İHD: OHAL uygulamaları devam ediyor

İHD: OHAL uygulamaları devam ediyor
İnsan Hakları Haftası'nda; tutuklu çocuklar, iş cinayetleri, intiharlar, öldürülen kadınlar, ifade özgürlüğü engellemeleri, tutuklu gazeteciler...

İnsan Hakları Derneği İnsan Hakları Haftası nedeniyle hak ihlallerine ilişkin bir açıklama yayınladı. OHAL’in kaldırılmasının ardından yasal düzenlemelerle kalıcılaştığını vurgulayan İHD gözaltı sürelerinin 12 güne çıkarılması ve savunma hakkının kısıtlanmasına ilişkin kararları örnek gösterdi. İHD valiliklerin toplantı, gösteri ve basın açıklamalarının yasaklama kararlarının devam ettiğini belirtti. "Bu durum/süreç, siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasacılık ilkesinin terkedilmesine, böylece hem hukukun hem de kurumların baskıcı rejimin birer "aracı" haline getirilerek keyfiyetin ve belirsizliğin kamusal alana hakim kılınmasına yol açmıştır" dedi.

140 bin insanın OHAL sürecinden doğrudan etklendiğini söyleyen İHD OHAL İşlemleri’ne ve OHAL Komisyonu’na ilişkin ise, "KHK’lar ile 125.678’i kamu görevinden çıkarma olmak üzere toplam 131.922 işlem gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Bu işlemlerden 2.761’i kurum/kuruluş kapatma işlemidir. Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.200’dür. Komisyon 8.100’ü kabul, 83.900’ü ret olmak toplam 92.000 başvuru hakkında karara varmıştır" ifadesinde bulundu.

İHD yılın on bir ayı içerisindeki hak ihlallerini de aktardı. Açıklamada ki veriler şu şekilde;

"Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 10 kişi yaşamını yitirmiş, 4 kişi de yaralanmıştır.

Silahlı çatışmalar nedeniyle en az 97 güvenlik görevlisi (88 asker, 7 polis, 2 korucu), 362 militan, 30 sivil olmak üzere toplam 489 yaşamını yitirmiştir. Bu dönemde en az 154 asker, 13 polis ve 7 korucu, 38 sivil olmak üzere toplam 212 kişi ise yaralanmıştır.

Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçların çarpması sonucu en az 2 kişi yaşamını yitirmiş, 2 kişi de yaralanmıştır.

Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 3 kişi yaşamını yitirmiş, 3 kişi de yaralanmıştır.

Cezaevlerinde hastalık, intihar, şiddet vb. çeşitli gerekçelerle en az 38 kişi yaşamını yitirmiş, 5 kişi de yaralanmıştır.

Zorunlu ya da muvazzaf olarak askerlik görevini yaparken en az 17 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş, 6 kişi de yaralanmıştır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye’de 2019 yılının ilk 11 ayında en az 1606 işçi yaşamını yitirmiştir.

2019 yılının ilk 11 ayında ise en az 305 kadın erkek şiddeti sonucu öldürülmüştür"

Rojava’ya ilişkin verileri paylaşan İHD, "Türkiye’nin Suriye’nin kuzey doğusuna yönelik başlattığı askeri harekat sırasında, sınır hattında bulunan ilçelere havan mermisi vb. patlayıcıların isabet etmesi sonucu en az 19 sivil yaşamını yitirmiş, 132 sivil de yaralanmıştır. Bu süreçte en az 17 asker yaşamını yitirmiş, 33 asker de yaralanmıştır. Askeri harekat nedeniyle Suriye’de kaç silahlı militanın ve Türkiye’nin desteklediği paramiliter gruplardan kaç kişinin yaşamını yitirdiği konusunda sağlıklı veriler bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.

İŞKENCE VE DİĞER KÖTÜ MUAMELE

İHD’nin açıklamasına göre 2019 yılının 11 ayında gözaltında ve gözaltı dışındaki yerlerde işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 830.Yıl içerisinde 7 zorla kaçırma ve 79 kişi ajanlık dayatması ile karşı karşıya kaldı.

CEZAEVLERİ VE TUTUKLU ÇOCUKLAR

Adalet Bakanlığı verilerine göre AKP’nin iktidara geldiği  31 Aralık 2002 cezaevlerinde 59.429 mahpus bulunduğunu şu anda ise 286 bin 500 kişinin cezaevinde olduğunu belirten İHD 3 bin 100 çocuğun cezaevinde olduğunu, 780 çocuğun ise anneleri ile birlikte bulunduğunu vurguladı. İHD cezaevlerinde 11 bin kadının olduğunu duyurdu. 457’si ağır olmak üzere 1334 hasta mahpus bulunduğunu bildirdi.

"Cezaevlerinde çeşitli gerekçelerle (çıplak arama, kelepçeli muayene, ayakta tekmil vererek sayım uygulamalarına itiraz gibi) girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların "terörist" olarak yaftalanması ve bu gerekçeyle şiddete maruz kalmaları, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları, sürgün ve sevk uygulamaları yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır."

Sokağa çıkma yasaklarının devam ettiğini söyleyen İHD,"16 Ağustos 2015’ten 1 Temmuz 2019 tarihine kadar geçen süre içerisinde toplam 11 il ve en az 51 ilçede tespit edilebilen en az 369 resmi sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşmiştir. 2019’da 18 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Aylarca süren "sürekli sokağa çıkma yasakları" sonucunda yaklaşık olarak 1 milyon 809 bin kişinin kasıtlı olarak "keyfi bir biçimde özgürlüğünden mahrum bırakıldığı" belirtilmelidir. Devletin tamamen kontrolü altında bulunan bölgelerde ikamet eden kişiler temel haklarından ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır ve bu kişilerin su, yiyecek ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlara erişimleri uzun süreli olarak yasaklanmıştır" dedi.

SİYASİ HAK İHLALLERİ

HDP’ye yönelik kayyum uygulamaları ve tutuklamalara ilişkinde verileri paylaşan İHD; "Seçimlerin hemen ardından seçilmiş belediye başkanı, belediye eş başkanı, il genel meclisi üyesi ve belediye meclisi üyelerinden 61 kişiye KHK’lı oldukları gerekçesiyle mazbataları verilmemiş, HDP’li 5 belediye meclisi üyesi ile 2 il genel meclisi üyesi de bu süreçte tutuklanmıştır. 19 Ağustos 2019 tarihinde sabahın erken saatlerinde ise İçişleri Bakanlığı kararı ile HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alındığını ve onların yerine aynı illerin valilerinin görevlendirildiğine dair açıklama yapılmıştır."

HDP’nin 20 Kasım 2019 tarihinde açıkladığı Kayyım Raporu’na göre 19 Ağustos ile 16 Kasım 2019 arasında toplam 24 HDP’li belediyeye kayyım atanmış ve 13 belediye eş başkanı da tutuklanmıştır. Bugün itibarıyla kayyım atanan belediye sayısı 28 olmuştur. Kayyımların göreve geldikten sonra ilk iş olarak belediye meclislerini fiilen feshetmeleri sonucu seçmen iradesi yok sayılmış, yerel demokrasi imkanları da tümüyle ilga edilmiştir. Başta HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere çok sayıda seçilmiş Kürt siyasetçinin tutuklu bulunması veya hapis cezaları ve uzak cezaevlerine sürgünler ile cezalandırılmaları adil yargılanma, seçme seçilme, örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi pek çok temel hak ve özgürlüğün ihlaline yol açmaktadır"

139 GAZETECİ TUTUKLU

TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2019 yılında Kasım ayı itibarıyla cezaevlerinde 139 gazeteci ve medya çalışanı bulunmaktadır. 2019 yılının ilk 11 ayında 65 gazeteci gözaltına alındı, 19 gazeteci ise tutuklandı. 32 gazeteci hakkında soruşturma, 19 gazeteci hakkında dava açıldı. 61 gazeteci toplam 196 yıl 10 ay hapis cezasıyla, 5 gazeteci 42 bin Türk Lirası para cezasıyla cezalandırıldı. 11 gazeteci saldırıya maruz kaldı ve yabancı uyruklu 2 gazeteci sınır dışı edildi. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 157. sırada yer aldı. 2002 yılında ise bu endeksin 99. sırasında yer almaktaydı.

TİHV dokümantasyon Merkezinin verilerine göre, 2019 yılının ilk 10 ayında sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle en az 1784 kişi gözaltına alındı, 336 kişi tutuklandı.

TOPLANTI ve GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ

"2019 yılı kural olarak barışçıl toplantı ve gösteri özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, ancak keyfi bir şekilde izin verildiği ölçüde istisnai olarak toplantı ve gösteri yapılabileceğinin olağan hale getirilmeye çalışıldığı bir yıl olarak yaşanmıştır. Bir başka deyiş ile 2019 yılı bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri özgürlüğü açısından da ihlallerin ve kısıtlamaların kural haline getirildiği bir yıl olmuştur."

TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2019 yılın ilk 11 ayında belli bir güne/eyleme yönelik 61 etkinlik yasaklanmıştır. Yine aynı süre içerisinde valilikler ve az sayıda olmak üzere kaymakamlıklar tarafından tüm eylem ve etkinlikler 2 gün ile 1 ay arasında değişen sürelerde en az 96 kez yasaklanmıştır. 30 Kasım 2019 itibarıyla kesintisiz eylem yasağı Van’da 1111 güne, Hakkari’de ise 255 güne ulaşmıştır."

2019 yılının ilk 11 ayında kolluk güçleri toplantı ve gösterilere yönelik 1274 kez müdahalede bulunmuştur. Bu saldırılar sırasında en az 69 kişi yaralanmış, 3741 kişi gözaltına alınmıştır. 35 kişi tutuklanırken 15 kişi hakkında ev hapsi, 120 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verilmiştir."

Adalet Bakanlığı’nın resmi verilerine göre ise 2018 yılında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla 8 bin 728 kişi hakkında soruşturma açılmış, bunlardan 4 bin 837 kişiye kamu davası açılmıştır. 2018 yılının yarısının OHAL altında geçmesine ve diğer yarısının 7145 sayılı kanunla valilere tanınan OHAL yetkilerinin kullanılmasıyla yaygın olarak yasaklamalarla geçmesine rağmen bu kadar çok kişiye dava açılması baskı ortamının ne kadar kuvvetlice uygulandığını göstermektedir."

ERKEK ŞİDDETİ

İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 numaralı Koruma Kanunu’nun uygulanmadığına dikkat çeken İHD, "2019 yılının ilk 11 ayında en az 305 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. En az 46 kadın tecavüze, 204 kadın tacize, 556 kadın şiddete maruz kaldı. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının 10 binlerle ifade edildiğini, şiddet sonucu yaşamını yitiren kadın sayısının ise daha yüksek olduğunu göstermektedir."

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için eylem yapmak isteyen kadınlar birçok ilde yasaklama, engelleme ve müdahaleyle karşılaştılar. İstanbul’da, 2003’ten bu yana kesintisiz bir şekilde gerçekleştirilen 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü bu sene engellendi."

 8 Mart 2019 tarihinde İzmir’de Ege Üniversitesi kampüsünde 8 Mart etkinliği yapmak isteyen kişilere polis ve özel güvenlik görevlileri müdahale etti ve 9 kişiyi gözaltına aldı."

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde Tünel Meydanı’nda yapılacak yürüyüş Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Batman Belediyesi’ne ait "Şiddete karşı yaşamı savunuyoruz", "Biz kadınlar birlikte güçlüyüz" ve "Kadına yönelik şiddete hayır" sloganları yazılı olan mor renkli 4 toplu taşıma aracı 21 Kasım 2019 tarihinde polis tarafından durdurularak ‘siyasi propaganda yapıldığı’ gerekçesiyle trafiğe çıkması engellendi."

MÜLTECİLER

"Türkiye’de 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama nedeniyle hukuki anlamda mülteci statüsü alabilmiş yalnızca 28 kişi bulunuyor. Ancak gerçek anlamıyla ele alındığında İçişleri Bakanlığı’nın son açıklamasına göre Türkiye’de toplam mülteci sayısı 4,9 milyondur. Bunun 3 milyon 634 bini geçici koruma kapsamında, 337 bini uluslararası koruma kapsamında bulunmaktadır."

Bu kişiler Türkiye’de sekizinci yıllarını tamamlamış olmalarına rağmen hukuken "geçici koruma statüsü"ndedirler ve iltica hakkına erişememektedirler. Diğer hak ve hizmetler ise büyük oranda Suriye’den gelenlere odaklanmakta; sayıları yaklaşık 500 bini bulan Afganistan, İran ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler göz ardı edilmektedir. Türkiye’de tüm mültecilerin içinde bulunduğu güvencesizlik hali, zorunlu olarak ülkelerinden ayrılan bu kişilerin, daha güvenli başka ülkeler aramasına neden olmaktadır."

İŞ CİNAYETLERİ VE İNTİHARLAR

"OHAL KHK’ları ile kamudan (135 bin) ve özel sektörden ihraç edilip işsiz bırakılan 200 bin civarında emekçinin aileleri ile birlikte yaklaşık bir milyon insan açlığa mahkûm edilmiştir. Sivil ölüm diye tabir edebileceğimiz ihraçlar çok ağır bir ekonomik ve sosyal hak ihlali oluşturmaktadır. OHAL Komisyonu’nun bu hali ile çözüm üretmesi mümkün değildir. Bütün ihraçların tek bir KHK ile geri alınıp kurumların kendi içinde disiplin soruşturma süreçlerinin işletilerek darbe teşebbüsü ile ilişkili olanların tespiti yapılabilir. İhraçlarda "iltisak" kavramının kullanılmasının tamamen hukuka aykırıdır. Bu nedenle OHAL gerekçesine bağlı olarak sadece darbe teşebbüsü hususu araştırılarak karar verilebilir."

İşçi katliamlarının sayısının giderek artması ise oldukça vahimdir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis’inin verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye’de 2019 yılının ilk 11 ayında en az 1606 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi."

TÜİK’in ilgili istatistiklerinde "intihar nedeni" olarak "geçim zorluğu" ölçütü incelendiğinde AKP’nin iktidarda olduğu 2002 ile 2018 yılları arasında 4 bin 481 kişinin intihar ettiği ortaya çıkmaktadır."

Öne Çıkanlar