Havalimanı işçilerinin adli kontrol ve yurt dışı yasağı kaldırıldı

Havalimanı işçilerinin adli kontrol ve yurt dışı yasağı kaldırıldı
İnsanca çalışma koşulları istedikleri için ikinci kez hakim karşısına çıkan 3. Havalimanı işçilerine verilen adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasağı kaldırıldı. Duruşma 26 Haziran'a ertelendi.

İş cinayetleri, kötü çalışma koşulları, beslenme ve barınma sorunlarına karşı gerçekleştirdikleri eylem nedeniye polis ve asker şiddetine maruz bırakıladıktan sonra tutukanan ancak ilk duruşmada serbest bırakılan 3'üncü havalimanı işçilerinin yargılandığı davaya devam edildi.

Gaziosmanpaşa Adliyesi'nde işçi ve sendikacıların yargılandığı davanın 2. duruşması öncesi adliye önünde bir araya gelen '3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu' yaptıkları basın açıklamasında,  yargılanması gerekenlerin kötü çalışma koşullarına itiraz eden ve sadece insanca yaşam talep eden işçiler değil, işçileri bu koşullara maruz bırakan patronların olması gerektiği belirtildi.

İŞİÇİLER ADLİ KONTROL UYGULAMASINI PROTESTO ETTİ

Açıklamanın ardından duruşma salonuna geçildi. Duruşmanın başlamasıyla beraber söz alan avukatlar, mahkeme heyetine art arda beraat taleplerini bildirdiler.

Avukatların ardından söz alan Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, kendisine ve işçilere verilen 'adli kontrol' uygulamasını protesto etti:

"Buradaki devlet kurumlarının, patron yanlısı olduğunu teşhir edeceğiz. Bu süreçte adli kontrol ve yurtdışı yasağı ile serbest bırakıldık. Adli kontrol biz inşaat işçileri açısından açlığa mahkum etmekti, işsizliğe mahkum etmekti. Bu süreçte bir çok arkadaşımız işsizlikle boğuşmakta. Köle değiliz diyen inşaat işçileri yargılanamaz, yargılanması gereken iş cinayetinin sebebi olan inşaat patronlarıdır. Bunları bugün yargılayacağız."

Adli kontrol şartıyla serbes bırakılan işçilerden İnşaat İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Özkanlı da yaşanan hukuksuzluktan dolayı İGA yönetiminin ve sorumluların yargılanmasını talep etti.  Adalet Bakanlığı'nın ve hiçbir cumhuriyet savcısının İGA’ya yaptırımı olmadığını belirten Özkanlı, yaptırımın işçi sınıfına, sendika yönetime olduğunu söyledi. Özkan Özkanlı, "Biz yargılanan değil yargılayan olacağız" dedi.

HAKİM İŞÇİYE SORDUĞU SORUYU MANİPÜLE ETMEK İSTEDİ

Duruşmanın en ilginç anı hakimin savunmasını yapan bir işçiye sorduğu aldatıcı sorunun ardından yaşandı.

Hakim, savunmasını yapan işçiye "Talep edilirse havalimanındaki maddi zararı karşılar mısın?" diye sordu. İşçi ise "Tutuklanmaktansa gücüm yettiğince para ödemeyi kabul ederim" yanıtı verdi.

Hakimin manipüle etmeye çalıştığı soru avukatların müdehalesiyle düzeltildi. Avukatların müdahalesi ardından söz alan işçi, "Ben hapis cezasının para cezasına çevrileceğini düşündüğüm için evet dedim. Kimsenin malına zarar vermedim, ödemeyi kabul etmiyorum" dedi.

Ancak hakim, "3. Havalimanında oluşan maddi zarar talep edilirse ödemeyi kabul ediyor musun?" sorusunu üm işçilerer sordu. Ancak hakimin önerisini kabul eden bir işçi olmadı.

HAKİM BASKI ALTINDA ALINA İFADELERİ OKUMAK İSTEDİ

Yaşadığı kötü koşulları anlatan başka bir işçi, eylemi gördüm ve işçi haklarını savunmak için katıldım diyince, hakim ise sert bir şekilde "İşçi haklarını savundun da tam olarak ne yaptın, nasıl savundun, toplandıktan sonra ne yaptınız?" diye sordu.

Hakim, işçinin en son verdiği beyanla çelişen jandarma baskısı altında alınmış ifadesini okuyunca avukatlar itiraz ederek, hakimin baskı altında alınmış ifadeyi okumasının yasal olmadığını söyledi.

İŞÇİ SERVİSİ ŞOFÖRÜ, HAKİME YARGILANMASI GEREKENLERİ TARİF ETTİ 

İşçilerle birlikte yargılanan servis şoförü de yargılamadaki çifte standarta tepki göstererek, "Yargılanması gereken bu zor şartlarda çalışan işçiler değil, onları bu pislikten kokan yataklarda yatmaya mahkum edip asgari ücret veren işverenlerdir" dedi.

Hakime seslenen servis şoförü, "Her gece yatağınıza girdiğinizde tahta kurusunun sizi yemesini kabul ediyorsanız ben de kabul ediyorum" dedi. Havalimanındaki şartları anlatmaya devam ederken hakimin "Anladım anladım" diyerek sözünü kestiği serviz şoförü, "Ama ben burada suçlanıyorum ve savunmamı yapmak zorundayım" diyerek konuşmasına devam etti:

 

 

İşçiler gözaltında alınan ifadelerinin duruşmada okunmasına karşı çıkarak tepki gösterdiler. Bir işçi,  "Evet, kimse bize avukat tutabileceğimizi söylemedi, darp ve işkenceyle ifadelerimiz alındı, o ifadeleri kabul etmiyoruz" dediler. Bir işçi ise bu konuşulanlar üzerine "Benim 7 saat ifademi aldılar. Kırmızı bültenle aranmıyorum ben" dedi.

Bir işçi kürsüye çıkıp kötü koşulları protesto ettikten sonra başına gelenleri anlattı:

"Devlet beni aylarca açlığa mahkum etti. Yurtdışında çalışıyordum, yurtdışı çıkış yasağı yüzünden çalışamıyorum. Bize yakınlarımız bakıyor. Adli kontrol yüzünden sevdiklerimin yüzüne bakamıyorum."

 


İşçilerin konuşmalarının ardından söz alan avukat Tamer Doğan, "Bu işçiler yurtdışına kaçmak için değil, çalışmak için çıkmak zorundalar" diyerek işçilerin adli kontrolünün ve yurtdışı çıkış yasağının kaldırılması talep etti.

 

 

ADLİ KONTROL VE YURT DIŞI YASAĞI KALDIRILDI

Avukat Tamer Doğan'ın ve diğer avukatların konuşmalarını tamamlamalarının ardından duruşmadaki tüm işçi ve sendikacıların adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı.  Mahkeme heyeti iki duruşmaya da katılmadıkları için ifadeleri alınamayan 3 işçi hakkında yakalama kararı çıkardı. Duruşma 26 Haziran 2019 Çarşamba gününe ertelendi.

 

 

Öne Çıkanlar