Batan enerji devi Enron'u McKinsey yönetiyordu

Batan enerji devi Enron'u McKinsey yönetiyordu
McKinsey'nin yönettiği Enron, ABD tarihinin en büyük iflası olarak kayıtlara geçerken yaşanan skandalın maliyeti 74 milyar dolar olmuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın Yeni Ekonomi Programı'yla ilgili olarak kullandığı "Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek" ifadeleri, akıllara 2001'de çöken enerji devi Enron'u getirdi.

McKinsey firmasının yönetim danışmanlığını yaptığı Enron'un batması, o dönemde ABD tarihinin en büyük iflası olarak kayıtlara geçti. Skandalın maliyetinin 74 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Denetleme şirketi Arthur Andersen’in Enron'un bilançosunu şişirdiğinin ortaya çıkması büyük bir çöküşü beraberinde getirmiş, binlerce çalışan emekli fonlarının bir gecede kaybolduğuna şahit olurken, Enron'un hisseleri 90,75 dolardan 0,67 dolara gerilemişti. 2002 yılında İngiliz The Guardian gazetesindeki bir makalede, McKinsey şirketi, "Enron İmparatorluğu'nu kuran şirket" olarak nitelendiriliyordu.

Enron 1985 yılında, doğal gaz dağıtımı yapmak için iki dağıtım firmasının bir araya gelmesi ile kuruldu. Bu birleşim ile ABD’ nin en uzun doğalgaz boru hattına sahip şirketi haline geldi. Enron kuruluşundan, skandalın patladığı 2001 yılına kadar geçen on altı yılda hem var olduğu piyasaları hem de ürün ve hizmet yelpazesini genişletti. Doğu Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Asya gibi pek çok pazarda, doğal gaz boru hatları, elektrik, su ve bilgi iletim tesisleri başta olmak üzere pek çok işletmeye sahip duruma geldi.

İLGİLİ HABER: BERAT ALBAYRAK'TAN MCKINSEY AÇIKLAMASI

Enron skandalı olarak anılan ve McKinsey tarafından yönetilen şirketin iflas etmesi ile sonuçlanan olaylar zinciri temel olarak, şirketin olduğundan daha karlı gösterilmesi için muhasebe kayıtlarında yapılan hileler ve bu hilelerin denetim şirketi Arthur Andersen tarafından gizlenmesi olarak özetleniyor.

Enron skandalında, muhasebe sisteminde gerçek olmayan, kanıtlanması zor ve geniş bir takdir yetkisinin kullanıldığı kayıtlar görülüyor. Şirketin yaptığı uzun vadeli anlaşmaların muhasebe sistemine kaydedilmesi için olası kazançların o günkü değerlerine dönüştürülmesi gerekti. Bu anlaşmaların varsayıldığı gibi gerçekleşmesinde ve maliyetleri konusunda sıkıntılar olmasına rağmen, nakit akışında bir problem olmadığı yönünde muhasebe kayıtları oluşturuldu. Enron’un hizmet ve ürün çeşitliliği gün geçtikçe artarken, fiziksel tesisler, ticaret operasyonları ve ulusal sınırları aşan, çok ürünlü iş modelinin karmaşık yapısı, var olan muhasebe sisteminin limitlerini esnetecek hale geldi. 

Doçent Doktor Metin Atmaca'ya göre şirket, finansal tabloların ve bunlardan oluşturulan raporların yatırım faaliyetleri için referans olarak kullanıldığını bildiğinden, karlarını olduğundan daha yüksek, borçlarını da olduğundan daha düşük gösterdi. Bu hileli operasyonlara ek olarak Enron’un karlılığını yüksek gösterebilmek adına muhasebe kayıtlarında pek çok karmaşık işlem yer aldı.

İLGİLİ HABER: 'MCKINSEY SAKLI GİZLİ İŞLER İÇİN Mİ SEÇİLDİ?'

SKANDALA GİDEN YOL

Enron olayı ile ilgili yazılmış çalışmalara bakıldığında enerji şirketi ile beraber McKinsey adlı yönetim danışmanlığı şirketi ve Arthur Andersen adlı denetim şirketinin de adının sıklıkla geçtiği görülüyor. Bu olay kapsamında McKinsey'den yönetim danışmanlığı hizmeti alan Enron'a Arthur Andersen firması da hem dış denetçilik, hem de iç denetçilik hizmetini veriyordu. Arthur Andersen’in, müşterisi olan Enron’u kaybetmemek için finansal tablolarda usulsüz değişiklikler yaptı. Arthur Andersen’in Enron için hazırladığı raporlarda problemli kayıtların fark edilmesine rağmen, raporlara yansıtılmadığı ve olumlu görüşlerde bulunduğu görüldü. 

İLGİLİ HABER: 'IMF TÜRKİYE'YE GÜVENMEDİĞİ İÇİN MCKINSEY İLE ANLAŞTILAR'

SKANDALIN ETKİLERİ NELER OLDU?

Enron olayının ekonomik ve toplumsal etkileri hem ABD’yi hem de dünyayı etkiledi. Bu skandal sonucunda ABD’ de 4.500, dünyada da 85.000 kişi işini kaybetti. ABD’nin ekonomisine etkisi ile tahmini olarak 74 milyar dolar olan bu olayın sadece kendisinin dikkat çekmek için yeterince büyük olmasına rağmen, bu kadar geniş ölçekli etkileri olan hileli kayıtların fark edilememiş olması piyasadaki tüm güveni zedeleme potansiyel sonucunu doğurdu. 

Enron’un da aralarında olduğu mali tablolardaki hileler ve denetim problemleri sebebiyle ortaya çıkan skandallar sermaye piyasalarına, üst düzey yönetimlere, finansal raporlara, bağımsız denetim sistemine ve denetçilere karşı bir güven sorununa yol açtı. Bu sebeple Enron olayına tekil bir örnek olmaktan ziyade, muhasebe ve denetim sistemindeki sorunların bir sonucu olarak yaklaşıldı.

Enron olayının sonuçlarının büyüklüğü ve skandalın oluşmasına imkân veren karmaşık ilişkilerinin ortaya konması, bu durumun bir sistem sorunundan kaynaklandığını gösterdi. Bu sebeple ABD başta olmak üzere muhasebe ve bağımsız denetim sistemlerinde değişikliklere ve düzenlemelere gidildi. ABD kongresi, Enron olayına benzer bir piyasa krizini önleyebilmek adına, 2002’ de Sarbane’s Oxley Hareketi adında bir manifesto ile kapsamlı iyileştirmeler ve ABD Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu’nun (SEC-Securities Exchange Commission) kullanabileceği ek kaynakların verilmesi talebini dile getirdi. Sarbane’s Oxley Kanunu, Enron skandalı ile kamuoyunda, sermaye piyasalarına karşı oluşan güven kaybını ortadan kaldırmak ve borsada işlem gören şirketlerin şeffaflık, dürüstlük ve mali tablolarını açıklamadaki sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak amacını hedefledi.

ABD’deki bu gündem Avrupa ülkelerini ve Türkiye’yi de etkiledi ve bağımsız denetim sistemlerinde iyileştirme yapmalarına sebep oldu. Sarbane’s Oxley Kanunu bağlamında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çalışmalar yapıldı ve 2006 yılında denetim standartlarını belirleyen yeni bir yönerge çıkarıldı. Bu akımın da etkisi ile Türkiye’de 2011 yılında 6102 sayılı yeni Türk ticaret Kanunu’ndaki yükümlülükler ile sermaye şirketlerinde bağımsız denetim zorunluluğu getirildi. 

​SONUÇLARI NE OLDU?

McKinsey'nin yönetim danışmanlığı hizmeti verdiği Enron'un batması, şirketin gerçeği yansıtmayan finansal bilgiler ile oluşturulmuş mali tabloların, denetim firması Arthur Andersen tarafından bilinçli olarak olumlu görüş bildirmesi sonucunda oluştu. Böylelikle hem kamuoyu hem de hissedarlar yanlış bilgilendirildi ve şirket olması gereğinden çok daha değerli ve karlı gösterildi. Skandalın ortaya çıkması, hem Amerika’ da hem de dünyada etkili oldu. Olay sadece Enron, McKinsey ve Arthur Andersen aktörlerinden oluşan basit bir olay olarak değerlendirilmedi, muhasebe ve denetim sistemindeki eksiklerin bir sonucu olarak görüldü. Sistemi düzeltebilmek amacı ile ABD’ deki Sarbane’s Oxley Kanunu başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’ de kamu otoritesinin uygulamaya koyduğu yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi. (DIŞ HABERLER SERVİSİ)
 

Öne Çıkanlar