş, "Cumartesi Anneleri'ne yönelik saldırıları biliyoruz. Size yüz yüze sormak istiyorum: Evlatlarının kemiklerini arayan annelerden devlete nasıl bir tehdit gelebilir. Siz nasıl bir hadle onlara paçoz diyorsunuz? Bu insanlar kaçırıldılar, öldürüldüler, cenazeleri yok. Böyle bir dil annelere nasıl yöneltilebilir? Zamanında Berfo Ana Cumhurbaşkanı ile görüştü; o zaman 'annelerimiz'di, şimdi 'paçoz'a dönüştü. Bu dil sizin siyasi yaklaşımınızın ürünü" şeklinde ifadeler kullandı.

'TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN BİR PROBLEM'

Beştaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim Eş Genel Başkanımıza yönelik dilinizi nasıl açıklayayım bilemiyorum. Sayın Pervin Buldan, sizin basına yansıttığınız tehdidiniz karşısında itidalli bir dil kurdu. Siz Türkiye'nin 3'ncü büyük partisi olan, 20 milyonluk nüfusu temsil eden bir şahsiyete yönelik bu tehdit dilini hangi yetkiyle kullanıyorsunuz. Sayın Pervin Buldan halkı temsil ediyor. Bu saldırganlık gösterisi bırakın normal bir ülkede bakanlık yapmayı kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir problem. Biz sizinle hep görüşürdük, telefonlarımıza çıkardınız. O tehdidinizden sonra hiçbir HDP milletvekili sizi aramadı. Çünkü siz tarafsız bir bakan değilsiniz. Olmadığınızı ilan ettiniz. HDP benim karşımda dediniz. O yüzden sorunları talep konusu bile yapmıyorsunuz.

Bir de mezarlık meselesi var. Bundan mutluluk duymayın, üzülün. Tatvan'da 267 cenaze mezarlardan çıkarıldı. Türkiye tarihinde mezarlardan çıkarılıp gönderilen, ailelerin kemiklerin peşine düştüğü başka bir örnek yok. Ölü üzerinde hüküm kalkar. Ölüler arasında bile eşitsizlik yaratan, mezarlıkları yıkan, bombalayan, taziyelere gaz bombası atan bir yönetim anlayışını tanımıyoruz. Bir de bakan 'o sahte mezarlar şimdi nerede' diyor. Mezarın sahtesi nasıl oluyor?" (Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar