'İktidara hukuk nedir diye sormuşlar, kaybederken mi kazanırken mi demiş’

'İktidara hukuk nedir diye sormuşlar, kaybederken mi kazanırken mi demiş’
Türkiye'de hukukun kalmadığını ifade eden İHD Adana Şubesi Başkanı Avukat İlhan Öngör, tecridin kaldırılmasının hukuki bir talep olduğunu söyledi.

Sosyal Dayanışma Derneği, 'Yerel Seçimler ve Sonrası Demokrasi Mücadelesinin İmkanları' konulu panel düzenledi. Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Kemal Peköz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Başkanı Avukat İlhan Öngör ve Avukat Tugay Bek katıldı. Çok sayıda kişi paneli dinledi.

‘HUKUK 2 KELİMEDİR’

İlk olarak konuşan İHD Adana Şubesi Başkanı İlhan Öngör, yaşadıkları hukuku iki kelimeyle anlatabileceklerini ifade etti. Öngör, "Kayseriliye sormuşlar, iki kere iki kaç eder? ‘Alırken mi satarken mi’ demiş. İktidara sormuşlar hukuk nedir? Kaybederken mi kazanırken mi? demiş. Hukuk dediğimiz şey bugünden itibaren kazandığınıza veya kaybettiğinize göre bir olgudur. Dün başka türlü idi bugün başka türlü. Hukuku tarif etmek için uzun cümleler kullanmaya gerek yok. Hukuk 2 kelimedir" dedi.

‘TRT AKP PROPAGANDASINI YAPTI’

Öngör, tarih boyunca iktidarın kendi hukukunu yaratarak, toplumu dizayn etmeye çalıştığını dile getirdi.  Öngör, "Hukuku tartışabilecek bir durumda değiliz. Bana insan ve hakları ihlallerini anlatınız derseniz; o zaman da süremiz kalmaz. Çünkü bunun sınırı yok. Son dönemde yaşadığımız hak ihlallerinin seçim öncesi ve sonrası yaşadığımız hak ihlallerini kitaplar dolusu yazabilir ve söyleyebiliriz" dedi. AKP’nin bu seçimi kazanmak için seçim kanununda değişiklikler yaptığını hatırlatan Öngör, Kürt illerinde AKP’nin sandıkları birleştirerek, birçok kişinin oy kullanmasını engellediğini anlattı. Seçmenin sandık üzerindeki tasarrufunu engellemeye çalıştığını aktaran Öngör, bir yasa değişikliğiyle aynı apartmanda oturanların farklı sandıklarda oy kullandırıldığını ve bu uygulamayla denetim mekanizmasını ortadan kaldırarak, seçmenin kendi sandığını takip etmesini ortadan kaldırdığını anlattı. Öngör, muhalefetin propaganda yapma imkanının ortadan kaldırıldığını ve seçim döneminde TRT’nin AKP’nin propagandasını yaptığına dikkat çekerek, HDP’nin haber bile olamadığını kaydetti.

'TECRİT HUKUKA AYKIRI'

"2 ay boyunca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sürekli olarak bizi tehdit etti" diyen Öngör, belediye meclis üyesi adaylarının kişisel bilgilerinin yandaş medyaya servis edildiğini belirtti. AKP’lilerin açıkça suç işlediğini aktaran Öngör, AKP’lilerin İstanbul seçimleri için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) "KHK'liler oy kullandı, seçim iptal edilsin" diyerek yapılan iptal başvurusunu bir akıl tutulması olarak değerlendirdi. Öngör, sorunun Anayasanın temel başlangıç ilkelerinden ötürü olduğunu ve tekrardan tartışılmaya açılması gerektiğine değindi. İmralı tecridinin kaldırılması için Türkiye cezaevlerinde 3 binden fazla tutuklunun açlık grevinde olduğunu hatırlatan Öngör, tecridin kaldırılmasının hukuki bir talep olduğunu söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmamasının hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Öngör, "Bu tecrit devam ettiği sürece toplumsal barışın mümkün olmayacağını biliyoruz. Tekrardan bir çözüm sürecinin  başlaması ve barışın sağlanması önünde bir engeldir. Tecridin karşılığı barıştır" diyerek tüm toplumsal muhalefetin birbirinin taleplerini dile getirmesi gerektiğini vurguladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun saldırıya uğramasının temel sebebinin de Kürt meselesi olduğunu söyleyen Öngör, Türkiye'de tüm sorunların ana nedeninin Kürt meselesi olduğunu dile getirdi.

'DEMİRİ SOĞUTMA ZAMANI BİR TAV'

Ardından konuşan Avukat Tugay Bek, muhalefeti zorlu bir sürecin beklediği üzerinde durdu. Muhalefeti kızgın demirin soğutulduğu değil çatışmalı bir sürecin beklediğine dikkat çeken Bek, kazanılan belediyelerin demokrasi cephesinin bir parçası haline getirilerek demokrasi cephesinin yoksul halk kesimine gitmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu’nun belediyelere gönderdiği 8 maddelik tavsiye yazısındaki maddelerinden birinde "Devri sabık yaratmayacağız" şeklindeki ifadeye dikkat çeken Bek, bunun 1950 seçimlerinde kazanırsa mazbatasının verileceği konusunda kaygıları olan Menderes’e atfedilen bir söz olduğunu dile getirdi. Bu ifadenin "Bizden önceki iktidarda olanlardan hesap sormayacağız" anlamına geldiğinin altını çizen Bek, "'Onların dönemindeki hesapları karıştırmayacağız’ anlamına geliyor. O gün Menderes’te oluşan kaygı Kemal Kılıçdaroğlu’daki kaygı ile aynı kaygı. ‘Uzlaşarak bir süreci geçiştirebilir miyiz?’ diye bir mantıktan yola çıkılarak söylenmiş bir söz. Ama 24 saat geçmeden Kılıçdaroğlu saldırıya uğruyor. Kendisi ‘demiri soğutma zamanı’ sözlerine tav oldu. Ama durum öyle değil" dedi.

'AYNI ODAK'

Bir cenazede Kılıçdaroğlu’na saldıranlarla Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine saldıranların aynı odaklar olduğunu belirten Bek, "O cenazenin faillerinin hesabını soramadığımız için, onları cezalandıramadığımız için, ana muhalefet Genel Başkanı’nın dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki etkisini de göz önünde bulundurursak bugün geçekleşen saldırının önceli olduğunu düşünmek gerekir" ifadelerini kullandı. Bek, "Seçim öncesinde tartıştığımız sorunlar bugün tartışılmıyor. Artık gerçek sorunları tartışmıyoruz çünkü kazanan tarafız. CHP ‘Sağımda olan partilerle açıktan, alenen ittifak yapacağım. Solumdaki partiler eli mahkum bana oy verecekler. Ama ben onlarla görünmeyeceğim’ şeklinde hareket etti. Bu bir şekilde kabul gördü. HDP de bu politikaya ayak uydurdu. Açıktan bir demokrasi cephesi oluşmuş olsaydı ekonomik krizin geniş halk kitleleri üzerindeki baskısı, yıpratıcı etkisi, zamlar yeterince işlenseydi biz daha büyük bir başarıya imza atabilirdik" şeklinde konuştu.

'AKP KARŞISINDA HALK ÖRGÜTLÜ KİTLE HALİNE GELEBİLİR'

"Buna karşı demokratik muhalefeti öremiyoruz. Açıktan bir ittifakla bu seçime girilebilseydi İmamoğlu’na mazbatanın verilmesine karşı oluşan tepki neyse Diyarbakır’ın ilçesindeki verilmeyen mazbataya verilen tepki öyle olacaktı" diyen Bek, "Peki yoksulluk nasıl ortadan kalkacak? AKP’nin saldırgan tutumuna karşı örgütlenmek lazım ve yeni kitlelerle yüz yüze gelmek lazım. Demokrasi mücadelesine, sendikaların örgütlenme çabasında aktif olarak destek olması lazım. Bir demokrasi cephesinin parçası olarak CHP ve HDP belediyeleri saf tutarsa hak arama mücadelesi içerisinde demokrasi kültürü içerisinde halk bir takım haklarının farkına vararak AKP karşısına örgütlü kitle haline gelebilir" diye konuştu.

'TABANI GENİŞLETMEK'

Son olarak HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz ise seçimden çıkan en önemli sonucun iktidarın psikolojik baraj olarak gördüğü Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirleri kaybetmesi olduğunu ifade etti. Peköz, "AKP ile MHP açısından söylenecek çok şey yok. Uyguladıkları politikalar belli. Beka meselesi kabul görmedi. Muhalefet bir ilerleme kaydetti. Yapılması gereken şey muhalefetteki kesimlerin muhalefetteki partilerin kendi programlarını öne koyarak değil asgari müştereklerini öne çıkararak mücadele etmek" dedi. "AKP iktidardan gitmez, kaybetmez. Oyun oynar, olmadı sokakları hareketlendirir" şeklindeki fikirlerin yıkıldığının altını çizen Peköz,  "Bundan sonra yapılması gereken bu tabanı daha da genişletmek. İşsizlik, özgürlükler karşısında bir araya gelmememiz, hukuksuzluklar karşısında bir araya gelmememiz mümkün olamaz" diye konuştu. Peköz, Kılıçdaroğlu’nun KHK mağdurlarına mazbata verilmemesine yönelik destek verici sözlerini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek CHP’den daha atak olmasını beklediklerini söyledi. Peköz, son olarak ise açlık grevinde olan tutukluların durumuna dikkat çekerek, AKP'nin tutukluların hukuki taleplerini yerine getirmeye çağırdı. (MEZOPOTAMYA AJANSI)

Öne Çıkanlar